SAYFALAR

15 Mayıs 2012 Salı

EFES - EPHESUS - EFEZE





EFES'in  TARİHİ

Apaşa demişler ilk önce, 
Amazonlar kraliçesi gelince.
Sonra gelmiş Yunanlılar , 
Efes olarak adlandırmışlar.
Bir çok kereler savaşmış , 
Ama hep ayakta kalmış.
Doldurunca limanı Küçük Menderes , 
Taşımışlar şehri bir çok kez.
2600 yıl önce zengin olmuş , 
Çünkü Lidyalılar parayı bulmuş.
Ticari yolları açılmış uzanmış Pers imparatorluğuna, 
Göz koymuş gelmiş oturmuş Efes’in dağlarına.
Büyük İskender ile kurtulmuş esaretten, 
Tapınağı restore ettirmiş kurtarmış sefaletten.
Gezeriz şimdi generalinin şehrini, 
Milattan önce 250 lilerde vermiş emrini.
Olmuş adı Arsinu ,
Sevmemiş Efesliler bunu.
Ölünce general taraf tutmuşlar, 
Doğudan gelenlerle birlik olmuşlar.
Uzaklardan gelince güçlü Romalılar, 
Durmuşlar karşılarında savaş açmışlar.
Başlamış cephede büyük kavga ,
Hiç iyi bitmemiş sonu ,olan olmuş hayatlara.
Esir olmuş yine, kalmış elin düzenine, 
Dua etmiş kahraman gelsin diye.
İmparator Agustos özgürlük vermiş,
Şehir baştan aşağıya yenilenmiş.
İlan etmiş başkenti , 
Küçük Asya’nın incisini.
Değişim olmuş yeni dinle , 
İmparatorluk bölünmüş ikiye.
Doğu Roma taşımış başkenti,
İstanbul olmuş yeni şehri.
Mevsimler gelip geçmiş ,tarihler değişmiş, 
Efeslilerin gülücükleri silinmiş.
Efes parlak günlerini kaybeder, 
Zamanla halk şehri terk eder.
Yeni yüzyılda gelir arkeologlar, 
Bulurlar güzelim Efes’i korurlar.
Bir anda değişir rüzgarlar, 
Şimdi ışıl ışıl parıldar.

SB.









BÜYÜK ARTEMİS
EFES'in TANRIÇASI ARTEMİS

Artemis derler bana , doğmuşum suların başında Arvalya’da.

Anneme yardım ettim doğumda, ikizimi getirttim dünyaya.
Olmuşum kızların , anaların Tanrıçası, böylece almışım ünvanımı.
Vermişler ellerimize birer ok ile yay, hünerlerimizi bir bir say.
Roma’da Diana demişler, avcılığımı benimsemişler.
Bafa’da Selene demişler , gümüş Ay’a benzetmişler.
Efes’te değiştirememiş Yunanlılar beni , 
Anadolu’luyum bende Toprak ana gibi.
Berekettir esas baş tacım, evimdedir sana olan cevabım.
Uygarlığa önayak olmuşum , bankacılık hizmetleri sunmuşum.
Adımı tüm dünyaya duyurmuşum. 

Evime saldırmış herkes , istemiş kendisine beni

Korumuş canı pahası Efesliler şanımı şerefimi.
Böylece olmuşum herkesin sevdiği

Günlerden bir gün , biri geldi memlekete

Çok zarif biriydi ,ama yabancıydı bize,
Yıllar geçmiş yeni akım gelişmiş,
Yasayla da bana benzetilmiş.
Başka çaresi yokmuş halkımızın, zor günler yaşatılmış
Onu benimsemek zorunda bırakılmış,
Atalarının hatrına gömmüşler beni toprağa,
Eskileri gelecek nesillere aktarmaya

Unutulmadım , hala akıllardayım , 

7 harika dediniz evime , yitip gitmedim, buralardayım.
Zaman su gibi akıp gider,uluslar gelip geçer, 
Şöhretim ise ilelebet sürer.



