Translate

5 Aralık 2013 Perşembe

Ermeni Meselesi Üzerine – Kemal ATATÜRK






- “Merkezi Erivan olan Ermeni Cumhuriyeti’ne karşı dostça olmayan hiçbir niyetimiz yoktur (…) Bununla beraber, hakikat olan şu kadarını biliyoruz ki, bu yeni devletteki Ermeniler, Ermeni müfreze kumandanının emirleriyle, Müslüman unsuru imha etmek üzere faaliyette bulunuyorlar. İngilizler, bu hareketlerin cereyanı esnasında, bir yandan Ermenilerin Müslümanlara karşı tutumlarını teşvik ettiler, hatta onları bu konuda kışkırttılar; diğer yandan Ermenilerin tecavüzlerini bize sayıp döktüler ve bunları tahammül edilemez hareketler olarak nitelediler ve bu komşu devlete saldırarak misillemede bulunmaya bizi zorladılar. Fakat biz hakikatin kendini göstereceğinden emin olarak Ermeni tahriklerine tahammül ettik.”

(General Harbord’a verilen muhtıra, 24 Eylül 1919, Atatürk’ün Bütün Eserleri (ATABE), Kaynak Yayınları, cilt 4,s. 106-113)



- “Ermeni Patriği Zevan Efendi, geçenlerde Teologos gazetesinde yayımladığı bir mektubunda, birçok Ermeni ailelerinin, son milli harekattan korkarak Erzincan, Erzurum, Samsun, İzmit ve Adapazarı gibi Anadolu havalisinden göç etmekte olduklarını öne sürüyor ve bu şekilde milletin sırf milli haklarını müdafaa emeliyle vücuda getirdiği birliği, bir Ermeni veya gayri Müslim unsurlar aleyhtarlığıyla şaibedar etmek istiyor. Bunun için, hakikati bu kere ayrıca açıklamaya mecburiyet görülmüştür.
(…) birkaç zengin aile, kendilerince emin gördükleri bir tarafa hanelerini nakletmişler ise de, bu da, Mütarekeden beri Adana ve havalisinde ve bağımsız Ermenistan’daki çoğunluğu temin için, Ermeni komiteleri ile bizzat Patrikhanenin teşviklerine kapılan ailelerdir.”

(Ermeni Patriği Zaven Ef endi’nin mektubu üzerine gazetelerde yayımlanan açıklama, 21 Ekim 1919, ATABE, c.11, s.352)



Bazı Türkler vatanlarını kabahatli gösteriyor:

- “Tekrar ediyorum, aleyhimizde öne sürülen görüşler yanlıştır. Bu hususu yalnız Batı’ya değil, hatta vatandaşlarımıza da ehemmiyetli bir surette ihtar etmek lüzumunu hissediyorum. Çünkü milletin tarihini okumamış veya milli histen mahrum kalmış olması lazım gelen bazı şahıslar, yabancıların aleyhimizde öne sürdükleri ithamları reddetmedikten başka, vatanlarını, milletlerini kabahatli göstermekten çekinmiyorlar.”

(Ankara’da eşraf ve ileri gelenlerle konuşma, 27 Aralık 1919, ATABE, c. 6, s. 28-29)


Fransızlar sözlerini tutmadı:

- “Maraş (ta) (…) Ermenileri geri çekerek, İslamlar aleyhindeki zulme nihayet vereceklerini söyleyen Fransızların bu defa birlikte İslam halkı katliam eyledikleri son derece dikkate değerdir.”

