Translate

21 Ekim 2012 Pazar

TÜRKLER VE KIZILDERİLİLER






Kızılderililerin Kimliği
Adları: Hintli(indian),KızılDerili (Red Skin,Peau Rouge), Ameridian
Soyadı : Turanid
Doğum Yeri: Kuzey Doğu Asya / Sibirya / daha sonra Kuzey Amerika ve Güney Amerika
Dili : 5 ana dalda toplanan 2000 kadar (lehçelerin dışında) çoğunluğu Türkçenin de bağlı olduğu Ural-Altay dillerinin özelliği olan "agglutinant" yapışık ekli grubundan.Çok ufak bir kısmı (Otomi kabilesi), Çince gibi tek heceli. Özellikle Aztek, Maya, Olmek ve İnka uygarlıkların parladığı bölgelerde 320 kadar Türkçe kelime tesbit edilmiştir.
Akrabaları: (Yeğen gibi) Türkler,Moğollar,Çinliler



Türklerin Kimliği
Adları :Türk
Soyadı: Turanid
Dili: Ural-Altay dil grubundan Türkçe bunların lehçeleri
Akrabaları: (Amcaçocukları) Macarlar, Finler, Kızılderililer, Japonlar

Oğulları: Kıbrıs/Batı Trakya/Balkan Türkleri,Azarbaycan Türkleri, Türkmenler,Kazaklar,Kırgızlar,Özbekler, Uygurlar,Altaylılar, Yakutlar,Kıpçaklar,Tatarlar,Başkurtlar ,Kerküklüler, Gaga (Gök) Oğuzlar-Gagavuzlar , Tuva ve Şor'lar...vb.





Önce şunu belirteyim. Ben Kızılderililerin Türk olduklarını iddia etmiyorum. Kızılderililer, Özbeklerden, Kazaklardan, Azerbaycanlılardan vb. farklı olarak bizimle aynı atadan gelme değillerdir. Daha çok Macarlar gibi "amcaoğlu" durumundadır. 
Arjantin'de Lappata Üniversitesi araştırmacıları ve ABD'de Kansas Enstitüsünden A.Bergen, Doğu Asya'da Yenisey ve Altaylardaki Türklerin kromozomlarındaki (Y) özelliğinin bütün Kızılderililerdekinin aynı olduğunu bulmuşlardır.



ALTIN ELBİSELİ ADAM / KAZAKİSTAN BAŞLIĞINDA OKTAN SÜSLER VARDIR

KIZILDERİLİLER'İN BAŞLIĞI....


Temmuz 1994'te Tübitak'ın yayınladığı bilim ve teknik dergisindeki "Aztekler" araştırması durumu etraflıca anlatıyor. Piramitler Mısır'ınkine değil Sümer Ur kentinde bulunan piramite benzer, basamaklı ve dış köşeleri dümdüz değildir.Olmek-Maya-Toltek-Aztek Kızılderilileri buna benzer piramitler yapmıştır. Bağlantılar hala araştırılıyor. (Sümerlilerin Türk oldukları kanıtlanmış ve bilim dünyasında kabul görmüştür, ama sesli söylemezler.! )




ÖN-TÜRKLER:

Aral gölü civarında, Bakır Tenlilerle Alpin'lerin ilk evliliğinden doğan "Ön-Türkler", güneye Mezo-potamya'ya inince, "Ön-Sümer"ler (Proto-Summerians) MÖ.4000' ve "Sümer"ler MÖ.3600 olarak ve Anadolu'ya MÖ.4000'lerde giren kolları ise "Ön-Hitit" diye tarih sahnesine çıkmışlardır. Binlerce yıl boyunca Anadolu'yu dolduran ve Ege kıyısına kadar ulaşanların bir kısmı "Etrüsk"(Trisk) olarak denize açılmış bir kolu Kuzey Batı İtalya'ya yerleşmiş, bir kolu da 'başları tüylü müthiş denizci Tirhenler' olarak Mısır'ın Akdeniz kıyılarına akınlar yapmışlardır. Sonrada Cebelitarık'ı aşarak Atlas Okyanus yoluyla MÖ.2000-1300'de Amerika'ya (Meksika Vera Cruz körfezine) ulaştığı iddiam vardır.

Sümerler insanlığın ilk medeniyetini başlatmış ve 260'a yakın icat ve buluşları hala kullanılmaktadır. Sümerlerin-veya onlarla birlikte yola çıkan Ön-Türk'lerin- Körfezin daha doğusunda yurt tutanları Elam, Kuzey Hindistan'a yerleşenleri de Mohencadaro ve Harappa kent-uygarlıklarını başlatmışlardır. Mısırın "Asya'dan gelen Güneş tanrısının oğulları" ilk sülalelerin firavunlarını ve ruhban sınıfını oluşturmuşlardır.



SÜMER -UR ŞEHRİ PİRAMİDİ

AZTEK PİRAMİDİ

AZTEK PİRAMİDİ/ ZİGURAT ŞEKLİNDE


ETRÜSK PİRAMİDİ/ ZİGURAT ŞEKLİNDE



Anadolu'ya gelen "Ön-Hitit"ler MÖ.2000'de yurtlarına giren Aryen soylu Hitit uygarlığının mayası olmuşlardır.

Etrüsklerin İtalya'ya yerleşenleri parlak bir medeniyet yaratmış, dişi kurtun emzirdiği iki prensi, Latin'lerin başına geçip Roma şehrini kurmuş, sonra Romalılar, "Tarkan" sülaleli Etrüsk krallığını yıkmışlarsa da Roma uygarlığını birlikte oluşturmuşlardır.

Trisk'lerin diğer kolu Tirhen'ler gerçekten Amerika'ya varmışlarsa, o kıtanın "Olmek" diye bilinen ilk büyük medeniyetini başlatmışi etrafa da tohumlarını saçmışlardır.

İşte Ön-Türk'lerin ön ve ilk tarih çağlarında gerçek marifetleri bunlardır. Yeterince övünülecek şeylerdir; gerçek olmayan başka başarılarda pay kapmaya ve abartılara sapıp bunları da şüpheli yapmaya gerek yoktur.



AZTEK

ETRÜSK 

HUN


ÖN-TÜRK'TEN İLK-TÜRK'E

Ön-Türk'lerin MÖ.5000-1000 yıllarına sığan bu tarihlerinin ardından, İlk-Türk'lerinki başlar. Gene batı yönünden gelme Alpin'lerle (aralarında İlkTürkler de olabilir), Kuzey Asya'da arta kalmış "Ameridian" (Asya Kızılderilileri) ile ALtay dağları bölgesinde 2.evliliklerini yapmışlar,bundan da Kun-Hun-Hyung-nu adını alacak olan İlk-Türkler tarihe doğmuşlardır.(MÖ.1500)

Hun tarihini hepimiz biliyoruz, Türktürler. Biline iki olay daha vardır; Birincisi, MS.300-500 tarihlerinde, Bering boğazından teknelerle bazı Hun boyları Amerika'ya ulaşmasıdır. Kanada'daki NaDene Kızılderi kabilelerinin, hatta Atabaskan dili grubundan Aztek'lerin bunlardan olması ihtimali kuvvetlidir. İkincisi, İlk-Türklerin (Hun'ların) ya da Güney Türkistan/ Tanrı Dağları yoluyla gelen Ön-Türklerin (Çu-Su'ların) Çin'e girip, Çin milletle medeniyetinin oluşmasında temel payı olan "savaş arabalı" Çu sülalesini kurmalarıdır. Orta ve Güney Amerika'ya Çu'lar çağında Çin'den gemilerle göçler geldiği ileri sürülmektedir.

Sık sık türklerin başka ülkelerde ,başka milletlerin üzerinde egemen olmaları ve sülale kurmaları yadırganmamalı; bunu tarihi çağlarda da sık sık yaptıkları bilinen bir gerçektir. Çin'in Çu'lardan sonraki 4 sülalesi, Moğolların başına geçen Börültegin "Cengiz" sülalesi , Abbasi'lerden sonra İslam Arap dünyasının bir çok krallıklarından, Mısır'da ,İran'da (son şah Pehlevi'den önceki 4 sülale) ,Afganistan'da 3 , Macaristan'da 2 ve Hindistan'da kurulan 5 devletin sülaleri hep Türk kökenliydi.

Peru'da MS.13-15.yy.larda bir uygarlık kuran ve kendisinden önceki Tiahu-Anako ve Aymara kavimlerinin kültür ve geleneklerine sahip çıkan İnka'larınd KAPAKTOKON efsanesi ise şöyledir:

Manço Kahan'ın (veya Kapan'ın) atası Atağ (Atau) bir felaketten tek sağ kurtulandır. Dışarı aleme dört yanı kayalarla kapalı olan bir mağaraya sığınır, fakat bir daha dışarı çıkamaz. bir gün kurdumsu bir hayvan (çakal) kılığında Güneş Tanrısı Er-Ak-Koca (İrakoca) ona nurlu bir taş verir, Atağ da bununla kayaları eritir, kavminin başına geçer ve cihangir bir devlet kurar.

Bu kitabı yazarken bir haber geçti elime : Rus genetik bilimadamlarının DNA testleri sonucu Kızılderililerin Türklerle akrabalığını kanıtladıklarıydı .


Bu kitapta da anlattığım gibi, Kızılderililerle Türklerin akrabalığını apayrı iki olay olarak görmek lazımdır. Biri 10-12000 yıl önceleri ve daha sonra 5000 yıl önceleri Doğu Asya ve Orta Asya'da, Kızılderililerin atalarıyla, Alpin ırkın ecdadının "evlenmeleri" sonucu doğan "Türk" soyunun bu yolla Kızılderililerle akrabalığı "amcaoğlu" gibi bir akrabalıktır. Akrabalık sadece bir kaç kilim desenleri veya dil benzerlikleriyle sınırlı değildir. DNA ile de kanıtlanmıştır.

Diğer olay ise, Türklerin ayrı kimlikleriyle tarihe ayak bastıkları çağlarda (Hun'ların atası MÖ.2000-MS.300) Bering Boğazından geçerek, Kuzey Amerika'daki Kızılderililer arasına karışmaları.
Bu iki olayın dışında , bir de Etrüsklerin göçü var ki, belki de işin en ilginç yanıdır. MÖ.1000'li yıllarda, Ege kıyılarından yola çıkan denizci Turska'lar (ki bir kolları İtalya'ya göçen Etrüsklerdir). Atlas okyanusunda akıntıya kapılıp Meksika Körfezine (Vera Cruz) varmış ve Kolomb Öncesi büyük Amerikan uygarlıklarının ilk kıvılcımını "Ulmek-Olmek" ler olarak çakmışlardır. Bu tezi ortaya atan iki Etrüskolog vardır, Roma Üniversitesinden Prof.Mario Baltone ile Yale Üniversitesinden Dr.Gattoni Celli.








Türklerin İlişkilerine Dair Eski Tezler :

*16.yy''da E.Brererwood Amerika'da Türk-Tatarlara atıf yapan kitabı vardır.

*1673'de John Jocelyn ,Mohawk Kızılderililerinin "tatarca" konuştuğunu iddia eder ve "Türkçe ile aynıdır" diye ilave eder. (Account of Voyages to the New World,1973)

*Bilgin Von Humboldt 1800'lerde Amerika'da araştırmalar yaptıktan sonra yazdığı eserinde (Vuesdes Cordillietres) ,Amerikan dillerinden derlediği 137 kelime kökünün Ural-Altay dilleriyle, hatta açıklıkla Uygurcayla izah edilebileceğini belirtir.

*1927'de Rio'da toplanan 20.Amerikancılar Kongresinde Çinli Toung-De Kien, Çin menşe tezini ileri sürerken, bunu Türk soyundan olan "Çu'ların zamanına bağlar ve Amerikan yerlilerini "Altayh" diye tanımlar.(De l'origine des Americans Precolumbiens). Sık sık da;"medeniyet getirici efsanevi şahsiyetlerin Beyaz ırktan olduklarını belirtir.

*1935'te Roma'da toplanan 19.Oryantalistler Kongresinde, Montevideo'lu Prof.Ferrario, Türkçeyle Keçua (İnka) dilleri arasındaki benzerliğe ciddi şekilde dikkati çeken ilk bilgin olmuştur. (Della,bassibile parentela fra.lea lingue "altaiche" ed alcune americane - bunda Amerikan dillerinden sade Keçua ile Altay dillerinden de sade Türkçe karşılaştırılmıştır.)