SB.









HESTİA – VESTA ve VESTA RAHİBELERİ

Şehirlerin ,ailelerin koruyucusu ben Hestia,
Sunaklarım var her evde ,tapınakta. 
Evlenmek istememişim almışım sözümü , 
Tanrılar ve insanlar şereflendirdi ünümü.
Olimposlu diğer tanrılar gelip gittiler , 
Ben her daim kaldım, ama efsanelerde anılmadım.
Ocağımın ateşi yanınca , bakarlar bacasına, 
Tüten dumanlar anlatır , Yaşamın sırrı saklıdır. 
Duman olmayan yerde ateş yoktur , 
Evlerin ve şehirlerin içi boştur.
Kızlarım var bana yardımcı , 
Vesta rahibeleridir adları. 
Anlatsınlar size bir ayin , 
Ocağımın ateşi her daim sizin.

Vesta Rahibeleri
6 kızız biz , soylu aileden geliriz. 
Şehrin ateşini sahiplenmişiz. 
Koruruz onu gözümüz kapalı , 
Yoktur Rahibelerin başka amacı. 
Otuz yıl görev alırız , küçüklükten yetişiriz , 
Ayinlere katılır , kurbanlara tahıllı tuz serperiz.
Bereketli olsun hepimize , 
evimizde şehrimizde , sönmesin ateşimiz.

SB.




"Romalılar, Hellenlerde bilinmeyen daire şeklindeki tapınak mimarisini Etrüsklerden ödünç almıştır, ama bu sadece onların Mezar-tümülüslerine tanıdık bir form değil, aynı zamanda favorileriydi. İlk dönemlerde bu dairesel tapınaklar sadece Vesta veya Kibele'ye ithaf edilmiştir."

"Romans borrowed from the Etruscans a circular form of temple unknown to the Greeks, but which to their tomb building predecessors must have been not only a familiar but a favourite form....in early times these circular temples were dedicated to Vesta or Cybele."
Handbook of Archaeology: Egyptian-Greek-Etruscan-Roman
Hodder M.Westropp









HERAKLEİTOS’TUR ADIM, DOĞMUŞUM EFES’TE, 
MERAK SALMIŞIM DOĞAYA EVRENE
VARLIĞIMIZIN VE BİRLİĞİMİZİN 
BİLİMSEL OLARAK ARAŞTIRILMASINA
YORUMLANMASINA 
FELSEFE DENİR. 
BU İŞLERLE UĞRAŞIP 
CEVAP ARAYANLARA DA 
FİLOZOF ADI VERİLİR.
2500 YIL ÖNCE DÜNYA 
GÜNEŞ ETRAFINDA DÖNER 
DEDİM DİYE
BAKTILAR BANA DELİ GÖZÜYLE, 
DEDİM Kİ BEDEN İLE RUH BERABER YAŞAR, 
BEDEN ÖLÜNCE RUH KAÇAR.
HAYAT HEP BİR DEĞİŞİM İÇİNDEDİR
DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY İSE DEĞİŞİMİN KENDİSİDİR.
DOĞA VE EVRENLE AHENK İÇİNDE YAŞAMALI, 
YOKSA GELİR ONUN İNTİKAMI
HİÇ TÜKENMESİN MERAKINIZ HEP ARAŞTIRIN ,
EVRENSEL KANUN OLAN AKILLA BÜTÜNLEŞTİRİN
KARAKTERİMİZ KADERİMİZİ ÇİZER , 
İNSAN OLMANIN ÖDÜLÜ İSE BU BAŞARILARDAN GEÇER.




SB.





HERAKLEİTOS MÖ.5YY.







