Translate

turanian etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
turanian etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Eylül 2014 Pazartesi

AKAD - HİTİT - TÜRK/TURAN







...The old Turanian race of Babylonia named 
from the region Akad or Ak-kad....

...There is no doubt that their language is Turanian, 
apparently nearest to Turkish...


Fatis of Man - Forlong



*


Akkadian, although a dead language, has left deep imprints 
on Semitic and some Indo-European languages, 
and has played an important role in the history of mankind.

It is accepted as the ancestor of all the Semitic languages. Beginning from the era of Sargon I, it became the official language in a vast area from Anatolia to Egypt and to India.

Akkadian was the "Lingua Franca" of the ancient world, 
and has passed on many words to other languages such as 
Persina, Sanskrit and Greek. 
Although, Assyriologists at present ignore it,
the language spoken in the very days of Akkad, in BCE 28-24, 
may have been an agglutinative language like today's 
Turkish or Magyar,
 rather than an inflective language like today's 
Arabic and all Syriac languages.

Thus it may show parallelism with Turkish.

Elşad Alili - Institution of Linguistics, Azerbaijan
Osman Çataloluk - Department of Archeogenetics, Turkey

Similarity Between Turkish & Akkadian Based on 
Rules of Inflective Agglutinative Languages

AL&LS Advances in Language and Literary Studies


*

Arabic and Turkish






Bilgames/Gılgamış/Alpamış

Altaic Hieroglyphs and Hittite inscriptions










"In this region however Darius I set up his Behistun text in three languages, Persian, Semitic and Turanian. Hence Dr.Oppert supposes the "Prot-Medes" to have been a Turanian race, akin to the old population of Susa further south, and to the Akkadians."

Forlong





Med İmparatorluğu'na ait yazıt Türkçe çıktı.











....It has a long mythical history among Turanian Hittites,
 and other tribes from Central Asia, 
connected with owls and Svastika crosses......


Faits of Man - Forlong
book 



Hitit , Alacahöyük MÖ.14.yy - Çift başlı kartal






Kazakistan - Çift kulaklı kartal - MÖ.3.yy
Bir Türk kurganında bulunan Kulaklı Kartal ...
Selçuklular da bu Kulaklı Kartalı İmparatorluk sembolü olarak kullanmıştır.




Çift Başlı Kartal
link    




















9 Haziran 2014 Pazartesi

ELAM / İSKİT / TÜRK - "KEÇİBALIKLAR"





Türk İkonografisi
kaynak Nuray Bilgili






"Goatfishes" "Keçibalıklar"
ELAM - MÖ.1500-1100 - Susa'da bulunmuş
Louvre Müzesi






Roma Ordusundaki Lejyonlardan biri İSKİT LEJYONU : 
IV SCYTHICA




____________





ETRÜSK/RASENA - MÖ.6.yy
KASSİLER/KASSİTES - MÖ.13.yy

Kassiler

Kassilerin yaşadığı bölge bugünkü Loristan vilayeti idi. 
Kassilerin D.Ö.2. bin yıllıkta yaşamış krallarının kitabeleri, Akkad dilinde olan Asuri ve Babil metinlerindeki özel adları, onların dillerinden elde edilmiş bir takım kelimeler gösteriyor ki, bu halk Elamlara yakın olmuşlar ve “Elam diline yakın olan bir dille konuşurlarmış.”

Kassiler eski İran’ın batı topraklarında yaşamış eklemeli dilli halk olarak, coğrafi açıdan Elamlarla GuttiLullubiler (sonraki Medler) arasında bağ ve ilgi olduğu gibi, dil ve uygarlık bakımından da bu iki halkı bir birine bağlamıştır.

“Kesin olarak Med’in daha güney bölgelerle yakın ilişkisi olmuştur, özellikle de eski zamanlarda ki, Kassiler ve Elamlarla kavmiyet ve dil bakımdan yakınlığı vardı.”

“Kassiler ve öbür dağlık kabileler herhalde D.Ö.2. bin yıllıkta Med ve Elam sınırlarında yaşıyor ve dil bakımdan Elamlara yakındı.”

Yaşadıkları toprakların Elamlarla komşuluğu, dillerinin yakınlığı ve krallarına ait kitabelerin D.Ö.2. bin yıllığa ait olması ve bu tarihlerde uygarlık kurması bu halkın D.Ö.3. bin yıllığın başları ve ortalarından bu yerlerde yaşamasını gösteriyor. Bu tarih Elamların bölgemize gelmesi tarihine yakındır. Bu da Kassilerin Elamların Orta Asya’dan olan göçlerinden ayrılıp Loristan’da yerleşen ellerinden meydana geldiğini göstermektedir. Dağlık Loristan bölgesinde, Kassiler hayvancılıkla yaşamışlar. Bazı tarih araştırmacılara göre atı evcilleştirme ve taşıma aracı olarak kullanma Kassilere aittir.

Tarihçilere göre Kassilerin krallar sülalesi, Kandaş adlı önder tarafından kurulmuştur. Akum, Uşi, Abirattaş, Urşikurumaş, Kaştiliyaş vs Kassilerin başka krallarının adlarındandır.

Kassilerin uygarlığı

Kassilerin yaşamış olduğu bugünkü Loristan’dan birçok tunçtan yapılmış eşya elde edilmiştir, ama ne yazık ki, 1920-1930. yıllarda vahşicesine yapılmış kazılarda yok olmuş ve ya Avrupa’ya götürülmüştür. Bu eserler D.Ö.2. bin yıllığın ortalarına aittir. Kassi uygarlığından at eyeri, gem, silah, süs eşyası, dini törenlere ait olan çeşitli şeyler elde edilmiştir. Eski Kassi uygarlığından elde edilmiş araba ve ona gereken eşya genellikle Yakındoğu ve özellikle de Sümer gereçleri ile aynı çeşit ve biçimdendir. Bu da onların aynı uygarlığa iye olduğunu gösteriyor. Kassilerin de çeşitli allahları olmuştur. Örn. Sah (güneş allahı), Gidar, Marataş (savaş allahları), Şumu (yer altı ateş allahı) gibi.

Kassilerin dili

Kassilerin dili komşuları olan Elamlar ve Gutti-Lullubilerin diline yakındı ve onlar gibi eklemeliydi. “Kassiler ve Guttilerin dili belli ölçüde yakın olmuştur. Kassilerdeki +(A)ş ekini Guttilerdeki Eş-Uş ekiyle karşılaştırın.”