* Aztek medeniyetlerindeki Türklük izlerine , özellikle 12 Hayvan Takvimi'ne dikkat çekerek 1945 'de Türkolog Prof.Zeki Velidi Togan'a anlatmış ve aylarca bunun üzerinde fikir alışverişinde bulunmuştum. Bunun neticesinde 1946'da yayınlanan "Umumi Türk Tarihine Giriş" eserinde , Sayın Togan bu Türklük izlerini ve takvim konusunu ele almıştır.

* 1952'de Amerika'da "One America" (PrenticeHall Yayınevi,New York) adlı eserde "Amerika'ya ilk göçler" konusu işlenmiş ve 1002 yılında Vikinglerin Leif Ericson'u ile birlikte Kuzey-Doğu Amerika'ya ilk ayak basanlar arasında (hatta Amerika'ya ilk adını veren "Vineland" ismini takan) "Tyker" adlı Türkün bulunduğunu, İskandinav "saga"ların incelemesinden çıkarıp yazmıştım. Ayrıca Macar araştırmacı Emil Lengyel , destanlardaki "Tyker Macar zannedilirse de , herhalde Türktü" diye bir notla belirtmiştir. ( One America, R. ve M.Graza: "The Hungarians in America" ,1969...Bu Viking destanını ve Tyker adı meselesini Nisan 1938'de Ankara'da yayınlanan Ülkü Dergisinde C.Batur kesin şekilde halletmiştir.)

*1952 yılında Columbia Üniversitesi'ndeki derslerimde ve "Carnegie Endowment for Peace" Vakfı'nda 1967'de konferanslarımda daha çok derinine inmem üzerine ,New York Times'ın 19 Mayıs 1968 günlü "Science (ilim) ilavesinde , Amerika'yı Kolombus'tan önce "keşfedenler" sayılırken, araştırmalarıma dayanılarak, en eski kaşif-göçmenlerin Türkler olabileceği belirtilmiştir. 

*Amerikalı yazar Dr.Calvin Kephart (1960'ta yayınlanan) antropoloji üzerindeki araştırmasında Amerikan ırkından ve medeniyetlerinden söz ederken "Altaylı" ya da "Tatar" gibi tabirler yerine , açıkça "Türkler ve "Turanlılar" deyimlerini kullanıyor. (Rase of Manking,1960 ,New York)

* Georges Dumezil'in 1957'de Journal Asiatique'de yayınlanan bir dil araştırması, ancak Türkçe ile izah edilebilen üçyüzden fazla "Kızılderili" dilinden kelime gösteriyordu. Bu çok mühim incelemeden ancak 1960 sonlarında, Prof.Dr.Zeki Velidi Togan'ın New York'ta dikkatimi çekmesiyle haberdar olmuştum. 1971'de de Philedelphia Üniversitesi'nden Prof.Dr.Osman Nedim Tuna'nın bu dilcinin 1954'te Studia Linguistica'da çıkan bir başka makalesinin fotokopisini yollamasıyla okuyabilmiştim. Richard Peters 'de "Türklerin Tarihi" adlı son eserinde aynı konu yer almıştır.

*1971-72-73 tarihli "Cultura Turcia"nın VIIMX-X ciltlerinde (syf 157-173) Amerika ve Türk ilişkilerini şemalarla birlikte gösteren ve bir hayli geniş bibliyografya ile desteklediğim bir araştırmam yayınlandı. 1971'de yayınlanan "Turkish-American Encyclopedic dgest'in 32. ve 37. sahifelerinde de , Amerikan medeniyetlerinde Türklük tesiri belirtildi ve bu konuyu 1977'de Kültür Bakanlığı'nın çıkan "Milli Kültür" dergilerinin ağustos-Aralık sayılarında ve önce "Tarih" , sonra da "Yıllar Boyu Tarih" adlı dergilerinde (1972-1982) işledim.



Ord.Prof.Dr. Reha Oğuz TÜRKKAN
"TÜRKLER VE KIZILDERİLİLER" kitabından
Arka kapaktan:
"Türkler ve Kızılderililer" kitabının yazan Columbia Üniversitesi eski öğretim görevlisi Prof. Dr. Reha Oğuz Türkkan, 25 yıl yaşadığı (1947-1972) Amerika'da ve dolaştığı Meksika'da Kızılderilileri ve Kristof Kolomb öncesi uygarlıkların kalıntılarını araştırır. Bunlar One America (Prentice Hall - 1954) kitabında, dergi ve gazetelerde (Amerika'da ve Türkiye'de) yayınlanmıştır. 

