Kırmızı peri bacalarının yer aldığı Narman Kanyonu'nun jeolojik özelliklerinin ortaya çıkarılması için İstanbul Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından proje yürütülüyor. Proje, gelecekte bölgenin jeopark olması ve Jeopark Müzesi kurulması amaçlarını içeriyor.
Erzurum'un Narman İlçesi, örnekleri dünyada sadece Kazakistan, Çin ve ABD'de olan ender bir oluşuma ev sahipliği yapıyor.
Narmin-Pasinler yolu üzerinde bulunan yaklaşık 60 km2lik bir alanda , "Pliyo-Kuvaterner yaşında" (2.5 - 3 milyon yıl) kırmızı peri bacaları bulunuyor.
Narman kanyonu 8 büyük vadiyi kapsıyor, bu vadilerden her biri farklı oluşumları barındırıyor. Bu oluşumların tümü "jeolojik miras" kavramı içinde değerlendiriliyor.
Bu peri bacaları, Kapadokya ve Afyon'daki peri bacalarından çok farklı.
Onlar volkanik kökenli, Narman Kanyonu'ndakiler ise tortul kökenli.
Akarsuların getirdiği jeolojik malzemenin bir çökelme havzasında birikmesinden sonra, yağmur ve rüzgarın aşındırması sonucu oluşmuşlar.
Volkanik kökenli peri bacaları tüflerden oluştuğu için rahatlıkla içleri ovularak barınma veya tapınma amaçlı yapılar yapılmış.
Bu peri bacalarını oymak çok zor. Çünkü çok narinler ve hemen kırılabiliyorlar.
Bu yaz İstanbul Üniversitesi adına yürüttüğüm “Narman Kanyonu’nun (Narman- Erzurum) Jeolojik Miras Envanterinin Çıkarılması ve Jeopark Alanı Olarak Değerlendirilmesi” isimli ÖNAP (Öncelikli Araştırma Projesi)’ın saha çalışmaları için ekibimizin jeoloji grubu, Erzurum’un Narman ilçesinde bir buçuk ay saha çalışmaları yaptı.
İki yıl süresi olan proje, yurt dışı kaynağı bulunarak daha ileri aşamalara götürülmeye çalışılacak. Sedimantoloji grubunun başında Yrd. Doç. Dr. Yakup Çelik, jeomorfoloji grubunun başında Doç. Dr. Hüseyin Turoğlu, çevre grubunun başında da Doç. Dr. Nüket Sivri bulunuyor.
Proje 3 aşamadan oluşuyor. Önce bölgenin jeolojik ve jeomorfolojik evrimi ortaya konacak. Buradaki şekillerin nasıl ortaya çıktığı araştırılacak. Bu şekillerin içinde bulunan kaya parçalarının özellikleri aşınmayı doğrudan etkiliyor. Bu kaya parçalarını inceleyerek bazı peri bacalarının neden daha çok bazılarının neden daha az aşındığını ortaya çıkaracağız.
Bu yaz yaptığımız saha çalışmalarının amacı buydu. Daha sonra, bölge sularının, Narman Kanyonu içinde yer alan vahşi çöp depolama alanından etkilenip etkilenmediği araştırılacak ve Narman İlçesi için yeni bir çöp depolama alanı önerilecek. Üçüncü olarak bu bölgedeki bütün jeolojik miras ögelerinin sayımı yapılacak. Bu sayımdan sonra bu ögeler haritaya işlenecek.
Bölgenin jeotrekking rotaları haritalanarak insanların buralardaki doğa harikaları arasında yürüyüş yapmalarına uygun bir bilgi altyapısı sağlanacak. Tüm bu çalışmalar sonuncunda Narman İlçesi’nin bir jeoparka ve bir Jeeopark Müzesi’ne sahip olması için girişimlerde bulunulacak.
Araştırmalarda, vadinin bizim öngördüğümüzden daha da büyük olduğunu ve çok fazla jeolojik miras değeri barındırdığını tespit ettik. Yoldere, Büyükdere, Bulanığındere ve Devedere vadilerinin her biri farklı güzellikler barındırıyor.
Sadece Narman veya Erzurum için değil, iyi bir çalışma ile Türkiye geneli için de önemli bir turizm değeri olabilecek bu doğa harikalarının jeolojik özelliklerini tam olarak ortaya çıkardıktan sonra, bölgenin jeopark olması için diğer çalışmalara geçeceğiz.
