Roma ordusunda bir ceza çeşidi. Her on askerden biri idam edildi.
MÖ 900'lü yıllarda, İtalya Yarımadası'nda kurulan bir şehir devletiyken, fetihlerle büyüyerek İskoçya'dan Büyük Sahra Çölün'e, İspanya'dan Basra Körfezi'ne kadar uzanan, bütün Akdeniz'i çevreleyen 5 milyon km2'lik muazzam bir imparatorluk haline geldi.
Peki Roma'yı dönemin tek süper gücü yapan, onların tabiriyle bütün barbar kavimleri bozguna uğratan, fetihten fethe koşan Roma ordusunu farklı kılan neydi?
Roma'nın askeri gücü profesyonelleşmiş lejyonlardı. Bu lejyonlar, süvari ataklarında, gerilla savaşında ve kuşatmada nasıl savaşması gerektiğini bilen, hem saldırı hem de savunma konusunda eğitilmiş, tam donanımlı lejyonerlerden oluşuyordu.
Roma Lejyonlarının düşman ordulara karşı en büyük üstünlükleri, uyguladıkları katı disiplindi. Savaş sırasında gidişat ne yönde, sayıca üstünlük kimde olursa olsun, bütün lejyonerlerin emir ve talimatlara koşulsuz bir şekilde uyması gerekiyordu. Bu muntazam disiplini sağlamak kolay değil tabi. Cezalar da bu katı disiplin ölçüsünde çok ağırdı.
Bu yazımda da Roma ordusunda uygulanan disiplin cezalarını anlatıyorum. Önce küçük cezalardan başlayalım.
Castigatio cezası, basit suçlar için kullanılırdı. Roma ordusunda yüzbaşıya denk gelen Centurion'ların taşıdığı, asma ağacından yapılan sopalarla dayak atılırdı. Günümüzdeki şınav cezası gibi düşünebiliriz Castigatio'yu.
Askerler bir alete zarar mı verdi, orduya ait bir şeyi mi kaybetti? Cezası belli; Pecuniaria multa, yani maaş kesintisi ve para cezası.
Huzursuzluk çıkaran, kavga eden tipler, pis işlere sürülürdü. Munerum indictio cezası alan lejyonerlere, rutin görevlerinin yanında tuvalet temizliği, hayvan pisliği temizleme gibi işler yaptırılırdı.
Kırbaçlama yani flagrum sıkça kullanılan bir ceza türü olmakla birlikte, özel yapılmış kısa kamçılar çok daha kanlı cezalar öngörüyordu, tabi ki köle olup da özgürlükleri için gönüllü olarak orduya katılan volonesler bu cezaya çarptırılabilirdi, Roma vatandaşı olan askerler değil.
Cezaya sebep olan hareketlerin tekrarı durumunda Gradus deiectio (Rütbe düşürme), Militiae mutatio (daha alt hizmet ya da görevlere sürgün), Missio ignominiosa (ordudan atılma) gibi cezalar da masada duruyordu.
Bunların yanında bir de büyük askeri suçlar vardı.
Savaş sırasında firar eden, korkakça davranan, nöbet yerlerini terk eden askerler çok sert biçimde cezalandırılırdı. Çünkü onlar hem lejyonun onuruna leke sürmüş, hem de silah arkadaşlarının hayatlarını riske atmıştı. Fustuarium kararı sonrası, suçlu bulunan asker, silah arkadaşlarının gözleri önünde, taşlanarak ve sopa ile dövülerek feci şekilde can verirdi. Cezanın büyük bir caydırıcı etkisi olsa gerek.
Gelelim Desimasyon'a (Latince decimatio). Cezaların içinde en ağırı, en insafsızı, en acımasızı. Savaş esnasında isyan eden veya görev yerini terk eden ya da emirlere uymayan askerlerin ait olduğu Cohors'un (Tabur) tamamına verilen cezadır. Ne olacak, taburun hepsi mi katledilecek? Tabi ki hayır. Bir tabur askerin tamamen ortadan kaldırılması orduda zafiyete yol açacağından başka bir yöntem düşünülmüş; Kura.
Ceza verilen birlik, hiç bir ayrım gözetilmeden, suçlu-suçsuz bakılmadan, ister binbaşı, yüzbaşı olsun ya da sıradan bir lejyoner, iltimas geçilmeden onarlı gruplara ayrılır, ölümüne bir kuraya tabi tutulurdu.
Bu kuranın kaybedeni kimi zaman kısa çöpü kimi zaman boyalı taşı çeker ve amansız bir ölüme yürürdü.