NİKE - VİKTORİA ZAFER TANRIÇASI



Zaferi simgeleyen tanrıça Nike’yim .
Olimposlulardan önce gelirim,
Lakin hep Athena’nın oyun arkadaşı olarak gösterildim. 
Yine de heykel ve resimlerimle ün saldım, 
Böylece ölümsüzler arasına katıldım.
Göklerden süzülerek zaferi getiren bir genç kızım,
Yarışmalarda kazananlarla turlar atarım.
Dört ata koşulmuş arabada, zafer şarkıları söylerim, 
Heykellerim çok meşhurdur, 
En ünlüsü de Bizans döneminde 
İstanbul’dan kaçırılarak Venedik’e götürülmüştür.
Spor derken, aklımıza gelen olimpiyatlar,
İlki milattan önce  776 da başlar,
Atletler, güreşçiler, cirit ve ok atanlar,
Arabaya koşulmuş atlarla turlayanlar, 
Ama ne yazık ki, milattan sonra 393 te yasaklarlar,
Tekrar başlaması için zamana ihtiyaç duyar.
Ve yeniden 1896 yılında Atina’da başlar, 
Dört yılda bir yapılan olimpiyatlarda 
Sarıdır Asya, Mavi de Avrupa,
Siyahtır Afrika, Kırmızı da Amerika, 
En son da Yeşil gelir o da olur Avustralya
Beş kıtayı temsil eder bu beş halka, 
Atatürk’ün katkılarıyla Türkiye 1924 yılında katılır. 
“ Ben sporcunun zeki ,çevik 
aynı zamanda ahlaklısını severim” sözü 
Daha yeni yeni olimpiyatlarda anlam kazanmıştır.
21.yy da her yerde kullanırlar adımı
Acaba telif hakkımı alsam mı ? 

SB,2010













HERMES - MERKÜR 

Ben tanrıların habercisi Hermes, 

doğduğum günden beri yaramazlıklar peşindeyim , 
Kimse durduramaz, hinlikler eşiğindeyim.
Daha beşikteyken çaldım Apollon’un kutsal ineklerini , 
Farkına varınca sorguya çekti beni. 
Bu sırada tutamadım kendimi yellendim ,herkes gülmeye başladı, 
Böylece kimse bana kızamadı, bıraktılar Zeus’a kararı , 
Çaldığımı geri verecektim.. 
Ve af edilecektim
Götürdüm Apollon’u inekleri sakladığım yere , 
Kaplumbağa kabuğuna gerdiğim 9 telli LİR’i görünce 
Ona vermemi istedi göğsünü gere gere. 
Karşılığında da benimle barışacaktı, 
Bu iyi bir fikir olacaktı. 
O günden sonra da Lir kardeşimin sembolü oldu , 
Çala çala müzisyenleri buldu.
Bir başka gün ise Pan’ın kavalını icat ettim ,
Onu da sihirli altın değneği karşılığında değiştirdim. 
Altın değnek benim olunca , 
Oldum rehber, çobanlara ve yolculara .
Bu görev kutsaldı, yollara Hermes heykelleri taştı ,
Şimdiki kilometre taşları. 
Çalıp saklamayı sevdiğim için dediler hırsızların kralı, 
Kıskandırdılar tüccarları. 
HERMES
Yeraltı dünyasında yerim var benim. 
Ölülerin ruhlarını götürmekti görevim, 
Ruhların kılavuzu dediler, 
Bir bebek gibi taşıdığım için hürmet ettiler.. 
Ele avuca sığmayan bir yapım vardı, 
Gezer gezer dinlerdim dedikoduları . 
Babam da beni kendisine Ulak yaptı, 
Tanrılar katından insanlara haberler uçacaktı.
Bu yüzden sandalet ve miğferim kanatlıydı.
Her zamankinden daha da hızlıydım ,
Şimdi ki çocuklarla da yarışabilirdim.

SB.










