PROMETHEUS IŞIĞI GETİRİRKEN |
Gök ile Yer verince karar
Olmuşuz Titanlar ,ilk canlılar.
Zeus kıskanır hepimizi ,pay almışız akıldan,
Üstünüz ondan.
Prometheus demişler bana , önceden gören,
Geleceğimi bile bile insanlığa önem veren.
İsterim egemenliğin Zeus’tan çok İnsanoğluna geçmesini,
Lakin fırsat vermez zalimlerin zalimi.
Anlatırım insanlara , isterse tapar istemezse hiçe sayar.
Kurbanlar verilir, kemik ve et arasında seçim istenilir.
Kandırırlar Zeus’u alırlar eti, tanrıya kalır hayvanın kemiği.
Ateşi saklar Olimposlu Zeus, sonra onu çalar Prometheus.
Zeus onur yarası alır, insanlık tekrar ateşsiz kalır.
Karanlık çağ başlamıştır, insanlık tanrılara karşı ayaklanmıştır.
"Görürüm önceden olan biteni, dilerim Zeus’u yenmeyi.
Kandırırım onu ikinci kez, götürürüm ateşi.
Çakarlar beni kayaya , tiftikletirler beni kartala, işkence .
Çekerim günlerce, zorbalığa karşı geldikçe.
Susarım son nefesime kadar, Zeus sabırsızlanınca anlar.
Baş edemez benimle ,yıkılmam dururum büyük bir istekle.
Ölümsüz olsamda gideceğim, gitmeden önce de bileceğim.
Tanrı iken köle olmuşumdur,
Dilimle insanlığa yol bulmuşumdur."
Esir edemez, susturamaz ,
Yılmadan konuşur sözünü sakınmaz.
İnsanoğlu var olacak ,
Akıl gücü kaba kuvvetten üstün kalacak.
SB.
ZİNCİRLERE VURULMUŞ PROMETHEUS |
“Sözünü sakınmıyorsun , başına gelen boyun eğdirmiyor sana”
Prometheus’un başına gelenleri
anlatan koro bunları söyler….
“Sözünü sakınmıyorsun “ diye aslından çevrilen cümle aslında “agan
eleutherostomeis” “dilin fazla özgür”
anlamına gelir.
Prometheus'a bilinci özgürlük
sağlamaktadır. Dramın özü de bu özgürlük-köle sorunudur. Onun asıl önemini de
biz ancak tragedyanın yazıldığı çağı göz önünde tutmakla anlayabiliriz. V.
yüzyıl Atina'sında kölelik de, zorbalık da yasalara uygun canlı kurumlardı.
Prometheus herhangi bir köle gibi "desmotes", yani zincire
vurulmuştur; işkencesenin büyüklüğü zincire vurulmuş olmasında değil, bir tanrı
iken köle durumuna düşürülüp, köleliğinin bu kadar kötü koşullar içinde
geçmesindedir.
Ne var ki köleliği doğal ve olağan sayan bir ortamda Zeus Prometheus
ilişkisini bir sorun olarak ortaya atmak, yargılarcasına tartışmak ve hakkın
köleden yana olduğunu belirterek, zorbalığı bütün ayrıntılarıyla eleştirip
yermek Aiskhylos'un tek başına giriştiği ve başarıyla sonuçlandırdığı koca bir
iştir. Tragedyasına eşsiz bir değer veren bu sorunu adım adım inceleyebiliriz
"Prometheus"ta.
Titanları yenip yönetimi ele aldıktan sonra, Zeus bir düzen kurmaya
girişmiştir. Bu düzende kendine krallık tahtını ayırdığı halde, öbür tanrılara
da şeref payları, egemenlik alanları dağıtmıştır. Ne var ki bütün tanrılar
paylarına düşen alanı yönetirken Zeus'un buyruğuna uymak zorundadırlar. Piyeste
karşımıza çıkan tanrıların hepsi bu düzeni benimsemiş, Zeus'un buyruklarını
isteyerek yada istemeyerek yerine getirmektedirler. Tek baş kaldıran
Prometheus'tur.
Kavga Zeus'la Prometheus arasındadır ve bir özgürlük-kölelik
kavgasıdır. Evreni yöneten, tanrıların ve insanların egemeni Zeus özgürdür,
prangaya vurulmuş, ıssız bir kayalıkta sonsuzluğa dek işkencelere mahkûm,
ölümsüz olduğu için canına kıyma özgürlüğünden de yoksun Prometheus köledir.
Ama bakalım gerçekten de öyle mi?
Prometheus'u kayaya çakan Kratos (Güç) şöyle diyor:
Her varlık çoktan bir kaderle yükümlenmiş, Tanrıların başıdır yalnız
yükümlü olmayan: "Zeus'tan başkası özgür değildir".
