KIZ KULESİ / İSTANBUL |
Kız Kulesi'nin ,Galata Kulesi'yle yaşadığı bir gcelik aşk sonrasında dünyaya gelen bir çocuğu vardır ! Kız Kulesi, minarelerin baskısından korktuğu için ayrılmak zorunda kalır çocuğundan.
İstanbul'u terk ederken, babası olan Galata Kulesi'ne bir anlık dönüp bakan, ama sevgi dolu bakışlarına hiçbir karşılık alamayan çocuk Lizbon'a yerleşir. ...
GALATA KULESİ / İSTANBUL |
Ve orada "Belem Kulesi" adıyla bilinir.
1513 yılında, Lizbon limanının savunulması amacıyla yapılan Belem Kulesi, Afrika ve Hindistan'a düzenlenen sömürge seferlerinin başlangıç yeri olur. Bu yapının Galata Kulesi ile Kız Kulesi'nin "gayrimeşru" çocuğu olduğu iddiamızı güçlendirmek için biraz daha bilgi verelim ;
Kırk iki metre yüksekliğinde olan kule altı katlıdır ve girişinde bir sarnıç bulunur. Kız Kulesi'nde de ,biri içerde, öbürü dışarda olmak üzere iki sarnıç olduğu birçok kaynakta yazılıdır.
BELEM KULESİ / LİZBON-PORTEKİZ |
Belem Kulesi de, annesi ve babası gibi hapishane olarak kullanılır. Kulede yaşayan bir prensesin üzüm sepetinden çıkan yılan tarafından sokularak öldüğü söylencesi de Lizbonluların dilinde yıllardır anlatılır.
Aynı efsane Kız Kulesi için de söylenir. En önemli delil ise kulenin görünümü ve bulunduğu yerdir.
Galata Kulesi'ne benzeyen Belem Kulesi, kıyıya çok yakın olan kayalıklar üstüne kuruludur. Yani tıpkı annesi olan Kız Kulesi gibi..!
Arka kapaktan.
Kitaptan:
Cemal Süreyya ve Atatürk (başlıklı hikayeden)
Halkın boğazına takılan birer kılçık gibi duran işgal ülkelerinin savaş gemileri arasından yol alan Bandırma vapuruyla 16 Mayıs 1919'da İstanbul'dan ayrılan Atatürk, sekiz yıllık bir aradan sonra 1 Temmuz 1927'de geri döner ve Dolmabahçe Sarayı'nda yaptığı konuşmada şunları söyler:
" Bu saray zılluhlahların değil, zıl olmayan, hakikat olan milletin sarayıdır..."
Oysa 90'lı yıllarda kapitalizmin zincirlerinden biri olan özelleştirme yasasıyla tarihi yapılar dönemin "zılluhlahlarına", yani sermayeye peşkeş çekilmiştir.
Dolmabahçe Sarayı'nın yakınındaki Çırağan Sarayı ve Kız Kulesi bu çerçevede "milletin" elinden alınıp sömürü denilen illetin hanesine yazılmışlardır.
Dolmabahçe Sarayı'nın özelleştirilip otel,kafeterya ya da satış merkezi yapılmayışının nedeni Atatürk'ün orada ölmüş olmasıdır...
***
Bir adam var bilir misiniz? Her gece deniz ilk dalgalarla uyanana değin, umutları, hüzünleri, bekleyişleri ve ruhun ışığını, eski kitapların hamuruna katarak rengarenk ayçörekleri yaratan; özgürlük adına, barış adına, emek adına…
Peki, hiç yediniz mi onun bu sihirli ayçöreklerinden?
İçinde ; Çeyiz Sandığındaki Şair , Mahya Babaları , Taksim Meydanı'ndaki Gülen Kadın, Bayrağa Sahip Çıkmak, Bayrak Öyküleri, Olimpiyat Ateşi Sönmesin , Cemal Süreya ve Nazım Hikmet var.
Özgürlük kitabının
sayfaları arasına
cellatların kurduğu
darağacındaki ip
yarım kalan
sayfayı gösteriyor
okumaya devam edecek
nice insana.
Sunay Akın
Kitabın her lokması; yaşamın bir başka ucu, dünyanın bir başka köşesi…
SB.