British Museum’un 54 numaralı salonunda, ANE 135851 envanter numarası ile teşhir edilen bu eser, üzerinde yazan bilgilere göre “Gümüş Boğa, İlk Tunç Çağı, MÖ yaklaşık 2350, muhtemelen Alacahöyük, Türkiye” dir. Hepsi bu, ne bir eksik, ne bir fazla.
Alacahöyük Kazıları, -1907 yılında Makridi Bey’in kısa bir araştırmasını saymazsak- 1935 yılında Remzi Oğuz Arık başkanlığında başlamış, daha ilk sezonda, höyük üzerindeki ikinci açmada, 6 m derinlikte ilk kral mezarlarına rastlanmıştır [1] . Devam eden yıllarda da Hamit Zübeyr Koşay tarafından kazılara devam edilmiş, yeni mezarlar bulunmuştur [2] . Bu mezar buluntuları arasında bronz geyik ve boğa heykelleri de vardır, fakat yukarıdakine benzer bir boğa heykeli hiçbir mezarda bulunmamıştır. Eğer bu eser Alacahöyük’deki mezarlardan kaçak bir kazı sonucu bulundu ise acaba hangi mezardan çıkmıştı?
Halbuki Horoztepe’de 1957 yılında sürdürülen kazılar sırasında bulunan bir boğa heykeli [3] yukarıda gördüğünüz ve British Museum’da bulunan heykelin nerede ise aynısıdır. Öte yandan, Horoztepe’de 1950'li yıllarda birçok kaçak kazı yapıldığı da bilinmektedir. Bu kaçak kazılar sonucu bulunarak yurt dışına kaçırıldığı bilinen bir altın testi bugün Metropolitan Müzesi’ndedir. [4]
British Museum’daki bu eser acaba gerçekten Alacahöyük’de mi, yoksa kaçak kazı sonucu Horoztepe’de mi bulundu? Horoztepe’deki kaçak kazılar açıkça bilindiği için British Museum bu buluntuyu, menşeini Alacahöyük olarak belirterek ve burada 19. yüzyılda araştırmalar yapmış İngiliz gezginlere atfederek korumaya mı çalışıyor? Alacahöyük’de, 6 metre derinliğe ulaşan kral mezarlarında 1935 yılından önce bir kazı yapılmadığı biliniyor, 1935 sonrasında ise her yıl arkeolojik kazı yapıldı. Bu durumda, bu eser kaçak bir kazı sonucu bulunmuş olamaz. Acaba kazılar sırasında bir işçi tarafından bulunarak mı British Museum’a satıldı? Öyle ise acaba hangi mezarın buluntusu? Mezar buluntularında altın ve bronzun bolluğuna karşın, Alacahöyük’de o denli az gümüş eser bulundu ki bu tek eser bile Son Tunç Çağı’nda Alacahöyük kral mezarlarını yorumlayışımızı değiştirebilir.
Görüyorsunuz değil mi? Bir tek çalıntı eser bile ne çok soruyu cevapsız bırakıyor.
Ali Yamaç,2008
[1] Arık, R.O., Alacahöyük Hafriyatı 1935, Ankara, TTK Yayınevi, 1937, s. 51 ve devamı
[2] Koşay, H.Z., Alacahöyük Hafriyatı 1936, Ankara, TTK Yayınevi, 1938 ve Koşay, H.Z., Alacahöyük Kazısı 1937-1939, Ankara, TTK Yayınevi, 1951
[3] Özgüç, T.– Mt Akok, Horoztepe Eski Tunç Devri Mezarlığı ve İskan Yeri, Ankara, TTK, 1958
[4] Akurgal, E., Anadolu Uygarlıkları, İstanbul 1988, res. 19
http://www.tayproject.org/haberarsiv20083.html
************************************
Halikarnas için AİHM seferi!
Türkiye, Londra’daki British Museum’da bulunan Halikarnas Mozolesi’ne ait 2 heykelin iadesi için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracak. Ocak ayında yapılacak başvuru mahkeme için de bir ilk oldu.
