Translate

12 Aralık 2013 Perşembe

TANTALİS VE BEYAZ KARTAL





Tanrıların yeryüzüne indiği, insanlarla birlikte yaşadığı harika zamanlarda, Kral Tantalos Manisa'daki (Akpınar Bölgesi) muhteşem sarayında karısı ve çocukları ile mutlu bir yaşam sürmüş. Başkenti Tantalis olan Tantalos Krallığı; Syplos'un (Spil Dağı) vadilerinden, Hermos (Gediz) boyunca, Eğe kıyılarına kadar uzanmış.Tantalis limanlarına gelen gemiler, Mısır ve Orta Doğudan baharat ve ipek getirmiş, dönüşlerinde Syplos'un madenleri ve bu bölgede üretilen malları götürmüş. Syplos dağında ve Tantalis kentinde nesiller boyu yaşayan insanlar; zenginlikleri ve refahları ile tanrıları kıskandıracak hale gelmiş.

Kral Tantalos, tanrılar gibi ölümsüz olmak istiyormuş. Onları muhteşem Syplos'taki sarayına davet etmiş. Hazırlanan yemek şöleninde oğlu Pelops'u tanrılara kurban etmiş.Tanrı Zeus bu olaya çok kızmış, Kral Tantalos'u cezalandırmış, oğlu Pelops'a da yeniden can vermiş. Daha sonra bu insanlar ellerinde ne varsa kaybetmişler. Syplos erken gelen refah ve zenginliğin kurbanı olmuş. Kral Tantalos'un muhteşem şehri Tantalis ve Syplos bir deprem ve yarılan dağlardan fışkıran suların altında kalarak yok olmuş.

Carl Human, Tantalis kentinin Yarık Kayanın batısında olduğunu yazıyor. Pilinus tarafından da Tantalis'in Manisa'da olduğu belirtilmiştir: "

Sipylon, Maıonia'nın başkenti, eskiden Tantalis olarak adlandırılıyor. Şimdi yerinde Sale gölü var. Syplon'un yerine sırasıyla Arkhaipolis, Kolpe ve Labada kurulmuş." [1]

Çok eski haritalarda Akpınar ( Manisa ) bölgesinin kuzeyinde, Saloe ve Salde isimli iki göl görülmektedir. 1850 sene önce, dünyanın en eski seyahatnamesini yazan; Manisalı yazar Pausanias, Tantalis şehrini gördüğünü şöyle anlatmış: 

"Syplos'ta ki İdea kenti bir yarıkta kaybolmuş. Bu yarık zamanla su ile dolmuş ve Saloe adını almış.Kentin harabeleri, sel suları onları gizleyinceye dek gölün içersinde görülüyordu." [2]

Binlerce senedir insanlar Tantalis kentini düşlemiş, onu bulmaya çalışmış. Asıl zorluk, hangi insan soyunun Syplos'da ve yan sırtlarında varlıkları ve yaşantılarına ait izler bıraktığının tespitidir. Bu dağ da bulunan anıtlar Anadolu'nun en eski uygarlıklarına ait tanrısal abidelerdir. Manisa yöresinde Arkeolojik kazılar yapılmadığı için Tantalis ve Syplos'taki kentlerin kuruluş tarihini ve halkının kültürünü anlamamız zordur. 

Yunanlıların, Lidya ile kurdukları ilişkilere kadar, Platoda olan olaylar hakkında hiç bir şey bilinmiyordu. Zaman içinde tepelerden ovalara inilmiş, Manisa düzlükte, İzmir ise kıyıda kurulmuş. Syplos boş kalsa da; Kybele'nin kenti olmasından dolayı, önemini hiç bir zaman yitirmemiş. Bu uygar insanların diktiği anıtlar dini bir merakla ziyaret edilmiş. Ziyarete gelen insanlar, gelecek kuşaklar için bunların Kronolojik bir sıralamasını yapmamış.

