Translate

Filistin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Filistin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Nisan 2013 Pazartesi

IN THE EARLY TIMES PALESTINE WAS NOT SEMITIC BUT TURANIAN





What disturbed me, as it had done others, was the necessity of accounting for the supposed influence of various populations, particularly of the Semitic population in Palestine.

In various papers these names in Palestine were proved to be identical with those in Asia Minor, Greece, Italy and Spain. 

The clear evidence of Genesis is that the early population of Palestine was not Semitic but TURANİAN, and as we have lately found, allied to the populations of Khita class in the regions already cited...page 10



Examination of the legend of Atlantis in reference to Protohistoric communication with America - Hyde Clarke (Royal Historical Society) - e-book




Hyde Clarke is : 
Member of the American Oriental Society
Member of the German Oriental Society
Member of the Philoligical Society of Constantınople
President of the Academy of Anatolia


****





The wonderfull system of writing, called from the shape of the characters, cuneiform , or wedge-shaped was invented by the orginal Turanian inhabitants of Babylonia...page 16

It is generally supposed that Babylonia was peopled in early times by Turanian tribes (tribes allied to the Turks and Tatars) and that these were conquered and dispossessed by the Semites...page 34


ANCIENT HISTORY FROM THE MONUMENTS - THE HISTORY OF BABYLONIA by GEORGE SMITH - BRITISH MUSEUM  e-book



***


The Sumerians. Possibly as early as 8000 B.C.E., an ancient race lived in Mesopotamia, also known as the "Fertile Crescent," between the Tigris and Euphrates Rivers. These people were the Sumerians. They made astronomical observations and developed astronomical theories that were later borrowed by invading Semitic people from the North and West. Sumerians invented a form of writing in clay with a wedge-shaped stylus that was an evolution of their earlier pictographs. This stylus writing in clay is called cuneiform, from the Latin words cuneus, "wedge," and forma, "shape."

By the time of classical Greece, the Sumerian race had been completely forgotten. In 1846, Sir Henry Layard (1817-1894) visited archaelogical digs in the ancient Assyrian city of Nineveh. He found many clay tablets with cuneiform writing. They could not be interpreted at the time but realizing their historical importance, he sent what he found to the British Museum.

A Londoner named George Smith (1840-1876) heard of these mysterious ancient inscriptions, and devoted his spare time to studying them at the British Museum. He deciphered tablets found by Layard and others, and the British Museum gave him a permanent position because of his successes.

The cuneiform tablets proved to be an invaluable treasure trove. They were remains from the library of Ashurbanipal (668-626 B.C.E.), an Assyrian king who had all existing cuneiform tablets in the kingdom collected and copied. Thus the library contained a very complete chronology of the earlier Semitic Babylonian dynasties and their culture. Older Sumerian works that still existed were also copied.

George Smith is probably most famous for deciphering the Babylonian Epic of Gilgamesh, which included an account of the Biblical Flood. (Later, in 1914, Arno Poebel announced the deciphering of an earlier Sumerian tablet from Nippur that also described the Biblical Flood.) Smith's keen insights allowed him to decipher abbreviations that Sumerians and Babylonians used in astronomical tables. In 1876, George Smith became ill and died while on a final mission searching for missing tablets in the area surrounding Nineveh.

As the texts were deciphered, it was realized that the Semitic Babylonian was mixed with an unrelated language. This turned out to be Sumerian. George Smith published the "Annals of Assur-bani-pal" in 1871, and once again the world learned of the ancient Sumerians.

The Sumerians referred to themselves as the "Black Heads" (as did later Babylonians). Statues of Sumerians that have been excavated appear similar to some statues from ancient India. Since deciphering cuneiform, Sumerian has been classified as a Turanian language, unrelated to Semitic or Indo-European languages. 

Modern linguistic research has found similar vocabulary and concepts between Sumerian and ancient languages and cultures of of Sudan and the Dravidians in India. Sumerians also worshipped deities similar to those of the Dravidians, and like the Hindus and Egyptians ascribed numerous qualities to their deities.

read more : (click)





KAVGAMIZ 100 YILLIK DEĞİL...5000 YILLIK



***

“Türk çocuğu büyük ecdadının yüceliklerini öğrendikçe, büyüklüklerini kavradıkça kendinde daha büyük işler yapmak için güç bulacaktır. Onlara lâyık olmak için çalışacaktır...” 

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK


***



6 Ağustos 2012 Pazartesi

58 GÜN – Mustafa Kemal ile Filistin’den Anayurdun Dağlarına



58 Gün, basında tanıtımına rastlayamayacağınız, 
adeta gizli bir sansüre uğrayan, 
545 sayfa olmasına rağmen 
kısa sürede okuyacağınız, akıcı ve sürükleyici bir roman.





58 Gün’de yurtsever ve onurlu bir Türk kumandanıyla; Mustafa Kemal’le Nablus’tan başlayıp, Şeria ırmağının karanlık sularına, Aclun dağlarından Şam’a ve nihayet Anadolu’ya uzun bir yürüyüşe çıkacaksınız. Açlığın, susuzluğun, hastalığın, bin bir türlü kahpeliğin, ihanetin yenemediği vatan aşkını hissedeceksiniz yüreğinizin derinliklerinde. 