En nihayetinde taburdaki her 10 askerden 1'i, kurayı kazanan diğer 9 silah arkadaşı tarafından taşlanarak ve sopa ile dövülerek katledilirdi.
Gözünüzün önüne bir getirin. Binlerce asker, ordunun kendisi tarafından katlediliyor. Çok zalimce ve gaddarca bir uygulama değil mi? Askerlerin psikolojisini bir düşünün. Geçirdikleri ölüm korkusunun yanında, kurayı kazansalar bile arkadaşlarının katili oluyorlar. Bu da yetmiyor, geride kalan askerlere zahire istihkakı olarak buğday yerine arpa veriliyor ve Roma ordugahının dışında kölelerle birlikte uyumak zorunda bırakılıyorlar.
Desimasyon ilk olarak MÖ 471 yılında Roma Cumhuriyeti'nin Volscilerle olan savaşı sırasında kullanılmış, olayı kaydeden tarihçiler cezayı o kadar acımasızca bulmuşlar ki kimse bu yönteme başvurmamış dört asır boyunca. Ta ki köle ayaklanmasında Spartacus'la savaşan Marcus Licinius Crassus'a kadar.
Spartacus'un gladyatör ve kölelerden oluşan ordusu İtalya içlerinde ilerleyip şehirleri talan ederken karşılarında hiçbir birlik dayanamıyordu. Roma Lejyonları arasında dedikodular kulaktan kulağa yayılmaya başlamıştı bile. "Spartacus ve gladyatörleri yenilmezdi, hiç kimse onları yenemezdi. Bir yıldırım gibi düşmanı yarıp geçiyorlardı. Tanrılar Roma'yı cezalandırmak istiyorlardı, başka bir açıklama olamazdı." E tabi bu psikolojiyle girilen savaşta, çabuk demoralize olup mevzilerini terk ettiler, geri çekilmeme emrine rağmen.
Crassus'un gazabı kendi ordusunun üstüne kara bir bulut gibi çökecekti. Kendi askerlerine öyle bir bedel ödetmeliydi ki bir daha Spartacus'un karşısına çıkınca savaştan kaçmayı kimse aklına bile getirmemeliydi.
Karar verildi; Desimasyon.
Tam 4000 asker desimasyon emriyle katledildi. Ceza o kadar tesirli oldu ki, lejyonerler düşmandan çok kendi komutanından korkmaya başladılar. Asla mevzilerini terk etmediler. Öleceklerse de şerefleriyle, kahraman gibi ölmeliydiler, dövülerek, taşlanarak, ve onursuzca değil. Savaşın seyri artık değişmişti. Köle ordularının isyanı bastırıldı, Spartacus'ün ordusu yok edildi. Birçok tarihçi savaşın kırılma noktasının bu ceza olduğunu düşünür.
Desimasyonun mucizevi etkisini hatırlamış olacaklar ki, daha sonraları Augustus'da başvurdu bu kanlı yola, Marcus Antonyus'ta...
(alıntıdır)
....
The Greek historian Polybius of Megalopolis describes the procedure:
The tribune assembles the legion, and brings up those guilty of leaving the ranks, reproaches them sharply, and finally chooses by lots sometimes five, sometimes eight, sometimes twenty of the offenders, so adjusting the number thus chosen that they form as near as possible the tenth part of those guilty of cowardice. Those on whom the lot falls are bastinadoed mercilessly [...]; the rest receive rations of barley instead of wheat and are ordered to encamp outside the camp on an unprotected spot. As therefore the danger and dread of drawing the fatal lot affects all equally, as it is uncertain on whom it will fall; and as the public disgrace of receiving barley rations falls on all alike, this practice is that best calculated both the inspire fear and to correct the mischief. (World History, 6.38.2-4; tr. H. J. Edwards)
Probably, decimation was not usual in Polybius' days. It is recorded for the 5th century BC, and is called "an ancestral punishment" by the Greek-Roman author Dionysius of Halicarnassus, but there are only a few known cases. However, the Roman commander Crassus (the future triumvir), who was fighting against Spartacus in 71 BC, is said to have revived the punishment, which had fallen into disuse.
It is mentioned again during the civil wars, but was hardly applied during the empire, although a couple of instances are known, like the punishment of the Third legion Augusta (in the year 18).
The latest recorded case of decimation is during the reign of Diocletian. It may have disappeared under influence of Christianity.
...
bir başka yazardan 2 ciltten sadece vol II
ve
...