Translate

28 Mart 2014 Cuma

KIRIM TÜRKLERİ


Kırım'ın Kısa Tarihçesi


MÖ VII.yy - Kimmer ve İskitler hakimiyeti (İskit-Kimmer Türkleri)
MÖ V. yy - Azak denizi çevresinde Kimmerios Bosporos Krallığı
MS III. - IV.yy - Önce Gotlar sonra Hunlar Kırım'ı ele geçirdi.
MS VIII.yy - Hazarların hakimiyeti
MS XI.yy - Kuman hakimiyeti


ALTINORDU DEVLETİ (Altınorda) - (1227-1502)-link


MS XIII. yy - Moğol , Tatar-Türk hakimiyeti
MS XV.yy ilk yarısı - Kırım Hanlığı'nın kuruluşu
1475 - Osmanlı nüfuzuna giriş
1783 - Rus İşgali
1854 - 1856 Kırım Savaşı
1917 - 1918 Kırım Tatar Halk Cumhuriyeti
1921 - Kırım Özerk Sovyet Cumhuriyeti
1941 - Alman işgali
1944 - Rusların yeniden Kırım'ı ele geçirmesi ve 18 Mayıs 1944' te Kırım Tatarlarının sürgünü
1954 - Kırım Ukrayna'ya bağlandı.
1967 - Kırım Tatarlarına itibarları iade edildi ancak Vatan'a dönüş izni verilmedi.
1988 - Vatan'a dönüş izni ve özellikle Özbekistan'dan Kırım'a göçlerin başlaması
1991 - Kırım Tatar Milli Meclisi'nin açılması

2014 - Rusya'nın Kırım'ı işgal ve ilhakı


___



28 Ağustos 1941: Volga boyunda yaşayan Alman asıllı Sovyet vatandaşlarının topluca sürgün edilmesi.

Ekim 1941: İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman ordularının Kırım’a girişi. Bütün Kırım’ın işgali Temmuz 1942′de tamamlanmıştır.

Kasım 1941: Kırım’da Müslüman Komiteleri’nin kurulması.

27 Kasım 1941: Edige Kırımal ile Müstecip Ülküsal’ın Kırım Türkleri adına faaliyetlerde bulunmak üzere Almanya’ya gitmeleri.

11 Ocak 1942: Müslüman Komiteleri tarafından Azat Kırım gazetesinin yayınlanması.

28 Ekim 1943: Kalmık Türklerinin topyekun sürgün edilmesi.

2 Kasım 1943: Karaçay Türklerinin topyekun sürgün edilmesi.

23 Şubat 1944: Çeçen İnguşların topyekun sürgün edilmesi.

10 Nisan 1944: Kırım’ın yeniden Sovyet hakimiyetine geçişi.

20 Nisan 1944: Kırım’da Alman işgali sırasında meydana gelen olayları tetkik etmek üzere Olağanüstü Devlet Komisyonu’nun kurulması.

11 Mayıs 1944: Kırım Türklerinin topyekun sürgün edilmesini onaylayan Stalin imzalı Devlet Güvenlik Komitesi kararnamesinin yayınlanması.

18 Mayıs 1944: Kırım Türklerinin vatanlarından topyekun sürgün edilmesi.

29 Mayıs 1944: Sürgün Kırım Türklerinin Özbekistan’a geliş tarihi.

20 Temmuz 1944: Kırım’dan sürgün edilmesi unutulan Arabat Köyü’ndeki bütün Kırım Türklerinin eski bir geminin içine doldurulup, denizin en derin yerine gelindiğinde ambar kapaklarının açılıp geminin batırılarak Kırım Türklerinin katliama uğratılması.

30 Temmuz 1944: Kırım ÖSSC’nin lağvedilerek Rusya Federasyonu SSC’ne bağlı bir bölge statüsüne getirilmesi.

12 Ağustos 1944: Devlet Güvenlik Komitesi tarafından, Kırım’dan sürgün edilenlerin yerine Rusya ve Ukrayna’dan kolhoz işçilerinin getirilerek yerleştirilmesinin kabul edilmesi.

14 Kasım 1944: Ahıska Türklerinin topyekun sürgün edilmesi.

14 Aralık 1944: Kırım’daki Türkçe yer adlarının Rusça isimlerle değiştirilmesi.

26 Kasım 1948: Sürgün edilen Kırım Türklerinin vatanlarından ebedî olarak çıkarıldıkları ve onların bir daha vatanlarına geri dönme hakkı olmadığını belirten kararnamenin çıkması.

