Translate

29 Mayıs 2012 Salı

I.DÜNYA SAVAŞI’ NDA ESİR DÜŞEN TÜRK ASKERLERİ














Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlere, 150 bin !!! Askerimiz esir düştü. 
Bu Askerlerden bir kısmı da Mısır'ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na Hapsedildi. 


Kampın tam adı, 'Seydibeşir Kuveysna Osmani Useray-I Harbiye Kampı' idi.  Bu kampta, 1918'de Filistin Cephesinde esir düşen 16. Tümen'in 48. Alayı'na bağlı Osmanlı Askerleri Tutuluyordu. 12 Haziran 1920'ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, ağır hakaretler ve aşağılamaya maruz kaldılar. 

İnsanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi… Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların Yalan yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle, kampların İngiliz komutanları, azılı Türk Düşmanı haline gelmişlerdi. 

Savaş bitmişti. Ancak, Kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri Teslim etmek, İngilizlerin işine Gelmiyordu. Çünkü, olası yeni bir savaşta, Bu askerlerin Yeniden karşılarına çıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, İngilizlerin beyinlerine işlenmişti. 

Çözüm Toplu katliamdı…

Askerlerimiz, Mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla Dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak; Suya normalin çok üzerinde 'krizol' maddesi katılmıştı.. 

Mehmetçik, Suya daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyordu. Ancak, İngiliz Askerleri, dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarına izin vermiyorlardı. 




SEYDİBEŞİR USARE KAMPI- KRİZOL BANYOSU




Mehmetçikler, Bellerine kadar gelen suya başlarını sokmak istemediler. Ancak, 
Bu kez İngilizler havaya (başlarının üzerine) ateş etmeye başladı. 
Askerlerimiz, ölmemek için, çömelerek başlarını suya soktular. Ancak, başını Sudan kaldıran artık göremiyordu.

Çünkü gözleri yanmıştı… 

Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi 
Ve 15 000 (15 bin) askerimiz kör oldu. Bu vahşet, 25 Mayıs 1921 tarihinde 
TBMM.' de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref Beyler Bir önerge vererek, 
Mısır'da esirlerin Krizol banyosuna sokularak, 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, Bunun faili olan İngiliz doktor, Garnizon Komutanı ve Askerlerin 
cezalandırılması için, TBMM' nin teşebbüse geçmesini istediler. 

Ancak, Yeni kurulan devletin bin türlü derdi vardı. 
Ağır sorunlarla uğraşan TBMM' de Bu hesap sorma işi Unutuldu gitti...

Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna sunuyorlar. (alıntıdır)










MYANMAR’DAKİ (BURMA)  TÜRK ŞEHİTLİĞİ…


MYANMAR TÜRK ŞEHİTLİĞİ


Esaret içinde geçen yıllar boyunca vatanından uzak bir 
coğrafyada salgın hastalıklar ve esaret şartları dolayısıyla şehit düşen 1500 Türk Evladını barındıran o dönemin İngiliz sömürgesi (Birmanya) Myanmar‘da “Thayet Myo” denilen yerde bulunan şehitliktir bu resim.

Şehitlikte, Türkçe ve Burmaca kitabe ve 1916 Mart ve Nisan tarihlerine ait birçok mezartaşı bulunmaktadır.
Türk tarihinin hazin sayfalarından biri olan bu şehitlik gerek 
ilgisizlik, gerekse de doğa olaylarının etkisiyle bugün neredeyse tamamen ortadan kalkmış durumdadır.

Birinci Dünya Savaşı’nda esir düşen Askerlerimizden Myanmar’da şehit olanlar ;

Meiktila ’da (770), 
Shwebo’da (100), 
Aungban’da (20) ve 
Thayet’te (330)’deki şehitliklerde yatıyor.

Bugün Myanmar’daki şehitliklerimiz resmen arazi parçası haline gelmiş, içler acısı bir haldedir...!!!










BURMA’DAKİ SİVİL TÜRK ESİRLERİ - Ali ÖZUYAR


Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmeden önce İngiltere, Fransa ve Rusya’da binlerce vatandaşı bulunuyordu. Osmanlı Devleti’nin tarafsızlığını bozup İttifak devletleri safında savaşa girmesi, bu devletlerdeki sivil Osmanlı vatandaşlarını oldukça zor bir duruma düşürdü. Başta İngiltere olmak üzere Fransa ve Rusya, sınırları dâhilindeki Osmanlı vatandaşlarını “casus” olabilecekleri ihtimali üzerine önce gözaltına (enterne) aldılar ve ardından İttifak üyesi diğer ülke vatandaşlarının bulunduğu sivil esir kamplarına naklettiler. Savaş sona erdikten sonra da bu esirlerin büyük bir kısmı bulundukları ülkelerde yeniden oturma izni alamadı ve sınır dışı edildi. 










NARGİN ADASI'NDA TÜRK ESİRLER





I. DÜNYA SAVAŞI ESNASINDA NARGİN ADASI’NDA TÜRK ESİRLER 
Turkish Captives in Nargin During the World War I 

I. Dünya Savaşı’nda 29/30 Ekim 1914’de Türk donanmasının Karadeniz’deki Rus  limanlarını bombalaması ile başlayan ve Kafkas Cephesi çatışmaları ile devam edip, 15  Aralık 1917 tarihinde fiilen son bulan Türk-Rus Savaşlarında binlerce Türk askeri Ruslara  esir düşmüştü.

Türk esirlerin sayısını tam olarak tespit etmek mümkün olmamışsa da, Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti tarafından 1917 yılı sonlarında Osmanlı esirleriyle  ilgilenmek ve Türk esirlerinin miktarını tayin etmek üzere  İskandinavya’ya gönderilen  Yusuf Akçura, Kuzey Kafkasya’da 20- 30 bin ve Rusya’nın diğer yerlerinde de 30 bin  olmak üzere toplam 60 bin Türk esir olduğunu belirtmişti...

Dr. Betül Aslan









NARGİN ADASI ESİR KAMPI




BAKÜ HALKININ 1915-1917 SARIKAMIŞ ESİRLERİNE KARDEŞ KÖMEĞİ
THE CITIZENS OF BAKU AND 1915-1917 SARIKAMISH SLAVES


Hazar Denizi’ndeki Nargin Adası, diğer adıyla Yılanlı Ada. Nargin Adası, 3.1 kilometre uzunluğu, 900 metre eni ve yaklaşık 900 dekarlık yüzölçümüyle bölgenin en büyük adası.

O dönemde Ruslar’la işbirliği içinde olan Ermeni askerler ve subayların da Türkler’e işkence yaptığı belirtiliyor.

KGB tarafından propaganda amaçlı çekilen kayıtlarda, 10-15 kişilik gruplar halinde ortada bulunan bir tencereden yemeklerini yiyen, açlık ve ağır kış şartlarına dayanamadıkları için hafızalarını ve sağlıklarını kaybettiği anlaşılan ve sağa sola sallanarak yürüyen esirlerin görüntüleri var. Esir düşenlerin çoğunun şehit olduğu bilinen adada çekilen görüntüler arasında, çoğu anne ve babasız kalan bebek ve çocukların toplu halde denize girmeleri de kaydedilmiş. Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Nargin Adası’nın bir kısmının tamamen mezarlık olduğunu ve bu mezarlıktan getirdikleri kemikler üzerinde yapılan incelemelerde aralarında Türkler’in de olduğunun ortaya çıktığını belirterek, Ada’nın Türk şehitliği yapılması için çalışacaklarını da ifade etti.

"Biz 22 Aralık 1914/5 Ocak 1915 arasında iki haftada sonuçlanan Sarıkamış Meydan Muharebesinde kaç yitiğimiz olduğunu hiçbir zaman kesin olarak öğrenemeyeceğiz. 5 Ocakta savaş bittiği zaman 7200 esir verilmiştir. Bu sayı Kafkas Cephesi boyunca 15 000 olmuştur. Yusuf Akçura Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin Harp Tarihi Encümenliği için hazırladığı Rusya'daki Türk esirlerin miktarı konusundaki raporda; 20-30 bini Kuzey Kafkasya'da ve 30 bin kadarı da Rusya'nın diğer yerlerinde olmak üzere 60.000 Türk esiri olduğunu belirtilmiştir. Ruslara esir düşen asker ve siviller Omsk, Tomsk, İrkutsk, Uralsk, Şamara, Kazan, Nijniy, Novgorod, Harkov, Bakü ve diğer bazı şehirlerde özel kamplara götürülmüşlerdir.

Bu çalışmada Bakü şehri karşısındaki Nargin adasındaki kampa götürülen Türk esirlerinin durumu, şehitlerin defin işlemleri, Nargin Adası’ndan esirlerin kaçırılması, kaçırılan esirlerin dönüşü ilgili belgelere yer verilmiştir."


Prof.Bingür Sönmez





NARGİN ADASI




***





Belgesel : Esir Türkler 


Kanada’nın 1. Dünya Savaşı sırasında gözaltına alarak Kapuskasing Esir Kampı’na gönderdiği Türkler belgesel film oluyor.

