Translate

3 Ekim 2012 Çarşamba

GİZEMLİ MAYALAR İLE MAYALAR VE TÜRKLÜK




CANCUN



Orta Amerika'nın balta girmemiş ormanlarında kaybolup gitmiş bir uygarlık... Tarihte en çok merak edilen insanların soyu: Mayalar...

Kimdi bu insanlar?... Nereden gelmişlerdi ve çağımıza hangi mesajları bırakmışlardı?


İşte bu sorular; 1773 de şu meşhur şehir Palanque'nin kalıntıları bulununcaya kadar; yazarların, kaşiflerin, bilim adamlarının iki yüz yıl boyunca kafa yordukları sorulardan sadece birkaçıydı... 
Hala bile tamamen ortaya çıkarılamamış ve gün geçtikçe vahşi ormanın tehdidini üzerinde hisseden bu muazzam kent, yeni dünyanın en çok merak ettiği sırrıydı... Göz alıcı beyaz kireç taşıyla, Rönesans Masonları'nın bile kusur bulamayacağı mükemmellikte inşa edilmiş o piramitler, tapınaklar ve saraylar görenleri dehşet içinde bırakıyor... Ne yazık ki kentin en önemli binalarının duvarları üzerindeki şifrelerin çözülmesi ancak 20. Yüzyılın sonlarına doğru gerçekleşebilmiş, bu hazinenin değeri ancak bu şekilde anlaşılabilmiştir.


Bulgular bizden oldukça farklı bit toplumu gün ışığına çıkarıyor. Mayalar sadece Yeni Dünya Uygarlıkları'ndan değil, kendi dönemleri içinde yaşamış Eski Uygarlıklar'dan da çok farklıydılar.
Yaşamsal gereçler haricinde pek fazla kişisel mala sahip değillerdi. Mısır ve diğer mahsulleri yetiştirmek için basit tarım araçları kullanırlar, bununla beraber toprağın verimliliğini sağlamak amacıyla, tuhaf ve acı verici majik ayinler düzenlenmesi gerektiğine inanırlardı. Bu majik nitelikli ayinler, doğayla barış yapmak adına harikulade süslü ve gösterişli giysileriyle rahipler ve kabile liderleri tarafından yürütülürdü. Maya kabilesi hiyerarşik bir toplumdu. Kanun adamları da köylüler de yerlerini bilirlerdi. Mayalar'ın, Avrupa'da aynı çağda yaşamış diğer karanlık çağ toplumlarından önemli bir farkları vardır:


Mayalar Astronomi uzmanıdırlar...

"Güneş'in 5. Çağı"nda yaşadıklarına, bizim devrenin insanına gelinceye kadar yeryüzünde "Dört Çağ" ve "Dört Irk"ın gelip geçtiğine inanırlardı. Onlara göre u dört ırk, büyük afetlerle yok olmuş, her çağdan geriye kalabilenler bu olup bitenleri anlatabilmişlerdir.



MAYA GÖZLEMEVİ



M.Ö. 12 AĞUSTOS 3114'den,
M.S 22 ARALIK 2012'ye...


Maya Kronolojisi'ne göre, yaşadığımız "5. Çağ" M.Ö. 12 Ağustos 3114 tarihinde başlar ve M.S. 22 Aralık 2012 tarihinde biter. Mayalar 2012'de dünyanın katostrofik (ağı hasarlı) depremlerle karşılaşarak, büyük bir "Tufan"a sahne olacağına inanırlar.


Bu güne kadar Mayalar hakkında birçok kitap yayınlanmış fakat, hiç biri bu tuhaf ama dikkate değer takvimi incelemeye, bu kesin tarihleri neye dayandırarak ortaya koyduklarını araştırmaya cesaret edememiştir. Takvimlerin mekaniği hakkında pek çok şey yazılmasına rağmen, onları bu tarz komplike zaman sistemleri oluşturmaya iten sebepler hala karanlıktaydı. Artık kurdukları saatin alarmı çaldı çalacak... !?! Ve biz nihayet onların sadece kendi zamanları için değil, tüm insanlık için hayati önem taşıyan bu bilgilere sahip olduklarını görüyoruz.



MAYA TAKVİMİ


Uygarlıkları bizim standartlarımıza göre ilkeldi belki... Çağlayan nehirlerinden başka su sistemleri, yolları, arabaları, elektronik bilgisayarları yoktu... Ama diğer konularda engin bilgi ve altyapıya sahiptiler. Son araştırmaların gösterdiğine göre Mayalar, bizim düşünemeyeceğimiz, hatta tahmin bile edemeyeceğimiz tarzda fizik ötesi bilgi ve pratiği kullanabiliyorlardı. Bu esrarengiz insanlar, Avusturalya Yerlileri gibi rüyayı, geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman hakkında yorum ve kehanetler yapabilmek için kullanmışlar, gezegenleri ve yıldızları da modern araçlar olmamasına rağmen tuhaf bir biçimde doğru olarak takip edebilmişlerdir.