Anadolu'nun insanı, Manisalı seyyah Pausanias'ın kentimiz için yazdıkları çok önemli: 

"Pelops'un Tahtı, Syplos'ta Meter Plastene Kutsal Alanı'nın tepesinde.Pelops'la Tantalos'un burada ki hakimiyetinin izleri bunlar." [3]


Beyaz Kartallar; Dünyada yalnız Manisa'da görülmektedir.1850 sene önce Pausanias Syplos dağında dolaşırken:

"Tantalos gölü üzerinde uçan beyaz kartalları gördüm." [4] dediğini kendi kitabında yazmıştır. 

Manisalı dağcılar da, 2010 dan beri beyaz kartalları Nisan ve Mayıs aylarında Syplos'un doruklarında gördüklerini söylüyorlar.

Tantalis kenti, Kral Tantalos, oğlu Pelops, kızı Niobe ve Syplos için söylenenler mitolojik bir hal almış. Oysa, ortada yaşanılan, kaybolan ve kayda geçirilemeyerek unutulan, eski dönemlerin Manisa tarihi var. 3 Eylül 2001 tarihinde Syplos'un kuzey doğusunda, Kayadibi köyünde Prof.Dr.Elif Tül Tulunay ile birlikte, Syplos'ta yaşayan Magnetlere ait bir yazıta rastladık. Magnetlerin Manisa dağında yaşadığının delili ve izi, en az 1700 senelik.

Anadolu'nun en eski tanrısal abidesi Kybele'yi, Tantalos'un sanata ve tanrıya düşkün oğlu Broteas yaptırmış. 

Kybele anıtının batısında bulunan merdivenlerden (üzeri toprakla örtülmüş), Yarık Kaya'nın üzerindeki Pelops tahtına (Kutsal alan) bir yol uzanır. Kutsal alanda sarnıçlar,yıkılan evlerin duvarları, Nişler ve yerlerde tuğlalar vardır. Bu işaretler Kybele'ye, yapımından yüzyıllar sonrasına kadar ibadet edildiğinin kanıtlarıdır. Ne tarih, ne de gelenekler Kybele kadar eskiye gidemez. 

Kybele binlerce senedir Anadolu'da inanılan Ana Tanrıçadır. Bazı yazarlar Tantalos ve Niobe'nin Frikyalı olduğunu yazarlar. Bu tarihi bir yanılgıdır. Stroba:

" Syplos çevresi Phrygia ve halkı Phrygia'lılar olarak adlandırılıyor."(5) diye yazar. Oysa Frikyalılar orta Anadolu'ya boğazlardan geçerek gelmiş. Tarihçi Heredot ve Lidyalı Xanthus bu konuda hem fikirdirler.

Bu kavimlerin, ilkinin ne zaman boğazlardan geçtiği yıl ve yüzyıl olarak bilinmemektedir. Epos'un araştırması: 

"Frikyalıların Homer'den önce yarım adaya geldikleri yönündedir. Bu yerleşim MÖ.800'den önce olmamış. Frikya Krallığı 150 senelik bir yaşamdan sonra, Kimmerler tarafından M.Ö.660 yılında yıkılmış. Hititler ve Frikler bu bölgelere kadar gelmiş olabilirler. 

Geçici olarak bu bölgede Hititlerin kaldığını kabul etsek de; Kybele gibi bir anıtı bu zaman içinde yapmalarını açıklamak zordur. Syplos'taki anıtlar, burada yerleşik bir halkın uzun süreli burada yaşadığını kanıtlar. 

Yunan dışı Anadolu'nun insanı Kral Tantalos'un oğlu , Niobe'nin kardeşi Pelops Syplos'tan çok büyük bir servetle Pelepones'e gitmiş, orada kral olmuş. Yarım adaya ismi verilmiş. Manisalı Pelops diğer bir özelliği ile, Olimpiyatları düzenli bir şekilde başlatarak tarihe ismini yazdırmış. 

Binlerce sene önce yok olmuş insanlara ait kültürleri ve eserleri, ancak Arkeolojik inceleme ve kazılar ortaya çıkarabilir. Tantalos'un harika krallığı ve Tantalis kenti Manisa için çok önemlidir. 