Bu konuda, konferanslar da veren Türkkan'ın "Carnegie Endowment" Enstitüsündeki tebliğinde Kızılderililerle Türklerin ilişkilerini gösteren dialı semineri NewYork Times'ın Bilim (science) dergisine konu olmuştur. Kitap bir yanıyla "keşif" dönemindeki (15-16. yy.) ve "Altına Hücum" dönemindeki (19. yy.) insanlık tarihinin en büyük soykırımlarını anlatırken, öte yandan bu talihsiz ırkın köklerini yarattıkları uygarlıkların izlerini sürüyor. Konuya ilişkin yanlış bilgi ve izlenimleri eleştirel bir yaklaşımla irdeleyerek bilimsel gerçeğin peşinde yürüyor. 


Çalışma Amerikan Yerlileri ile Türklerin soybirliğini değil, onların medeniyetlerinin oluşmasında rol oynayan Türk veya Ön-Türk göçmenlerinin izlerini arıyor.












ilgili:
Kızılderililer Nasıl Yokedildi?e-kitap







RIZA ZELYUT / Kızılderililer Ergenekon’dan gitmişler


Amerikalı  ve Rus antropologların araştırmasında, Kuzey Amerika kıtasının ilk sakinlerinin genetik beşiğinin Sibiryaínın güneyindeki dağlık Altay bölgesi olduğu ortaya çıktı. ABD’deki İnsan Genetiği dergisinde yayımlanan araştırmayı yapanlardan Pennsylvania Üniversitesi Antropoloji bölümü Doçenti Theodore Schurr, Rusya, Moğolistan, Çin ve Kazakistan’ın kesiştiği Altay bölgesinin on binlerce yıldır çok sayıda halkın gelip gittiği kilit bir yer olduğunu belirtti.Araştırmaya göre, Amerika kıtasındaki ilk insanların ataları, bu halklardan biriydi ve bugün Rusya Federasyonu’nun bir parçası olan Altay’dan 20 bin ila 25 bin yıl önce gelmişlerdi. Asyalılara ait genetik özelliklere sahip bu insanlar, tüm Sibirya’yı katettiler  ve o dönemde sular altında olmayan Bering Boğazı’nı geçerek Kuzey Amerika’ya girdiler.


ERGENEKON ORASI

Hemen belirtelim ki bilim adamlarının bugün tarifini ettikleri Altay bölgesi; Türk tarihinin en önemli alanlarından birisidir. Çünkü, Türklerin anavatanı da burasıdır. Hyung-Nu (Hun) Türk imparatorluğu’nun yıkılmasından sonra 5. Yüzyıl başlarında demirci Açina (Asena) boyu bu bölgede ortaya çıkmıştır. Kendilerine “Soylu Kurt” anlamına gelen Aşina diyen bu Türkler, tarihte Gök Türk İmparatorluğu olarak bilinen devleti kurmuşlardır.
Bunlar; düşmanlardan korunmak için başlangıçta  kendilerine ulu sıradağların kesiştiği  bu sarp alanı yurt olarak seçmişlerdi. Bulundukları noktaya da “Dik Yamaç” anlamına gelen Ergenekon diyorlardı. Bu bilgiler, dünyaca ünlü Sovyet tarihçisi Prof. L. N. Gumilev’in Eski Türkler isimli kitabında yer almaktadır. Biz de bu Türkler ile demirci Türkmenler arasındaki bağlantıyı Türk Kimliği isimli eserimizde gösterdik. Bu demirci Açinalar; Asya’nın teknolojik üstünlüğünü (demir teknolojisini) elinde tutuyorlar ve çok değerli savaş aletleri yapıyorlardı. ABD’li Antropolog Schurr’un tarif ettiği coğrafya, tarihimizde Ergenekon olarak bilinen yerin ta kendisidir. Bu gün sadece tarihçiler değil genetik bilimcileri de ispat etti ki tarih öncesinden beri Türklerin yaşadığı bu Ergenekon bölgesinden yola çıkan boylar; uzun bir yolculuktan sonra Kuzey Amerika’ya ulaşmışlar; orada; Ergenekon bölgesinden götürdükleri kültürü yaşatmışlardır.Yani Kızılderililer bile Ergenekon’un çocuklarıdır.