4 Mart 1953: Sovyet Devlet Başkanı Stalin’in ölümü.

21 Haziran 1953: Stalin’in sağ kolu, İçişleri eski Halk Komiseri Leonid Beriya’nın tevkif edilmesi.

23 Aralık 1953: Beriya’nın idam edilerek öldürülmesi.

19 Şubat 1954: Ukrayna’nın Rusya ile birleşmesinin 300. yıldönümü münasebetiyle Devlet Başkanı Hruşçev tarafından Kırım’ın Ukrayna’ya hediye (!) edilmesi.

28 Nisan 1956: Kırım Türkleri üzerinden sürgün kısıtlamaları kaldırıldı. Ancak onlara vatanlarına dönüşlerine ile sürgün sırasında müsadere edilen mal varlıklarının iadesine izin verilmedi.

1 Mayıs 1957: Sürgünden sonra Kırım Türkçesi ile yayınlanan ilk gazete olan Lenin Bayrağı’nın çıkarılması.

11 Ekim 1961: Vatana dönüş için mücadele eden Kırım Türk Milli Hareketi mensuplarına yönelik ilk yargılamaların yapılması. Bu yargılamalar neticesinde Enfer Seferov ve Şevket Abdurrahmanov mahkum olmuşlardır.

Şubat 1962: Kırım Türk Gençlik Birliği kurma teşebbüsleri.

12 Mayıs 1962: Mustafa Kırımoğlu’nun ilk mahkumiyeti.

Ağustos 1965: Kırım Türklerinin vatanları Kırım’ı turist (!) olarak ziyaret etmelerine izin verilmesi.

5 Eylül 1967: Kırım Türklerinin diğer Sovyet vatandaşları ile eşit haklara sahip olduğunu, ülkenin diledikleri yerinde yaşama hakları bulunduğunu belirten Af Kararnamesi’nin yayınlanması. Yalnız kararnamenin «diledikleri yerde yerleşme hakkına sahipler» hükmü pratikte uygulanmamış ve onların Kırım’da yaşmalarına yine izin verilmemiştir.

21 Nisan 1968: Kırım Türklerinin ilk büyük protesto gösteri: Çirçik Mitingi.

20 Mayıs 1969: Kurucuları arasında Mustafa Kırımoğlu’nun da bulunduğu Sovyetler Birliği’nde İnsan Haklarını Savunma Teşebbüs Grubu’nun teşkili.

12 Ocak 1970: Mustafa Kırımoğlu ve Kırım Türklerinin dostu, insan hakları savunucusu şair İlya Gabay’ın yargılanarak mahkum olmaları.

5 Şubat 1976: TRT tarafından Mustafa Kırımoğlu’nun mahkumiyeti sırasında 303 gün süren açlık grevinde öldüğü yönünde haber yayınlanması.

23 Haziran 1978: Kırım Türklerinin «Ebedî Meşalesi» olan Musa Mahmut’un vatanına dönüp yerleşmesi üzerine Kırım’daki Sovyet yönetiminin kendisini ve ailesini Kırım’dan zorla çıkarmak istemesi üzerine kendini yakması ve bunun sonucu olarak 28 Haziran’da hayatını kaybetmesi.

15 Ağustos 1978: Kırım’daki Sovyet polisine dilediğini Kırım’dan çıkarma yetkisi veren Yeni Pasaport Kanunu’nun kabulü.

14 Kasım 1986: Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti’nin, sürgüne ve çeşitli baskılara maruz kalan bütün toplulukların haklarını kısıtlayan bütün hükümlerin ortadan kaldırılarak, bu halklara haklarının ve itibarlarının iade edildiğini ve bütün bunların devlet garantisi altına alındığını açıklayan deklarasyonunun yayınlanması.

23 Temmuz 1987: Moskova Gösterileri üzerine Sovyet Devleti tarafından Kırım Türklerinin meselelerinin çözülmesi için bir komisyonun kurulması.

21-29 Temmuz 1987: Kırım Türklerinin Mustafa Kırımoğlu önderliğinde Moskova’da yaptığı gösteriler.