CELSUS KİTAPLIĞI

HİPATİA İLE PAPİRUS VE PARŞÖMEN SAVAŞI

İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİNDE ÇALIŞTIM,
KENDİMİ BİLİME ADADIM , HİPATİA’DIR ADIM.
BABAM YETİŞTİRDİ BENİ, KİM NE DERSE DESİN DEDİ.
MATEMATİK, FELSEFE , ASTRONOMİ , 
BENİM İÇİN KOLAYDI ,
ÇÜNKÜ EN BÜYÜK TUTKUM GEZEGENLER VE SAYILARDI.
ANLATACAĞIM SİZE PAPİRÜSLE PARŞÖMENİN SAVAŞINI
GÖRECEĞİZ SONUNDA KİMİN KAZANDIĞINI.
PAPİRÜS BİR BİTKİDİR, MISIR’DAN ÇIKMIŞTIR. 
GÖVDESİ DÖVÜLÜNCE, MERDANEDEN GEÇER, 
SUYA BIRAKILIR.
İNCECİK UÇLARI BİRBİRİNE YAPIŞTIRILIR, 
KURUYUNCA DA KÖMÜR KALEMİYLE YAZILIR.
LAKİN İKİ UYGARLIK BİRBİRİNE KÜSER, 
PAPİRÜS GİTMEZ YURTDIŞINA
BERGAMALILAR KIZAR SÖYLENİR, 
BİRŞEYLER BULSANA.!
HAYVAN DERİSİNİ KURUTURLAR , 
PARŞÖMENİ İCAT EDERLER.
DAYANIKLIDIR YIRTILMAZ , PAPİRÜS GİBİ YIPRANMAZ.
HERKES PARŞÖMEN İSTER, MISIR ŞAŞIRIR .
BÖYLECE PAPİRÜSÜN ADI TARİHE KARIŞIR.
PARŞÖMEN KİTAPLARIN ATASI SAYILIR.
ARTIK YENİ BİR DEVİR BAŞLAMAKTADIR.

SB.












EFES'TE BULUNAN GLADYATÖR AMAZON  RÖLYEFİ/ MÜZEDE




GLADYATÖRLER



GLADYATÖRÜZ BİZ , RAKİPLERİMİZİ YENERİZ
HALKI EĞLENDİRİR , ARENAYI FETH EDERİZ .
ATALARIMIZIN ZAMANINDA SOYLU BİR SPORDU ,
TÖRENLERDE OYNANAN GÖSTERİYDİ BU.
ROMALILAR ESİRLERİ BESLEMEK İSTEMEDİ
GÖSTERİLERİMİZİ KANLI BİR DÖVÜŞE ÇEVİRDİ.
ÖZEL OLARAK OKULLARDA EĞİTİLDİK,
FARK ETMEDİ ESİRMİŞ, SOYLUYMUŞ, DEVŞİRİLDİK.
KILIÇLARI VERDİLER ELLERİMİZE
SÜRDÜLER RAKİPLERİMİZİN ÖNÜNE
YA ÖLÜRÜZ, YA DA ÖZGÜRÜZ, BİZLER BİRER DÖVÜŞÇÜYÜZ.
ÇIKARDIK ARENAYA, BAŞLARDIK ÇARPIŞMAYA 
ÇOŞARDI KIZLAR, FAVORİLERİ KAZANINCA, 
5 KEZ AYAKTA KALAN SERBEST BIRAKILIRDI,
SONUNDADA ADIMIZ YAZITLARA KAZINIRDI.




İLKÖĞRETİM ÇOCUKLARINA YAZDIĞIM ŞİİRSEL EFES






AMAZONLAR



Kimmerler, Ural-Altay kökenli bozkır göçebelerinin batı koluna 
mensupturlar. Eski Çağ'daki Türk Kültür Tarihi'nin ilk temsilcilerindendir. 


Strabon'a göre Trabzon yakınlarında Kimmerius / Kimmerius Dağı

bulunmaktadır. Kimmerius / Kimmerius Dağı daha sonra Ağırmış Dağı adını almıştır  . Arisn'e bağlı Kuzgurcuk köyünün eski ismi Korgen'di  . 


XIV. yüzyılda Canik sancağına bağlı Satılmış kazasında Korgan isimli (günümüzde Ordu iline bağlı Korgan ilçesi) bir köy bulunmaktadır
. Korgan, Türk devlet hayatında önemli kişilerin mezarına denmektedir. Kelimenin aslı korugan (koru-gan)dır. Ölüleri korumasından dolayı bu ismi almıştır. İlk kez Kimmerler tarafından yapılmıştır. Gelenek daha sonraki Türkler tarafından sürdürülmüştür. 