Olaylar da Kratos'un bu sözünü doğrulamaktadır: Sert, amansız,
insafsız bir zorba gibi dünyayı keyfine göre yöneten Zeus her isteğini yüzde
yüz gerçekleştirmektedir. Evren "Prometheus" tragedyasında Prometheus
ve İo gibi Zeus'un kurbanları, Kratos, Bia, Hephaistos'la Hermes gibi Zeus'un
uşakları ve Okeanos gibi Zeus'un dalkavuklarıyla dolmuştur. Geçmişi yendikten
sonra, Zeus bugün ve yarını da yasalarının tekeline geçirmişe benzer. Oysa
gerçek tam tersinedir: Gerçekte Zeus köle, Prometheus özgürdür. Bu özgürlüğü
Prometheus nasıl ele geçirmiştir?
Burada efsaneyi bir yana itip, kendi çağımızın egemenlik kavgalarına
bakabiliriz: Yönetimi ele geçirmiş nice iktidar sahibi kişi ya da partiler
vardır ki, karşılarına dikilip direnen tek tuk düşünce sahiplerini susturup yok
edebileceklerini sanırlar, oysa sonuç umduklarının tersine çıkar: İktidar
sahipleri devrilir gider, düşünce sahipleri yener ve kalır. İnsan toplumunun bu
derişmez yasasının bilincine varan Aiskhylos onu Prometheus diye bir efsanelik
kişinin arzından bildiriyor bize dek: Akıl gücü kaba güçten üstündür, düşünceye
gem vurulamaz, özgür düşünce tutuklanamaz, susturulamaz, alt edilemez, olaylar
nasıl gelişirse gelişsin, gelecekte egemenlik kaba kuvvetin değil, özgür
düşüncenindir.
Aiskhylos toplumların yönetiminde, geçmiş, hal ve geleceği bu açıdan
eleştirerek, bize eşsiz değerde bir politika dersi veriyor bu tragedyasıyla:
Akıl gücünün kaba kuvveti nasıl yendiğini adım adım izledikten sonra, akıl gücü
üstüne kurulan yönetimin akla ve özgür düşünceye saygıyı elden bırakıp, ona
sırt çevirince, nasıl zayıfladığını ve devrilmek tehlikesiyle karşı karşıya
geldiğini gösteriyor. Zeus bütün kurbanları, uşakları, dalkavuklarına karşın
bir çocuk gibi zayıf ve çaresizdir: Onu yıkımdan kurtaracak tek kişi akıl
gücünün taşıyıcısı Prometheus'tur.
Zeus tutukladığı düşmanının elinde tutukludur aslında. Efsane,
Prometheus'a, geleceği öngören bilici der, çağımızsa biliciye inanmaz, ama
düşünürün akıl gücüyle geleceği öngördüğünü, insanlığa yaptığı bu hizmete
karşılık kör iktidarların baskısına uğrayıp olmadık cezalara çarpıldığını da
bilir. Aiskhylos'un tragedyasını bu açıdan okuyun, göreceksiniz ki çağımızın
dramını yansıtır.
Bu kadarıyla "Prometheus" politik piyesin ta kendisidir, ama
Aiskhylos politika anlayışının en devrinini yansıtmakla kalmamış, uygarlık
değerlerinin ne olduğunu kavrayıp dile getirmekle insancı eserin en özlüsünü de
vermiştir. Ateşi tanrılardan çalıp insanlara vermek ne demektir? Başkalarının
bir efsane niteliğinden öteye götüremedikleri bu sembolü Aiskhylos insanlık
açısından ele alıp, uygarlığın tarihçesini çizmek gibi tiyatro eserlerinde
eşine rastlanmayan güç bir işi başarmaktadır.
Düşüncesi günümüzün olaylarını aydınlatacak kadar derine giden bu
yazarın sanat ustalığı da şaşırtıcıdır: Okuyucu dikkat etti mi ki başlangıçta
Zeus'un uşakları Prometheus'u kaba güce başvurarak tutukladıkları sahnede,
Prometheus bir tek söz söylemez: Kayaya çakılmasına, zincire vurulmasına ve
Kratos'un sövüp saymalarına sessizce katlanır, ama tragedyanın sonunda Zeus'un
casusu Hermes'le kölelik-özgürlük tartışmasında tanrıları beş paralık ettikten
sonra, başına saldıkları doğal belaları bir bir izleyip diliyle canlandırır
gözümüzün önünde, dünya başına yıkılıp koruyla birlikte gömülüp yok olana dek
konuşmakta direnir Prometheus. Son sözünü söyler ve sonra ölür. Kıyamet de
kopsa son söz özgür düşüncenindir, demek istiyor Aiskhylos.
Kaynak: Mitoloji sözlüğü
Zeus Batı'yı temsil ederken Prometheus Doğu'yu temsil eder....
PROMETHEUS'UN IŞIĞI SÖNMEYECEKTİR.