Kassilerle Elamların dillerinde de söz dağarcığı ve biçim bilgisi bakımından benzerlikler göze çarpıyor. “Kassi dilinde +(A)ş eki Elamlarda olduğu gibi Tekil üçüncü şahıs ekidir. Örn. Hattaş (etti), Tiriş (dedi) gibi.”

Kassi dilinde +Aş (daş, taş, yaş, maş) hecesiyle biten kral ve allah adları (Kandaş, Abirattaş, Urşikurumaş, Kaştiliyaş, Nazımarataş, Buryaş, Marataş gibi) bir taraftan Gutti krallarının bazısının adını (İngeşuş, Yarlagaş, Elulumeş, İnimabageş gibi), diğer taraftan ise çeşitli eski ve çağdaş Türk halklarının bazı adlarını (Emir Timur zamanı Altın Orda hanı Toktamış, İran Türklerinin adlarından Teymurtaş ve Mehtaş, Çağdaş Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ölümsüz önderi Denktaş gibi) andırıyor.

Kassiler egemenliklerini yitirdikten sonra, siyaset alanı ve tarih sahnesinden çıktıysalar da bir halk olarak, kendi vatanlarında yaşadılar.

Loristan’ın güneydoğusundan nüfuz eden Hint-Avrupa dilli Lorlar onları yenmişseler de, bu vilayetin kuzey ve kuzeydoğu kısmında, bugünkü Hemedan ve Esedabad’ın batı tarafında yerleşen Sungur şehri ve onun geniş çevre köyleri ve başka yerlerde Kassilerin torunları kendi dillerini yaşatmaktadırlar. Onlar Elam ve Kassiler döneminde ve ondan sonra tarih boyu hep Türkçe konuşmuş ve bugün de Azerbaycan Türkçesinin bir lehçesinde konuşuyorlar. Bir takım Aryacı İran tarihçileri Elam ve Kassilerin bütün varlığına kırmızı kalem çekerek, onlar için Proto Lor deyimini kullanıyor, bugün Huzistan’da yaşayan Elamların torunları ve Loristan’da hayat süren Kassilerin soyu olan büyük Türk kütlesini görmezlikten gelerek, hepsini Fars’mış gibi kaleme alıyorlar.


İRAN TÜRKLERİNİN ESKİ TARİHİ
Prof.Dr. Muhammed Taki Zehtabi (Kirişçi)
Ferhad Rahimi (KİTAP)



Prof.Firudin Ağasıoğlu’nun “Etrüsk Türk Bağı”
Etrüsklerin Türk kimliğini ortaya koyması bakımından önemli bir çalışmadır.
Azerbaycan Türkçesi ile kendi sitesinden indirebilirsiniz:


ya da Türkiye Türkçesi ile kitapçılarda.

.......


KASİ - KASSİ - KASSİTES/CASSİTES:

The Kassites of Babylonia, whose language was Akkadian (see Babylon). Many of their texts occur at Nipūr, and they erected boundary stones in the 12th and 11th centuries B.C., which give valuable historic notices. The later Kassites used the Semitic Babylonian language. They are the Kissaioi of Greek historians. [The Kassite name lists (see Proc. Bib. .Arch. Socy., Jany. 1881) as well as the Nipūr texts determine the language, and give us the names of some of their gods, including Kit (the sun), Vurus
(Ba’al), Khali (Gula), Iskhara (Istar), Sumu (apparently Rimmon), and others.—ED.]

FAİTHS OF MAN VOL II - FORLONG - link



BABYLON:
The nationality of the kings of the first dynasty is disputed. Some of their names are Semitic and Babylonian, as represented by the later scribes : others are not, and appear to be Akkadian. It is however certain that they were all of one family. Berosus calls them Medes. Dr Hommel has endeavoured to prove them Arabs. It remains certain that, in their time, the population was mixed, and some spoke Akkadian others Semitic Babylonian. The former (see Akad) seem to have been the ruling, the latter the commercial class. The chronicles of the dynasty are in Akkadian ; but the letters and commercial laws of Hammurābi, the famous sixth king of this dynasty, are mainly in Semitic dialect, though Akkadian texts also bear his name. He was the first independent king of Babylon (about 2139 to 2094 B.C.), and shook off the suzerainty of Elam in his 30th year.

His empire extended from Anzan in Elam (or W. Persia) to the Mediterranean, and included the province of Assyria, Nineveh being noticed on his great stela of laws found at Susa (see Assyria). The second dynasty was apparently less powerful. The names of its kings are non-Semitic. The third dynasty (or the Kassite) was also at first non-Semitic (the Kassite language being an Akkadian dialect) : its best known kings are Kurigalzu I (about 1470), his son Burnaburias (1440), and grandson Kurigalzu II (about 1400 B.C.). The latter was set on the throne by his grandfather (on the mother’s side) Assur-Yuballiḍ king of Assyria ; and from this time down to 1012 B.C. the Assyrians constantly strove to dispossess the Kassites, and established Semitic kings in Babylon, as we see from the names in the royal lists. Even as late however as Melisikhu (1043-1028 B.C.) Kassite names recur ; and the final Semitic triumph, in gaining supreme power over the Turanians, was due to Assyrian efforts....

FAİTHS OF MAN VOL I - FORLONG -link



AK-AD , AKKADİANS :
The old Turanian race of Babylonia, named from the region Akad or Ak-kad (rendered tillu, “ high,” in Assyrian), which is defined as represented by Ararat and other mountains. They were “ highlanders ” from Armenia or Kurdistan, to the N.E. of Babylon. who seem to have dispossessed an older “ dark race ” (see Adam), of inferior civilisation, whom they perhaps did not drive out, but governed systematically and well. [They seem to be the race called in the syllabaries lu-gud (“ strong folk ”), and be-ut (“ bright race ”) rendered sarcu, “ ruler,” in the Assyrian.—ED.]

They introduced a written character ; encouraged arts and literature :and (Turanian like), developed a great mythology and animistic cult. [There is no doubt that their language is Turanian, apparently nearest to Turkish. See Journal Rl. Asiatic Soc., October 1893.—ED.]

