Translate

19 Aralık 2012 Çarşamba

KİMYASAL SİLAHLAR VE I.DÜNYA SAVAŞI İLE ÇANAKKALE


1.DÜNYA SAVAŞINDA HER YERDE , ZEHİRLİ GAZLARI İLK KEZ ALMANLARIN KULLANDIĞINDAN  BAHSEDERLER.

ATATÜRK DIŞINDA KİMSE İNGİLİZLERİN ÇANAKKALE'DE KULLANDIĞI ZEHİRLİ GAZLARDAN BAHSETMEZ..!  


......Mustafa Kemal 8 Ağustos 1915'te Anafartalar Grubu Kumandanı oluyor. İşte bu savaşlar  esnasında bir gün subaylar ve askerler arasında şu havadis yayılıyor: 

''Düşmanlar zehirli gaz  kullanacakmış.'' 

1. Cihan Savaşı'nda bu en korkunç maneviyat bozucu bir haber niteliğindedir. Mustafa Kemal diyor ki: 

''Ben düşündüm, buna karşı koyacak herhangi bir tedbire ve vasıtaya  o zaman Türk ordusu malik değildi. Derhal şu fikri ileri sürdüm. Düşman zehirli gazı kullansa  da bize tesir etmez, çünkü onlar deniz kenarındaki düzlük ovada, biz ise daha yükseklerdeyiz. Bu haber ordu birlikleri arasında yayıldı. Hakikaten düşman ufak bir deneme yaptı ise de, o  sırada rüzgâr istikametinin değişmesi de bize yardım ederek, bu gaz belasından kurtulmuş olduk, böylece de erlerimizin maneviyatı, bize inançları kuvvetlendi.'' .......

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN 
KARLSBAD ANILARINDAN (pdf) - Afet İnan 


***
İNGİLİZ GAZ BOMBASI -1915
KİMYASAL SİLAHLAR 

Kimyasal silahlar insan sağlığına ağır zararlar veren yada ölümüne yol açan genellikle zararlı bileşiklerdir. Genellikle askeri amaçlarla kullanılan bu bileşikler sinir sisteminin felç olmasına (sinir gazları); geçici körlük, sağırlık, felç yada kusmaya; deride, gözlerde ağır yanıklara ya da  solunum güçlüğüne yol açar. Düşmandan saklanmak yada düşmanı aşırtmak amacıyla kullanılan sis ve yangın bombaları ile düşmanın yerini saptamak amacıyla kullanılan kimyasal yaprak dökücüler ve ot dökücülerde kimyasal silah olarak kabul edilir.  

Kimyasal silahların kullanımı, bunları yasaklayan Lahey Konferansları kararlarına karşın, ilk olarak Birinci Dünya Savaşında önem kazanmıştır. 1915 -18 arasında Almanların ard arda geliştirdikleri zehirli gazlar kısa bir süre içinde itilaf devletlerince de yapılıp kullanılmaya başlamıştır. Ocak 1915’de Almanlar, ilk kez Polonya'da Ruslar'a karşı kullandıkları klor gazı ile başarılı olmamışlar ama 22 Nisan’da Flandrea ‘da İngiliz ve Fransızlara karşı aynı gazı kullandıklarında beklentilerinin ötesinde bir taktik zafer kazanmışlardır. 
I.DÜNYA SAVAŞI BATI CEPHESİ İLK KLOR SALDIRISI ALMAN HATLARI GERİSİNDEN
Bunun üzerine İtilaf devletleri de bir yandan koruyucu aygıtlar ve gaz maskeleri geliştirirken bir yandanda klor gazı üretmişlerdir. Almanlar’ın öldürücü bir gaz olan Fosgen’i ve toplarla atılan gaz mermilerini ortaya çıkarmasından bir süre sonra İtilaf devletleri de aynı silahları geliştirmiş ve gaz maskelerini daha üstün bir hale getirmişlerdir. 1917’de Almanlar son derece zehirli bir gaz olan hardal gazını İngilizlere karşı kullanmış ve binlerce insanın ölümüne neden olmuştur. 1918’de her iki taraf da bu zehirli maddeyi büyük ölçüde kullanmışlardır.

