Translate

6 Ağustos 2012 Pazartesi

ULUS DAĞINA DÜŞEN ATEŞ / MUSTAFA YILDIRIM





Demirci, Simav, Gördes, Kula, Gediz... 
Yurdumuzun, Kurtuluş Savaşı'mızda en çok acı çeken toprakları... 
Bu toprakları, her şeylerine göz koyan düşmana ve işbirlikçilerine karşı ölümüne savunan insanlarımız... 



'Asker' Makbule, Küçük Halil Efe, Parti Pehlivan, İbrahim Ethem Bey, Dudu Kadın... Mustafa Kemal'in isimsiz neferleri; 


Kurtuluşumuzun destanını, sevdaları, acıları, gözyaşları, kanları ile yazan büyükbabalarımız, büyükannelerimiz... 

Düşmana ve işbirlikçilerine karşı ölümüne savunma.



***


Kurtuluş Savaşı Direnişi

Kaymakam İbrahim Ethem Bey , 1912 de hukuktan mezun olduğunda, ülkenin içine düştüğü durum karşısında kendine görev çıkaran binlerce yurtseverden biri olarak Kurtuluş mücadelesine katılır.


Ankara'nın İbrahim Bey'e verdiği görev Demirci Kaymakamlığıdır...


Yunan'ın Ayvalık'a çıkmasından ve İzmir'den yukarılara gelmesinin ardından ortaya dağınıklık çıkmış, kimse ne yapacağını bilemiyordu. İbrahim Ethem Bey'in ilk görevi bu dağınıklığı toparlamaktı. Ancak görev bununla kalmıyordu. Düşmanın Kütahya, Eskişehir, Afyon hatlarında saldırıya geçmesi üzerine istihbarat subayları gönderilen ve "Akıncı" adını alan bölge direnişçilerinin lideri Demirci Kaymakamı'na ulaştırılabilen son emirde şunlar yazılıydı


"... Ordu nereye çekilirse çekilsin, isterse Sivas'a çekilsin, bölgedeki tüm jandarmalar Demirci Kaymakamı'nın emrinde akıncılarla birlikte kesintisiz düşmanı taciz edecek... Dağlarda eşkiya olacak ve katiyen orduya katılmayacaktır! Orduya gelmeye kalkanlar idam olunacaktır!"

Sonrasında düşman gerilerinde direnme başlayacaktır. Parti Pehlivan ve Küçük Halil Efe ile adamlarının katılımıyla başlayan, Asker Makbule ile somutlaşan kadınlarımızın dirençleri, direnişleri...

Direnme alanlarından Ulus Dağı... Gördes, Gediz, Bigadiç üçgeninde yükselen dağlardan biri... Akıncıları yüreklendiren, onları saklayan Ulus Dağı... "Ulus" kavramı Yıldırım'ın kalemiyle köklere iniyor, derinlerden tüm ülkeye yayılıyor ve o köklerden gelen enerjisi ile dal uçlarında yeni filizler boy veriyor. 


Akıncı lideri İbrahim Ethem Bey ile Parti Pehlivan'ı nı dinleyelim ;


- Pehlivan, Ulus böyledir işte. Bilir misin, bu 'ulus' adına birçok yerde rastlıyoruz. İstanbul'da arkadaşlarla aramızda konuştuyduk. Ankara'da, Bartın'ın üst yanındaki yaylalarda da Ulus adında köyler varmış. Asya'da Türkler, eski tarihlerde, yerleştikleri büyük yerlere 'ulus' derlermiş.

- Desenize bu 'ulus' kuvvetli bir kelimedir!


- Öyle de desek olur. Kendilerine 'Özbek Ulus', 'Moğol Ulus' derlermiş. Hatta Kore'de, sülale yerine 'ulus' diyenler olurmuş.


- Bu dağın adını da Asya'dan gelen boylar koymuş olmalı!


- Herhalde, eteklerinde yerleşenler geldikleri yerleri unutmamak için dağın adını 'Ulus' koymuşlardır.


- Sağol Kaymakam Bey, bilmek gibisi yok. İçim rahatladı. Şimdi sırtımı Ulus'a verip biraz kestirsem iyi olur."


Vur-kaç taktiğiyle düşmana kayıp verdirmeler... Önemli sayıda birliği üzerlerine çekmeler... İstihbarat başarıları... İşte, gönderilen bir gazetenin içinden çıkan haber

"... İzmir'deki tüccarlar karar almış. Bahar gelmeden yağ işini bitireceklermiş. Salihli'ye trenle sevk edilen yedi sele zeytin, Akhisar üzerinden Sındırgı'ya yollanmış..."

Bu haberin çözümü kolay oluyordu "...Yedi tabur demek!... Bakalım kim kimi ezip de yağını çıkaracak?...

Sonuçta Ulusal ordunun düşmanı bozması ile Akıncılarla bağ kurulmuştur.