The Akkadian, Sumerian (see Sumer), and Kassite races seem to have been worn out in their struggle with the Semitic race. [The oldest texts of Babylonia are Akkadian. The Semitic people appear after the foundation of Babylon—about 2250 B.C.—first as merchants and traders. In the time of Hammurābi (2139-2094 B.C.), both languages appear in the inscriptions, as also in those of the Kassite kings of Babylon, from 1589 to 1300 B.C.—ED.]

The capital of Sargina (who was thought by Babylonians, about 550 B.C., to have lived about 3800 B.C.), was at Agade (see Agadhe). Early Akkadian texts come from Tell Loḥ , and Nippur further south ; from Kutha, &c. Nippur, in the marshes 80 miles S.E. of Babylon (Calneh of Gen. x, 10, according to the Jews), was sacred to Mul-lil (“ the ghost lord”), an early Ba’al of the Akkado-Sumerians. The chief city of the old Gilgamas legend, however, is Uruki or Erech, near the mouth of the Euphrates. The Akkadian magic literature (translated by the Assyrian scribes of Nineveh in 7th century B.C.), is full of legends and charms, of demons and vampires, enemies or agents of the gods.

FAİTHS OF MAN - VOL I - FORLONG - link



SUMER:
The ancient non-Semitic rulers of Babylonia, the Kassites of the 12th century B.C., and even later Assyrians, called themselves “ King of Akkad and Sumer ” (see Akad). [These words appear to be purely geographical, meaning only “ highland and lowland ”—the Akkadian su meaning “ water ” or “ stream,” and mir probably “ valley.” Su-mir was “ the river valley ” of Mesopotamia. The word is often used incorrectly as a racial name.—ED.]

FAİTHS OF MAN VOL III - FORLONG - link



ELAM:
Hebrew : “ high land.” The plateau of W. Persia, east of the Tigris. [The Akkadian name is Si-nim, “ high region,” Baby- Ionian ’Elamu. See Isaiah xlix, 12.—ED.]


MADAİ - MEDES:
See Ekbātana, and Kuras. The Medes are noticed N. of Assyria, by Shalmaneser Il, as early as 840 B.C. (see Gen. x, 2 : Isa. xiii, 17). We know little of them, except that Medic names are Aryan, as are Medic words such as Bag “ god,” and Spaka “ bitch.” They are said to have been very luxurious, and to have painted their faces. They already held the lands S.W. of the Kaspian in the reign of Tiglath Pileser II of Assyria, about 735 B.C.

In this region however Darius I set up his Behistun text in three languages, Persian, Semitic, and Turanian. Hence Dr Oppert supposes the “ Proto-Medes ” to have been a Turanian race, akin to the old population of Susa further south, and to the Akkadians. They never appear to have formed any empire, or to have ruled outside Media ; for Cyrus was a Persian.

FAİTS OF MAN VOL II - FORLONG - link



KUS - KUSH :
This name applies in the Bible both to the race of Babylonia and Armenia (Gen. ii, 13; x, 7), of which Nimrod was the hero ; and also to Upper Egypt or Aithiopia. [It is usually rendered “ dark,” as a Semitic word ; but on Babylonian tablets Kus is Kappadokia, and the term may be only the Akkadian Kus, for “ sunset ” and the “ west,” which would apply equally to Asia Minor and to Egypt.—ED.] The Kosis of N. India (see Kosa) may have been of this “ Cushite ” stock from Babylonia, which appears to answer historically to the Akkadians (see Akad).

We are content to see that scholars are coming round to the opinions which forced themselves on us more than 25 years ago, when studying Aryan and Turanian questions connected with India. The language of the Kassites, Kosseans, or Kissaians (see Kassites), was Turanian.  [This name however seems to be distinct, being always spelt Ḳ assu in Semitic texts.—ED.]

FAİTS OF MAN VOL II - FORLONG - link


Anahtar kelime : turanian , turanians

...


The wonderfull system of writing, called from the shape of the characters, cuneiform , or wedge-shaped was invented by the orginal Turanian inhabitants of Babylonia...page 16

It is generally supposed that Babylonia was peopled in early times by Turanian tribes (tribes allied to the Turks and Tatars) and that these were conquered and dispossessed by the Semites...page 34

ANCIENT HISTORY FROM THE MONUMENTS - THE HISTORY OF BABYLONIA by GEORGE SMITH  
BRITISH MUSEUM - link


***

IN THE EARLY TIMES PALESTINE WAS NOT SEMITIC 
BUT TURANIAN

What disturbed me, as it had done others, was the necessity of accounting for the supposed influence of various populations, particularly of the Semitic population in Palestine.

In various papers these names in Palestine were proved to be identical with those in Asia Minor, Greece, Italy and Spain.

The clear evidence of Genesis is that the early population of Palestine was not Semitic but TURANİAN, and as we have lately found, allied to the populations of Khita class in the regions already cited.
page 10

Examination of the legend of Atlantis in reference to Protohistoric communication with America - by Hyde Clarke 
(Royal Historical Society) - link


...


Tarihçi Justin'in ünlü bir metni bütün diğer milletlerin güçlenmesinden önce, eskilerinin Asyasının ön Asyanın onbeş asır boyunca tamamiyle, dünyanın en eski - mısırlılardan da eski- kavim olan İSKİTLERE (SCYTHES) ait olduğunu belirtmektedir. Trouge- Pompee'nin Asya törelerinden çıkardığı bu gerçek, bugün bilimin bulgularıyla doğrulanmış ve sağlam kanıtlara dayanan bir gerçek durumuna gelmiştir.

Asurlulara ilişkin incelemelerin önemli ve beklenmeyen sonucu, eskilerin İSKİTLER olarak tanımladığı ve oldukça belirsiz bir isim olarak TURANLILAR denen ALTAY IRKIYLA OLDUKÇA YAKIN AKRABALIĞI OLAN KAVİMLERİN ARİ VE SAMİLERDEN ÖNCE BÜTÜN ÖN ASYADA GÖSTERDİĞİ GELİŞMENİN ORTAYA ÇIKARILMASI VE DÜNYANIN BU BÖLGESİNDE İLK UYGARLIKLARIN DOĞUMUNDAKİ AĞIRLIKLI KATKILARI OLMUŞTUR.