İki savaş arası dönemde milletler cemiyeti öncülüğünde gerçekleştirilen Cenevre Protokolüyle (1925 ) bu konuda daha kapsamlı yasaklar getirilmiştir. Ne var ki 2. Dünya Savaşı sırasında yeni kimyasal silahlar hava bombardımanı gibi yeni uygulama yolları  geliştirilerek yaygın biçimde kullanılmıştır. Bu savaşta iki taraf da büyük ölçüde koruyucu aygıt üretmiştir.


***

BİYOLOJİK VE KİMYASAL SİLAHLAR KRONOLOJİSİ

ANTİK ÇAĞ
M.Ö. 600: Aktif dienoller cinsi kimyasallar içeren Helleborus bitkisi köklerinin Kirrha kuşatması sırasında Atinalı diktatör Solon tarafından içme suyunun kirletilmesinde kullanılması.

M.Ö. 431-404: Peloponnesos Savaşı'nda Spartalılar tarafından sülfür ve yanmış ziftin kullanılması.

M.Ö. 190: Kartaca İmparatoru Han-nibal'in Bergamalıların gemilerine yılan zehri içeren kil yığınları fırlatması.

M.Ö. 200: Kartacalılar'ın, bugün, içerisinde birtakım alkaloidler içerdiği bilinen "kankurutan" (Mandrake) bitkisinin köklerini düşmanlarını uyuşturmak için şaraplara katmaları.

ORTA ÇAĞ
M.S. 960-1279: Çinliler tarafından arsenik buharının kullanılması.

M.S. 1155: Romalılar tarafından kadavralarla düşman içme sularının kontaminasyonu.

M.S. 1346-1347: Moğollar'ın Cenevizliler'e veba mikrobu taşıyan kadavraları mancınıkla fırlatması; Avrupa'daki veba salgınının, bu saldırıdan sonra ortaya çıktığına inanılmaktadır.

M.S. 1570: Avusturyalı Şövalye Voit VVulff von Senftenberg, Belgrad savunması sırasında Türkler'e karşı arsenik dumanı kullandıklarını rapor etmiştir.

M.S. 1710: Ruslar'ın biyolojik silah olarak kullanılmak üzere veba mikroplu kadavraları isveç yakınlarında yığınak halinde depolamaları.

MODERN ZAMANLAR

1914: Fransız kuvvetlerince tahriş edici etkili "Etilbromoasetaf'ın ilk kullanımı.

1914: Hapşırtma ve öksürtme ajanı olan "o-dianizin klorosülfonat" maddesinin Alman kuvvetlerince ilk ve (şimdiye kadar ki) tek kullanımı.

1914: Alman kuvvetlerince akciğer hasar etkili klor gazının kullanımı. Bu olay, daha ölümcül etkili kimyasal silahların kullanımını hızlandırmış ve klor gazının kitle imha silahı olarak sınıflandırılmasına neden olmuştur.

1915: İlk defa Almanlar tarafından akciğer hasarına neden olan "fosgen" kimyasalının kullanılması; Birinci Dünya Savaşı boyunca solunarak ölümlere neden olan kimyasal ajanlar "fosgen" ve "fosgen/klor" karışımları idi.
1916: Kanı zehirleyici ve öldürücü etkiye sahip hidrojen siyanür (HCN) ve "Siyonojenklorür"ün ilk kez Fransızlar tarafından kullanımı; HCN maddesini kısa bir süre sonra ingiltere ve Rusya da kullanmıştır.