Türk avukatlar British Museum’da bulunan dünyanın 7 harikasından biri olan Bodrum’daki Halikarnas Mozolesi’ne ait 2 heykelin Türkiye’ye geri verilmesi için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) çetin bir hukuk mücadelesi verme hazırlığında. AİHM için de bir ilk niteliğinde olacak davada, Kral Mausolos’un heykeliyle beraber 2 mermer heykelin Bodrum’a iadesi istenecek.
Eserler fermanla kazıldı
30 Ocak’ta görülecek davada 30 avukat yer alacak. Dava için İngiliz basınına açıklama yapan Avukat Remzi Kazmaz, “İngiliz yetkililere ve British Museum’a uzun yıllar boyunca tarihi ve kültürel miraslarımıza evsahipliği yaptıkları için teşekkür ediyoruz. Ancak bu varlıkların artık ait oldukları yere dönme zamanları geldi. Resmi işlemler için hazırlıklarımız devam ediyor” açıklamasında bulundu. Ocak ayındaki davada Strasbourg mahkemesine 118 bin imza dilekçesiyle beraber Türkiye’nin eserleri nasıl kaybettiğiyle ilgili bir belgesel de sunulacak. Avukat Kazmaz’ın “Eserlerin yasal yollarla taşındığına inanmıyoruz” açıklamasına karşılık müze yetkilileri “Davayla ilgili henüz bir bilgimiz yok. Bu nedenle bir açıklama yapamayız. Ancak bu eserler Osmanlı yetkililerinin site alanında kazı yapılmasına ve varlıkların taşınmasına izin verdiği 2 fermanla sonradan kazanıldı” şeklinde bir açıklama yaptı.
‘Roman gibi iddia!’
Ayrıca Kültürel Eşya Hukuku Uzmanı Norman Palmer, “Somut eşyaların iadesi için insan hakları kavramının kullanıldığını hiç duymadım. Bu roman gibi bir iddia” açıklamasında bulundu. İlk niteliğindeki davayı başta Yunanistan olmak üzere farklı ülkerlerde tarihi eserleri bulunan birçok ülke de yakından izleyecek. Yunanistan adına konuşan bir yetkili “Yunanistan bu davayı ilgiyle takip edecek” açıklamasını yaptı. İngiliz basınında yer alan olay “davanın Türkiye lehine sonuçlanması halinde birçok ülkenin diğer ülkelerden tarihi eserlerini isteyebileceği ve bu durumun dünya müzeleri için bir felaket olacağı” yorumlarına neden oldu.
Newton yurt dışına kaçırdı
İngiliz araştırmacı Newton, Bodrum’da 1856-57 yıllarında yaptığı kazıda Mausolos ve Artemisia’nın heykellerini, dört atlı arabanın parçalarını British Museum’a götürdü. İngiliz büyükelçisi Lord Canning, 1846’da Padişah Abdülmecit’ten izin alarak Mausolleum kabartmalarını da Londra’ya taşıdı.
09.12.2012
http://haber.gazetevatan.com/halikarnas-icin-aihm-seferi/498191/30/Haber
*****************************************
İzmir’’in kültürel değerleri ve tarihi eserlerine sahip çıkma noktasında alkışlanacak bir adım atan Aziz Başkan’’dan önce Halikarnas Balıkçısı olarak bilinen ünlü edebiyatçımız Cevat Şakir Kabaağaçlı’’nın da yıllar önce İngiltere kraliçesine mektup yazarak Türkiye’’den götürülen eserlerin iadesini istediğini biliyor muydunuz?’¶
Halikarnas Balıkçısı Bodrum’’a gönderildiği ’“Mavi Sürgün’” hayatında kültürel değerlere sahip çıkmak adına önemli bir adım atmıştı. Yaşadığı maddi sıkıntılar nedeniyle çeşitli dergi ve gazetelerde çalışmanın yanı sıra bir dönem de turist rehberliği yapan ünlü yazarımız Cevat Şakir Kabaağaçlı, Bodrum ve civarında sömürgeci devletler tarafından yurt dışına kaçırılan tarihi eserlerin geri gönderilmesi için o yıllarda ilk adımı atmıştı.