Dil akrabalığı, sözünü ettiğimiz kavimlerle Altaylılar arasında tek bağ değildir ; bunlar gelenekleriyle daha sonra gelen kavimlere uygarlıklarının ilerdeki gelişmesi için bir başlangıç ve hareket noktası olarak hizmet eden, en eski çağların karakterini taşıyan , şaşırtıcı ve taramlanmamış, özel bir görünüm taşıyan ve aynı zamanda dengelenememiş bir uygarlığın sahibidirler.

(Bu kendini herşeyden önce, bazen kaba bir yıldızlara tapma-sabelisme-çok zaman sihire dayanan törenler ve madeni zenginliklerin koruyucusu yeraltı dünyası güçlerine hayranlık şeklini alan basit ruhsal kültürle, manevi gelişme açısından hatalı olan katıksız maddeci eğilimlerle, fakat aynı zamanda bazı bilgilerin erken ve gerçekten şaşırtıcı gelişmesiyle ve maddi uygarlığın bazı yönlerindeki ilerlemeye karşılık bazılarındaki ilkel durum farkettirmektedir. Sihirle ve onunla sıkı bir ilişki içersinde izlerini geleneklerde ve eski Asya anıtlarında bulduğumuz Altay kavimlerinin ve TURANLI topluluk hakim çizgisi Baron Eckstein'in çok iyi belirttiği gibi, madenciliğin gelişmesi ve bu sanata bağlanan bir mitolojik anlayış çevresidir.

Türk kabilelerinden söz eden en eski Çin tarihleri bu çağlardan itibaren bu kabilelerin demir işlemedeki yeteneğine işaret etmektedir. (...)

(...) Altayların güneyinde , Tiyenşan'da Çinliler ve müslüman yazarlarca korunan bütün töreler, burada hatırlanmayacak kadar eski zamanlarda oturan TÜRK-TATAR TOPLULUKLARIN EN ESKİ TARİHLERDEN İTİBAREN DEMİR İMALATIYLA MEŞGUL OLDUKLARINI VE YÖNTEMLERİNİ ÇOK İLERİ AŞAMALARA GETRİDİKLERİNİ GÖSTERMEKTEDİR.

Bunlar, Çindeki Miao-tseu'lerin ve Yunan ve Latin yazarların Seres (Kuzey Çin Halkları) dedikleri grubun bir kısmını oluşturan Tibetli kabileler içinde yer almaktadır. Bahsettiğimiz Miao-tseu'ler Çin göçünün ulaşmasından önce, yani İSA'nın DOĞUMUNDAN EN AZ YİRMİBEŞ ASIR ÖNCE, DEMİRİ İŞLİYORLARDI . Kuzey-Çin halkları (Seres), Roma'da muazzam Tibet yaylalarından geçerek Hint Okyanusuna ulaştırılan ve bütün diğerlerinden üstün tutulan demirleriyle ünlüydüler.

(Şimdi Turanlı dediğimiz kavimlerin yayılmasını Akdeniz kenarına, ilkel Mezopotamya'nın Sümerlerine ve Akadlarına getiriyoruz. Biri daha eskiden yerleşmiş ve uygarlaşmış Turanlı ve Sami olmayan bir kavim olmak üzere ,değişik kökenli iki kavmin oturduğu bu bölgede, ürünlerini, örneklerini orta Dicle havzasına, Suriye ve Arabistan'a kadar duyurmuş olan eski ve parlak demir sanayi merkezini görüyoruz. Eski imparatorluğa ait. Mısır mezarlarından daha eski olmayan en eski Mezopotamya mezarları , bize altın bronz hatta eşyalarla birlikte kullanılan yontulmuş ve cilalanmış çakmak taşından aletler ve silahlar ,ok başları, baltalar ve çekiçlere rastlanmaktadır.

Böylece, Mezopotamya'daki demirciliğin kökenini Sümer ve Akadlara , yani ilkel TURANLI kavimlere getirmek ve dünyanın bu bölümündeki çivi yazısının oluşmasını onlara bağlamak durumundayız.

A MANUAL of the ANCIENT HISTORY OF THE EAST,
TO THE COMMENCEMENT OF THE MEDIAN WARS.
FRANCOIS LENORMANT,VOL. I. COMPRISING THE HISTORY OF THE EGYPTIANS,ASSYRIANS, AND BABYLONIANS. - link  ya da  link:


ve:

ATATÜRK'ÜN OKUDUĞU KİTAPLAR 
Derleyen Gürbüz D.Tüfekçi - link



not:
ETRÜSKLER, kendilerine RASENA der ve 
"DEMİRCİ MİLLET" OLARAK TANINIRDI.


SB.
___



15 Nisan 2014 Salı

KASSiTES OF BABYLONiA







KASSITES OF BABYLONIA

Whose language was Akkadian. Many of their texts occur at Nipur, and they erected boundary stones in the 12th and 11th centuries BC. The later Kassites used the Semitic Babylonian language.


AKKADIAN
The old TURANIAN race of Babylonia, 
named from the region Akad or Ak-kad.













Horned serpent devouring man -  Chalcatzingo







Western San Rafael Swell region of Utah






Pony Hills and Cook's Peak, New Mexico










İskandinavya MS.5.yy




İskandinav / Kurt/Evren/Serpent - Runik yazı ile





İskit - Boynuzlu Kurt/Evren/Serpent MÖ.500-400 




Mezopotamya / Boynuzlu Kurt/Evren/Serpent






Viking Dönemi 





Kurt/Evren  1500-1700




Sasaniler - MS 5.-6.yy









İsis / Serpent - MS.2.yy




____

5 Mart 2014 Çarşamba

Truva ve Etrüsk





TROYA SAVAŞLARINA KATILAN KAVİMLERİN 
K İMLİKLERİ VE KÖKENLERİ ile
TRUVA - ETRÜSK - TÜRK BAĞI

M.Ö.1240-1230 tarihleri arasında meydana gelen ve Eskiça ğ’ın Birinci Dünya Savaş ı olarak nitelendirilen Troya Savaş ları , Troyalı’lar ile Aka’lar arasında cereyan etmi ştir. Troyalı’lar ve Aka’lar bu savaşa pek çok kavmin desteğ ini alarak katılmı şlardır. Bu Savaş a, Dünya Savaş ı niteli i kazandıran da Doğ u’yu ve Batı’yı temsilen sava şa müttefik olarak iş tirak eden kavimlerdir. 