Mayalar, kendi dinlerine çok sıkı bağlı olan bir toplumdu. Sırlarla dolu dinleri dıştan bakışta hiçbir şey anlaşılamayacak kadar şifreliydi. Ona ancak inisiye olanlar nüfuz edebilmekteydi. Dinlerindeki sırlar mitolojik anlatımlarında üstü örtülü bir şekilde dile getirilmiş durumdaydı. Ama mitolojilerindeki sembolik anlatom üzlubu da çözülemeden, bu bilgilere ulaşmak hiçbir zaman mümkün olamamıştır. Mayalar kelimenin tam anlamıyla gizemli bir toplumdu...


İlk zamanlarından son zamanlarına kadar (M.S. 600 - 800 yılları arasındaki Post-Klasik dönem ve sonraki birkaç yüzyıl) dünyadaki en önemli sanat eserlerinden bazılarını üretmişlerdir. Fakat hala tam olarak anlaşılamayan bazı sebeplerden dolayı, Maya Uygarlığı çökmüş ve kabile, kentlerini terk etmek zorunda kalmıştır. Bir zamanlar muazzam piramitler inşa edip, yıldızlar ve gezegenler üzerine çalışma yaptıkları bölgenin büyük bir kısmı şu anda ormanın ve toprağın derinliklerinde yatmaktadır. Maya Uygarlığı'nın üzerinde yükselen Toltek ve Aztek kabileleri, bugünkü Mexico City'nin daha kuzey bölümlerine yerleşmişlerdir. Bununla beraber Maya Uygarlığı'nın en son temsilcileri güneydeki tepelere ve kuzeydeki Yucatan Yarımadası'ndaki düzlüklere dağılmışlar, asıl yerleşim merkezi olan orta kısım ise tamamen terk edilmiştir.





"MAYA KEHANETLERİ"; A. G. Gilbert, M. M. Cotterell kitabından...

     










NASA'DAN 21 ARALIK 2012 İLE İLGİLİ AÇIKLAMA

             Yani, Dünya'nın sonu değil, sadece çağ atlayacağız....










MAYALAR VE TÜRKLÜK ...... 
Araştırmasına gelelim.




Yrd. Doç. Dr. İsmail DOĞAN, Mayalarla ilgili araştırmaları için Meksika’da, başta Meksico City olmak üzere Ohaka, Merida, Çepaz, Tuhla Gutti, Palenque, Kankum, Tulum, Çetamalar şehirleri ve çevreleriyle beraber bütün Yukatan bölgesini tarayıp, Maya Antik şehirlerinde bulundu. Buralarda konuyla ilgili çalışmalar yapan Üniversite ve Araştırma Enstitüleri ile görüştü. Meksika içerisinde Palanque, Bonampak ve Merida’da yerli ahaliyle bizzat görüşmeler yaptı, soruşturma ve derleme metotlarıyla bilgi topladı ve ortaya bilimsel bir eser çıkardı.


İsmail Doğan, ayrıca Belize’de bulunan 12 Maya Antik şehrinin tamamını görüp, müzelerde incelemelerde bulundu. Guatemala’da Tikal Antik Maya şehri başta olmak üzere, Yaşha, Flores, Peten bölgesinin tamamı, Atitlan ve Guatemala City ile Antik Guatemala şehirlerini gezdi, müzelerinde incelemelerde bulunup, özellikle Peten bölgesi Mayaları ile birebir görüşmeler yaptı. Araştırması süresince yaklaşık 10.000 resim çekti, 8.000 km yol katetti. Bu çalışmaların sonunda ise Türk bilim hayatına büyük katkı sağlayacağına inandığımız bu muhteşem eser ortay açıktı.
Doğan, kitabın ‘söz başı’nda özetle şunları söylemektedir;


“…Türklüğün Asya ve Avrupa kıtalarındaki izleri hakkında az ya da çok yazılı kaynaklar vardı. Üstelik bu coğrafyayı bildiğimizden, saha araştırmalarında nelerle karşılaşabileceğimizi, nerelerden yardım alabileceğimizi biliyorduk. Bu kez, Türk bilim adamı sıfatıyla Yeni Kıta’da da Türklüğün izlerini arayacaktık. Yeni Kıta’da Türklük dediğimizde, hemen karşımızda Kızılderililer ile ilgili bilen bilmeyen birçok kimsenin yorumlarda bulunduğunu, bu konuda müthiş bir bilgi kirliliği olduğunu gördük. Mayalar ile ilgili bilgiler ise daha çok işin mistik yönleri, bilinmezlikleri üzerine kurgulanan hayali ve uydurma bilgilerdi.