Akıncılar iki yıl boyunca düşmana nasıl kayıplar verdirdiler?.. 

Hangi güçlükleri yaşadılar?.. 
İbrahim Ethem Bey, Asker Makbule, Küçük Halil Efe ve diğer akıncılar ne olmuşlardır, dersiniz?.. 
Batı Cephesi İstihbarat Müdürü Binbaşı Baki Bey'in şaşkınlığı nedendir ve bu şaşkınlığı üzerinden atarken dudaklarından çıkan tek sözcük "Bilmiyordum ki..." neleri özetlemektedir?..






Yüreği hem vatan, hem de yar aşkıyla dolu olan Gördesli Makbule’nin  yeni evlendiği Halil Efe’den ayrılmak istemez ve  henüz 19 yaşındayken akıncılara katılır. Gördes’i yakan düşmana büyük bir kin duyar,  ata iyi binen ve silah kullanan, kısa mantosu, çizmesi ve kalpağı ile tam bir çeteci olur.



***


Mustafa Yıldırım ,Kurtuluş Savaşımızın üzerine gidilmemiş, düşman gerilerindeki direnişi yazarak, ortaya toplumcu gerçekçi bir roman çıkarmış

Yurdumuzun Batı yarısına dağılan şehitliklerimizin yanlarından okumuş yetişkinlerimiz ve çocukları tatile giderken hızla geçiyorlar. Bu ne iştir, bu ne duygusuzluktur...


Gençlerimizin, çocuklarımızın bayramları törensel boyutlarıyla değil; doyurucu içerikleriyle kavrayarak kutlamalarını, yüreklerinde anlamlı coşkular yaşamalarını sağlamalıyız. Böyle bir romanın ortaya çıkması için öncelikle ulusal kurtuluşçu bir yüreğe gereksinim var. Kalpaksız Kuvayı Milliyecilerden M. Yıldırım bu yüreğiyle sabır dolu titiz araştırmasını kaynaştırarak zoru başarmış. Dikkatimizi o günlere yeniden çekerken güzel bir örnek oluşturmuş. Eline, yüreğine, beynine sağlık sevgili Yıldırım. Ulusal Kurtuluş Savaşımıza ilişkin yeni romanlar bekliyoruz usta kaleminizden.


Sevgili gençler... Kesinlikle okumanız gerek bu kitabı. Okuyun da öğrenin Makbule'yi, Halil'i ve Akıncıları... Düşünün, sizin yaşamınızın bedelini onların ödediğini... Anlayın, bu yurdu yolda bulmadığımızı...


Kaynak

MEHMET SAYDUR / CUMHURİYET KİTAP / 2002
Gördes Belediyesi



Ulus Dağına Düşen Ateş 

2002 Samim Kocagöz Edebiyat ödülünü almıştır.




İBRAHİM ETHEM BEY (SOYADI : AKINCI)





İbrahim Ethem Bey 1889 yılında Selanik’in Menlik kasabasında doğmuştur.  23 Ekim 1920′de Demirci’ye gelip kaymakamlık vazifesine başlayan İbrahim Ethem Bey, derhal idareyi ele alır Bu sırada Çerkez Ethem’ den ayrılarak millî kuvvetlere katılan Parti Pehlivan ve Usturumcalı Halil Efe kuvvetleri akıncı müfrezelerine dönüştürülerek İbrahim Ethem Bey’in emrine verilirler.  Yunanlılar büyük bir kuvvetle Kızıllar köyünü yakınca, Sındırgı, Bigadiç istikametine baskınlar yapılması için akıncı müfrezelerine emir verilir, İbrahim Ethem Bey kumandasında 20 Nisan 1921 Çarşamba günü 120 süvari ve 150 piyadeden meydana gelen Kuvâ-yi Millîye müfrezeleri, Bigadiç’teki Yunan birliklerini baskına uğratırlar.  Susurluk, Gönen, Balya, İvrindi, Havran ve Edremit’i de düşman işgalinden kurtarmıştır. Yakup Şevki Paşa kumandasındaki ikinci Ordu birliklerinin Balıkesir’e gelmesiyle bir­likte İbrahim Ethem Bey vazifesini tamamlayarak 30 Eylül 1922′den itibaren müfrezeleri terhis eder.  Cumhuriyet döneminde Yozgat, Siirt, Balıkesir, Samsun, Malatya ve Muğla valiliklerinde bulunmuş, 1949 tarihinde emekli olmuştur.   Kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası olan İbrahim Ethem Bey 11 Mayıs 1950′de vefat etmiştir. Mezarı Sındırgı’dadır.