Bu kavimler arasından, içlerinde Türk kavimlerinin de bulundu ğu bazı kavimler, di ğer baş ka kavimlerle karı şıp kaynaş arak yeni kavimler ortaya çıkmasını da sağ lamış lardır. İşte Troya Savaş ları’na katılan bu kavimleri kimlikleri ve kökenleri itibariyle ara ştırıp, ortaya koymuş bulunuyoruz. 



TROYALILAR TÜRK MÜDÜR? 

Bütün bu de erlendirmelerden ayrı olarak, Troyalılar Türk Müdür? sorusuna da değ inmemiz yerinde olacaktır: 

Anadolu M.Ö.2.binyılın baş larında Mezopotamya’dan Anadolu’ya gelen Asur’lu tüccarların beraberlerinde çivi yazısını da getirmeleri ile tarihi devirlere girmi ştir. Ama sorun ş urada ortaya çıkıyor ki tarihi devirlere girilmeyen Eski Tunç Devri’nde yani M.Ö. 3000-2000 yılları arasında Anadolu’da hangi kavimler yaş ıyordu ve bu dönem kültürleri kimlere aitti. 

Burada Mezopotamya orijinli yazılı vesikalar az da olsa imdada yetiş mektedir. Çünkü Mezopotamya Anadolu’dan yaklaş ık 1200 yıl önce tarihi devirlere girmiş tir. M.Ö. 2350-2150 tarihleri arasında Mezopotamya’da güçlü bir imparatorluk kuran Sami kökenli Akkad’lar , bütün Sümer kentlerini egemenlikleri altına aldıktan sonra , komş u ülkeleri de istila etmeye baş lamşı lardır. Bu kom utanlardan biri de Anadolu’dur. 

Akkad Kralı’na ait olan Şarthamari Metinleri’nin Hattu şa arş ivinde bulunan nüshasından öğ rendiğ imize göre ( KBo III, 13 numaralı metin) , o devirde Anadolu’da ya şadıkları anlaş ılan ş ehir devletlerinden 17 tanesi Hatti kralı Pampa’nın önderli ğinde bir koalisyon oluş turmuş lar ve topraklarını korumak amacıyla Akkad Kralı Naram-Sin’e karş ı isyan etmiş ler fakat baş arılı olamamış lardı. Bu metinlerde 15. satırda geçen Türki Kralı da İlş u Nail’ di. 

Yukarıdan da anlaşılacağ ı üzere M.Ö.3.binyılın sonlarında Anadolu’da büyük bir devlet yoktu. Küçük krallıkların hüküm sürdüğ ü bu topraklarda herhangi bir dı ş tehlikeye karş ı birlikte hareket ediliyordu. 

Ş arthamari Metinleri, Anadolu orijinli değ ildir fakat Anadolu hakkında bize bilgi veren en eski yazılı vesikalardır. Bu vesikalar sayesinde Anadolu’nun o dönemdeki sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yapısı hakkında az da olsa bilgi sahibi olabiliyoruz. Özellikle kral adlarından M.Ö.3.binyılda Anadolu’nun etnik yapısı hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz. 

Örnek olarak Türki Kralı İlş u Nail’in ismi Asyenik bir isimdir ve bu da bize Türklerin Anadolu’daki varlı ının binlerce yıl önceye dayandığ ını gösterir. 

Yine Ş arthamari Metinleri’nden öğ rendiğ imize göre M.Ö.3. binyılda Orta Anadolu’da Hatti’ler, Doğ u ve Güneydoğ u Anadolu’da Hurriler, Akdeniz Bölgesi’nde de Luwi Kavimleri’nin yaş adıkları anlaş ılmaktadır. Luwi’ler bu bölgeye Balkanlar üzerinden bir göç hareketi sonucunda gelmiş Gumelnitza Kültürü’nün temsilcileri idiler. 

Bazıları Troyalılar’ı Luwi’li olarak belirtirken bazıları da Anadolulu bir kavim demekle yetinmiş tir. 

Troyalılar’ın Luwi’li olduğ unu söyleyenlerin dayanağ ı , savaş lar sırasında tahtta oturan Kral Priamos ve oğ lu Aleksandros Paris’in isimlerinin –os soneki ile bitmesidir ki Luwiler de nd/ nt , ss/os sonekli bir dil kullanıyorlardı. Bu değ erlendirmeyi doğ ru fakat eksik bulan Prof.Dr. Ekrem Memiş , “Troya ve Troyalılar” adlı kitabında bu konuya ş u ş ekilde yer vermiş tir: 

“ Troya Savaş ları sırasındaki Troya kral ailesi sadece Priamos ve Aleksandros Paris’ten oluş muyordu. Priamos’un eş i kraliçe Hekabe ya da Priamos’un büyük oğu Hektor’un , Hektor’un eş i Andromake’ın isimleri ss veya os soneki ile bitmiyordu. Demek oluyor ki , sadece birkaç ismin sonunda yer alan ss/ os soneklerine dayanarak bir kavmin kökeni hakkında genellemeler yapmak doğ ru bir yakla şım değ ildir. 

Kaldı ki , substrat dillere ait olduğ u kabul edilen bu sonekler , Luwiler gelmeden önce de Anadolu’nun yerli kavimleri tarafından kullanılıyordu. Bütün bunlar bir yana ,bir önceki bölümde de ifade ettiğ imiz gibi , İtalya’ya şehir kültürünü götüren Etrüks kavminin oluş umunda Batı Anadolu’dan göç eden Troyalılar’ın önemli bir yeri olmuş tu. İtalya da bulu an Troyalılar ve Sakalar karış ıp kaynaş arak Etrüks’ler denilen Türk kavmini meydana getirmi şti.

Yasemin Şiraz
Yüksek lisans tezi
danışmanı : Prof.Dr. Ekrem MEMİŞ
Troya Savaşlarına Katılan Kavimlerin Kimlikleri Ve Kökenleri (Yasemin Şiraz) (Konya-2006)
PDF no. 410 :



Paris Helen'i kaçırırken / İskit Başlığı ile !


***

Prof.Dr. Ekrem Memiş, “Troya ve Troyalılar” adlı kitabında bu konuya şu şekilde yer vermiştir: 

“ Troya Savaşları sırasındaki Troya kral ailesi sadece Priamos ve Aleksandros Paris’ten oluşmuyordu. Priamos’un eşi kraliçe Hekabe ya da Priamos’un büyük oğlu Hektor’un , Hektor’un eşi Andromake’ın isimleri ss veya os soneki ile bitmiyordu. 

