Odysseus, Koç'un altında saklanırken
Delphi Apollo Tapınağı'ndan
Bronz - MÖ.540-530
Archaeological Museum, Delphi
TRUVA SAVAŞI bittikten sonra , ODYSSEUS evine dönmek için yola çıkar.
...Güneye doğru yol alıp Mora yarımadasının ucuna varmak üzereyken, sert bir poyraz fırtınası onu önce Kythera adasına atar. Lotos yiyenlerin ülkesine çıkarlar. Yerliler Odysseus'un arkadaşlarına lotos denilen yemişten yedirir, bu yemiş onlara sılayı unutturur, orada kalmak isterler. Odysseus onları zorla gemiye bindirir.
Kuzeye doğru yol alırlar ve keçilerle dolu bir adaya çıkarlar. Orada et kumanyası yaparlar. Odysseus yanına Oniki yoldaşını alarak, bu adanın biraz ötesinde bulunan Kykloplar, yani Tepegözler iline geçer.
Bir mağaraya girerler, buranın zengin bir mandıra olduğunu görürler. Akşam olunca Tepegöz sürüleriyle döner, mağaranın kapısına kocaman bir kaya dayar ve Odysseus'un arkadaşlarını ikişer ikişer yemeğe koyulur.
Odysseus'un kurnazca düzenleri burada başlar; Tepegöz'ü sarhoş edip, gözünü çıkarır, adının Kimse olduğunu söylediği devin yardım alıp kendisini kovalamasını önler ve mağaradan çıkmak için sürülerin altına girip saklanmayı başarır. Tepegöz elleriyle sürülerini yoklar ama hiçbir insana rastlamaz.
Ama Odysseus , tanrı Poseidon'un amansız öfkesini de üstüne çeker, çünkü Tepegöz tanrının oğludur.
KYKLOPES - KYKLOP'LAR
Tepegöz de denilen yaratıklar , tek ve yuvarlar gözlü devlerdir. Yunan mitosunda üç türünden söz edilir.
Gaia ile Uranos'un oğulları göksel Kykloplar,
Odysseus ile adı geçen Polyhemos gibi Sicilyalı Kykloplar,
Kaynakları Lykia'da bulunan duvarcı Kykloplar.
Birinci türü Hesiodos (MÖ.700) Theogonia'da şöyle söz eder:
Sonra Toprak Kyklopları doğurdu, azgın yürekli,
Brontes'i , Steropes'i ve belalı Arges'i,
ki bunlar vermiştir Zeus'a şimşekleri, yıldırımı...
Her bakımdan tanrıya benziyordu bunlar,
ama bir tek gözleri vardı alınlarında.
Yuvarlak tek gözlerinden geliyordu adları,
zorlu, başarılıydılar hep yaptıklarında.
Uranos'un yeraltına kapattığı bu devleri hemsoyları , Yüzkollularla birlikte yeryüzüne çıkarır ve Titanlara karşı savaşta silah arkadaşı olarak kullanır.
Hades'e görünmez kılan başlığı, Poseidon'a da üç dişli yabayı veren bu devlermiş.
Kykloplar üzerine başka efsaneler de anlatılır:
Apollon, Kykloplara düşman kesilir, çünkü oğlu Asklepios insanları ölümden kurtarıyor diye Zeus'un öfkesine uğrar ve Kyklopların yıldırımıyla öldürülür. Apollo baştanrı Zeus'a el kaldıramadığı için Kyklopları öldürmeye kalkışır. Zeus buna kızar, bir an oğlu Apollon'u Tartaros'a atmayı düşünür, sonra bu kadar ağır bir cezadan vazgeçip onu bir yıl için sığırtmacı olarak Admetos'un yanına yollar.
Bu efsanede Kykloplar ölümsüz tanrılar değil, ölümlü yaratıklar olarak gösterilmiştir.
Sicilyalı Kykloplar olan Polyphemos ise, önce Homeros'un ( MÖ.8.yy ikinci yarısı) Odysseia destanında, sonra da İskenderiye şiirinde sözü geçen yaratıklardır.
Kuzey İtalya ile Sicilya kıyıları ve adalarında yaşarlar. Bu bölgenin yanardağ bölgesi oluşu, oralarda toprak altına kapatılan Tepegözlerin Demircilikle uğraşan birer cin olarak canlandırılmalarına yol açmıştır. Bunlar Hephaistos'un (Demircilik zanaatı, ateşler tanrısı , Hera'nın kendi başına doğurduğu "çirkin ve sakat" oğlu) işliğinde demir döverler, maden işlerler ve tanrılara silah yaparlar. Tek gözleri ateşin karşısında kor gibi parlar, kraterlerden fışkıran kıvılcımlar onların örsünden fırlayan ateşlerdir, yersarsıntıları ve gürültüleriyle kendilerini belli ederler.
Ama Odysseus destanında bunun tam tersi görülür, Kykloplar hayvancılıkla geçinen, koyun ve keçileri bol olan ağıllarda, mağaralarda yaşayan yamyam devler olarak gösterilir.
Duvarcı Kykloplarsa Anadolu'da, Yunanistan ve Sicilya'da iri taşlarla örülmüş kyklopeen denilen ne kadar sur varsa, hepsinin yapıcıları sayılır.
