Karlovo Belediye Meclisi, 110 yıl önce İlinden-Preobrajenie Ayaklanması sırasında ve 1913 yılında Edirne ve Batı Trakya’da, Türklerin soykırım yaptığı iddiasıyla bir deklarasyon kabul etmiştir. Deklarasyonda, yaşananların boyutu, yöntemi ve sistemli olması dikkate alındığında soykırım suçunun özelliklerini taşıdığı belirtilmektedir.
Tarihte 130 yıl öncesinden bu yana neler yaşanmış ve Karlovo Meclisi bu iddianın tarihin hangi doğrultularına dayanarak soykırım yapıldığı iddiasıyla kınama bildirisi kabul ettiğine bir bakalım.
- Nisan 1876′da patlak veren Bulgar İsyanının başlangıcında yüzlerce Türk öldürüldü. Bazı kaynaklarda ölen Müslüman sayısını bin olarak tahmin edilmektedir. Amerikalı tarihçi Stanford J. Shaw, Bulgaristan’da 4 bin Hıristiyan sivilin öldüğünü, ölen Müslüman sayısının ise bundan daha fazla olduğunu belirtmiş.
İngiliz yazar Lord Kinross’a göre, “Onlar vahşice Müslüman Türklerine saldırdı ve katletmeye başladılar.”
Dennis P. Hupchick’e göre, “Kötü silahlandırılan dağınık isyancılar, yeni yazılan yurtsever şarkılarını söylemekten ve çoğunluğu barışçı olan Müslüman komşularını kesmekten başka fazla bir şey yapmadılar.”
Stanford J. Shaw’a göre “İsyanlar yayıldı, yüzlerce Müslüman’a yönelik katliam başladı ve Balkan limanlarının yakınlarındaki Osmanlı’nın başlıca kalelerini ele geçirdiler.
- Ocak 1878′de Rus kuvvetleri ve Bulgar gönüllüleri güneye indikçe, oradaki halka karşı zulümler yapmaya başladılar. Kozluca köyünde on sekiz Türk öldürülmüş ve cesetleri yakılmıştır. Kazanlık kasabasında da Müslümanlar öldürülmüştür. İngiliz raporlarına göre Kazanlık yakınlarındaki Muflis köyünde, Rus ve Bulgarlardan oluşan bir grup tarafından 127 kişi öldürülmek üzere kaçırıldı.
20′den fazla kişi kaçsa da kalanlar öldürüldü. Osmanlı kaynakları ise öldürülenlerin sayısını yaklaşık 400 olarak vermektedir. Şipka yakınlarındaki Keçidere köyünde de 11 kişi öldürülmüştür.
- 1912′de Makedonya’da Balkan Savaşı’ndan önce Kosova, Selanik, Manastır gibi üç ana vilayetin bulunduğu Makedonya Bölgesini ele geçirmek için Sırp, Bulgar ve Rumların Osmanlıya karşı kanlı çatışma ortamının yaşandığı bölgede yaklaşık bir buçuk milyon (1,5 milyon) Türk ve Müslüman ortadan kaldırılıyor. 500 bin- 600 bin ölü, 900 bin- 1 milyon muhacir. 1912 savaşıyla birlikte orada Türk ve Müslüman neredeyse kalmıyor.
***
Yukarıda belirtilenler 130 yıl öncesi savaşlarda yaşananlardır. Karlovo Meclisinin kabul ettiği kınama bildirisindeki yazılanlarla yukarıdaki belirtilen tarihteki yaşananların örtüşmediği apaçık ortada.
Tabi ki savaşlarda her iki taraf da büyük kayıplar vermiştir. Ama buna tek taraflı bakılırsa ve buna soykırım denilirse hele ki günümüzde Avrupa Birliği üyesi olan Bulgaristan tarafından bir deklarasyonla soykırım kabul ettirilme çabasında bulunabiliniyorsa, o zaman aşağıda belirttiğim tarihlerde yaşananlar da soykırım olarak kabul edilmesi gerekiyor.
***
- Osmanlı, Balkan savaşını kaybettikten sonra, Kırcaali’deki Müfrezesi, güneye doğru çekilmiştir. Kırcaali 21 Ekim 1912 y. Bulgaristan’a dahil olunmuş. Ancak, Savaşın bitmesinden sonra masum yerli Türk halkına karşı, Bulgar ordusu ve çetecilerin silah kaldırması, köylerin yağmalanması akıl almaz bir durumdur.
