Translate

12 Ekim 2012 Cuma

SİVİL ÖRÜMCEĞİN AĞINDA - MUSTAFA YILDIRIM




''Bugün de uyumayanlar var ve onlar bizim nasıl bir tuzağa düşürüldüğümüzün resmini çekmiş, dersem, resim değil ama, öyle bir çalışma ki, fazla zorlamaya gerek kalmadan, canlı bir fotoğrafa bakar gibi gerçeği göstermek için çalışmış. Bu kitabı okumak, içine düştüğümüz tuzağı görmemizi sağlayacak. Belki o zaman kendimizi sorgulamaya başlayabiliriz. Azıcık ulusal onurumuz kalmışsa ve gerçekleri okumayı biliyorsak; ders almayı biliyorsak. 
Oltanın ucundan kurtaramadığımız balığın, bu kez de bir ağda çırpınışını seyrettirmek isteyenlere 
ders vermenin gününü geciktirmemeliyiz.'' 

- M. Emin Değer- 










ABD ve Avrupa Birliği’nin güdümündeki Rum, Ermeni ve Yahudi örgütlerinin dışarıdan kuşattığı ülkemizi içerden çökertmek isteyen sözde “sivil toplum kuruşları” nı, belgelerle deşifre eden Mustafa Yıldırım, bu çirkin oyunun mutlaka bozulacağının ilk işaretini vermiş bulunuyor. 

“Sivil Örümceğin Ağı’nda” ki Türkiye’yi demir dağları eritip Ergenekon’dan çıkan Türk Milleti kurmuştur. Sömürgecilerin çürük iplikle ördükleri bu çirkin ağı yırtıp atabilmek için titreyip kendimize gelmemiz yeterlidir. Uzun zaman alacak, yorucu çalışmalara gerek yok. Sivil Örümceğin Ağında’yı okuyunca nasıl bir “tezgâh”la karşı karşıya bulunduğunu görürüz.

Osmanlı Devleti’nin son günlerini, mütareke dönemini yaşıyor gibiyiz. Devleti yönettiğini zannedenler gözlerini ve kulaklarını Batıya çevirmiş; gelecek sese veya işarete göre tavır alacaklar. 
Basın, batıcıların kontrolünde.

Topluma hizmet maksadı ile kurulduklarını beyan eden birçok vakıf ve dernek güdümlü; sadece ses veya işarete değil, paraya da endekslenmiş durumdalar.  “Sivil Örümceğin Ağında”yı açar açmaz Anthony Sum’un, bizim durumumuzu özetleyen şu cümlesi ile karşılaşıyoruz:  “Komplo teorilerim yok! Ama, komplolar hakkında teorilerim var.” 

Yazar da komplo teorileri üretmiyor; Türkiye’ye ve Türk milletine karşı kurulmuş olan uluslar arası komploları, komplocuların gizleyemedikleri belgelerle, deşifre ediyor. Sivil Örümceğin Ağında başlıklı kitabı okuyunca, ya Batılıların bizi çok sevdiklerine, bize maddî ve manevî destek vermek için birbirleriyle yarıştıklarına inanacaksınız veya öldürücü bir “tezgâh”la karşı karşıya bulunduğumuzu anlayacaksınız. 

Burada üçüncü bir yol yok. 

Kitaba, “Uyumayanlar da varmış” başlıklı bir önsöz yazan M. Emin Değer, 1969 yılı başlarında Milli Savunma Bakanlığı Hukuk Müşavirliği odasında yaşadığı şu “acı” süprizle söze başlıyor: “Amerikalı Albay, kapıdan çıkarken bir an durdu ve görüşmeyi şu acı sözlerle noktaladı: 

“ABD ile Türkiye arasında Ortak Savunma işbirliği anlaşmasına göre yapılan yardım, hibe, satış ya da malzemenin sahibi yalnız ve her zaman Amerika’dır, benim devletimdir. Bunlar size, Ortak Savunma (anlaşması)’nın gereği olarak devrediliyor. Dikkat ederseniz bunların statüsü Kongre Yasasının ¼ ve 3’üncü maddelerine göre saptanır. Buna göre de Türkiye zilyet durumundadır. Bu nedenle yasanızdaki (...) bütçeye kaydedilir, hükmü uygulanamaz. Unutmayın ki, Başkan veya Kongre istediği an, yardımı durdurduğu gibi o madde ya da bilgiyi geri isteyebilir.” 

Yani dost bildiğiniz Amerika, size bir yardımda bulunursa, bir şey hibe etse veya satsa bile bu şeyi istediği zaman geri alabilir. Çünkü ABD’nin kanunları böyle emrediyor. Sizin kanunlarınızın hiçbir önemi yoktur. 

Kitabı okuyunca, artık ABD’nin kendi vatandaşı CIA ajanlarıyla değişik ülkelerde operasyonlar düzenlemediğini fark ediyoruz. Bugün devrede çok uluslu şirketlerle içli-dışlı olan Ford Vakfı, Carnegie Vakfı ve Rockefeller Vakfı gibi kuruluşlar vardır ve bu kuruluşların 92 ülke ile sıkı işbirliği söz konusudur. Son yıllarda adı Türkiye’de de sık sık duyulan para piyasaları cambazı Soros da her zaman iş başındadır. 

Çok sayıda vakıf veya başka ad altında faaliyet gösteren kuruluş da işin içindedir. ABD’nin iki büyük partisi, (Cumhuriyetçi ve Demokratlar) de tıpkı Almanya’daki gibi vakıflar kurarak hedefteki ülkelere yönlendirmeye başlamışlardır. 

