SAYFALAR

15 Kasım 2012 Perşembe

BİR OSMANLI ERMENİSİ ve OSMANLIDA TERCÜMANLIK






MURATCAN TOSUNYAN yada MOURADGEA D'OHSSON 
HAKKINDA BİR BİYOGRAFİ ,İKİ ARAŞTIRMA VE BİR KİTAP




1) KİTAP : 
İmparatorluğun Meşalesi The Torch Of The Empire
YKY YAYINLARI





İsveç Sefiri İgnatius Mouradgea d'Ohsson'un 18. yüzyılda kaleme aldığı "Tableau General L'Empire Ottoman" adlı eserdeki yazılar ve orijinal gravürlerden oluşan Osmanlı'nın Meşalesi adlı kitap 2002 de piyasaya çıktı. Döneminin önemli bir diplomatik ismi olan d'Ohsson'un, Osmanlı'yı Avrupa'ya doğru şekilde tanıtmak amacıyla kaleme aldığı eserde, Osmanlı kadınlarının özelliklerine ve yaşayışlarına ilişkin tespitler de yer alıyor.


Kitabın, d'Ohsson'un Osmanlı kadınlarına yönelik ifadelerini ele alan bölümünde, yazarın şu satırlarına yer veriliyor: "İnsan, bu Müslüman kadınlarında Avrupalı kadınların ortak paydası olan bu zerafeti ve neşeli çekiciliği boşuna arar. Ancak bu avantajlarından övünmeyi bilmeseler de, giysilerinin soyluluğu ve basit bir doğallıktan gelen cazibeleri bunu büyük ölçüde telafi eder. Güzel vücut hatları, kara ve diri gözleri, taze ve kıpkırmızı bir ten,soylu ve görkemli bir çehre, bu ülkenin kadınlarını diğerlerinden ayırıyor."


Yazar, Osmanlı kadınının ruhsal tabiatını da şu ifadelerle anlatıyor: "Onlarda çekiciliğin ve neşenin olmadığı zannedilmesin. Bu ülkelerin doğası erkekler kadar kadınlara da garip bir öngörü yeteneği ile aldıkları eğitimlerin çarpıklıklarını unutturan bir çeşit incelik aşılamıştır. Birkaçıyla karşılaştığımda onların dillerindeki arılığı, sözlerininin akıcılığı, düşüncelerinin duruluğu, sohbetlerindeki asil ton ve onlara kattıkları zarif nitelemeler beni şaşırtmıştı." 


Çok eşlilik geleneğini "kadınların huzuru için üzücü tek şey" olarak tanımlayan d'Ohsson, "Kocası ikinci bir eş aldığında kıskanç olmayan, küsmeyen ve geçimsiz olmayan kadın bulmak zordur" diyor.  Osmanlı toplumunda çok eşliliğin sanıldığının aksine yaygın olmadığını da vurgulayan d'Ohsson, "Çok az Müslüman'ın iki eşi vardır ve erkeğin dört kadına birden evini açması çok nadir bir olaydır" diyor.


d'Ohsson, çok eşliliğin yaygın olmamasına, sosyo-ekonomik nedenleri, kızlarını evli erkeklere verme sıkıntısını yaşamak istemeyen ebeveynleri, ikinci evliliğin aile içi barışı tehdit edeceği korkusunu gerekçe gösteriyor ve ekliyor "Çoğu zaman bir erkek eşinin elini, evlilik bağı sürdüğü müddet ikinci bir eş almamak kaydıyla tutabilir. "


Kitabında boşanma konusuna da değinen d'Ohsson, "Zaten çok ender olarak görülen bu vakalarda ortaya çıkan hukuki eylemlerde kadılar, anneyi korumak ve çocuğun onurunu kurtarmak için hukukun mantığına göre hareket ederler" ifadesini kullanıyor. Kadın-erkek temasının az olduğu Osmanlı toplumunda kadınların günlük yaşamıyla ilgili ayrıntılı bilgiler veren d'Ohsson, bu bilgileri nasıl elde ettiğine kaynak olarak da Osmanlı haremini gören Hıristiyan kadınları, elçiler, beyler ve yüksek memurların evinde gördüğü "her türlü kadını", saray hareminden azat edilen kadınların kocalarını gösteriyor. d'ohsson, bu konuda bir itirafta da bulunuyor; "Bu yapıtın geri kalanı için materyallerin toplanması gerektiğinden, bu amaç yazara birçok sıkıntıyla, birçok armağana mal olmuştur."