Herodotos'tan öğrendiğimize göre, Terme çevresinde Amazonlar yaşamaktadır. Efsanelere de konu olan erkeksiz savaşçı kadınlar
, Kimmerler olduğu artık bilinen bir gerçektir .



Prof. Dr.Necati DEMİR
Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi-Sivas






***



Kimball, hint-avrupacı ve ırkçıdır, Amazon kemiklerinin DNA'sı Kazak kızımız Meryemgül'le eşleştiği halde, 
bir türlü Türktür diyememiştir.



" Tilla Deniz Baykuzu hocamızın bir çalışması var, yaklaşık 1500 sene önce Kadınlardan Hassa Ordusu kurulmuştur, MS.4.yy'da, Geç Hun Dönemi. 10 bin kadın savaşçı, 13 yaşından 20 yaşına gençkızlardan oluşuyor ve bunların eğitimi atlı ve piyade okçuluk olarak verilmiş. Bunların bin taneside padişahın/kağanın koruması olarak görev almıştır. Çin topraklarında Kadınlara ilk kez bu kadar çok önem verilmiştir. Çinli kadın kahraman Mulan, yapılan araştırmada bir şiirden ortaya çıkarılıyor, bu kişi Çinli değil, Moğol veya Hun Türk olduğu varsayılıyor...Mulan diye bir çizgi film var, bunu Çinli diye tanıtıyorlar, lakin bu Moğol ya da Türk Hun'dur. Eski Türklerde kadınlar asla soyutlanmamış. 
Baskınlar esnasında herkesin hazır olması lazım. İlk defa kadın savaşçılarını gören Yunanlılar şaşırıyor."

"Çok meşhur bir belgesel kanalında amazonların kökenini aradılar , Amazonlar nerede diye...bulunan mezarlarda gen araştırmaları yaptılar , Kazakistan'da...Kazak steplerdeki kızları buldular, aynı şekilde ata biniyorlar, alınan örnekler birebir tuttu, ama sonunu çok kısaca bağladılar..Amazonların izini bulduk "
"BUNLAR DA TÜRKMÜŞ"" diyerek çok kısa bir şekilde sonlandırdılar." 
Erhan Afyoncu
video












Excavations Pokrovka, Russia, 1995 - Dr. KİMBALL
Warrior Women of Eurasia by Jeannine Davis-Kimball


(excavating a hundred and fifty burials, but in the PBS program, only one of these women is discussed. The people of these regions are called "Sauromatians" and "Sarmations" and the area of the diggings is "Pokrovka." All we know from the DNA is that in this one particular woman that we excavated the DNA is the same as the little girl and mother we tested. It was serendipitous that we'd find something like that. Ms. Davis-Kimball explains that not all the people in the tribe would have the same DNA because they always marry from outside the tribe.)








THE KAZAKS AND THE SAKA/SCYTHİANS ARE TURKİSH PEOPLE, AMAZONS ARE KİMMERİAN "Cimmerians” or “Kimmerians" AND KİMMERİAN ARE ALSO TURKİC.




Sarmations or Sarmatlar were mixed with Turkic people in the time 

 


Bozkır efendileri olan Sarmatların bir kısmı Türk'tüler...okumak için tıklayın "Türk dünyası el kitabı: Coğrafya-tarih , 1992 sayfa 176"








Azov Priestess. Although little seems to be recorded in textual sources concerning the women performing cultic duties during the Medieval Period (ca. 12th century A.D.), this sculpture in the Tanais Museum, near the town of Azov north of the Black Sea. reveals the continuing tradition. 


The conical-crowned hat with a brim is similar to one excavated in the Tarim Basin made of felt and found in a Saka/ Scythian female's burial. 

It also is reminiscent of the "witches" hats in England and Salem.











***