Bir ekip jeolojik haritalama yaparken biz de bölgenin jeolojik miras envanterini ortaya çıkarmaya odaklanıp, jeotrekking rotaları yapmaya çalıştık. Bu çalışmaları yaparken hiç ummadığımız yerlerde farklı doğal anıtlar da keşfettik. Tesadüfen keşfettiğimiz ve çalışma sahası dışında olan Koçkaya ve Kilimli köylerindeki jeolojik oluşumlar, Narman Jeoparkı’nı daha da güçlendirecek.
Ağustos ayında yaptığımız çalışmada, vadi içinde sıcaklık 40 dereceye kadar çıktı bazen. Bu koşullarda sabahtan akşama kadar yürüyüp ölçüm yapmaya, envanter çıkarmaya çalıştık. Akşamları ise Erzurum’da olmanın avantajını bol bol yaşadık. Geceleri yorgansız uyumamız mümkün olmadı.
Peki, Narman Peri Bacaları neden bu kadar önemli?
Öncelikle, Narman Peri Bacaları Türkiye’nin küçük bir Grand Kanyon’u diyebiliriz. Zaten bu bölgede çektiğim ilk fotoğrafları görenler, Amerika’ya ne zaman gittiğimi sormuşlardı. Gökyüzüne yükselen bu kırmızı renkli sihirli merdivenler, günümüzden 2.5 – 3 milyon yıl önce, bölgedeki diğer kayaçlardan kopan malzemelerin akarsularla taşınarak Narman Havzası’nda birikmesiyle oluşmuş.
Bölgedeki demir içerikli kayaçlardan çözülen demir de havzayı kırmızıya boyamış. Daha sonraki süreçte önce suyun, daha sonra da rüzgârın on binlerce yıllık aşındırmasıyla ortaya bu olağanüstü doğa harikaları çıkmış. İşte biz, bu bölgeyi öncelikle Erzurum’un, daha sonra da Türkiye’nin önemli bir turizm değeri yapmaya çalışıyoruz.
Çalışmalarımız sırasında Narman Kaymakamlığı ve Belediye’sinden de tam destek alıyoruz. İlçe Kaymakamı Atakan Atasoy, Belediye Başkanı Yücel Ahmet İşleyen ve Jandarma Bölük Komutanı Yüzbaşı Nedim Karakuş, işlerimizi kolaylaştırmak için büyük çabalar sarf ettiler. Yerel basın ve Anadolu Ajansı projeye çok ilgi gösterdi. Bu yıl Erzurum Valiliği’nde de bu konuyla ilgili bir sunum yaparak valiliğin de desteğini alacağız.
Narman Kanyonu, Peri Bacaları dışında fauna ve florasıyla da önemli. Çok değil 20 günlük bir çalışmada 15 tilki, 3 kurt, 1 sansar, 8 doğan, 2 atmaca, 4 tavşan, onlarca bıldırcın ve kınalı keklik saydık. Yani vadi, doğal oluşumları dışında doğal yaşamıyla da önemli bir yer. İstanbul Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi’nin desteklediği proje bitince, kanyon ve civarında görülmeye değer tüm doğal oluşumları içine alan bir “Jeopark Alanı” ortaya çıkacak.
Alanın yürüyüş haritaları, rehber kitapçıkları, broşürleri hazırlanarak bölgeye gelen insanların bilgi almaları sağlanacak. Projenin bundan sonraki aşamasında destek bulabildiğimiz takdirde kanyona bir Jeopark Müzesi kurmayı, bölgeden derlenen ilginç örnekleri burada sergilemeyi düşünüyoruz. Tüm Avrupa’da çok rağbet gören jeopark müzelerinin burada da çok ilgi göreceğini sanıyorum.
Narman’da turizm konusuna ilgi gösteren gençleri rehber olarak da eğiterek bölgede küçük de olsa bir gelir elde etmelerini sağlamaya çalışacağız. (niye mevcut profesyonel rehberlere seminer verilmesi düşünülmüyor !!! - SB)
İlk kez bir bilimsel çalışmada mesleğimle hobilerimi birleştirdim. İki yıl sürecek projenin sonucunu ben de şimdiden çok merak ediyorum.
Yrd.Doç.Dr.Yıldırım GÜNGÖR
İstanbul Üniversitesi Bilim ,Kültür ve Sanat Dergisi - 2010 ,sayı 5 , sayfa 58
***Fransa Digne'de 1991 yılında yapılan toplantının bildirgesinde: jeolojik anıtların, geçmişi günümüze taşıyan kayıtları sakladıklarını, bu nedenle kültürel mirası korumak için sarf edilen çabaların bu doğal mirası korumak için de sarf edilmesi gerektiği vurgulandı. Bu doğal anıtlar ilk kez bu toplantıda "Jeolojik Miras" olarak anıldı.
***