Translate

22 Mayıs 2013 Çarşamba

ÜÇ BÖLGEDE "GEYİK"






"Orta Asya'da geyik kutsal bir hayvan. Geyik ana deniyor. Türk hakanının sevgilisi, Deniz Tanrıçası olan bir dişi geyiktir. İnanışa göre eski Türk kabilelerine kuracakları yurdun yerini gösterirmiş. Ayrıca yol gösterici. Yolu gösterdikten sonra kayboluyor. 

Bu motif birçok efsaneye ve Anadolu masallarına girmiş, Tanrısal bir hayvan olarak algılanıyor. Asya'da İslamiyeti kabul eden Türk dervişleri arasında "geyikli" adında derviş grubu vardı. Bunlar başlarında geyik boynuzları bulunan başlıklar taşırlardı. İlk müslüman dervişlerinden Ahmet Yesevi turna donuna, Hacıbektaş Veli güvercin donuna, Abdal Musa da geyik donuna bürünmüş." 



Bahaeddin Ögel'den e-kitap



(aynı konu Ortadoğu Uygarlık Mirası-1 Muazzez İ.Çığ işlenmiştir.)


....




Türk Edebiyatı tahkiyeli eser bakımından oldukça zengindir. Önceleri sözlü olarak anlatılan  hikayeler, daha sonra yazıya geçirilerek günümüze kadar gelmişlerdir. Bunların büyük bir kısmı günümüzde de yeniden ele alınarak işlenmiş, modern hikayeciliğimize kaynaklık  etmiştir. 

Batı tarzı hikayelerden önce, bizde hikaye türü ihtiyacı mesneviler vasıtasıyla  giderilmekteydi. Her beyti kendi arasında kafiyeli olarak yazılan mesneviler, divan  edebiyatının en önemli nazım türlerinden biridir. Mesneviler, değişik konularda uzun ya da  kısa olarak yazılırlar. Konuları itibariyle mesnevileri şu başlıklar altında incelemek  mümkündür.


1. 1. Cenk destanları (Ahmedî’nin ‘İskendernâmesi’ gibi), 

2. 2. Aşk hikâyeleri (Yusuf ile Züleyha, Leyla ile Mecnun gibi), 
3. 3. Dini ve Tasavvufi mesneviler (Mevlânâ’nın ‘Mesnevî’si gibi) 
4. 4. Didaktik ve ahlaki mesneviler, (Nabiî’nin ‘Hayriye-i Nâbî’si gibi)
5. 5. Şehrengizler ( bir şehri övmek gibi)

Yukarıda da görüldüğü gibi mesnevilerde ele alınan konular çeşitlidir. Kimi zaman bir aşk  hikayesi, kimi zaman menkıbe, kimi zaman da kahramanlık hikayelerine mesnevilerde yer  verildiği görülür. Özellikle İslâmi kimliğin ön plâna çıktığı, Hz.Muhammed’in ve diğer İslâm  büyüklerinin etrafında cereyan eden mucizelerinin anlatıldığı mesnevilerin sayıları oldukça  fazladır. 


Türk edebiyatında dini ve tasavvufi mesnevilerin sayısı oldukça fazladır. Bu mesnevilerde,  Hz. Peygamber’in hayat hikayesi, mucizeleri ve onun etrafında cereyan etmiş olaylar  anlatıldığı gibi, diğer İslâm büyüklerinin hayat hikâyelerine ve onların kahramanlıklarına da  yer verilmiştir. Bu mesnevilerde kullanılan motifler ve anlatılan hikayeler Türk kültür tarihi  hakkında ipuçları vermektedir. 


Diğer milletlerde olduğu gibi, Türk milletinin de kendince kutsal saydığı hayvanlar vardır.  Bunlardan biri de geyiktir. Geyik tıpkı Bozkurt gibi bazı Türk boylarının sembolü olmuştur. 


Bu bakımdan Türk mitolojisi ve efsanelerinde geyik motifine sıkça rastlanır. Geyik motifi,  dilimizde, edebiyatımızda, halımızda, kilimimizde; velhasıl bütün sosyal hayatımızda farklı  renk ve şekillerde yer alır. 