Robert Koleji’’nden sonra bir dönem eğitimine Oxford Üniversitesi’’nde devam ettiren Kabaağaçlı, bu topraklar üzerindeki değerlerin yok olmasına da seyirci kalmak istemez. Türkiye’’den kaçırılıp British Museum’’da sergilenen, dünyanın yedi harikasından biri olan Mouseleum’’un geri getirilmesi ile ilgili İngiliz Kraliçesi’’ne yazdığı mektupta şu ifadeler yer alır:
’“Mouseleum’’un güzelliği ve yeri, Bodrum’’un mavi göğü ve parlayan ışıkları altındadır. British Museum’’un karanlık salonlarına yakışmamakta, bu nedenle getirilmeli ve yerine konulmalıdır.’”
Bir ay sonra British Museum’’un müdürü, küstah alaycı bir tavır ile şu cevabı verir;
’“Kraliçe hazretlerinin bize havale ettikleri mektubunuzu dikkatle okuduk. Sizi yerden göğe kadar haklı bulduk. Evet, hakikaten böyle bir sanat şaheserinin masmavi bir gök ve ışık altında daha da kıymet kazanacağına karar verdik. Bu nedenle Mouseleum’’un bulunduğu salonun duvarlarını bodrum mavisine boyatıyor ve ilave projektörlerle aydınlatıyoruz.’”
Geçtiğimiz aylarda Aziz Kocaoğlu da Halikarnas Balıkçısı’’nın yaptığı gibi Pariste’’ki Louvre Müzesi’’nde sergilenmekte olan bu topraklara ait Smyrna Apollonu ve Smyrna Jüpiteri heykellerini geri istemiş ve bu tavrı on binlerce geçmişine sahip çıkmak isteyen duyarlı İzmirli tarafından Facebook’’ta başlatılan ’“Eserimi geri istiyorum’” kampanyası ile tam destek bulmuştu.
Ancak Kocaoğlu’’na Fransa’’dan cevap gecikmemiş ve Müze Müdürü Henri Loyrette, ’“Eserler, 1680’’de ülkenizle ayrıcalıklı ilişkileri bulunan Kral XIV. Louis adına Türk piyasasından tamamen yasal yollardan edinilmiş bulunmaktadır. Uluslararası sözleşmeler, tümüyle kanuna uygun yollardan yüzyıllar önce edinilmiş eserlerin iadesini öngörmemektedir. Bu konudaki tek düzenleme, Fransa’’nın da 1997’’de onayladığı ve geriye yürümeyen 1970 tarihli Kültürel Değerler Hakkında UNESCO Sözleşmesi’’dir. Bu eserler, ayrılmaz biçimde Fransız koleksiyonlarındadır ve iadeleri düşünülemez’” yanıtını vermişti.
Farklı zaman aralıklarında farklı kişilerce icra edilmiş her iki istekte de hak ve demokrasi öncüsü (!) Avrupalı ülke temsilcileri tarafından nazikçe reddedilmiş görünüyordu. Aziz Başkan yaptığı açılamada aynı müzeye 2. bir mektup daha yazacağını ve bu eserleri almak için mücadele edeceğini söylemişti.
Benden Başkan Kocaoğlu’’na bir öneri’… Görüyoruz ki Avrupalı sömürgeci ülkeler mektuplarımızı pek dikkate almıyorlar. Kültür ve Turizm Bakanlığı da geçmişte yine bu topraklardan Amerika’’ya kaçırılan Karun Hazineleri’’nin iadesini talep etmiş, ancak sonuç alamayınca Metropolitan Müzesi yetkililerine karşı dava açmıştı. Kazanılan hukuk mücadelesi sonucu geri aldığımız eserlerimizi tarihteki yerlerinde yani Uşak’’ta sergilemeye başlamıştık. Belki de Apollon ve Jupiter’’in de İzmir’’de sergilenebilmesi için acilen hukuki süreç başlatılmalıdır.
Fahrettin DOKAK,basın
Arkeolojik haber arşivi için tıklayın
KİMBİLİR DAHA NELER SAKLI,
BU RESİMLER SADECE İNTERNET ORTAMINDA BULUNANLAR
ESERLERİMİZİ GERİ İSTİYORUZ
***