Ermeni kökenli Fransız bir ailenin oğlu olan ancak Osmanlı devletinde yetişen kitabın yazarı d'Ohsson, Fransa, İsveç ve Osmanlı politikalarında birleştirici olmaya çalışan çabalarıyla tanınıyor. İmparatorluğu batıya karşı savunmak istediği ve kendisini "Osmanlı İmparatorluğu'nun meşalesiyim" sözleriyle tanımladığı bilinen d'Ohsson'a ilişkin kitap, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı. 


Kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısında, devrim dönemi Fransa'sında 1789'da basıldığı belirtilen d'Ohsson'un kitabı "Tableau General de l'Empire Ottoman"ın, "Osmanlı İmparatorluğu'nun toplumsal tarihini en iyi tanımlayan eser" olduğu belirtiliyor.



Hürriyet,2002





2) BİYOGRAFİ :
Ignatius Mouradgea d’Ohsson


1740 yılında zengin bir Ermeni Katolik ailenin oğlu olarak İstanbul’da doğdu. Adının Ermenice’de Muradcan Tosunyan olduğu sanılıyor. Mouradgealar Roma Katoliği değil, uniyatestiler, yani Papa’nın otoritesini kabul eden Ermeni Apostolik Kilisesi’nin o zaman için henüz yeni olan bir koluna mensup. Mouradgea, İstanbul’daki Fransisken ve Dominiken okullara gitti. 1763’te İsveç temsilciliğinde tercüman olarak işe alındı. 1768’de Birinci Tercüman’lığa terfi etti. Mouradgea bu görevlere aşinaydı. Çünkü babası Ohannes, İzmir’de İsveç Konsolosluğu’nda Hackson’ın tercümanı olarak çalışmıştı. Annesi Claire Pagy de İzmir’de bir Fransız konsolosluk kâtibinin kızıydı. Mouradgea, 1775’te, Kral III. Gustav’ın İsveç temsilciliğindeki özel sekreteri oldu. Aynı yıl kendisine, kral tarafından asalet unvanı verildi. 


Yirmi bir yıl sonra İsveç sarayına takdim edildi ve amcasının adı d’Ohsson’u kullanmasına izin verildi. Kulağa İsveç adı gibi gelmesine rağmen bu isim, büyük bir ihtimalle Tosun’un Fransızca’sıdır. 1784-91’de Mouradgea, Paris’te yaşadı. Sonra iki yıl Viyana’da kaldı. Bunun ardından da 1792’de İstanbul’daki İsveç temsilciliğinin danışmanı oldu. 1795’ten 1799’ye kadar tam yetkili elçi ve İsveç elçiliğinin başkanlığını muhafaza etti.


1787’de, yirmi iki yıllık çalışmanın ürünü olan anıtsal kitabı Tableau General (Tableau general de l’Empire Othoman, divise en deux parties, dont l’une comprend la legislation mohametane, l’aut-re, l’histoire de l’Empire othoman, dedie au Roi de Suede par M. de M*** d’Ohsson, Chevalier de l’ordre Royal de Wasa, Secre-taire interprete de S. M. le Roi de Suede, ci-devant interprete, et charge d’affaires a la cour de Constantinople)’in birinci ve ikinci ciltleri Paris’te yayınlandı. Üçüncü cilt ise, 1820’de, Mouradgea’nın ölümünden on dört yıl sonra basıldı. Çok güzel illüstrasyonları olan bu kitap Almanca, İngilizce ve Rusça’ya çevrildi. Bugün de Osmanlı İmparatorluğu’nun toplumsal tarihi konusundaki en önemli bilgi kaynaklarından biridir.


