Translate

15 Kasım 2012 Perşembe

Juliopolis Nekropolü - ANKARA


Kurtarma Kazısı 2009-2011
Juliopolis – İmparator Elagabalus ve karısı Julia Paula betimli, altın-cameo kolye sarkacı

Ankara’nın Nallıhan İlçesi, Çayırhan Beldesi, Gülşehri Mevkii’nde bulunan Roma Nekropolünde kaçak kazılar nedeniyle, 2009 yılında kurtarma kazılarına başlanmıştır. Kazı çalışmalarında, nekropol alanındaki mezarlarda ele geçen ve üzerinde antik Juliopolis kentinin adının yazılı olduğu bronz şehir sikkeleri, bize nekropolün bu güne kadar kesin olarak lokalize edilemeyen Juliopolis
kenti nekropolü olduğunu kanıtlamıştır. Juliopolis kentinin coğrafi olarak lokalizasyonu, Aladağ Çayı (Antik Skopas Nehri) üzerindeki Sarılar Köprüsü civarına yapılıyordu. Ancak Sarıyar köprüsünün de içinde bulunduğu büyük bir alan, 1950’li yıllarda yapılan Sarıyar Baraj Gölü suları altında kaldığından, kentin kesin lokalizasyonu, yapılan kurtarma kazısı ile gerçekleşmiş olup kent ile ilişkili mimari kalıntı ve buluntular ilk defa insitu olarak açığa çıkarılmıştır.

Nekropol, Sarıyar Baraj Gölü’nün kuzeyindeki kalker kayalık üzerinde konumlanmıştır. 2011 yılı itibariyle çalışması tamamlanan toplam 276 mezarın, nekropol alanındaki dağılımına bakıldığında, nekropol alanının tümünün MS 1-3. yy’lar arasında bir düzen olmaksızın karışık olarak kullanıldığını göstermektedir. Açığa
çıkarılan mezar tipleri, kaya oygu sanduka mezar, basit toprak mezar, kaya oygu oda mezar (bir, iki veya üç klineli), taş lahit (sarkofaj) mezar olarak belirlenmiştir.

İlk kez 2011 yılı kazı çalışmalarında farklı bir tip olarak, kap (Laginos) içine kremasyon gömü yapılmış bir mezar da açığa çıkarılmıştır. Mezarlarda inhumasyon (tüm beden olarak) gömü tipi ağırlıklı olmakla beraber kremasyon (yakılarak yapılan) gömü
tipinin de tercih edildiği saptanmıştır. Bu mezarların çoğunluğu ilk defa bizim tarafımızdan açılmış olmasına rağmen, antik çağda ikinci kullanım sırasında soyulmuş veya günümüz soygunu olan mezarlarda bulunmaktadır.

Mezarlarda ele geçen buluntular sayesinde, Juliopolis kentinde yaşayan halkın sosyal, ekonomik, ticari ve dini profilini tanımamızı sağlayan önemli veriler saptanmıştır. Buluntular üzerinde en çok Anadolu’nun yerel ay tanrısı Men’e ait tasvirlere rastlanmaktadır. Çoğunlukla sikkeler ve yüzük taşları üzerinde betimlenen diğer
tapınımlar ise Zeus, Nike, Artemis, Aphrodite, Ares, Asklepios, Hermes, Nemesis, Telesphoros, Tykhe ve Herakles’tir. 

Ayrıca ele geçen komşu kentlere ait şehir sikkeleri, Juliopolis’in bu kentlerle olan ticari ilişkilerini anlamamız açısından önem arz etmektedir. Şu ana kadar Nekropolde Nikaia, Nikomedia, Prusias
ad Hypium, Kretia-Flaviopolis, Ankyra ve Amastris kentlerinin bastığı sikkelere rastlanmıştır. Nekropolde en çok Roma İmparatorluğu tarafından bastırılan gümüş denarius sikke ele geçmiştir. Bunun nedeni nekropolün ortalama tarihi olan MS 2-3. yy’da Roma İmparatorluğu’nda en yaygın para biriminin denarius olmasıdır. Bu gümüş sikkelerden en erken tarihli olanı Vespasianus Dönemi’ne ait gümüş denariustur. Zaten kent kendi sikkesini de bu imparator zamanında basmaya başlamıştır.

Altın, gümüş, bronz, demir gibi madenlerle birlikte kullanılmış yarı değerli taşlardan yapılmış yüzükler, küpeler ve kolye uçları üzerinde tanrı-tanrıçalar ve değişik tasvirlere rastlanmıştır. 

İmparator Elagabalus ve onunla MS 219 yılında evlenen karısı
Julia Paula’nın karşılıklı portrelerinin yer aldığı sardonyx taşlı altın kolye ucu, İmparatoriçe II. Faustina betimli sardonyx taşlı altın yüzük ile İmparatoriçe Julia Paula betimli sardonyx altın kolye sarkacı dikkat çekicidir. 

Bunların yanısıra Zeus ve Leda’nın mitolojik sahnesinin bulunduğu jasper taşlı demir yüzük, Abraksas betimli yeşil jasper taşlı demir yüzük, çok sayıda tavşan-kerevit-karınca-kuş-yunus-köpek-aslan
gibi hayvanların betimlendiği değişik taş ve metalden yapılmış yüzükler kentteki dini, siyasi, ticari ve sosyal hayatın çeşitliliğini yansıtan buluntulardır. 

Küpeler içinde ise en ilgi çeken örnekler, çelenk tasvirli ve üzerinde tokalaşma tasvirinin (dextrarum iunctio) bulunduğu değişik taşlardan yapılmış altın küpelerdir.

Bunların dışında sanduka bir mezarda toplu olmak üzere ele geçen çok sayıda tıp aletleri dönemin tıp aletleri çeşitliliğini göstermesi açısından önemlidir. Bu sanduka mezarın da kentte yaşamış olan bir
hekime ait olması kuvvetli bir ihtimaldir. Çünkü burada toplu olarak bulunan tıp aletleri bir hekim çantasına işaret etmektedir. Nekropolde bulunan tıp aletleri arasında kulak kaşıkları(sondası), ilaç kutuları, iğneler, bistüriler, keskiler, kaşıklar, forsepsler (dişli),
çengeller, karıştırma çubukları, bir makas ve bir ilaç karıştırma tablası yer alır.

Antik dönemde gymnasiumlarda bedensel eğitim gören gençlerin ve sporcuların vücutlarındaki yağı kazımak için kullandıkları strigilisler, Juliopolis nekropolünde önemli sayıda ele geçmiştir. Bu striglisler, metalden yapılmış yağ ve koku kapları ile birlikte bulunmuştur.

Yapılan çalışmalarda bulunan altın levhalara yazılmış muskalar da (lamella) arkeolojik olarak önemli bir kazanımdır. Bunlar antik dönem insanlarının çoğunlukla korunma, iyileşme gibi iyi dileklerinin yerine gelmesi için sağlıklarında üzerlerinde taşıdıkları muskalardır. Bu muskalar rulo halinde sarılarak vücudun değişik yerlerinde taşınmışlardır. Bu örneklerin mezarlarda ele geçmesinin nedeni, ölen kişinin ruhunun öldükten sonra bir takım kötülüklerden korunma ihtiyacı olmalıdır.

Nekropolde ele geçen aynalar formları açısından farklıdır. Yatay kulplara sahip disk şeklindeki aynalar bronzdan ve gümüşten yapılmıştır. Ele geçen diğer buluntular arasında ise pişmiş topraktan yapılmış çok sayıda tek ve çift kulplu testi, unguentarium, kâse ve
kandilin yanı sıra cam kaplar da dönemin kap formlarını ortaya koyar niteliktedir.


Melih Arslan 
Arkeolog-Nümizmat, Juliopolis Nekropolü Kazı Başkanı
Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürü, Ankara/TÜRKİYE


KAYNAK:
TÜRK ESKİÇAĞ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ / OCAK 2012
20.MÜZE ÇALIŞMALARI VE KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU
KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI NİSAN 2011





SB.
...