ATATÜRK HAKLI ÇIKTI

Mustafa Kemal Atatürk de Türk tarihi ile ilgili çalışmalar sonucunda 1930’ların ortasında bu sonuca ulaşmıştı.  Bu amaçla Meksika Büyükelçisi Hasan Tahsin Mayakon’u görevlendirmişti. Mayatepek, 1935-1937 yılları arasında  Orta Amerika’da Maya kültüründeki güneş kültü ve güneşe tapınma eyleminin Orta Asya’daki güneş kültü ile olan ilişkisini, Maya dili ile Türkçe ve diğer Asya dillerinin ilişkisini incelemiştir. Bu çalışmalar sonucunda  çok sayıda sözcüğün Türk ve Maya dillerinde aynı olduğunu saptamıştı. Tahsin Mayatepek’in iki kültür arasında bulduğu ortak noktalar sözcüklerden ibaret değildi; her iki kültür arasında, Mayalar’ın ayyıldızlı davullarından, Şamanik kültüründen, kilim desenlerinden, sembollerinden tüy takma alışkanlıklarına kadar pek çok ortak nokta mevcuttu. Tarihçilerin o dönemdeki tespitinde de Türklerin Bering Boğazı’ndan Kuzey Amerika’ya geçtiği bilgisi yer alıyordu.  Bu iddiayı faşistlik  diye alaya alanların, genetik olarak da ispatlanan bu gerçek karşısında ne yapacağını hiç merak etmiyorum. Çünkü onlar, Türk milletinin büyüklüğünü gösteren bu yeni keşif yüzünden sinir krizleri geçirmekle meşguller.

ŞAMANİST KÜLTÜR

Ergenekon merkezli erken dönem Türk kültürü Şamanist nitelik taşır ve bu kültür(inanç) günümüzde bile yaşamaktadır. Büyük şehirlerimizde bugün bile var olan babalar inancı bu şamanist inancın en açık örneklerinden birisidir.  Bu inanışta yeryüzü, yeraltı ve gök olmak üzere üç parçadan oluşan tek evren vardır. Yeraltını Ay Tanrı temsil eder ve olumsuz (kötü) ruhlar inanışa göre orada yığılmıştır. Yeryüzü ve gökte ise olumlu ruhlar bulunur. Yeryüzü,  toprak ve su ruhları ile doludur. Ağaçlar, sular, kayalar o ruhları barındırır.  Şaman toplumundaki din adamları (şamanlar) iyi ruhlarla bağlantı kurarak yeraltı ruhlarının kötü etkisini yok etmeye çalışırlar. Bunun için kurban keserler. Değişik hareketlerle (dans) kötü ruhları kovmak ve iyi ruhları memnun etmek isterler. Bu arada şaman davuluna vurup müziksel ritm yaratırlar. Sonunda insan ile doğa ve ruhlar (Tanrılar) arasında bir uyum kurmaya çalışırlar. Böylece de Gök Tanrı’yı (Güneş) memnun ederler.

BAYRAKTAKİ SEMBOLLER

Ay ile Güneş, MÖ 1000 yıllarına kadar uzanan Kün-Ay sembolü olarak Türk bayrağında bugün yaşamaktadır. Gün-ay; Osmanı zamanında da devlet armalarından birisiydi. Bugün halen İstanbul Valiliği’nin Gülhane’ye bakan ana kapısının üstünde Ay Tanrı ve Güneş Tanrı’yı temsil eden bu sembolü görmek mümkündür. 
Türk bayrağındaki yıldız; Güneş sembolünün stilize edilmiş halidir. Önce çok dallı  çizilen güneş daha sonra sadeleştirilmiştir. Yahudi yıldızı sanılan altı dallı yıldızı da Türkler güneşin sembolü olarak  bol bol kullanmışlardır.(Bu önemli gerçeğin ayrıntısını Yabancı Kaynaklara  Göre Türk Kimliği isimli kitabımızda gösterdik.)