Emperyalizm, ete kemiğe bürünmüş, başında kefiyesi, üstünde İngiliz üniforması, elinde cembiyesiyle dikilecek karşınıza. Genç Türk subaylarının, neferlerinin ölüme meydan okuyan kahramanlıklarıyla gurur, hanedanın Mondros limanında emperyalizmin önünde diz çöken teslimiyetiyle utanç duyacaksınız.


Bu uzun yürüyüşün amacı; anavatanı, asıl ve asil Türk vatanı Anadolu’yu savunmaktı. Mustafa Kemal kaçınılmaz sonu görmüş, yaklaşan yenilgi ve istilayı ancak anayurdun dağlarında göğüsleyip durdurmanın mümkün olduğuna inanmıştır. Ve bu amaç için yapılması gerekenin, orduyu en az kayıpla anayurdun dağlarına ulaştırmak olduğuna karar vermiştir.


58 Gün, Kuvayı Milliye destanının hiç yazılmamış, ilk kıvılcımlarının belge-romanı. Okuyunca da göreceksiniz ki bu insanların hiçbiri gurur budalası, maceracı veya çılgın değillerdi. Yaşamak için, namusları için, onurlu bir gelecek için dövüştüler. 

Ve kazandılar…





KİTAPTAN :

24 Eylül 1918 / Damiye Köprüsü - Şeria Vadisi

-"Çarpışma yok ! Bunlar nehrin ötesine geçmek üzere bir bedeviyi rehber edinmişler. Karşıya geçer geçmez Anzakların içine götürmüş bizimkileri. Bizim süvari alayından da haber yok."

Sıcak hava birden soğuyuvermişti. Arkalarından biri ..."bu topraklar bundan böyle bize dost değil !" dedi.



26 Eylül 1918 / Zerka - Amman

-"Türk garnizonu Amman'dan ayrılıyor" uzaklaşan tayyarenin ardından "Thanks a lot !" diye bağırarak atını gerilere sürdü. 2.Hafif Süvari Tugayı komutanı General G.de L.Eyrie otomobilin arkasında, kasketini alnına eğmiş uyuyordu. Otomobil durunca uyandı ve teğmenin uzattığı kağıdı okudu : 

"Bu iyi ! Zor olmayacak ! Amman'ı da alırsak Lawrence ve Emir Faysal'ın önü açılacak. Hem batıdan, hem de doğudan Türklerin önünü kesebiliriz artık !" diye söylendi.



30 Eylül 1918 / Şam Bahçeleri

-Silahlar patladıktan sonra çoğu, Kahire'deki misyonun kapısından arkeolog olarak girmişler,üniformalı askeri danışman, eğitimci ya da tüccar olarak çıkıvermişlerdir. Tüccarlar her devrin adamını oynarlar savaşta.

-Osmanlının el yordamıyla ve eski yöntemlerle kurmaya çalıştığı şanı büyük gizli teşkilatının uygulamaya çalıştığı eski oyunlara benzemez bu oyun. Londra'da ünlü üniversitelerden devşirilmiş ve özenle eğitilmiş kadrolarca yönetilir. Sosyolojik incelemelere, arkeolojik yolculuklarda kurulan yakın dostluklara dayandırılır. Yerel kadrolarını kolejlerden, misyoner örgütlenmesinden devşirir. Büyük para isteyen bu oyun, Londra ve İsviçre bankerlerinin, elmas kulüplerinin , petrol kumpanyalarının yardımıyla oynanır.

-Oyunun ara perdesi Şam'da oynanacaktır. Rol yapma gereği duymayan ve maskelerini bir yana atan gerçek kişilerce!



10 Kasım 1918 / Adana

-Lokomotif treni Adana'dan ayrılıyordu, Kumandan bir an durakladı ; tren düdüğünün keskin sesini bastırmaya çalışarak içinden bağırdı :

"O karanlıkta Şeria nehrini nasıl geçtiysek, bu karanlıktan da geçeriz.! Bakalım bu yol bizi daha.." Sözün gerisi, tekerlerin çelik raylara vuruşu arasında dağılıp gitti. Yerine oturdu, başını cama çevirdi. Yarım kalan sözünü "Nerelere götürecek?" diyerek tamamladı. 

Ovanın karanlığına girerlerken "Çare yok ! Karanlığı yakmak için, bir kıvılcım çakmalı !" dedi.









"Almanlar kaçarken, Yahudi Tugayı, Fransız Tugayı, İngilizler, Kanadalılar , Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar Türkleri asker-sivil katleder...Ortadoğu'daki işgale en çok direnen Türklerdir ve bugün de işgale izin vermemelidir."

58 Gün Mustafa Kemal ile Filistin’den Anayurdun Dağlarına
Mustafa Yıldırım - video












Kara günler yeniden gelip çattı…  
Korkuya yer yok!..  
Yılgınlık hiç gerekmez!..  
Nihayetinde, Ulus Dağı’na çıkılacak! 
Ve yine bir ateş yakılacak!..” 

Mustafa Yıldırım  








Mustafa Yıldırım'ın derin araştırmasıyla günü gününe ortaya çıkarılmış, ayrıntılanmış ve sonunda da nefis bir roman çıkmış. Okurken kendinizi Mustafa Kemal’in yanı başında hissedeceksiniz.







ATATÜRK SURİYE'DE








SB.