İşe, konu hakkında daha önce yapılmış olan çalışmaları tespitle başladık. Bu çalışmalar içerisinde, bilim temeline dayanmayan uydurma havadisleri ve kaynakları elemeye çalıştık. Karşımıza çıkan tablonun çözülmesi oldukça zordu. Yurt dışında yayımlanan eserlerin çoğu, İngilizce ve İspanyolca idi. Bu eserlerde sömürgeci-istilacı güçler, Mayaları kendi ölçülerine göre ilkellik ve neredeyse yamyamlıkla tasvir etmekte, ancak, karşılarındaki medeniyet seviyesinin yüksekliği karşısında da zaman zaman samimi itiraflarda bulunmakta; sağlam bilgiler de vermekteydiler. Bu bilgileri elemek gerekiyordu.


Konu hakkında Türkiye’de Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dil ve tarih çalışmaları sırasında yaptığı bir görevlendirme sonucu gelen, açık olmayan bilgilere dayalı görüşler bulunmaktaydı. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, Meksika’ya 1932’de Büyükelçi olarak görevlendirdiği Tahsin Mayatepek’in raporları ve bu raporlarda bahsettiği James Churchward’ın 1931-1934 arası yayımladığı ‘Mu Kıtası’ ile ilgili teorilerinin yer aldığı kitaplardır. ATATÜRK, bahsi geçen bu eserleri Türkçe’ye çevirtip okumuş ve bir daha da ilgilenmemiştir. Buna rağmen bu konu, zaman zaman Türkiye’de, özellikle magazin haberleri arasında abartılıp, bilinmezlikler ardına atılan bir konu olmuştur.



Konu hakkında Türkiye’de bilinen, özellikle ATATÜRK ve Tahsin Mapatepek’in çalışmalarının esaslarını, bilim görüşü çerçevesinde kısaca ele aldık. Yaptığımız çalışma, özellikle bir Maya Tarihi, Etnografyası, Kültürü çalışması değildi. Dolayısıyla Mayaların tarihleriyle ilgili teferruatlı anlatımlara girmediğimiz gibi, Mayaların etnik yapısı, bilimlik araştırmalarındaki ayrıntılar, inanış sistemlerinin incelikleri gibi konular üzerinde de fazla durma ihtiyacını hissetmedik. Çalışmamızın temel amacı; Mayalar ile Türklük arasında bağlantı olup-olmadığına yönelikti. Bu sebeple Maya tarihi hakkında geniş bilgi vermek yerine, okuyucuya Mayalar hakkında fikir verebilecek ölçüde Mayaların tarihi, coğrafyası ve Mayalar hakkında verilen yanıltıcı bilgileri düzeltecek bilgileri sunmaya gayret ettik. Yine Maya bilim ve sanatı hakkında, Türklükle bağlantılar kurabileceğimiz konuları ele almaya çalıştık.


Meksika’da bulunan Türkçe kaynaklı yerleşim birimlerinin adları hakkında kısaca bilgi verip, listesini de ekledik.
Çalışmamıza, kendi hazırladığımız yaklaşık 2800 maddelik Mayaca-Türkçe bir sözlük de ilave ettik. Bibliyografya bölümünde, görüp kullandığımız eserler dışında, haberdar olduğumuz ya da konu ile ilgilenenlere hazır kaynak olması açısından 800′ü aşkın eser listelenerek okuyucunun hizmetine sunulmuştur.


Albüm bölümünde ise Mayaların Kağıda Yazılı Eserleri, Heykel ve Abideleri, Seramik ve Altın İşleme Sanatlarının Örnekleri ile Maya çalgı aletlerini gösteren bölümler ilave edilmiş. Yine Albüm bölümünde, Maya Antik şehirlerinden görüntüler ile günümüz Mayaları hakkında bilgi verebilecek resimler eklenmiştir. Çok farklı dillerden oluşan kaynakça başta olmak üzere, sahanın zorluğu dikkate alındığında yaptığımız yanlışlıklar ve eksiklerin hoşgörüyle karşılanacağını umuyorum…”




MAYALAR VE TÜRKLÜK 
Yrd. Doç. Dr. İsmail DOĞAN 
Ahmet Yesevi Üniversitesi -Araştırma Görevlisi ,Kazakistan





İLGİLİ: