Türk tarihinin ısrarla unutturulmaya çalışıldığı bugünlerde köklerimizin ne kadar derinde olduğu ortaya çıkıyor.
Milletin kimliğini oluşturur;
Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu, mitolojiyi “toplumların var oldukları andan itibaren kozmosa, tabiata, evrene anlam vermek için oluşturdukları sistem; kozmosu, evreni, insanı, varoluşu, ölümü ve sonrasını arayan bir bilim dalı” olarak tanımladı. Yeryüzünde millet olmuş her toplumun mitolojisi olduğunu belirten Çoruhlu, mitoloji deyince akla neden sadece Yunan mitolojisi geldiğini “Bunun nedeni Batı tipi düşünme... Bu da oryantalizm denen mantıkla yola çıkıldığı için oluyor” sözleriyle açıkladı.
İdeolojiler değiştirebilir;
“Mitoloji yaşayan bir şeydir” diyen Prof. Çoruhlu şöyle devam etti:
“Bazen ideolojiler onu değiştirir. Mesela Kıbrıs harekâtında bizim askerlerimizin arkasında ’yeşil sarıklılar vardı’ denir. Bunu halk bazen de devlet hemen oluşturur bu durumlarda. Ayrıca, Türk mitolojisi çalışmaları Cumhuriyet dönemi ile başlıyor. Türk mitolojisi sanat eserlerine konu olmadığı için gelişmediği söyleniyor ama öyle değil. Türk mitolojisi pek çok sanat eserine konu olmuş ve kullanılmış.”
Osmanlı döneminde de mitolojilerle ilgili minyatür çalışmalarının yapıldığı ilk kez Ceviz Kabuğu’nda ortaya çıktı. Hulki Cevizoğlu, Adem’le Havva’nın cennetten kovuluşunun tasvir edildiği minyatürü gösterirken, Prof. Çoruhlu da Osmanlı döneminin mitoloji açısından pek fazla incelenmediğini kaydetti.
Birliği sağlamak açısından önemli;
Prof. Çoruhlu efsane ya da mitolojilere sahip çıkmanın toplumsal birliği sağlaması açısından çok önemli olduğunu vurguladı. Bu tip mitlerin toplumda ortak bir dil oluşturup ortak bir yola yönlendirdiğini ifade eden Çoruhlu, Ardahan’ın Damal ilçesinde yılın belli dönemlerinde ortaya çıkan ve Atatürk’e benzetilen gölgeye de değinerek şunları söyledi:
Bağımsız toplumlara özgü;
“Atatürk’ün siluetinin yansımasının arkasında eski mitlerin etkisi var... Bu tip mitler geliştikçe toplumda bir birlik ve ortak düşünce yaratıyor. Mitlerin bilimsel olup olmamasının önemi yok. Önemli olan toplumu bir araya getirmesi aynı yöne yönlendirmesidir. Dolayısıyla mitolojiyi ele aldığınızda Türk milletinin kimliğini irdeliyoruz demektir. Ama bu laboratuarda inceleme yapılabilecek bir konu değil. Bana göre mitler toplumları canlı tutan unsurdur. Mitoloji yaratan uluslar bağımsız uluslardır. Bağımsız toplum kendisini dünyanın merkezine koyar ve kendi mitolojisini oluşturur.”
Türk Mitolojisi Nedir?
Çoruhlu, Türk mitolojisinin Avrasya’ya yayılmış tüm Türk halklarının mitlerini barındırdığını ancak bölgesel farklılıklar olabildiğini kaydetti. Çoruhlu, “Türk mitolojisinin önemli bir kesimini Şamanizm oluşturuyor ama farklı toplumlarla ilişkileri olduğu için başka izler de var. Maniheist mitoloji var mesela. İslamiyet’e geçtikten sonra bir dönüşüme uğratmışlar. Tabi bazı dönemlerin ideolojilerinin oluşturdukları mitler var. Mesela dua ederken elleri göğe açmak Şamanizm’den gelen bir alışkanlık” dedi.
Tanrı-Allah kavramı;
Tanrı ile Allah kavramları arasında fark olduğunu öne süren siyasi görüşe değinen Hulki Cevizoğlu’nun, “Tanrı demeyin Allah deyin diyor. Tanrı derseniz başka anlama gelir deniyor. Aradaki farkı açıklar mısınız?” sorusuna Prof. Çoruhlu,
“Tanrı, sözcüğü günümüze kadar ulaşabilmiş öz Türkçe bir kelimedir. Allah teriminin açıkladığı şeyle Tanrı’nın açıkladığı şey sadece müslüman Türk toplumlarında aynıdır. Diğerleri Tanrı dendiği vakit evrenin yaratıcısını kastederler ama kafalarında Gök Tanrısı vardır. Bazı toplumlarda onun daha sonra Kayrakhan ya da Ülken denilen şekilleri vardır. Bunlar zamanla Gök Tanrısı olmuştur” karşılığını verdi.
Mitoloji, toplumun dokusunu ortaya koyar;
Araştırmacı Yazar Turgay Kürüm, mitolojilerin toplumların karakteristik yapılarını ortaya koyduğunu söyledi. Kürüm, son yıllarda ortaya çıkan toplum mühendisliği kavramı ve mitolojiler kullanarak milletlerin sömürülebildiğini ifade etti. “Toplumların 20 yıl sonraki durumu ile ilgili simumilasyonları (benzetim) yapılabiliyor” diyen Kürüm, “Mitolojiler toplumun dokusunu ortaya koyar. Mitoloji durduk yere olmaz” şeklinde konuştu.
Türklerde tek bir tanrı olduğunu kaydeden Kürüm, “bazen tanrı oluyor bu bazen Umay ya da Ülgen oluyor. Türkler uzun zaman göçebe yaşıyor. Yerleşik topluma geçince bu doğa dinleri ihtiyaçlara karşılık vermiyor. Bu nedenler olaylara daha farklı bakmaya ve farklı arayışlara giriyorlar. O zaman da kahramanlar oluşturmaya mitler yaratmaya başlıyor” dedi.
Daha geniş yapıya sahip;
imzasına koymuş.”
İslam öncesi tarih yok sayılıyor;
Yeniçağ gazetesi yazarlarından Selcan Taşçı, Türk tarihine karşı güçlerin sadece dışarıda değil içeride de var olduğunu gözler önüne serdi. Üniversitelerde İslamiyet öncesi Türk tarihinin yok sayıldığını belirten Taşçı, iletisinde şöyle diyor: “Lisans eğitimimi yaptığım İstanbul Üniversitesi’nde Yunan mitolojisi zorunlu dersken Türk mitolojisi okutulmuyordu. Verdiğimiz mücadelelerle 2006 yılından bu yana seçmeli ders olarak okutulmaya başladı. Birçok üniversitede Türk sanatı yerine Türk İslam sanatı kürsüsü açılması, gençlerin İslamiyet öncesi Türk kültürüne yabancılaşmasına yol açıyor. Göçebenin medeniyeti olmaz anlayışı ile bu dönem yok sayılarak veya üstünkörü geçiştirilerek yoğunlaştırılmış bir Osmanlı dönemi öğretimi yapılıyor. Sonra da Ergenekon’u öğrenmek böyle hukuk garabetleri vesilesi ile oluyor. Oysa bugün terör simgesi sayılan renklerden; bazı kesimlerin ’kızılbaş geleneği’ diye dışladığı kızıl renk, temel kültürel kodlarımızdan başka bir şey değil.”
Sayılar, semboller ve renklerin anlamları;
Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu Türk Mitolojisi’nde yönlere göre belirlenen bazı renklerin ön plana çıktığını belirtti. “4 ana yöne göre, kuzeyin rengi siyah, doğunun rengi mavi ya da yeşil, batının rengi beyaz, güneyin rengi kızıl olarak ifade edilmiş. 19 sayısı, Allah’ın isimlerinden Vahid’in yani birin sayısal değerini ifade ediyor. 7, gök katları ve yer katlarından söz edilirken İslam öncesinde yedi kattan söz ediliyordu.
9 ise tasavvufla ilgili bir inanış. Teşbih olarak kullanılıyor. 9. kat gökte arş denilen bir kat var. Allah’ın tahtının burada olduğuna inanılıyor.”
Kaynak: CEVİZKABUĞU /2009 Hulki Cevizoğlu
*Yaşar Çoruhlu, Türk Mitolojisinin ABC’si, İstanbul 1999.
*Yaşar Çoruhlu, Türk Sanatında Hayvan Sembolizmi, İstanbul 1995.
*Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş, 9 c., Ankara 1978-1987.
*Emel Esin, Türk Kozmolojisi (İlk Devir Üzerine Araştırmalar), İstanbul 1979.
*Abdimalik Nisanbayev, Kazakistan’da Dede Korkut, (hzl. Dinara Düysabayeva - Banu Muhyayeva - Sadık Tural), Ankara 2000, Atatürk Kültür Merkezi Yay.
*Abdülkadir İnan, Manas Destanı, İstanbul 1992, Milli Eğitim Bakanlığı Yay.
*Abdülkadir İnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm, Ankara 1986.
*James George Frazer, Altın Dal (Büyü ve Din Üzerine Bir Çalışma), (çev.: Mehmet H. Doğan), İstanbul 2004.
*Jean Paul Roux, Altay Türklerinde Ölüm, (çev.: Aykut Kazancıgil), İstanbul 1999.
*Jean Paul Roux, Orta Asya’da Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar, (çev. Aykut KazancıgilLale Arslan), İstanbul 2005.
*Jean Paul Roux, Türklerin ve Moğolların Eski Dini, (çev.: Aykut Kazancıgil), İstanbul 1994.
*James George Frazer, Altın Dal (Büyü ve Din Üzerine Bir Çalışma), (çev.: Mehmet H. Doğan), İstanbul 2004.
*Jean Paul Roux, Altay Türklerinde Ölüm, (çev.: Aykut Kazancıgil), İstanbul 1999.
*Jean Paul Roux, Orta Asya’da Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar, (çev. Aykut KazancıgilLale Arslan), İstanbul 2005.
*Jean Paul Roux, Türklerin ve Moğolların Eski Dini, (çev.: Aykut Kazancıgil), İstanbul 1994.
YAŞAR ÇORUHLU ile Türk Mitolojisi
Öteki Gündem Programı
Öteki Gündem Programı
SB.