Translate

14 Şubat 2013 Perşembe

PROMETHEUS ve SUSTURULANLAR



“Sözünü sakınmıyorsun , başına gelen boyun eğdirmiyor sana”
Prometheus’un başına gelenleri anlatan koro bunları söyler….
“Sözünü sakınmıyorsun “ diye aslından çevrilen cümle aslında “agan eleutherostomeis” “dilin fazla özgür” anlamına gelir.


Prometheus'a bilinci özgürlük sağlamaktadır. Dramın özü de bu özgürlük-köle sorunudur. Onun asıl önemini de biz ancak tragedyanın yazıldığı çağı göz önünde tutmakla anlayabiliriz. V. yüzyıl Atina'sında kölelik de, zorbalık da yasalara uygun canlı kurumlardı. Prometheus herhangi bir köle gibi "desmotes", yani zincire vurulmuştur; işkencesenin büyüklüğü zincire vurulmuş olmasında değil, bir tanrı iken köle durumuna düşürülüp, köleliğinin bu kadar kötü koşullar içinde geçmesindedir.



Ne var ki köleliği doğal ve olağan sayan bir ortamda Zeus Prometheus ilişkisini bir sorun olarak ortaya atmak, yargılarcasına tartışmak ve hakkın köleden yana olduğunu belirterek, zorbalığı bütün ayrıntılarıyla eleştirip yermek Aiskhylos'un tek başına giriştiği ve başarıyla sonuçlandırdığı koca bir iştir. Tragedyasına eşsiz bir değer veren bu sorunu adım adım inceleyebiliriz "Prometheus"ta.



Titanları yenip yönetimi ele aldıktan sonra, Zeus bir düzen kurmaya girişmiştir. Bu düzende kendine krallık tahtını ayırdığı halde, öbür tanrılara da şeref payları, egemenlik alanları dağıtmıştır. Ne var ki bütün tanrılar paylarına düşen alanı yönetirken Zeus'un buyruğuna uymak zorundadırlar. Piyeste karşımıza çıkan tanrıların hepsi bu düzeni benimsemiş, Zeus'un buyruklarını isteyerek yada istemeyerek yerine getirmektedirler. Tek baş kaldıran Prometheus'tur.



Kavga Zeus'la Prometheus arasındadır ve bir özgürlük-kölelik kavgasıdır. Evreni yöneten, tanrıların ve insanların egemeni Zeus özgürdür, prangaya vurulmuş, ıssız bir kayalıkta sonsuzluğa dek işkencelere mahkûm, ölümsüz olduğu için canına kıyma özgürlüğünden de yoksun Prometheus köledir. Ama bakalım gerçekten de öyle mi?



Prometheus'u kayaya çakan Kratos (Güç) şöyle diyor:



Her varlık çoktan bir kaderle yükümlenmiş, Tanrıların başıdır yalnız yükümlü olmayan: "Zeus'tan başkası özgür değildir".



Olaylar da Kratos'un bu sözünü doğrulamaktadır: Sert, amansız, insafsız bir zorba gibi dünyayı keyfine göre yöneten Zeus her isteğini yüzde yüz gerçekleştirmektedir. Evren "Prometheus" tragedyasında Prometheus ve İo gibi Zeus'un kurbanları, Kratos, Bia, Hephaistos'la Hermes gibi Zeus'un uşakları ve Okeanos gibi Zeus'un dalkavuklarıyla dolmuştur. Geçmişi yendikten sonra, Zeus bugün ve yarını da yasalarının tekeline geçirmişe benzer. Oysa gerçek tam tersinedir: Gerçekte Zeus köle, Prometheus özgürdür. Bu özgürlüğü Prometheus nasıl ele geçirmiştir?



Burada efsaneyi bir yana itip, kendi çağımızın egemenlik kavgalarına bakabiliriz: Yönetimi ele geçirmiş nice iktidar sahibi kişi ya da partiler vardır ki, karşılarına dikilip direnen tek tuk düşünce sahiplerini susturup yok edebileceklerini sanırlar, oysa sonuç umduklarının tersine çıkar: İktidar sahipleri devrilir gider, düşünce sahipleri yener ve kalır. İnsan toplumunun bu derişmez yasasının bilincine varan Aiskhylos onu Prometheus diye bir efsanelik kişinin arzından bildiriyor bize dek: Akıl gücü kaba güçten üstündür, düşünceye gem vurulamaz, özgür düşünce tutuklanamaz, susturulamaz, alt edilemez, olaylar nasıl gelişirse gelişsin, gelecekte egemenlik kaba kuvvetin değil, özgür düşüncenindir.