Değerini ve içinde barındırdığı zenginlikleri bilmediğimiz muhteşem Syplos dağına boş gözlerle bakar dururuz. Orada ki gerçekleri ve hayati belirtileri bilmeyiz.

Kaynaklar

[1] Pilinius, "Nat.Hist.s.5,29.
[2] Pausanias " Desciription of Greece.s.7,24,13.
[3] a.g.e. s.5,13,7.
[4]a.g.e. s.8,17,3.
[5] Strabo s.12,8,2.
alıntıdır.



BEYAZ KARTAL DÜNYADA YALNIZ 
MANİSA’DA BULUNMAKTADIR

Kartal kudretin, gücün ve yüceliğin sembolüdür. Simgeleştirme orijini çok eskilere dayanır. İnsanların hayal gücü, kartalı efsanevi bir varlık haline dönüştürmüştür.

Kartallar uzun kanatlı, sağlam yapılı, beyazla karışık siyah renkte yırtıcı kuşların en büyüklerindendir. Kartalın gagası çok kuvvetli ve ucu kıvrıktır. Ayakları tüylerle kaplıdır. Bazı türlerinde kanat açıklığı 2–2,5 metreyi bulur. Kartal 2 veya 3 yumurta yapar, ancak bir kartal yavrusu doğada yetişkin hale gelir.

Kartalların evcil ve av hayvanlarına verdiği zararlar abartılmıştır. Kartallar, özellikle salgın hastalıkların kaynağı olan hasta hayvanları, yok ederek doğa da denge unsuru olmaktadır.

Anadolu’da görülen başlıca kartal türleri: 
Beyaz Kartal-Kaya Kartalı-Şah Kartalı-Bağırgan Kartal-Atmaca Kartal-Cüce Kartal-Beyaz Kuyruklu Kartal-Yılan Kartalı-Kuzu Kartalı ve Balık Kartalıdır. 

Kartallar dağların doruklarında ve yükseklerde uçarken görülür. Kanatları hızlı ve uzun uçuşlara uygundur. Çok türü bulunan kartallar dünyanın hemen her yerinde bulunur. Beyaz Kartal, dünyada yalnız Türkiye de, Manisa Dağı’nın (Siyplos) doruklarında görülmektedir. 

1850 yıl önce dünyanın en eski seyahatnamesini yazan, Yunan dışı Anadolu’nun insanı Manisalı yazar Pausanias, Description of Greece isimli eserinde Tantalos Gölü üzerinde bir kuğu gibi süzülen beyaz kartalları anlatır. 

Binlerce yıldan beri Anadolu’da ve Manisa da görülen beyaz kartalların nesli tükenmek üzeredir. Manisa Dağcılık Spor Kulübünden 12, İzmir den iki dağcı beyaz kartalları oduncu vadisinin (Manisa Dağı’nda) doruklarında gördüler ve saatlerce incelediler, gördükleri ve söyledikleri zapta geçirildi. 

Kartallar Lidya da ve Mısır Tapınakları’nda simge haline gelmiş. Bu gün Beyaz kartalların mermerden yapılmış rölyefini Sart'taki Sinagogun avlusu ve Manisa Müzesi’nin giriş kapısında görebilirsiniz. Beyaz temizliğin, saflığın, kartal ise kudretin, gücün ve yüceliğin sembolüdür. 

Sinagog avlusunda bulunan beyaz kartal rölyefi Lidya Kartallarına benzememektedir. Manisa ilinin güneyinde ilk çağ Lidya bölgesinde, Bozdağ’ın doğu tarafında Kartal Dağı vardır. Anadolu'da bu isimde daha birçok dağ bulunuyor. 

Dünyada ki bütün kutsal mabet ve alanlar evrenseldir. Evrenin sahibinden gelen bilginin ve ışığın yansıtıldığı yerlerdir. Mabetlerde kâinatın görüntüsü vardır. Ancak evrenin gerçek görüntülerini taşımazlar.

Kutsal olan bu yapılar dünyanın içyapısını sembolik olarak betimler. Mısır tapınakları dağları, sütunları, aslanları, kartalları ve güneşi ile sembol olmuş.