Demek oluyor ki , sadece birkaç ismin sonunda yer alan ss/ os soneklerine dayanarak bir kavmin kökeni hakkında genellemeler yapmak doğru bir yaklaşım değildir. 

Kaldı ki , substrat dillere ait olduğu kabul edilen bu sonekler , Luwiler gelmeden önce de Anadolu’nun yerli kavimleri tarafından kullanılıyordu. Bütün bunlar bir yana ,bir önceki bölümde de ifade ettiüimiz gibi , İtalya’ya şehir kültürünü götüren Etrüks kavminin oluşumunda Batı Anadolu’dan göç eden Troyalılar’ın önemli bir yeri olmuştu. 

İtalya da buluşan Troyalılar ve Sakalar karışıp kaynaşarak Etrüks’ler denilen Türk kavmini meydana getirmişti. Bu durum karşısında Troyalılar’ın Türklüğünü kabul etmekten başka çare göremiyoruz.” 

Ayrıca Prof.Dr.Ekrem Memiş, yine aynı eserinde bu konu hakkında Montaıgne’nin şu sözlerini de bize aktarır:

“ Türklerin padişahı II.Mehmet, Papa II. Pius’a şunları yazmış : 

İtalyanların bana düşman olmalarına şaşıyorum. Biz de İtalyanlar gibi Troyalılar’ın soyundanız. Yunanlılar’dan Hektor’un öcünü almak benim kadar onlara da düşer, Onlar ise bana karşı Yunanlılar’ı tutuyorlar.” 

Hocamız bu konuda Mustafa Kemal Atatürk’ün bizzat söylemiş olduğu şu sözü de bizlere iletir: 

“Dumlupınar’da Yunanlılar’dan Troyalılar’ın öcünü aldık! ” 

bütün bunlardan anlıyoruz ki, Türkün iki büyük atası da Troyalılar’ın Türk olduğunu kabul etmektedir. 

Avrupalı tarihçiler bile Türklerin Troyalı olduğu görüşüne varmış ve kökenlerinin Troyalı komutan Turkus’a uzandışını öne sürmüşlerdir. 

Ancak Osmanlılar’ın, Avrupa’da ilerleyişinden korkarak bu görüşü reddetme yoluna gitmişlerdir. 

Bütün bu bilgilerin ışığında biz de Fatih Sultan Mehmet’in ve Mustafa Kemal Atatürk’ün de görüşlerini bizlere sunan değerli hocamız Prof.Dr. Ekrem Memiş’in görüşüne katılıyor ve Troyalılar’ın Türk olduğu görüşüne varıyoruz.


basın





Truvalılarda “Tenkri’ler” boy ismine rastlanıyor.(11) Truva’da ilk tabakalardaki halkın Türklerle akraba (Pelaj’lar - Pelasg) tahmin ediliyor. Doğrudan doğruya Pelajlarda da “Turxum” şeklinde bir isme rastlıyoruz.(12)

Bu kadar farklı yazılışı ve söylenişi olan Türk adının asli şekli ne olabilir? Benim de katıldığım Prof. Z. V. Togan’ın görüşü, kök kelimenin “TUR” veya “TÜR” olduğudur.(13)

Bunu “TURAN” kelimesinde görüyoruz. İranlılar (Persler, Medler) Türklere “Turani” derlerdi.(14)

Etrüsklerin Menşei
A. Farklı Tezler
Bu konuda 3 teori vardır:

1. Etrüskler, Batı Anadolu’daki Lik’lerin ve Lid’lerin “Turska” koludurlar ve MÖ. 1000 tarihlerinde deniz yoluyla İtalya’ya gelip (44) yerleşmişlerdir. Hint-Avrupa veya Semit kökenli değildirler. Ural-Altay grubundan olabilirler;

2. Etrüskler Alpler ve Balkanlar yoluyla İtalya’ya kuzeyden girmiş ve Etrürya’ya yerleşmişlerdir.(45) Muhtemelen, Truva 1 ’i de kuran Pelaj’ların bir koludur. Hint-Avrupalı ve Semit kökenli değildiler;

3. Etrüskler hiçbir yerden gelmedi, en eski çağlardan beri İtalya’da yaşayan bir kavimdiler. Daha sonra İtalya’ya giren Hint-Avrupalı İtalyotlarla karışarak tarihi Romalılar olmuşlardır.(46)

İtalyan arkeolog ve antropologların çoğu 2. ve 3. teoriyi destekliyorlar; fakat Dyonisus’ten beri Etrüsklerin Ege kıyılarından deniz yoluyla göçettikleri, klasik kaynaklarda kanıtların fazlalığı dolayısıyle, ağırlık kazanıyor. Gene de, Kuzey Anadolulu-Trakyalı bir grup Ural-Altay kökenli Pelajların da İtalyaya kuzeyden girip Etrürya’da Ege’den gelme soydaşlarıyla karışmış olmaları, buna ait delillerle desteklenebilir.

Her iki şekilde de Doğu Ural-Altay kökeni söz konusudur.

3. Teoriye gelince, tek başına Etrüsk varlığını izah etmesi imkan dışıdır. Fakat denizci ve Balkanlı Ural-Altaylılar gelmeden önce Etrürya coğrafi bölgesinde eski bir kavim de herhalde yaşıyordu ve yeni gelenlerce “asimile” edildiler. İtalyalı “Etrüsk” halkı böyle oluşmuş olabilir.

B. Türklerle İlişkiler
1. Adları: “Türklerin adları” bölümünden değindiğimiz gibi, özellikle Hint ve Mısır kaynaklarında “Türk” adı “Turska”, “Turuşka”, “Tursk” şekillerinde ifade edilirdi. Ünlü Etrüskolog J. H. Breasted, Mısırlılarda “t-r-s” sesinin Yunancada “T-r-r” şeklini aldığını ve Etrüsklerin diğer adı olan “Tyrhen”in bunlardan türediğini belirtiyor.(47) Etrüsklerin, Romalıların ilavesi olan “E” kaldırılınca, “Trüsk” adı ortaya çıkıyor. “Tuska” da (r) ve (s) mübadelesine uğramış Etrüsklere ait yer ismidir: “Tuskani”

Kral ve Tanrıça Adları
İsim konusunu derinliğine inceleyen E. Richardson (48) “Tirsen” (oi) ekli aın Grekçe olmayan ve prens anlamına gelen “Turanos” kelimesinin bozulmuş şekli olduğunu ve Etrüsklerin ilk yurdu olan Ege-Lidya bölgesinde “Turan” adlı bir yer bulunduğunu, Etrüsklerin de bir tanrıçalarına “Turan” adını verdiklerini belirtiyor. (a.g.e., Önsöz, s. 7)

“Tarkan” adı ise Etrüsk krallarını sülale ismi olup ilk olarak “TAGES” efsanesinde geçiyor: “Tyrenus‟un kardeşi veya oğlu “Tarçon”, Tages adlı bir hayalet görür ve sonunda “Tarkinya” bölgesinin kralı olur.”(49) Orta Asya Türklerinde de “Tarkan” (prens) adının mevcut olduğu malum (Türkiye Türkleri de hala bu adı takıyor).