1917: Cilt ve deri yoluyla harabiye-te neden olan kimyasal madde "Bis-2-kloroetil sülfit"in (sülfür mustard) ilk defa Alman kuvvetlerince kullanılması; bu maddeler, hem akciğer hem de cilt ve deri harabiyetine neden olan ilk kullanılan kimyasal madde olması bakımından önemlidir. Almanlar'dan sonra Fransız ve ingilizler de aynı kimyasalı kullanmışlardır. 0 zamanlar, askerler bu tür saldırılara karşı gaz maskesi kullanıyorlardı, fakat vücutları koruma altında olmadığı için oldukça fazla sayıda deri ve cilt harabiyeti vakası ortaya çıkmıştır.

1918: Amerika'nın resmi olarak kimyasal silah yapımını başlatması.

1935: İtalyanlar'ın Etiyopya'da göz yaşartıcı gaz ve hardal gazı kullanması.

1937: Japonya bu tarihte savunma amaçlı biyolojik silahlar programını başlattı. Bu program kapsamında yapılan denemelerde 10 bine yakın suçlu kobay olarak kullanıldı.

1939: Japonlar'ın Moğolistan sınırındaki Sovyet sularını tifo bakterisi ile kontamine etmesi; bazı kaynaklarda bu olay Japonlar tarafından biyolojik silahların ilk defa kullanıldığı olay olarak geçmektedir.

1940: Japonlar tarafından Çin ve Mançurya'ya veba mikrobu taşıyan pirelerle dolu pirinç ve buğday atılması; bu olay kitle imha silahı olarak kullanımın yanı sıra bitki ve toprak örtüsünün tahribatını da kapsayan ilk biyolojik silah saldırışıdır.

1942: Amerika'nın savunma amaçlı biyolojik silahlar programını başlatması.

1942: Nazilerin gaz odalarında toplu ölümler için HCN (zyklonB) gazı kullanması.

1963-1967: Mısır'ın Yemen'e karşı fosgen ve hardal gazı içeren kimyasal silahları kullanması.

1961-1970: ABD'nin birçok kimyasal silahı Vietnam'da kullanması.

1979: Sovyetler Birliği'ndeki Sverd-lousk şehrinde aniden şarbon vakasının ortaya çıkması; 1992 yılında dönemin Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin, bu vakanın Sovyet Askeri Mikrobiyoloji Servisi'nden kaza sonucu şarbon sporlarının salıverilmesiyle ortaya çıktığını söyledi.

1983-1988: Irak'ın İran'a karşı, tabun, sarin, HCN gibi kimyasal silahları kullanması.

1985-1991: Irak'ın savunma amaçlı biyolojik silah kapasitesini şarbon, Bo-tulium toksinleri ve aflatoksinleri içerecek şekilde artırması.

1987-1988: Sülfür hardal ve sarin gazı kullanılarak Irak'ın Halep'te gerçekleştirdiği saldırı.

1990 VE SONRASI

1990 ve sonrasında kimyasal ve biyolojik silahların askeri ve savunma amaçlı olarak kullanılmasının yerini farklı amaçlar doğrultusundaki terörist kullanımlar almıştır.

1990-1995: Japonya'da Matsumato ve Tokyo'daki terörist saldırılarında butilinal toksinler, şarbon mikrobu ve sarin gazı kullanımı.

2001: ABD ve Avrupa'da şarbon mikrobu ile kontamine edilmiş isimsiz mektuplar gönderilmesi.


Kaynak:
‘Bilimin ve teknolojinin karanlık yüzü: Kimyasal ve biyolojik silahlar’
Doç.Dr. Erol Akyılmaz
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü

VE SONRASINDA


2006 - İSRAİL SAYDA'YI GÜNLERDİR BOMBALIYOR:
Paris Üniversitesi öğretim üyesi, Lübnanlı doktor Prof. Beşir Cham da şu sıralar CHS Hastanesi’nde gönüllü olarak çalışıyor. Prof. Cham, İsrail uçaklarının insanları kimyasal silah ile öldürdüğüne emin olduğunu söylüyor:
"Bu kez atılan bombalar daha önce de örneklerine rastladığımız fosfor içerikli kimyasal silahlardan farklı. Fosfor atıldığında vücutta parçalı yanık izleri olur. Ama burada farklı bir durum var. Herhangi bir bomba olsaydı vücudun tamamının kararması mümkün değildir. Çeşitli yanıklar olabilir, hatta ailenin bazı bireylerinin kurtulması bile mümkün olabilirdi, ancak bu aile 11 kişi ve tamamı aynı şekilde ölmüş. Bu kimyasal silah kullanımının kanıtıdır." ... "Sivil halk üzerindeki kitle katliamının yanı sıra, İsrail güçlerinin Gazze ve Lübnan'da uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış, fosforlu yangın bombası ve vakum bombası gibi silahları kullandığı da rapor ediliyor." (BASIN: TEMMUZ 2006)


2012- İSRAİL,  KİMYASAL SİLAH KULLANDI İDDİASI
Gazze'deki Filistin yönetimi İsrail'in son yaptığı hava saldırısında 'kimyasal silah ve zehirli gaz' kullandığını iddia etti. 2 kişinin zehirli gaz nedeniyle öldüğü belirtilirken konuyla ilgili BM'den soruşturma talebinde bulunuldu. İsrail ordusu 'füze atılmasını' gerekçe göstererek 18 Haziran'da Gazze'ye hava saldırısı başlatmıştı.

Gazze'nin farklı bölgelerine düzenlenen saldırılarda 16 kişi öldü 73 kişi de yaralanmıştı. (BASIN HAZİRAN 2012)


***
The Battle of Loos, Philip Warner : 
İngiliz askerlerin hatıralarından kimyasal silah kullanımını anlatan Savaş Anıları kitabı. (25 Eylül 1915 yılının sonbaharında Alman hatları üzerinde Müttefik saldırısı)

***

2011 yılında Fransa, elinde bulunan ve I.Dünya Savaşı'ndan kalma klor,fosgen ve zehirli hardal gazı ihtiva eden topçu mermilerinin imhasını Astrium şirketine verdi. (basın )

Avustralya II.Dünya Savaşı'ndan kalma kimyasal silah deposunu imha etti.  Tedavülden düşmüş kimyasal silahların depoloması için  yapılmış olan depoda 140 adet hardal gazı ihtiva eden mühimmat buluyordu.
Hardal Gazı ,sülfür mustard olarakta isimlendirilir. I.Dünya Savaşı'ndan beri kullanılan gaz ölümcül değildir. Lakin ciltle teması ile belirtileri 2-24 saat arayla görülür. Ağrı,tahriş,gözlerde şişme ,sulanma, hapşırma,ses kısıklığı, sinüs ağrısı, solunum yolu kanlı ve akıntılı,sindirim sisteminden gelen ağrı,ishal, mide bulantısı ve kusma, kaşıntı ve ciltte kızarıklık ilk belirtilerindendir. (basın)

ACABA İMHA EDİLDİLER Mİ ?
YOKSA 3.DÜNYA ÜLKELERİNE Mİ SATILDI?
SATTIKTAN SONRA DA "ONLARDA KİMYASAL SİLAH VAR, BUNA İZİN VEREMEYİZ" Mİ DİYORLAR ?
GÜNAHLARI KENDİ BOYNUNA, LAKİN BUNLARDAN ETKİLENEN SADECE MASUMLAR OLUYOR...


İŞTE İKİYÜZLÜLÜK BUDUR. BİR YANDAN İMAL EDİP SATARLAR, DİĞER YANDAN "BARIŞ" İÇİN KOLLARI SIVARLAR.


Gözüm, kör değilsen, bunca mezarı gör;
Dünyayı saran yalan dolanları gör;
Krallar, padişahlar çürüyüp gitmiş:
Ela gözlerine kurt dolanları gör!

ÖMER HAYYAM

SB.