Translate
13 Ekim 2012 Cumartesi
KÜRTÇÜLÜK VE TARİHSEL GELİŞİMİ 1
KÜRTLER VE TÜRKLÜK - ALİ RIZA ÖZDEMİR
2009 / Kripto Yayıncılık
Kürt kimdir ve Kürtlerin etnik kimliği nedir?
Bütün devletleşememiş sınır toplumlarında olduğu gibi Kürtlerde de bu sorunun cevabını vermek zordur. Bu zorluğun bir kaç boyutu vardır. Bu zorluklardan birisi, sınır toplumlarında diğer etnik gruplarla karışma ve örtüşmenin etnik kimliğin sınırlarını belirsiz hale getirmesidir. İkinci zorluk, devletsiz toplumların kimlik tespit etmede sıkıntı çekmeleridir. Kürtlerin etnik kimliğinin belirlenmesinde bir üçüncü zorluk daha vardır. Kürtlerin tarihi ve etnik kimliği sosyal bilimlerin konusu olmaktan çok uluslararası çıkar çatışmalarının ve ideolojilerin konusu olmuştur.
Kürtleri, kendi millî çıkarları doğrultusunda istismar etmeyi hedefleyen devletler ve çıkar odakları, Kürt kimliğine bilimsel ölçütler içinde yaklaşmaya çalışan araştırmalara karşı çok sert ve etkili bir psikolojik savaş yürütmüşlerdir. Böylece, Kürt kimliğinin bilimsel araştırmasının önünü keserken, kendi konjonktürel tezlerinin etkinlik kazanmasını sağlamışlardır. Örneğin, Encyclopedia Britannica’nın 1875 ile 1911 yılları arasındaki bütün baskılarında Kürtler, Turanî bir toplulukken 1911 yılından sonraki baskılarında birdenbire Mezopotamyalı bir kavme dönüşmüşlerdir.
Elinizdeki kitap, sosyal bilimlerde “Kürt” meselesi kadar siyasallaşmış bir konuda yazılabilecek en objektif çalışmalardan birisidir. Çalışmayı objektif yapan husus Kürtleri bir şey yapmaya çalışmamasından ve sadece durumu tespit etme gayreti içinde olmasından kaynaklanmaktadır. Okuması kolay, anlaşılır ve akıcı günlük bir dille yazılmış olması da çalışmanın bir diğer üstünlüğüdür.
PKK Terörü Neden Bitmedi, Nasıl Biter? -
Prof. Dr. ÜMİT ÖZDAĞ
2008 / Kripto Yayıncılık
1984’ten bu yana devam eden PKK terörüne karşı sürdürülen mücadelenin uzun ve zor bir mücadele olacağı Türkiye’de yaşayan herkesin aklına bir şekilde kazındı. Fakat, gelinen noktada, bu durumdan fazlasıyla mağdur olan Türk milleti, artık şu soruyu ülkeyi yönetenlere çok şiddetli bir şekilde sormaya başladığı görülüyor; “Bunca mücadeleye rağmen, PKK NEDEN BİTMİYOR?”
Uzun soluklu ve zor mücadelenin bugün geldiği noktanın konuşulması, tartışılması çok tehlikeli ve akıl almaz çözüm önerilerinin gazete manşetlerine kadar taşınması, çözümün olmadığına dair düşünce ifade edenlerin ise sayılarının her geçen gün artması, milletin sorduğu bu sorunun şiddetini giderek daha da artıyor. Durum böyle iken, PKK TERÖRÜ NASIL BİTECEK?
Türkiye’de güvenlik alanında yaptığı çalışmalarla otorite olan, Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın yıllar içinde uzun soluklu bir çalışma neticesinde hazırladığı rapor tarzındaki bu kitap, sadece öneride kalmamakta, daha önce bahsedilmemiş ve de denenmemiş çözümün stratejisini de ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, bu çalışma, güvenlik, istihbarat ve terör konularına meraklı olan uzmanların yanı sıra, ülkemizin sorunlarına duyarsız kalamayan bütün okuyucularında ilgisini çekecek çok iddialı bir eser olarak kamuoyuna sunulmuştur.
• PKK terörü Türkiye’de mağdur çoğunluğu ilgilendiren bir ‘TÜRK SORUNU’ yarattı mı?