Kırcaali ili Ardino /Eğridere/ belediyesinin Brezen /Halaçdere/ köyünde de bu tür olaylar olmuş. Askere karşı ellerinde beyaz, teslim bayrağı ile kuşağında tütün tabakası ve çakmaktan başka hiç bir şeyi olmayan köylüler şehit edilmişler, saklananlar bulunup, kaçanlar tutulup kurşuna dizilmiştir.
- Ancak bu kadar çok geriye dönmemize gerek yok, sadece 30 yıl geriye dönersek o zamanki 1984-1989 yıllarında Bulgaristan devleti tarafından yürütülen asimilasyon politikaları sırasında yaşananlar da Türklere yönelik soykırımın acı gerçeğidir.
- 24 Aralık 1984 yılında komünist totaliter rejimin başlattığı Bulgarlaştırma sürecine karşı ilk büyük direniş yürüyüşün yapıldığı Sütkesiği (Mleçino) meydanında yüzlerce kişi dövüldü ve Belene kamplarına gönderildi.
- 26 Aralık 1984 tarihinde Kirkovo Belediyesi’nde Kayaloba, Yurtçular ve civar köylerden yaklaşık 10 bin Türk kadın, erkek ve çocuk, asimilasyon politikasını protesto etmek amacıyla Mogilyane köyüne toplanır. Milisler, toplananları dağıtmak için müdahale edince halkın tepkisiyle karşılaşır. Bu sırada milislerin ateş açması sonucu üç kişi hayatını kaybeder. Hayatını kaybedenler arasında Kitna köyünden Musa Yakup ve Kayaloba köyünden Ayşe Hasan ile Türkan bebek de vardır. Köylülerin evlerine dönme esnasında yollarda bir katliam daha yaşanır ve sayısı bilinmeyen birçok Türk de buralarda vurulur. Zorluk çıkaran ve karşı gelenler ise Belene kampına sürgün edilir.
- 27 Aralık 1984 tarihinde yöre halkı yoğun olarak Momçilgrad (Mestanlı)Rodop kasabasında protesto yürüyüşleri düzenlemişti. Fakat devletin askeri ve milis kuvvetleri sokağa dökülmüş kalabalığı gaddarca sopa ve silah gücüyle per perişan edip Mestanlı sokaklarını kana boyamışlardır. Bazılarını hiçbir hüküm vermeden sokakta kelepçeleyip ölüm kamplarına ve hapislere tıkmışlardır.
- Mayıs 1989 yılında sınır kapıların açılmasıyla Türk ve Müslümanlar yerini yurdunu bırakarak büyük göçe zorlanır ve birikimlerini bir çırpıda bırakarak, bayrak ve vatan aşkı için yerinden yurdundan bir battaniye ile ayrılır. O yıllarda yüzbinlerce Türk’ün isimleri zorla değiştirilmesi, göçe zorlanılması, toplama kamplarına gönderilmesi ve buna benzer birçok akıl dışı şeyler yaşanmıştır.
Savaşlarda soykırım olmaz, yakın geçmişimizde savaş yokken Bulgaristan Türklerine yapılanlar soykırımdır ancak.
Bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Karlovo Meclisi bu deklarasyonu sunmasının sebebi, son zamanlarda büyük protestolara neden olan Kurşumlu Camisi’nin Başmüftülüğe iade edilmesi olabilir. Aşırı milliyetçi sloganların atıldığı gösteride konuşma yapan Karlovo Belediye Meclis Başkanı Stoyo Karagensi, “Zamanında kılıç ve kanla alınanlar kimseye iade edilemez” demişti.
Avrupalı Karlovo Belediye Meclis Başkanı Stoyo Karagensi kılıç kalkan döneminden bahsediyordu. Onun düşüncesiyle biz de düşünüp tarihe bakarsak, kimin elinden ne alınmış anlarız:
“Karlovo şehri 14. yüzyılda Osmanlı paşalarından Karlı Ali Bey tarafından kurulmuş ve Karlı ova adı verilmiştir. Şehir Osmanlıların imar ve iskan çalışmaları ekonomik ve kültürel alanda gelişmiştir. Şehrin adı 1953-1962 yılları arasında Levskigrad adını taşımış, ancak daha sonra ise tekrar Karlovo adını almıştır.”
Sebahat AHMET
25 ŞUBAT 2014
BALKAN TÜRKLERİ DAYANIŞMA DERNEĞİ
//TARİHİN BAŞLANGICINDAN BERİ
//TÜRK MİLLETİ KADAR ACI ÇEKMİŞ BAŞKA BİR MİLLET YOKTUR !
//HATIRLA VE HATIRLAT!
//TÜRK SOYKIRIMI