(Harbiye Nazırı Cemal Paşa Hazretleri’ne, 11 Ocak 1920, ATABE, c. 6, s. 128)



Vahşetin sorumlusu Ermeniler ve onların tahrikçileridir:

- Güney işgal bölgelerindeki Fransız kuvvetleri tarafından silahlandırılan Ermeniler, Fransa himayesinden cüret alarak bulundukları mahallelerdeki İslamlara musallat olmakta ve intikam fikriyle her tarafta merhametsiz bir şekilde katil ve imha siyaseti yoluna gitmektedirler. Maraş feci hadisesi bu sebepten ortaya çıkmış(tır) (…) Tarihte emsali görülmemiş olan bu vahşetin faili Ermeniler olup, Ermenilerin intikam fikri ve tecavüzleri neticesi meydana gelmiş bazı vakalar var ise, bunun mesuliyeti milletimize değil bizzat Ermeni milletine ve onun tahrikçilerine ait olmak lazım gelir.”

(Harbiye Nazırı Fevzi Paşa ile haberleşme, 20 Şubat 1920, ATABE, c. 6, s. 359-360)



Ermenilerin tecavüz ve katliamlarına işgal kuvvetleri kumandanları ses çıkartmadı:

- “Avrupa’da zararlı cereyanlar yaratmayı menfaatları icabından görenler tarafından Anadolu’da yeniden yirmi bin Ermeni’nin katlolunduğu hakkında pek iğrenç ve katiyen hakikate aykırı haberler uyduruldu.

(…) Maraş, Urfa havalisindeki çarpışmalar (…) Kilikya ve civarına hariçten getirilen ve yerli ahaliden silahlandırılan Ermeni erlerinin, katiyen tahammül edilmez tecavüzleri ve işgal kuvvetlerinin sebepsiz yere devamlı olarak işgal alanını genişletmesi ve bilhassa işgal kuvvetleri kumandanlarının, haris Ermeni erlerinin İslam ahali aleyhinde tatbik eyledikleri tecavüzlere ve yolsuzluklara hoşgörü göstermesi neticesinde, mahalli ahalinin galeyanıyla bilmukabele vuku bulan çarpışmaların tabii neticesidir.”

(Dersaadet’te İtilaf Temsilcilerine Amiral Bristol Cenapları’na, 7 Mart 1920, ATABE, c. 7, s. 66-67)



İddialar kesinlikle doğru değildir:

- “S. (Soru) Son zamanlarda Türklerin Ermenilere katliam yaptıkları hakkında yayımlanan ithamlar doğru mudur?

C. (Cevap) Türkler tarafından Ermeniler aleyhinde kıtal yapıldığı hakkındaki son rivayetler ve duyurular bir takım yalanlardan ve uydurmalardan ibarettir. Bunların katiyen doğru olmadığına emniyet edebilirsiniz. Bu hakikatin belgelenmesi için tarafsız heyetlerin memleketimizde tam bir serbesti ile soruşturma icra eylemelerini memnuniyetle kabul ederiz.”

(ABD’li istihbaratçı Teğmen Robert S. Dunn ile görüşme, ATABE, c. 10, s. 288-291)



Dünya kamuoyu ikiyüzlü davranıyor:

- “Harbi Umumi esnasında yapıldığı mütemadiyen ağızlarda dolaşan Ermeni katliam ve tehciri hakkındaki hükümetinizin resmi görüşü nedir?

(…) Rus ordusu 1915’te bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Ermeni komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. (…)

İkmal ve yaralı konvoylarımız acımasız şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu.

(…) İngiltere’nin barış zamanında ve harp sahasından uzak olarak İrlanda’ya reva gördüğü muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya kamuoyu, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz. Bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine, tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunların çoğu, şayet İtilaf devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi, evlerine dönmüş olurlardı.”

(Amerikalı Gazeteci Streit ile mülakat, 26 Şubat 1921, ATABE, c. 11, s. 61-63)



Bu mesele Kars Antlaşması ile çözüldü:

- “Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin hakiki menfaatlerından ziyade cihan kapitalistlerinin iktisadi menfaatlerına göre halledilmek istenilen mesele, Kars Antlaşması’yla, en doğru hal suretini buldu .”

(1 Mart 1922’de Meclisi açış konuşmasından, ATABE, c. 12, s. 285)



Kemal ATATÜRK

ve diğer yazıları

____________________________