"....Ermeniler, artık doğu illerimizi tamamen terkederek Kars'a doğru kaçıyorlardı, çünkü Erzurum ve Bitlis üzerinden harekata geçen askeri kıtalarımız karları yararak ilerliyorlardı.
Ermeniler Erzurum, Erzincan, Bitlis, Muş, Hınıs ve Pülümer'deki mühimmat depo ve ambarlarına ateşe verip kaçıyorlardı.
Bu illerden hududa kadar uğradıkları köy ve bölgelerdeki Türk halkını katliam (yoketme) etmiş, gebe kadınların karnını deşerek reşimlerini yere dökmüş, memedeki çocukları süngülere takmak, kestikleri insanların derilerinden cep yapmak gibi türlü zulüm ve vahşetler yapmış, bir aralık kadın, çocuk ve erkek kafilelerini damlara doldurup gazladıkları bir camuşu ateşleyip bunları camuşun ayakları altında ezdirmiş, ve üstelik dama ateş verip bunların hepsini kül etmiş, ve henüz memede olan çocukların karınlarını yarıp tuzlatmış ve bazan bir süt emerin kellesini keserek annesinin karnına sokmuş....
İnsanlığa ve akla sığmıyacak eziyetlerle doğu illerinde on binden fazla can yakmışlardı...."
***
"....Ermeniler aynı günde Hınıs'ın Mirseyit köylü Hasan ağa ve kabilesini basmış burada hayli insan öldürmüş. Hasan ağa ve kardeşleri silaha sarılarak kurtulmuşlardı.
Varto'daki Ermeniler Bingöl eteklerinde kalan bir avuç Lolan halkı üzerine akmış, bunlar : Kestemert köyünde Lolanlı Hüseyin ağa ve akrabası tarafından püskürtülmüş ise de Karaköy bucağında bulunan Lolan halkından erkek, kadın, çoluk çocuk, bin kişi evlere doldurularak öldürülmüş ve yakılmıştır...."
***
Doğu İlleri ve Varto Tarihi
M.Şerif Fırat
İkinci Baskı - 1961
Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğusunda yaşayan insanların nasıl kaynaştıklarını, inanç ve törelerin nasıl içselleştirdiklerini anlatmıştır. Eserinin yayımlandığı tarihten hemen sonra da katledilmiştir. Yazarı katledenler, çeşitli yöntemlerle eserini de piyasadan çekmişlerdir. Yazarın katledilmesi ve eserinin piyasadan çekilmesi nedensiz değildir. Bölgede yaşayan insanların aynı kültürel değerlere ve soya bağlı olduklarının ortaya çıkarılması ayrılıkçıları ve bölücüleri rahatsız etmiştir.
""Bu eser Doğu Anadolu'da oturan, Türkçeye benzemeyen bir dil konuştukları için kendilerini Türk'ten ayrı sayan; bilgisizliğimiz yüzünden bizim de öyle sandığımız vatandaşlarımızın SU KATILMAMIŞ TÜRK OLDUKLARINI bir defa daha İSPAT ETMEKTEDİR.
HEM DE İNKARINA İMKAN BIRAKMAYAN İLMİ DELİLLER İLE....
DÜNYA ÜZERİNDE KÜRT DİYE ADLANDIRILABİLECEK MÜSTAKİL HÜVEYİTLİ BİR IRK YOKTUR.
KÜRTLER YALNIZ VATANDAŞIMIZ DEĞİL, SOYDAŞIMIZDIR DA...""
Cemal Gürsel
Devlet Başkanı ve Başbakan
1961
Okuyun, indirin, paylaşın, herkese ulaşsın
"Kürt taali cemiyeti ve hempaları, eskiden beri Anadolumuzun bölünmez bir parçası ve asıl bir Türk yurdu olan Doğu illerimize artık tam manasıyle Kürdistan ve bu illerdeki çeşitli Türk boylarından kopmuş aşiretlere Kürt diye hitabediyor ve bu maksatlarına kavuşmak için, milli hükümetin dini, şeriati, Kur'an'ı, hak ve hürriyeti kaldıracağını iddia ederek ve hocaların taassuplarını körüklüyor ve bunlar vasıtasiyle masum halkı zehirleyip gidiyorlardı. Halbuki bu yanlış duygular, yukarı bölümlerde açıkladığımız gibi, Padişah Yavuz çağından başlıyarak Sultan Hamit devrinde tam kökleşen kara siyasetin, milli birliğ isarsan, milli duyguları din ve hilafete feda eden kötü bir rejimin sonuçalrıydı. Yavuz, Şiiliği ve Şah İsmail'i durdurmak için doğu illerimizdeki "KURT-BABA" dağlı Türklere Kürt ve doğu illerine Kürdistan adlarını takmış, bunları takviye etmek için Anadolu'dan birçok TÜRK AŞİRETLERİNİ kaldırıp doğu illerine göndermişti. Sultan Hamit saltanat ve istibdadını yürütmek için bu yakın çağ Türk aşiretlerine "Kormanco" adını takarak onlardan 36 derebeylik ve Hamidiye alayını kurmuş, kendilerine : '''Siz benim evlatlarım ve Kürtlerimsiniz''' diye yabancı fikirlere sürüklemişti. Doğu aşiretleri arasında kökleşen bu yanlış duygular, Birinci Cihan Savaşının sonlarına kadar süregelmiş ve milli mücadele devrinde Kürt taali cemiyeti ile hempalarının işlerine yaramış, bunlar bu aslı astarı olmıyan bu adlar üzerinde halkı kandırıp isyana sevk etmişlerdi."......
NE DİYELİM;
AKLINIZI BAŞINIZA TOPLAYIN
SB