ABD’DEN İŞARETLER GELMİŞTİ

George Washington Üniversitesinden Prof. Dr. Türker Özdoğan, Kızılderililerle Türkler arasında kültürel, ruhani pek çok bağ olduğunu çeşitli örneklerle ortaya koydu. ABD’nin Arizona eyaletinde Kızılderililerin yaşadığı ‘’Havasu’’ kentinin ne anlama geldiğini yerlilere sorduğunda Türkçe’dekiyle aynı anlama geldiğini öğrenince çok şaşırdığını belirten Özdoğan, Türk ve Kızılderili kilim motiflerinin birbirinden ayırt edilmesinin zor olduğunu, dil, müzik, heykel, mücevher ve diğer el sanatlarında büyük benzerlikler olduğunu belirtti.




HAVASU CANYON, ARIZONA/USA


Lake Havasu, AZ

Konuyu ABD’de inceleyen başka akademisyenler de Kızılderililer ile Türkler arasında ‘’ayı, kurt, kartal’’ gibi totem ve simgelerin aynı şekilde yaygın biçimde kullanıldığını, dil, tarih, biyolojik ve ruhaniyet açısından büyük benzerlikler olduğunu göstermişlerdi.
ABD Doğu Yakası Kabileleri (Ayı Klanı) Başkanı Brian Paterson da yaptığı açıklamada Türkleri kardeş ve aynı aileden gördüklerini, aynı değerleri paylaştıklarını kaydederek, esprili şekilde, ‘’Türk insanların ataları da belki de bu topraklardan (Amerika’dan) göç etti’’ demişti.

Amerika’dan Avrupa’ya kadar en geniş topraklara damgasını vuran Türk milletini yok saymaya çalışanlar, bilimin şaşırtıcı verileri ile böyle daha çok darbe yiyeceklerdir. (05.Şubat.2012 Güneş Gazetesi)




Teori Kanıtlandı:

Bilim adamları, Kızılderililer'in atalarının Altay Dağları ve Baykal Gölü arasındaki Tuva bölgesinden geldiğini kanıtladılar.

Rusya'da yayınlanan İzvestiya gazetesi ‘‘Tuva bölgesinde yapılan detaylı genetik araştırma, Kızılderililerin atalarının Tuvalılar olduğunu gösterdi’’ diye yazdı. Amerika kıtasına ilk insanların 20-30 bin yıl önce Asya'dan geçmiş olduğu zaten biliniyordu. Ancak Kızılderililer ile Asyalılar arasında genetik bağlantılar bilimsel olarak kanıtlanamamıştı. Rus bilim adamları, ABD'de uygulanan Polemaraz zincirleme reaksiyonuyla Kızılderililerin genetik yapısını inceleyince teori, gerçek oldu.

Genetik inceleme

Rusya Bilimler Akademisi Biyoloji Profesörlerinden İlya Zaharov başkanlığında, Moskova ve Tuva Devlet Akademisi'nden altı bilim adamı, Tuva'nın kuzeybatısını araştırmaya karar verdiler. Kızıl kentine 350 km. mesafedeki Kara Hol Gölü kıyısına giderek buradaki göçebe halkı incelediler. Rus bilim adamları, genlerin, anne tarafından aktarılan mitokondrik DNA (mtDNA) kısmı ile ilgilendiler. Çünkü mtDNA, yalnızca kişisel bilgileri değil, ırk kimliğine ait bilgileri de içeriyor.

İnanılmaz benzerlik

Analizlere göre Amerikan Kızılderililerinde dört tip mtDNA (A,B,C,D) var iken, Sibirya halklarında B tipi eksikti. Böylece Sibirya, Amerika kıtasına en yakın Asya bölgesi olmasına karşın, sakinlerinin Kızılderililerin kardeşleri olmadığı belirlendi. Amerikan tipi mtDNA'ların en sık, Tuva halkında bulunduğunu tesbit edildi. Prof. Zaharov çalışmalarını anlatırken, ‘‘Tuva'da çadırımıza 80 yaşlarında bir kadın girdiğinde, şaşakaldım. Tıpatıp bir Kızılderili idi. Doğru yolda olduğumuzu daha o zaman anlamıştım’’ dedi. (Hürriyet 25.07.1998)






TÜRKLER, BÜYÜK UYGARLIKLAR KURMUŞTUR VE BU DA "BARBAR-KONAR-GÖÇER" OLMADIKLARINI KANITLAR.

CESURCA GERÇEKLERİ KONUŞAN O BİR KAÇ KİŞİYE SAYGILARIMLA,
SB.