Brantford’da 1914 yılında gözaltına alınarak esir kampına götürülen Türkler hakkında ilk araştırmayı yapan ve tarihi gerçekleri gün yüzüne çıkartmaya başlayan Araştırmacı-Tarihçi William Darfler, belgesel projesinin hazır olduğunu ve finans desteği sağlanmasıyla çekimlere başlanacağını belirtti. 

1914 yılına ait birkaç gazetede yazan haberleri okumasıyla Brandford’da yaşamış Türkler’den haberdar olan Darfler, Kingston’daki askeri okulda görevli bir kişinin teşvikiyle Birinci Dünya Savaşı Esir Kamplarını Teşhis ve İnceleme Fonu’ndan destek alarak araştırmalarına başlamıştı.
Darfler’e göre, Brandford’da yaşayan 100 civarında Türk, 1914 yılında, çoğunluğu Ermeniler tarafından işletilen şehir merkezindeki pansiyonlardan polislerce toplanmış, önce Toronto’ya, sonra Kingston’a, ardından da Kapuskasing Esir Kampı’na yollanmışlar. 








Ermenilerle birlikte 1900’lü yılların hemen başında Kanada’ya geldikleri tahmin edilen bu Türkler, Brandford’da döküm işçisi olarak çalışıyorlardı. 


I. Dünya Savaşı sırasında İngiltere’nin savaş ilan ettiği ülkelerden Kanada’ya göç etmiş kişiler “enemy aliens”, yani düşman yabancılar olarak ilan edilmiş ve yerel güvenlik kurumlarına giderek kayıt yaptırmaları ve düzenli olarak imza atmaları şart koşulmuştu. Başta Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içinden gelmiş Ukraynalılar olmak üzere, Almanlar, Avusturyalılar ve Türkler bu kategoride yer alıyordu. Bu kişiler, bir süre sonra da güvenliği tehdit ettikleri gerekçesiyle Kanada’nın çeşitli yerlerinde kurulan esir kamplarına götürülmüşlerdi.




Kanada’nın ilk Müslümanlarından olan Türkler ise bu kampların en büyüğü olan Ontario’nun kuzeyinde kurulan Kapuskasing Esir Kampı’nda tutulmuşlardı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Kanada’nın esir kamplarına ait tüm belgeleri imha etmesi nedeniyle Türkler’in akıbeti hakkında fazla bir bilgi bulunmuyor. 




Darfler’a göre Osmanlı İmparatorluğu’ndan Kanada’ya gelmiş 205 kişi esir alındı. Brandford’da yaşayan Türkler, kasabanın posta ofisini havaya uçurmayı planladıkları şeklinde gelen bir ihbar mektubu sonrasında 10 Kasım 1914’te gözaltına alındılar. Daha sonra trene bindirilerek Toronto ve Kingston üzerinden Kapuskasing Esir Kampı’na götürüldüler. Ağır şartlarda çalıştırılan Türk esirlerden bir tanesinin bu kampta öldüğü biliniyor. Ancak diğer Türkler hakkında bir bilgi yok.




Brandford Mount Hope Cemetery içinde “Turkish Plot” denen kısıma 1912- 1918 yılları arasında 12 kişi gömülmüş. 1912 yılında bu kısma gömülen ilk kişi Kanada’da ölen ilk Müslüman olarak kabul ediliyor. Toronto’nun 832 kilometre kuzeyinde bulunan Kapuskasing kasabasındaki esir kampı 1914-1920 yılları arasında faaliyetteydi. 




I. Dünya Savaşı sırasında çoğunluğu Ukraynalılar olmak üzere Türkler’in de aralarında bulunduğu, “düşman yabancı” ilan edilen binlerce kişi burada tutuldu. Bu kişiler, “zorunlu işçi” olarak ağır şartlarda çalıştırıldı. Bir çoğu kaçmaya çalışırken vurularak, ya da ağır çalışma şartlarından ve bulaşıcı hastalıklar yüzünden hayatını kaybetti. 




Kamp, savaşın ardından savaş esirleri ve politik mahkumlara tahsis edildi ve 1920’de kapatıldı. Bölgede halen o dönemde ölenlere ait Ukrayna Mezarlığı olarak adlandırılan büyük bir mezarlık bulunuyor. Buraya götürülen Türkler’in akıbetleri konusunda bir bilgi bulunmuyor.



kaynak basın 2012: 

HATIRLA VE HATIRLAT
SB