“Resmiyet dışı” göründükleri için “sivil toplum kuruluşu” adını alan bu örgütler, gerçekte ABD’nin devlet politikasına hizmet eden teşkilatlar arasında yer almaktadırlar. 

Yaklaşık on yıldır Türkiye ile çok yakından ilgilenen bu örgütler; Demokratikleşme, insan hakları, Ermeni Meselesi, Kürt sorunu, Aleviler... vesaire konuları içeren çalışmalara ciddi maddî destek sağlamaktadırlar. 

Türkiye’de ABD örgütlerinden maddî destek almada ilk sırayı Arı Derneği (Arı Hareketi) ile TESEV alıyor. 

Amerikan örgütleri, faaliyette bulundukları ülkelerde beyin temizleme, kimlik oluşturma, örgütleme ve eyleme geçirmek için 18 adımlık bir süreç izlemektedirler: Kamuoyu oluşturma, alt örgütler kurma,yeni propaganda aygıtları sağlama, casuslar yerine yaygın bir yayıncı eğitim programı gerçekleştirme, bilimsel ve toplumsal konferanslar düzenleme, iş adamlarının örgütlenmesi, açık ve yaygın istihbaratın güçlendirilmesi, etnik grupların kışkırtılması, toplumu yanlış ve eksik bilgilendirme, yolsuzluk kampanyasıyla yeniden yönetim taleplerinin yükseltilmesi, iktisadî ortamı denetleme, merkezi devlet güvensizlik yaratma, gençlerin örgütlenmesi, millî sanayiinin çökertilmesi, orduları millî savunma kimliğinden koparma, kendilerine inanmış örgüt lideri yetiştirme, millî bunalımlar yaratılması, kültürel kaynaşmanın yıkılması... 

Yakın zamana kadar, ülkemizde faaliyet gösteren bir kuruluşun dışardan para alması hem suç, hem de, utanılacak bir durumdu. Komünist parti veya örgütlerin Sovyetler Birliği’nden, kendilerine “İslamcı” diyen grupların Araplardan maddî destek gördüğü iddiaları mahkemelere düşerdi. Refah Partisi’ne Libya’dan 500 bin dolar yardım yapıldığı söylentileri bu partinin kapatılma sürecini başlattığını ve sonunu getirdiğini biliyoruz. 

Ama ABD’nin yarı resmî örgütü NED (Millî Demokrasi Fonu)’den Türkiye’deki “sivil” örgütlere 5 milyon dolara yakın para aktarıldığını belgeler ispatlıyor. Aynı kaynaklardan Soros’un 1 milyon 78 bin dolar, İngiliz WF örgütünün de 6250 sterlin verdiği kayıtlı. 

Bu paralar “demokrasi” adı altında verildiği için “suç” teşkil etmiyor, herhalde... 

ABD ve AB’den para alan kuruluşların bazılarını kaydedelim:

Yeni Forum Dergisi, 
Türk Demokrasi Vakfı, 
Stratejik Araştırmalar Vakfı (SAV), 
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), 
Toplumsal Sorunları Araştırma Vakfı (TESAV), 
Liberal Düşünce Topluluğu (LDT), 
Türk Kalkınma Vakfı, 
Helsinki Yurttaşlar Derneği, 
Arı Hareketi Sivil Örümceğin Ağında’nın sayfaları arasında dolaşınca adını önümüzdeki aylarda/yıllarda daha çok duyacağımız Arı Hareketi/Derneğini de şimdiden yeterince tanıyoruz. 

Özetle, bu tezgahtan kurtulmak için ağın nasıl kurulduğunu bilmemiz, Sivil Örümceğin Ağında’yı okumamız gerekir. 





''Mustafa Yıldırım, 'Şifre Çözücü/Project Democracy' başlıklı yazısında diyor ki: ''Türkiye'ye gelince, -durumu 'anlamak' için- çevrenizdeki partilere bağlı 'vakıflar'dan ya da, sözde 'bağımsız' vakıfların 'sivil örgütü' denen NGO'ların; üniversitelerin, özellikle 'sosyoloji', 'uluslararası ilişkiler', 'kamu yönetimi' -eski adıyla 'mülkiye'- bölümlerindeki akademisyenlerin, öğrencilik kökenlerine; ABD'den aldıkları 'doktora tezleri'ne bakmak kafidir. Bu duruma ancak, 'nerede bir workshop çalışması varsa, bilinmeli ki, orada bir 'project democracy' yürürlüktedir' denilebilir...'' 

- Attila İlhan, Cumhuriyet- 






SİVİL ÖRÜMCEĞİN AĞINDA - MUSTAFA YILDIRIM
MUTLAKA OKUYUN ! OKUTUN !



ilgili:


“Türkiye’de ve dünyada çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşu vardır ve çeşitli alanlarda faaliyet gösterirler. Bu Sivil Toplum Kuruluşları’nın çok büyük bir çoğunluğu da çeşitli yurtiçi ve yurtdışı örgütlerle içli dışlıdır ve maddi olarak da küresel güçlere bağımlıdır. Üstelik bu bağımlılık; efendilerinin kendilerine söylediklerini yapmaları için yeterlidir. Zira onları besleyen asıl damar paradır ve parayı veren düdüğü çalar!”
TURUNCU DEVRİMLER VE ARAP BAHARLARI NASIL HAZIRLANIYOR…İŞTE İTİRAFLAR…DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİVİL ÖRÜMCEĞİN AĞI NASIL ÖRÜLÜYOR; 
ARI Hareketi Yönetim Kurulu Başkanı Ural Aküzüm İle Söyleşi..
Ömür Kurt



















"Komplo teorilerim yok! Ama, komplolar hakkında teorilerim var.''
Anthony Summers