Prof.Dr.Reha Oğuz TÜRKKAN
KAYNAK : TÜRKLER - CİLT 1 [s.409-423]
TTK YAYINLARI – Yayın Kurulu Başkanı : Yusuf Halaçoğlu
Yayın Danışmanı : Halil İnalcık


***

İBRAHİM KAFESOĞLU:

Bizans literatüründe ise, Türklerin eski Troyalılarla münasebete getirilmiş olması dikkat çekicidir. Bu husus İstanbul’un fethinden sonra İtalya’ya giden Bizanslı Th. Gazes ile İtalyan hümanisti F. Filelfo arasında teati edilen mektuplarda görünüyor. Bu mektuplardan anlaşılıyor ki, XV. asır Türkleri eski Troyalıların neslinden sayılmaktadır: Türkler Bizans başkentini zaptetmek suretiyle, Troya’yı hile ile ele geçiren Greklerin torunlarından, atalarının intikamını almışlardır. Bu gibi telâkkilerin doğuşunda şüphesiz “Türk” adının eski şeklinin “Troia” olduğu zannı rol oynamıştır. Bilindiği gibi, Bizans müellifleri arasında “Türk” adı ilk defa, Göktürkler dolayısile, Aghatias tarafından zikredilir.

Kafesoğlu İbrahim, (Tarihte Türk Adı), Türklerin Avrupalılarla Müşterek Troya Menşeleri Efsanesi Üzerinde Araştırma, İstanbul, 1961)  pdf








****


Chingiz Garasharly-The Turkic Civilization lost in the Mediterranean -BAKÜ 2011 
Professor, Doctor of Philological sciences 

II. Pelasgians and Trojans in Italy: 

the birth of the Etruscan Civilization Herodotus considered the Etruscans (Tirsens) to have been a part of the Lydians, who had left Asia Minor because of famine. After settling in Italy, he writes, all of the people were called Tirsens by the name of their leader who had led them to this country [59, 42]. 

This half-legendary information could be a vague reflection of the times when Troy had been defeated by the Greeks and its people were made to migrate to different countries all over Europe. Some of them, who were called in old Scandinavian writings as «the people of Priam», the last Trojan king, had come to the north 
of Europe and had become «the first kings of Sweden and Norway»  [62, p.73, 180] and the heroes of other Scandinavian sagas [98]. 

Many of the Trojans, who became the ancestors of the future Etruscans, were called Tirsens by Herodotus. However, they did not derive this name from their leader at all, as the nation was known by the name Tyrrhenians or Tirsens and was well-known in the Mediterranean basin before they had arrived in Italy. As was 
already mentioned, Thucydides considered the Tirsens to have been a greater ethnical union - a part of whom were later called the Pelasgians [68, 95]. 

pdf:






****

İmparator Clausius, Etrüsk soyundan olmakla beraber, o zamanlar Lugdunum ismiyle mevcut olan bugünkü Lyon şehrinde doğmuştu. Bu şehre yaptığı ziyaretlerden birinde, halka hitaben bir siyasî nutuk söylemiş ve nutkunda kitabından bir parçayı okumuştur. İmparator konuşurken, tabiî olarak Saray kâtipleri not tutmuşlar, Lyonlular da, bu konuşmayı şerefli bir hâtıra olarak tabletlere kazdırmışlardır. İşte Lyon’da yapılan kazılarda bulunan ve Etrüsk tarihinin bazı devirlerine ışık tutan satırlar bu tabletlerdedir. 

Romalılar Etrüskler tarafından yazılmış tarih kitaplarını yok etmekle kalmamış, kendi yazdıklarında da tarihi tahrif etmekten, gerçekleri gizlemek ve olmayan şeyleri uydurmaktan çekinmemişlerdir. Bugünkü tarafsız etrüskologlar Romalı tarihçilerin şovenlik ve Romalılık gururu ile tarihî gerçekleri tahrif ettiklerini ve meselâ Titus-Livius gibi bir tarihçinin dediklerini ihtiyatla karşılamak gerektiğini yazarlar. 

Romalılar Etrüsk milletini yok edip manen ve maddeten gömdüklerini zannederken, kendilerine en büyük oyunu oynayan Etrüsk mezarları olmuştur.......Enea efsanesi bir Etrüsk efsanesi idi. Virjil, her halde, doğrudan doğruya İmparator Ogüst’ün verdiği talimat gereğince, edebî ve ideolojik bakımından iki kavmin kaynaşmasına yardımcı olmak üzere Etrüsk efsanelerini Romalılaştırmakta ve Roma’nın geçmişini etrüskleştirme idi. Değerli Fransız etrüskologu Alain Hus, “Esrarengiz millet, Etrüskler” adlı eserinde, benim kanaatime yakın olan şu görüşü savunmaktadır: “Etrüsklerin yazmış oldukları tarihler, onların destanları, efsaneleri Roma’ya maledilmiştir” (İtalyanca tercümesi s. 137)....

Dikkate değer olan cihet şudur ki, Enea, Ankiz Truva atı gibi motifleri taşıyan vazo, heykel ve aynalar ne Roma’da, ne de Yunanlıların Cumes şehrinde bulunmuş olup, bilâkis Veies, Vuici gibi Etrüsk şehirlerindeki kazılardan çıkarılmıştır. Bazı etrüskologlar safça, bunların Yunanlılardan alınmış motifler olduğunu zannetmişlerdir. Oysa ki, Amazonlar harbi dahil olmak üzere, bütün bu motifler şüphesiz Etrüskler için millî tarihle ilgili sahnelerdi.......