23 Nisan — 2 Mayıs 1989: Taşkent’in Yangiyul ilçesinde yapılan Kırım Türk Milli Hareketi Teşkilatı toplantısı sonunda Mustafa Kırımoğlu’nun başkanlığa seçilmesi.

10-12 Haziran 1989: Kırım Türk Milli Hareketi Teşkilatı’nın Mustafa Kırımoğlu başkanlığında Kırım’daki ilk toplantısını yapması.

29 Ocak 1990: Kırım Türklerinin sorunlarının çözülmesi amacıyla yeni bir Devlet Komisyonu’nun kurulması.

12 Şubat 1991: Kırım ÖSSC’nin Ukrayna’ya bağlı olarak yeniden kurulması.

26 -30 Haziran 1991 : II.Kırım Tatar Milli Kurultayı Vatan Kırım’da Akmescit’te toplandı. Kurultay’da Kırım Tatarlarını temsile yetkili en üst organ olarak 33 kişilik Kırım Tatar Milli Meclisi seçildi ve başkanlığa Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu getirildi.

24 Temmuz 1991: SSCB Bakanlar Kurulu’nun «Kırım Türklerinin Kırım’a düzenli bir şekilde dönmeleri ve orada kendileri için gerekli şartların oluşturulmasının devlet garantisi altına alınması» hakkında kararname kabul etmesi.

13 Kasım 1991: Ukrayna Vatandaşlık Kanunu’nun Kabulü.

1 Aralık 1991: Ukrayna Bağımsızlık Deklarasyonu’nun oylanarak kabul edilmesi.

27 Mart 1994 : Kırım’da yapılan seçimler sonrasında Kırım Tatar Milli Kurultayı’nın belirlediği, 14 Kırım Tatar Milletvekili sürgünden sonra ilk defa Kırım Parlamentosuna girdi.



Kemal ÖZCAN
link


____


Kırım konusunda da Batı Avrupa ve Amerika’yı çok kolaycı bir yolla izliyoruz. Oysa Kırım Tatar Türklerinin hakları konusunda tek başına hareket etmemiz gerekirdi.

Pazar günü yapılan referanduma Kırım’daki Ukraynalılar, Kırım’ın Tatar Türkleri ve diğer azınlık halkların önemli bir kısmı hatta Rusların bile bir kısmı katılmadı. Katılanlar Rusya için rey kullandı.
Putin, Kırım’ın Rusya’nın tarihi zemini olduğunu, savunmasının önemli bir parçasını teşkil ettiğini söyledi. “Rusya’ya çok benzeyen bir bölgedir, Rusya’dan ayrı değildir” dedi. 

Gerçi mesela, Rusya’nın neresinde serviler olduğunu bilmek mümkün değil ama Karadeniz donanması için daha uygun bir yer olmadığı da açık.

Putin Kırım’da bundan sonra üç dil kullanılacağını ve tutunacağını söylüyor, bu bir yenilik gerçi. Ukraynalıların kendi dillerinden yakın bir gelecekte vazgeçeceğini düşünebiliriz. Öbürleri ne olacak?

Kırım Ukrayna’ya bağlı bir muhtar cumhuriyetken ne Türkçe ne de Tatarca lehçesi eğitim dili oldu. Kırım’da iki tane Türk lehçesi vardır: Sahilde konuşulan Anadolu Türkçesine çok yakındır, öbürü ise Kıpçak grubundan bir lehçedir. Ruslar bu lehçeye dil dedikleri zaman “Bizi bölüyorlar” denirdi. Bugün Amerikan doğubilim çevrelerinde aynı şey yapıldığında kimse itiraz etmiyor, bizim Türkologlar bile benimsiyor.

Çözülmesi zor sorunlar

Halen Kırım’daki Tatar Türklerinin sahilde yaşaması ve eski yerleşmelerine sahip olmaları mümkün değil. 1944’te onlardan boşaltılan metruk köylerine dönmeleri de mümkün değil. Dillerini okuyacakları okul yok, müzeleri yok, mevcut millet meclisleri de aslında anayasada belirtilen bir organ değil.

Asıl önemlisi Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan’daki Kırımlıların (sayıları 300 binin üzerinde) dönmeleri mümkün değil, hep engellenir. Bu sorunların nasıl çözüleceği bilinmez, Ukrayna idaresinde bu konular tartışılır çare aranmazdı, şimdi ne olacağını belirlemeli.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Kırım’da yapılacak referandum ve doğacak yeni statü zaten Rusya’nın vetosuyla gündemden kalkmıştı. Çin de çekimser kaldı, diğer dev Hindistan da Batılılarla birlikte hareket etmiyor.