Mouradgea’nin Türkçe ve Arapça bilgisi ve Türk yetkililerle olan, çoğu dostluk derecesine varan yakın ilişkileri, onun birçok Müslüman kaynağa kolaylıkla ulaşmasını sağladı. Bu sayede Osmanlı toplumunun ve Müslüman halkların uygarlığının, özellikle de hukuk sistemlerinin canlı bir tasvirini sundu. Mouradgea eski harem sakinlerinin kocalarıyla söyleşiler yaptı. İmparatorluk haremi hakkında bilgi edinmenin, ona, imparatorluğun geri kalanından daha fazla para ve çabaya malolduğunu söyledi.


Mouradgea hem Avrupa’da Doğu hakkındaki yaygın önyargıları azaltmayı, hem de Doğu’ya Batı ilmini getirmeyi umut ediyordu. “Avrupalılarla daha yakın ilişkiler sürdürecek, onların taktiklerini benimseyecek, aslında resmen imparatorluğun çehresini değiştirecek” yeni bir Muhteşem Süleyman arayışındaydı. Eserinin nüshaları, bu işten çok hoşnut kalan III.Selim’e takdim edildi. Fransız devrimi konusunda coşkulu olan Mouradgea, Sultan’a orduda radikal reformları savunan bir anlaşma taslağı da sundu.


Mouradgea 1744’te İstanbul’un en zengin adamının, Ermeni banker Abraham Kuleli’nin kızı Eve Kuleli’yle (1754-1782) evlendi. Böylece de kitabı Tableau General’in yayınlanmasını garantiye almıştı. Kızları Claire Lucie, İstanbul’daki İsveç Elçisi (1805-1824) Nils Gustaf af Palin’le evlendi. Moradgea, oğlu Abraham Constantin’i (1779-1851) İsveç’te büyüttü ve eğitti. Constantin İsveç Dışişleri’ne girdi ve Lahey, Dresden ve Berlin’de elçilik yaptı. Ama aslında Constantin, babasının Tableau General’inin üçüncü bölümünü tamamlamasıyla, bir şarkiyatçı ve anıtsal Histoire des Mongols’un (Moğolların Tarihi, 1824) yazarı olarak bilinir. Dul Mouradgea, 1789’da Amelie Beillard de Vaubicourt’la evlendi. Mouradgea’nın İstanbul’daki durumu 1795’ten itibaren elçi olduğu halde hep nazikti. Çağdaş bir kaynaktan alıntı yapmak gerekirse, “Tercümanların en iyisi, elçilerin en kötüsü oldu” ve Bab-ı Âli ona hep bir Osmanlı uyruğu gözüyle baktı. Bu dönemin resmi Osmanlı belgeleri İsveç elçisine genellikle “köleniz, Mouradgea” diye atıfta bulunur. Mouradgea daha sonra haleflerinden biri olan von Heidenstam ve İsveç temsilciliğinde tercüman olan bankeri Antoine de Murat’la yasal bir konuda anlaşmazlığa düşerek konumunu büsbütün zayıflattı.


Fazlasıyla Fransız Devrimi yanlısı sayıldığı için (Fransız elçisi General Aubert du Bayet, onun bir “iyi bir Fransız” olduğunu bildirmişti!), Rus ve İngiliz elçiler onun değiştirilmesini savunmuştu. Mouradgea böylece Osmanlı tarihinde fiilen istenmeyen kişi, 'persona non grata' ilan edilen ilk kişi oldu. 1799’da Fransa’ya gitmek için İstanbul’dan ayrıldı. 1804’te bozulan İsveç-Fransa ilişkilerinin 1805’te savaşa varması da onu Paris’ten ayrılmak zorunda bıraktı. 27 Ağustos 1807’de, Paris yakınlarındaki Bievre Sarayı’nda öldü.