Aiskhylos toplumların yönetiminde, geçmiş, hal ve geleceği bu açıdan eleştirerek, bize eşsiz değerde bir politika dersi veriyor bu tragedyasıyla: Akıl gücünün kaba kuvveti nasıl yendiğini adım adım izledikten sonra, akıl gücü üstüne kurulan yönetimin akla ve özgür düşünceye saygıyı elden bırakıp, ona sırt çevirince, nasıl zayıfladığını ve devrilmek tehlikesiyle karşı karşıya geldiğini gösteriyor. Zeus bütün kurbanları, uşakları, dalkavuklarına karşın bir çocuk gibi zayıf ve çaresizdir: Onu yıkımdan kurtaracak tek kişi akıl gücünün taşıyıcısı Prometheus'tur.



Zeus tutukladığı düşmanının elinde tutukludur aslında. Efsane, Prometheus'a, geleceği öngören bilici der, çağımızsa biliciye inanmaz, ama düşünürün akıl gücüyle geleceği öngördüğünü, insanlığa yaptığı bu hizmete karşılık kör iktidarların baskısına uğrayıp olmadık cezalara çarpıldığını da bilir. Aiskhylos'un tragedyasını bu açıdan okuyun, göreceksiniz ki çağımızın dramını yansıtır.



Bu kadarıyla "Prometheus" politik piyesin ta kendisidir, ama Aiskhylos politika anlayışının en devrinini yansıtmakla kalmamış, uygarlık değerlerinin ne olduğunu kavrayıp dile getirmekle insancı eserin en özlüsünü de vermiştir. Ateşi tanrılardan çalıp insanlara vermek ne demektir? Başkalarının bir efsane niteliğinden öteye götüremedikleri bu sembolü Aiskhylos insanlık açısından ele alıp, uygarlığın tarihçesini çizmek gibi tiyatro eserlerinde eşine rastlanmayan güç bir işi başarmaktadır.



Düşüncesi günümüzün olaylarını aydınlatacak kadar derine giden bu yazarın sanat ustalığı da şaşırtıcıdır: Okuyucu dikkat etti mi ki başlangıçta Zeus'un uşakları Prometheus'u kaba güce başvurarak tutukladıkları sahnede, Prometheus bir tek söz söylemez: Kayaya çakılmasına, zincire vurulmasına ve Kratos'un sövüp saymalarına sessizce katlanır, ama tragedyanın sonunda Zeus'un casusu Hermes'le kölelik-özgürlük tartışmasında tanrıları beş paralık ettikten sonra, başına saldıkları doğal belaları bir bir izleyip diliyle canlandırır gözümüzün önünde, dünya başına yıkılıp koruyla birlikte gömülüp yok olana dek konuşmakta direnir Prometheus. 



Son sözünü söyler ve sonra ölür. 



Kıyamet de kopsa son söz özgür düşüncenindir, 



demek istiyor Aiskhylos.....




Kaynak: Mitoloji sözlüğü





  PROMETHEUS'UN IŞIĞI SÖNMEYECEKTİR.




PROMETHEUS VE ATLAS (altlarındaki LALE'leri gördünüz mü ?) !!!



Seramik : Vatikan Müzesinde

Laconic kylix with Prometheus and Atlas


Cerveteri , 560-550 BC.

painted ceramic , height cm 14 - diam. cm 20.2 , cat. 16592
Laconic ceramics stand out among the various types of production of Greek ceramics. It is documented here by a famous kylix (goblet) made in Sparta shortly before the middle of the 6th century BC and attributed to the Painter of Archesilas II. 
We can admire on it one of the first known illustrations of the myth of Atlas. A bearded Atlas bends his knees under the weight of the mass that he must support on his shoulders, having been condemned by Zeus to keep heaven and earth separated. Associated in his punishment is another Titan, his brother Prometheus, guilty of having given fire to men.
He is tied to a pole and subjected to the perpetual torture of the eagle who eats his liver which grows again every night to be eaten once again. The placing of these two episodes together has led to the supposition that our painter must have been inspired directly by the Theogony of Hesiod, where the two Titans are described one after the other.

SB.



***