Bir Polonya diyet meclisi konumundaki Güvenlik Konseyi hiçbir konuda daimi üyelerden birinin aleyhinde karar çıkaramaz. Başka gerçekler de var. Batı Avrupa Rusya’nın gazına veya enerji kaynaklarına herkesten daha çok muhtaç, nihayet en büyük gerçek Rusya gibi kocaman bir memleketin donanması için Finlandiya Körfezi’nin de, Uzakdoğu’daki limanların da Karadeniz’den çok daha elverişsiz olması. Kırım’daki az sayıdaki Rus belki diğer unsurlarla kaynaşmaya hazırdır. Ama büyük çoğunluğu 1944’ten sonra yerleşenlerle doğrusu kendilerini herkesten daha fazla yalnız ve kuşatılmış hissediyorlardı.

İyi bir teklif paketimiz yok

Dış politikamızda Ortadoğu olaylarının bazılarına tek başımıza itiraz ettik. Suriye’deki Türkmenler konusunda yapmamız gereken bağımsız bir ısrarcı çıkıştan eser yok. Kırım konusunda da Batı Avrupa ve Amerika’yı çok kolaycı bir yolla izliyoruz. Oysa Süleyman Demirel’in Ukrayna ziyareti sırasında kültürel azınlık olarak koruma statüsüne alınan Kırım Tatar Türklerinin varlık ve medeni haklarının ihdası için tek başına hareket etmemiz, yani Rusya’yla da ağırlıklı bir devlet olarak bu konuları anlaşmak üzere görüşmemiz gerekirdi.

Bu konuda devamlı ve çerçevesi iyi çizilmiş bir teklif paketi görünmüyor.

300 bin kişinin okul, eğitim ve kültür hayatı, kıyıdaki eski yerleşmelerine ve 1944’te boşaltılan köylerine dönebilmeleri ve Orta Asya’daki hemşehrilerinin yurtlarına dönüşünün sağlanması ancak böyle mümkün olacaktır. Rusya, Batı Avrupa’yı hesaba almıyor, Amerika’yı da bu sefer ciddiye almadı. Bu kesin tavrından sonra biraz diplomasi değişikliği yapmalı.

Kırım’la ilgili kitaplar

“Osmanlı Şark Tarihi”nin yazarı ve ünlü İran edebiyatı çevirmeni Joseph Hammer von Purgstall, Kırım Hanlığı üzerinde 19’uncu yüzyıl için önemli bir çıkış olan ve bugün bile kullanılan bir kitap meydana getirmiştir. Bu Osmanlı hâkimiyeti dönemindeki Kırım Hanlığı’nın tarihini ele alan 1856 tarihli bir eserdir. Doktor Seyfi Say çevirisi (“Kırım Hanlığı Tarihi”, İnsan Yayınları) geçtiğimiz yıl yayımlandı.

Okunması gereken eserler

Bu biyografide görülüyor ki Kırım hanları ve uleması İstanbul saray kültürüyle çok iyi kaynaşmış ve Osmanlı’nın hâkimiyeti altında devletlerini götüren bir hanedandır. Zaten 54’üncü ve son han olan Şahin Giray’ın biyografisini uzunca kaleme alan Hammer’ın tasvirinden anlaşılıyor ki Kırım’ın Osmanlı’dan bağımsızlığı halkça istenen bir siyaset değildi.

Ayrıca Alan Palmer’in Kırım tarihi üzerine bir kitabı geçtiğimiz günlerde Türkçeye çevrildi: “Kırım Savaşı ve Modern Avrupa’nın Doğuşu” (Alfa Yayıncılık). 

Hakan Kırımlı’nın “Kırım Tatarlarında Milli Kimlik ve Milli Hareketler, 1905-1916” adlı kitabı da TTK tarafından yayımlanmıştır. 

Yine Timaş Yayınları’ndan çıkan “Osmanlı Askeri Tarihi, 1792-1918” kitabı Kırım Harbi’nin askeri yönüne katkıda bulunan önemli bir eserdir.


İlber Ortaylı
basın,23.03.2014


KIRIM SÜRGÜNÜ



___