Bunlar ne cin , ne de tanrıdır, tarih öncesi çağlarda şehir kalelerini yıkılmaz, aşılmaz ve alınmaz duvarlarla çevirmek için efsanelik kralların, önderlerin emrine giren bütün bir ulustur. Öte yandan bu duvarcı Kyklopların Anadolu'nun Lykia bölgesinden gelme oldukları da efsanelerde belirtilir.
Halikarnas Balıkçısı Tepegözlerin Hitit kabartmalarından esinlenerek üretildiğini söyler. Kabartmalarda profilden dev ve tek göz görünümleri, kayaya oyulmuş surlar, iyi birer duvar ustası olmaları.... Efsaneler bu duvarcı devlerin, Anadolu'dan gelme, dağ kayalıklarına mezarları kazmakla ün salmış Lykia'dan gelme olduklarını ayrıca belirtir.
Azra Erat-Mitoloji Sözlüğü
Odysseus Tepegözü kör ederken
Ressam Polyphemos tarafından yapılmış
MÖ.670 - 660 , Amphora
Archaeological Museum of Eleusis
GALATEA VE KYKLOP POLYPHEMOS AŞKI
Kyklop bunu öğrenince kıskançlık krizine girer ve AKIS'i kayaların altında ezer. Galatea derin bir yasa girer ve AKIS'i bir nehire çevirir.
Bazı hikayelerde ise Galateia'nın Polyphemos ile Galatos'un kızı ve Anadolu'daki Galatların kralı Galatia'nın annesi olduğunu söyler.
Kyklop Polyphemos'un Galatea'yaya yakarışı:
"O, beyaz Galatea, neden sevgimi hiçe sayıyorsun? Peynirden daha beyaz, kuzudan daha yumuşak, büyüyen asmalardan daha ürkek sevgilim...Bu yolu nasıl yürümek istersin? Çok yakında tatlı bir uyku ağır basıp kısa sürede gidince, Gri Kurt'un geldiğini gözlemleyen bir koyun gibi hissediyorum. Annenle ilk kez geldiğinde sana aşık oldum . Bir kez gördüm ve ne o günü nede seni unutamadım, umrumda da değil. Tanrı biliyor ama sen birazcığını bile bilmiyorsun."
Galatea genelde bir deniz canavarı ya da balık kuyruklu bir tanrının üzerinde yan oturan güzel bir kadın olarak betimlenir.
NOTLAR:
- TEKGÖZ, DEMİRCİ USTASININ KULLANDIĞI KORUYUCU MASKEDİR.
- İSKİT TÜRKLERİ HEM DEMİRCİLİK HEM DE HAYVANCILIK YAPAR.
- GÖÇ YOLLARI TAKİP EDİLDİĞİNDE TÜRKLERİN GİTMEDİĞİ YER KALMAMIŞTIR.
- ANADOLU'DAN, TUFANDAN SONRA DÖRT BİR YANA DAĞILAN ÖN-TÜRKLER ; TARİH SAHNESİNE SÜMERLİLER, TRUVALILAR, ETRÜSKLER, İSKİTLER, KİMMERLER, PARTLAR, HUNLAR... OLARAK KARŞIMIZA ÇIKAR.
- KUZEY İTALYA'DA ETRÜSKLER YAŞAR VE TRUVALILAR İLE AKRABADIR.
- SİCİLYA'DA BALBAL VE KURGANLARA RASTLANIR. AKIS/AKIŞ/NEHİR/AKMAK + GRİ KURT.
- TRUVANIN DUVARLARI AŞILMAZDIR.
- PROTO TÜRKLER AYNI ZAMANDA İYİ BİRER DENİZCİDİRLER.
- HEPHAİSTOS'UN DEMİRCİ VE ATEŞ TANRISI OLMASI "PROTO-TÜRK" MİTLERİNDEN DOĞMUŞTUR.
- LİKYALILAR TRUVALILAR İLE AKRABADIR VE GİRİT'TEN KITLIK NEDİYLE GÖÇMÜŞTÜR.
- LİKYA KURT - TRUVALILAR İSE AT İLE İLİNTİLİDİR.
- LİKYALILAR ANAERKİLDİR, AMAZONLUK TÖRESİ İŞLER.
- AMAZONLAR İSKİTLER İLE KİMMERLERİN KOLUDUR VE PROTO-TÜRKTÜR.
- NE TRUVA'NIN, NE LİKYA'NIN , NE DE HİTİT'İN DİPLOMATİK YAZIŞMALARDA VE DİNSEL TÖRENLERDE KULLANDIĞI HURRİ DİLİ, YUNANCA YA DA INDO-GERMEN DEĞİLDİR. (Kİ HİTİTLER KENDİLERİNE NESİLİ/NESİTE DER, AMA ONLARDAN ÖNCE O BÖLGEDE BULUNAN HATTİLERDEN DOLAYI HİTİT ADINI ZAMANLA KENDİLERİNE UYARLADILAR.)
ÖRNEK : ANA/ANNE - TÜRKÇE ; AN'NA'AŞ (ANNAŞ) HİTİTÇE
NİNDA - HİTİTÇE "EKMEK" ; NİNDA - SÜMERCE "EKMEK"
GERÇEKLER SİZE ACI GELİYORSA,
BATI'NIN YALANLARI İLE ACINIZI DİNDİREBİLİRSİNİZ!
SAYGILAR
SB.
_______________