Mısır tapınakları ve diğerlerinde kullanılan ortak semboller merkezden farklı yönlere dağılmıştır. Uzak Doğu’da Hind gelenekleri ve Atlantis sembolleri bulunmuştur. Pasifik bölgesinden de, uzaklara Maya ve Aztek piramitlerine kadar uzanmaktadır. 

Mısır tapınaklarının en göze çarpan özellikleri sütunlardır. Sütunlar Kraliyet iktidarını ve gücün anlamını simgeler. Direkler arasından güneşin doğduğu, ufkun iki dağını temsil etmektedir. Böylece tapınağın rolü, evrenin ve yaradılışın sembolü olmaktadır. 
Ezehiel, Semitlere ait bir söylenceyi şöyle anlatır: 

“Geniş kanatlı, renkli devasa bir Kartal (Phoenix), hayat ağacından getirdiği ince bir dalı tüccarlar kentine dikti.” 

Burada Kartal, yıkılan edenden (cennet) kurtulanların taşındığı deniz yolculuğunu temsil etmektedir. Bu simgeleştirme orijini, daha eskilere dayanan ve çok daha evrensel olan bir simgeleşmedir Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın simgesi kartaldır. Amerika Birleşik Devletleri’nin simgesi beyaz başlı kartal olarak düşünülmüş.

Ksenophon’a göre,Altın kartal İran Ordusu’nun bir alameti olarak kullanılmış. 

Roma’nın mirasçıları olmak isteyen Alman İmparatorları, XI. yy. da kartalı simge olarak benimsemişler.


Ali Haydar AKSAKAL



___________



KONYA KARATAY MEDRESESİ'NDEN


TÜRKLÜĞÜN HAKİMİYET SEMBOLÜ: 
ÇİFT BAŞLI KARTAL

Orta Asya Türk inancına göre, insanlara gökyüzü ve yeryüzü yolculuklarında refakat eden koruyucu varlıklar kuş şeklindedir. 

Yükseklik, ululuk timsali kartalın, kutsal sayılması Altay kaya resimlerinden bellidir. Türkler kılıç kabzalarında bozkurt, at ve çift başlı kartal kabartma figürlerini kullanmışlardır. 

Orta Asya inanışlarında ve şamanist eski Türkler de “Kartaldan türeme” inancı oldukça yaygın görülmektedir. 

Bu inanış efsanelerde de kendini gösterir ; Yakut Türklerinde rastladığımız bu efsane şamanın kartaldan türediğine dairdir. Yakutların, uzun direklerin tepesine çift başlı kartal yontusu koydukları biliniyor. 

Ayrıca Attila’nın ordusunun sancağı üzerinde Bozkurt ile beraber kartalında var olduğu biliniyor. 

Bu figür Anadolu yerleşimlerinde de kullanılmış olup bunun en güzel örneklerini Hititler’in Alacahöyük ve Yazılıkaya’daki çift başlı kartal kabartmalarında görmekteyiz. Selçuklu Devleti de çift başlı kartal sembolünü kullanmıştır. 

Ayrıca Oğuz boylarının ongunlarının yırtıcı kuşlar olması da dikkat çekicidir. Türk halılarında en çok kullanılan canlı figürü kartaldır.

Selçuklular zamanında yapılan Döner Kümbet (Kayseri), Hüdavent Hatun Türbesi(Niğde), Çifte Minareli Medrese (Erzurum), Yedi Kardeş Burcu (Diyarbakır) gibi mimari eserlerde çift başlı kartal figürü kullanılmıştır. 

Çift başlı kartal güç ve kudretin sembolüdür. Doğunun ve batının hakimiyetini sembolize eder. Çift Başlı Kartal sembolünü, Türkler Orta Asya kültüründen göçler ve fetihler sayesinde tüm Dünya’ya taşımıştır. 

Şaman inancında ;Yer ile Göğün arasındaki çelik kapıyı tutan bir Kartal'dır.

alıntıdır





__________________UÇ KARTALIM UÇ_______________