Fransız âlimleri ile Fransız dilinde yazan âlimler arasında da, bu konuya eğilenler ayni temayülü göstermektedir. Meselâ 1924 yılında bile, Meillet ve Cohen’in klâsik eser olarak kabul edilen “Dünya Dilleri” nde aşağıdaki satırları okumak mümkündü: 
“Pelásgca Milattan sonra 5 inci yüzyılda bile Trakya sahillerinde, Propontid’in güneyinde ve Đmros, Lemnos gibi adalarda henüz konuşulmakta idi. Hem Lemnos adasında 1885 yılında bulunan, fakat henüz deşifre edilmeyen o meşhur yazıt belki de bu dilin bir örneğini vermektedir... Yazıtta kullanılan dilin terkip özellikleri Pelasg dili ile Etrüsk dili arasında bir akrabalık ihtimalini hatıra getirmektedir.”

Diğer taraftan, Etrüsklerin Lydia’dan geldiklerine dair Herodot tarafından ileri sürülen görüş Truva’dan geldiklerine dair Virjil tarafından terennüm edilen inanış arasında çelişkiyoktur. Çünkü Pelasglar hem Lydia’da, hem Truva’da yerleşmiş bulunuyorlardı. Göçleri için kullandıkları İzmir limanı da oralara pek uzak değildir...

Eberhard’a göre Türkler fevkalâde iyi flüt çalardı: iki çeşit flüt kullanırlardı.Etrüsklerin ise flüt çalmaktaki ustalığı Yunanistan’da bile ün salmıştı ve Etrüsk kelimesi “iyi flüt çalan” manasına gelirdi.

Eberhard’ın eserinde, bir de, Çinliler tarafından “Tarkan” telâffuz edilen bir asalet unvanından bahsedilmektedir. Alman Sinoloji bilginine göre bu, Türklerdeki “prens” manasına gelen “Tarkan” veya “Tarhan” unvanından başka bir şey değildir. Bilindiği gibi, Roma’yı kuruluşundan sonraki yüzyıllarda idare eden “Tarquin’ler sülalesine mensup kralların adları Etrüsk yazıtlarında “Tarhun” veya “Tarhan” olarak gösterilmiştir.


ADİLE AYDA - ETRÜSKLER TÜRK MÜ İDİ ? 



***


Etrüsk Urn - Kayı boyu ve Gamalı haçlar



ETRÜSK-TÜRK BAĞI 
Türkolog Prof.Dr.Firudin Ağasıoğlu 
Azerbaycan’ın Eski Eğitim Bakanı


TÜRK BİLİM DÜNYASININ YAYINLARI
Vergilinin qədim Roma tarixindən bəhs etdiyi «Eneida» əsərində bu şəhərin əsasını qoyan etrusk soyköklü Romul və Remin troyalı Eneyin törəmələri olduğu bildirilir. 

Romanın məşhur Qay sülaləsi də özünü troyalı Eneyin soyuna bağla-yırdı. Məşhur Roma imperatoru Qay Yuli Sezar senatda ilk çıxışında «Mən əsilzadəyəm, troyalı Eneyin nəslindənəm» deyərək özünü təqdim etmişdir.

Prof.Dr.Firudin Ağasıoğlu - link












Truva / Gamalı Haç Türk Kültüründe Görülür



Truva da bulunmuş Hitit Mührü


***


The Origin of the Etruscans / R.S.P. Beekes
Koninklijke Nederlandse Akademie van Wetenschappen, 2003.
(Hollanda Kraliyet Bilimler Akademisi )
Conclusion

The conclusion is that the evidence that the Etruscans came from Asia Minor is overwhelming: their name (Turse·noi - Etrusci); the fact that TyrseEnoi are still living there in classical times (the eastern TyrsEnoi); their language (Lemnos; PlakieE and SkylakeE ; the possible connections with Lydian); the names of their leaders (Tarchon; Nanas); their religious beliefs (Tarchon; the triumphus-complex; the double axe; the camillus -complex and the fact that the cult of the Kabeiroi was of Tyrrhenian origin); the epigraphical evidence (TyrseEnoi east of Lydia);...

...The Pelasgians, and their relation to the TyrseEnoi, are still much of a puzzle. It is clear that the Pelasgoi were a non-Indo-European people which the Greeks met, in Thessaly, when they entered Greece. It seems that their name was later used simply for the old inhabitants of Greece, or at least large sections of them. I consider the possibility that the Pelasgians in Asia Minor were also just a non-Greek people, whether they were related to the continental Pelasgians or not. In the beginning the TyrseEnoi were simply called Pelasgoi... PDF





****

GÖNÜL PULTAR TARAFINDAN 
YORUMUYLA YAYINLANAN 
SAYFA 8

Türk bilim adamları Etrüsklerin, bal gibi proto-Türklerden olduklarını “kör gözüm parmağına” örneklerle gösterdiler.





***

Genetiker meinen, die umstrittene Herkunft der Etrusker mit DNA-Tests endlich geklärt zu haben. Doch andere Forscher protestieren.

Herodot berichtete bereits im fünften Jahrhundert vor Christus, dass die Vorfahren der Etrusker um 1000 vor Christus während einer großen Hungersnot aus Lydien... link




***

In the region corresponding to ancient Etruria (Tuscany, Central Italy), several Bos taurus breeds have been reared since historical times. These breeds have a strikingly high level of mtDNA variation, which is found neither in the rest of Italy nor in Europe. The Tuscan bovines are genetically closer to Near Eastern than to European gene pools and this Eastern genetic signature is paralleled in modern human populations from Tuscany, which are genetically close to Anatolian and Middle Eastern ones.... link













***


"Sümerlerle, Hurrilerle, Hititlerle, İskitlerle, Peçeneklerle, Kıpçaklarla, Mayalarla, Kızılderililerle, Etrüsklerle 
aynı olmanın ötesinde 
Basklarda, Keltlerde 
hatta günümüz İngilizlerinde, Ruslarda ve Tuareglerde 
nasıl bir Türk vurgusu var, 
hem de genetik olarak, 
hiç düşündünüz mü?"

“ … dünya tarihine mührünü vurmuş bir milletin 
argogenetik hikayesidir..."

Osman Çataloluk
Türk'ün Genetik Tarihi.




 TÜRK TARİHİ