• Türkiye etnik bir cehenneme doğru mu gidiyor?
• PKK ve DTP’nin Üst düzey yöneticilerinin etnik kimlikleri neden açıklanmalı?
• Mozaik nedir, neden bilimsel değildir?
• Türkiye, PKK’ya karşı Irak sınırına tampon bölgeyi ABD, Irak ve Peşmergelerle pazarlık yapmadan nasıl kurabilir?
• Genelkurmay’ın internet sitesinden PKK’yla yapılan mücadeleyle ilgili haberler neden kaldırılmalı?
• Türkiye tarafından Kuzey Irak askeri müdahale durumunun nedenleri, hedefleri ve sonuçları ne olmalı?
• Teröre karşı, askeri, hukuki, istihbarati önlemlerin yanı sıra, siyasi, ekonomik, psikolojik ve kültürel önlemler nasıl alınmalıdır?
• PKK NASIL BİTER?
Bu ve benzer soruların cevaplarını, Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın ilginç tespit ve çözüm önerilerini “PKK NEDEN BİTMEDİ? NASIL BİTER?” isimli bu kitapta bulacaksınız…
101 SORUDA KÜRTLER - ALİ RIZA ÖZDEMİR
2009 / Kripto
"Kürt” kelimesinin anlamını; Kürtlerin etnik kökenlerini, tarihini, coğrafyasını, dilini, kültürünü ve dinini belgelere göre anlatan bilimsel bir çalışma…
Kimimizin az bildiği, kimimizin hiç bilmediği, kimilerinin de çok bildiğini sanıp aslında hiçbir şey bilmediği “Kürt”, “Kurmanç” ve “Kürtçülük” konularına ışık tutan bir yapıt…
Tarih boyunca Türklük dışında başka bir kimlikle ifade edilmeyen Kürtlerden, son birkaç yüzyılda ayrı bir ulus inşa etmek için yapılan sistemli çalışmalara izah getiren tamamlayıcı bir kitap…
Açık, akıcı ve kolay anlaşılır bir üslûp, akılda kalan etkili bir anlatım, soru ve cevaplarla okuru yormayan net cevaplar…
KÜRTÇÜLÜK I - BİLAL ŞİMŞİR
Bilgi Yayınevi
Osmanlı Devleti, yakın çağlara bunalımlar içinde girmişti. Kürtler bu bunalımlar sırasında Avrupa tarafından "keşfedildi" ve Kürtçülük , bu bunalımlı yıllarda uç verdi. 1787'den Cumhuriyet dönemine kadar araştırma
Kitap Önsöz ve Giriş'ten sonra şu dört ana bölümden oluşmaktadır:
I-Kürtçülüğün tarihsel kökenleri. Avrupa Kürtleri ve "Kürdistan"ı keşfediyor (1787-1826),
II-Tanzimat sürecinde Kürtçülük: Avrupa, Kürtçülüğün teorik altyapısını oluşturuyor (1827-1877),
III-Sevr sürecinde Kürtçülük: Rumeli tamamdır; Avrupa, Anadolu'ya odaklanıyor,
IV-Mondros'tan Lozan'a Kürtçülük: Avrupa'nın Anadolu'da "Kürdistan" operasyonu (1918-1923),
Ekler, 1787-1923 dönemini kapsayan kronoloji,
Kaynaklar ve Dizin.(2. basım Ağustos 2007).
(Not: Bu kitap, 2007'de Sosyal Bilimler dalında yılın kitabı seçilmiş ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 'nin Sedat Simavi Ödülünü kazanmıştır).
KÜRTÇÜLÜK II. BİLAL ŞİMŞİR
Bigi yayınevi
1924 ile 1999 arasını kapsıyor.