biyografi.net'ten alıntıdır






3) ARAŞTIRMA: 
OSMANLI DEVLETİ’NDE TERCÜMANLIK VE 

BAB-I ALİTERCÜME ODASI


Bütün Avrupa ülkeleri ve Japonya gibi Asya ülkeleri tercümanlarını kendileriyetiştirip, ülkelerinin eğitim programlarına Şark dillerini koyarlarken Osmanlı İmparatorluğutercümanlık kurumunu Rum Ortodokslara emanet etmişti. Divan Tercümanlarının birçok defalar Fransız, Rus kliklerine ayrılmalarına ve ihanet etmelerine rağmen bu konuda önemli bir adım atılamamıştır. 


Ancak 1821’de Rum isyanı ile Rumlar görevlerinden uzaklaştırılmış ve tercümanlıklara Türkler getirilmeye başlanmıştır. Bu durumda Osmanlılar niçin bu tarihe kadar tercümanlığı üzerlerine almamışlardır? Ya da niçin dil bilenler bu görevlere getirilmemiştir? Ya da Osmanlılarda dil bilenler yok muydu? Osmanlılar niçin yabancı dil öğrenmiyorlardı? Burada bu soruların cevabını arayacağız. Osmanlıların yabancı dil öğrenmemelerinin sebepleri nelerdir?


Sefaret ve Konsolosluklarda çalışan bu tercümanların en önemlilerinden birihala Osmanlılar hakkında önemli bir çalışma olan Tableau General de l’EmpireOttoman’ın yazarı olan İgnatius Mouradgea D’ohsson yani Osmanlı kaynaklarında geçen Muradcan Tosunyan’dır (1740-1807). Babası İsveç İzmir konsolosluğunun ilk tercümanlarından olan 40 yıllık hizmetiyle oğlu Tosunyan’ın da aynı mesleğe girmesini kolaylaştırmıştır. İstanbul İsveç elçiliğinde baş tercümanlığa kadar yükselmiştir.


Sezai BALCI  /PDF
doktora tezi
ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH (YAKINÇAĞ TARİHİ) ANABİLİM DALI






4) ARAŞTIRMA :

İSVEÇ’TE TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI
Gunnar JARRİNG


İstanbul’da görev yapan İsveçli diplomatlar (18. yüzyıl) Türkoloji araştırmalarıyla az meşgul olmamışlar ve onlar tarafından birkaç küçük çalışma da yayımlanmıştır. Bu şekilde, Höpken ve Karleson, İsveç kütüphanelerini Türkiye’de İbrahim Müteferrika tarafından basılan ilk kitaplarla donatmak için az çaba harcamamışlardır. 1768 yılından itibaren İstanbul’daki İsveç elçiliğinde tercüman olarak çalışan Ermeni Mouradgea d’Ohsson, 1795 yılında İsveç vatandaşlığını alır ve İsveç’in Türkiye’deki elçisi olarak tayin edilir. Tarafından “Osmanlı İmparatorluğunun Genel Tablosu” (Tableau Généralde l’Empire Othoman) (1787-1820 yılları) adıyla meşhur üç ciltlik çalışma yayımlanır ve bu çalışmanın da şüphesiz İsveç Türkolojisine ait olarak görülmesi gerekmektedir.

devamını okumak için tıklayın:








Fransız, İsveç, Osmanlı,Ermeni ... 

4 ayrı kimlikli Muratcan Tosunyan


Osmanlı 'da Tercümanlık araştırmasında da "Tercümanlık" konusunda ne kadar geç kaldığımız gözler önüne serilirken, bugün de dünyada sadece İngilizceye ağırlık verilmesinin , hangi emellerin planda olduğunu ayan beyan gösteriyor. 



Şeytan ayrıntıda gizlidir !

SB.