İBRAHİM ETHEM BEY (SOYADI : AKINCI) / MALATYA VALİSİ



PARTİ PEHLİVAN






Molla Mehmet’in damadı Parti Pehlivan, Akıncılar örgütünün komutan yardımcısı ve müfreze komutanı olarak büyük yararlılıklar göstermiştir. 1878 yılında Selanik’te doğmuş, Rum ve Bulgar isyancılarına karşı Balkan dağlarında savaşmış, iyi bir direnişçi olmuştur. İyi bir Pehlivandır. “Parti” adı verilen ödülleri kaçırmadığından Parti Pehlivan adıyla tanınmıştır.  İzmir’in işgalinden sonra hapishaneden çıkardığı birkaç kişiyle Akhisar ve Balıkesir yörelerinde çete olarak çalışmaya başlamıştır. Bir süre sonra Gördes yöresine geçerek çete sayısını 70-80’lere çıkarmıştır. Çerkez Ethem güçlerine katılarak, onun Yunanlılara sığınmasına kadar birlikte olmuştur.  Çerkez Ethem’in hainliğine ortak olmamıştır. Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem’in oluşturduğu Akıcılar örgütüne katılarak İbrahim Ethem’in en yakın yardımcısı olmuştur. Karısı esir alınmış ve kurtuluşa kadar esir kalmıştır. Bir gözünü düşman kurşunuyla yitirerek  gazi olmuştur.  Akıncıların terhisinden sonra Manisa’ya gelmiştir. İstiklal Madalyası ile ödüllendirilen (Mehmet) Parti Pehlivan, 1941 yılında Manisa'da ölmüştür.



****


BAZI KAHRAMANLARIMIZ

Kurtuluş Savaşı’nın kadın kahramanlarından birinin de 22 yaşındaki Çete Ayşe olduğu bilinir. Eşini Birinci Dünya Savaşı’nda kaybeden bu kadının, Aydın’ın işgal edilmesi üzerine 7 yaşındaki kızını bırakarak cepheye koştuğu, 58 saat savaştığı ve takım çavuşu olduğu kaydediliyor.

Yörük Ali Efe (d. 1895, Sultanhisar – ö. 23 Eylül 1951, Bursa), Kurtuluş Savaşı sırasında 16 Haziran 1919“ da Malgaç Baskını ile düşmana ilk darbeyi vurmak suretiyle Aydın yöresinde düşman kuvvetlerinin ilerlemesini durdurmuş olan efe. Yörük Ali 19 yaşına geldiğinde, Aydın dağlarında dolaşan Alanyalı Molla Ahmet Efenin grubuna katılmak istedi. Ağır bir sınavdan geçirilerek gruba alındı. Kısa zamanda Efe”nin ve tüm zeybeklerin güven ve sevgisini kazanarak grupta ikinci adam konumuna yükseldi. Yörük Ali Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe ve bazı arkadaşları, Aydın ilinin Çine ilçesi Yağcılar köyünde toplanarak, Yörük Ali Efe ve arkadaşlarının 16 Haziran 1919 tarihinde Sultanhisar ve Atça arasındaki Malgaç deresinin üstünden geçen Malgaçdemiryolu köprüsü yanındaki Yunan karakoluna baskın yaptılar. Baskın sonunda karakol tümüyle imha edildi, cephane ve erzaklar ele geçirildi. Bu baskın Batı ve Güney Anadolu“da düzenli, bilinçli ve milli şuurla işgalcilere yapılan ilk baskın olarak kabul edilmektedir. Bu önemli başarı halka ümit ve cesaret vermiş, düşmanın yurttan kovulabileceğine olan inancını arttırmış ve Yörük Ali Efe”nin liderliğini perçinlemiştir. Düşman beklemediği bu baskın karşısında paniğe kapılmış ve Nazilli“deki kuvvetlerini Aydın istikametine kaçırmıştır. Ne yazık ki çevreyi yakıp, yıkıp ve masum insanları öldürerek. Düzenli ordunun kurulması üzerine Yörük Ali Efe, emrindeki savaş deneyimi çok iyi olan büyük bir gurubu her ferdinin istek ve sevgisiyle orduyla bütünleştirmiştir. Kendisi de Milli Aydın Cephesi Komutanı olarak savaş sona erene kadar vatani görevini sürdürmüştür. Kuvayı Milliye“nin bu değerli komutanı TBMM tarafından İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmiştir. Ayrıca adına türkü yakılmıştır.

Yenipazar”daki evi Kültür Bakanlığı tarafından müze olarak düzenlenerek Yörük Ali Efe Müzesi adıyla ziyarete açılmıştır.


***


Her yıl aksatmadan uzak diyarlardan gelip dedelerini Çanakkale Şehitliği'nde anan Anzaklardan ,daha güçlü ve büyük bir çoşkuyla kutlamak bizim boynumuzun borcudur. Bu görev asla ihmal edilmemelidir. Irkçılık yapmadan ,geçmişi unutmadan geleceğe bakmak, adımlarımızı ona göre sağlam atmak gerek , yoksa başkalarına "köle" oluruz. 




MİRASIMIZA SAHİP ÇIKALIM




SB.




***