Kitap şu dört ana bölümden oluşmaktadır:
I-Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı Avrupa ve ABD'de bölücülük hareketleri: Cumhuriyete dışarıdan düşmanca saldırılar (1924-1999);
II-Cumhuriyetin ilk çeyreğinde Türkiye'de ayrılıkçı-bölücü hareketler: Cumhuriyete İçeriden dış destekli saldırılar ve karşı önlemler (1924-1950);
III--Cumhuriyetin ikinci çeyreğinde Türkiye'de ayrılıkçı-bölücü hareketler: Cumhuriyete içeriden dış destekli saldırılar ve bunlara karşı alınan önlemler (1950-1975);
IV-Cumhuriyetin üçüncü çeyreğinde Türkiye'ye karşı dış destekli bölücü terör: ASALA ve PKK'nın Eş Zamanlı Olarak Sahneye Çıkışı (1975-2000).
ZAZALAR VE TÜRKLÜK - ALİ RIZA ÖZDEMİR
KRİPTO YAYINLARI
“101 Soruda Kürtler” ve onun ardından yayımlanan “Zazalar ve Türklük” kitaplarımda “Alevî Kürtler” ve “Alevî Zazalar” kavramları etrafında bazı açıklamalarda bulunmuş, ardından bugün Zazaca ve Kurmançca konuşan aşiretlerin, bu dilleri sonradan öğrendiklerini ve köken olarak Türkmen oldukları kanaatine vardığımı ifade etmiştim.
Bu kanaatime delil olarak da başta Şeref Han ile Evliya Çelebi’nin eserleri olmak üzere diğer Osmanlı kayıtlarını göstermiştim.
Okuyanların anımsayacağı üzere, Kürtlerin tarihini en küçük detaylarına kadar yazan Bitlisli Şeref Han, 1592 yılında bitirdiği kitabında, (16. yüzyıl) Yezidî olan küçük bir kısmı hariç, Kürtlerin tamamının Şafi mezhebinden olduğunu ifade etmişti.
Bundan yaklaşık bir asır sonra (17. yüzyıl) bölgeyi gezip çok detaylı bilgiler veren Evliya Çelebi de, Kürtlerin Şafi mezhebine mensup olduğunu kayıt altına almıştı. Yani bölgede 16. ile 17. yüzyıla kadar Kürtçe konuşan bir tek Alevî (ve Hanefî) aşireti bile yoktu.
Bu durumda iki seçenekle karşı karşıya kaldığımızı ifade etmiş; ya Kurmanç ve Zaza aşiretlerinden bazılarının Alevî olduğunu yahut da bazı Alevî aşiretlerinin, Kurmançca ve Zazaca konuşmaya başladıklarını ifade etmiştim. Bu ihtimallerden hangisinin gerçekleştiğini çözebilmek için, Zazaca ve Kurmançca konuşan Alevî aşiretlerin, kendi soy kütüklerini nasıl ifade ettiklerine bakmamız gerektiğini söylemiştim. Çünkü tarihi kayıtlardan, bölgede sayısız Türkmen aşireti olduğunu biliyorduk. Ayrıca toplumların ekâbir takımının soy kütükleri hakkında, atalarından duyup sonraki nesle aktardığı bilgiler, tarih araştırmalarında kullanılan kaynaklar arasındaydı. İlginç şekilde, Zazaca ve Kurmançca konuşan Alevî aşiretlerin ileri gelenleri de, Zazacayı ya da Kurmançcayı sonradan öğrendiklerini ve ‘Öz Türk’ olduklarını atalarından gelen bir bilgi olarak ifade ediyorlardı. Hala da bu tezi savunmakta, bilhassa ‘Horasan’dan gelen Türkler’ olduklarını iddia etmektedirler.
Bu köken iddiası, inkâr edilemez ve reddedilemez şekilde, neredeyse tamamına yakın bütün kaynaklar tarafından ifade edilmiştir. Halen de söz konusu edilen toplum içinde diri şekilde yaşamaktadır. Güneydoğu Anadolu’nun tarihi seyrini dikkate aldığımızda, bölgede (ve genel olarak bütün toplumlarda) din/mezhep değiştirmenin, dil değiştirmeden daha zor olduğu gerçeğini ve Kurmançcanın pazar dili oluşunu da ayrıca dikkate almak gerekiyor.
Zaten “Zazalar ve Türklük” kitabımızda da söz konusu aşiretlerden birçoğunun Osmanlı kayıtlarında “Türkmen” olarak geçtiklerini ve bunların dip kültürünün Türk kültürü ile aynı olduğunu delilleri ile ortaya koymuştuk.
kaynak: haberiniz.com