Edebiyatta benzetme unsuru olarak geyiğin şu özelliklerinden yararlanılır: Sevimli, çevik,  hassas ve içli bir hayvandır. İnce zarif bir vücuda sahip ve ürkektir. İnsandan kaçar, peşinden  sürüklediği insanı dermansız bırakır. Tenha yerlerde yaşar. Avlayan iflah olmaz, avlanmış  geyiğin gittiği ev tarümar olur, yerinde ot bitmez. 

Bedduası avcının soyuna da etki eder. 


Mukaddes bir hayvandır. Kurt gibi aniden ortaya çıkar ve çoğu kere insanlara doğru yolu  gösterir. Birdenbire ortadan kaybolur. Mutlu sona erdiricidir. Sevgi perisidir. Totemdir,  ruhların üzerinde dolaştığı ilahi bir varlıktır. Tanrı’nın elçisidir. Gökte dolaşan yarı ilahi yaratıktır. 


Divan-ı Lügati’t-Türk’te ıvuk, keyik; İbn Mühenna’da geyik; Mukaddimetü’l-Edeb’te ayruk; Orhun Abideleri’nde sıbun, kiyik, keyik; Dedekorkut’ta erkeği için boga (buğa) kelimeleriyle karşılanan  bu hayvan, günümüzde yalnız geyik kelimesi ile bilinmektedir. 


Geyikgillerden olan ceylan, karaca, maral da zaman zaman birbirleriyle karıştırılarak geyik yerine kullanılmıştır.


Türk kabilelerine verilen hayvan isimleri arasında bogu ve karaca kelimeleri de bulunmaktadır. 


Geyiklere iyilik yaptığından dolayı geyikle ilgili ad almış tanınmış ve sevilmiş aileler de vardır (Bozgeyikli gibi).


Geyik efsanelerine ait ilk araştırmayı yapan ve malzemeler toplayan Macar âlimi Gy. Moravcsık  olmuştur. “A Csodaszarvas Mondaja a Bizanci Iroknal” (Bizans Müelliflerinin Eserlerinde Sihirli Geyik  Efsanesi, 1914) adıyla topladığı bilgileri yayımlamıştır. N, J. “Berze A Csodaszarvas Mondoja” (Sihirli Geyik Efsanesi, 1927) ile ilk araştırmacılar arasında sayılır. Berze, geyiğin asırlardan beri âlimleri meşgul ettiğini, kendisinin de bu merakla araştırmasını Japonya'dan İngiltere'ye kadar olan geniş sahada sürdürdüğünü söyler.


Geyik Türk kültür hayatında da önemli yer tutar. Hunlar’ın menşeine dair efsanelerde geyiğe büyük yer verildiği, yapılan arkeolojik kazılar sonucu elde edilen malzemelerde rastlanan geyik figürlerinden anlaşılmıştır.


Ortaasya kültürünün en önemli sahneleri hayvan resimleri ve hayvan mücadelelerini anlatan tablolarla doludur. Bunların çoğu bronzdan yapılmış, geyik ve ceylanların güzelliğini gösteren sanat eserlerinden ibarettir. Bu heykeller içerisinde geyikler kutsallaştırılmıştır.


Geyik Anadolu’da olduğu gibi, Ortaasya’da da Türk halklarının zihinlerini en çok harekete geçiren hayvanlardan biri olmuştur.


Cengiz Han’ın ilk atasının Gök-Kurt ile Kızıl (ak) geyik olduğu rivayeti vardır.


 İlk Türkçe yazılı belge olan Orhun kitabelerinde Bilge Kağan, abidenin batı cephesinde “baga sıgun ötser (ança) sakınur men...” (dağda yabani geyik gürlese öylece mateme gark oluyorum) diyerek geyiğin hassasiyetine ve zarılığına işaret eder. 


Oğuz Kağan milletin başına bela olan canavarı öldürmek için ağaca geyik bağlamıştır. Uygurlarda geyik, bir inanç aracı olmaktan çok, avcılık aracı olarak yer alır.


Geyik Dede Korkut hikayelerinde de önemli yer tutar. Kimi zaman yol gösteren, iyilik yapar, kimi zaman da insanları tuzağa düşüren bir kimliğe sahip olur.





TÜRK KÜLTÜR VE EDEBİYATINDA GEYİK MOTİFİ
ve “HAZA DESTAN-I GEYİK” Dr. Gıyasettin AYTAŞ-pdf




...

Resimde : ÜÇ BÖLGE ; ORTA ASYA , AMERİKA VE DANİMARKA








...