Ahtapotun Ana kolları
Hepsinin temelinde eski Mısır dini var!
Gizlilik eski Mısır dininin temel ilkesidir. Öyle ki eski Mısır dininde törenler, halka açık değildi.. Tapınaklarda bir Tanrı odası bulunur, buraya yalnız ruhani rahipler girebilirdi. Tapınağın avlusundaki sütunların derecesine göre her katılımcı kendi derecesine kadar ilerleyebilirdi... Hıristiyanlıkla birlikte aynı örgütlenmeler bu yeni dinin içinde de kendisini yeniledi ve Gnostizm denilen bir hal aldı. Hıristiyanlık dininin gizli sırları ve ilkeleri olduğundan hareketle, geniş kitleler üzerinde egemenlik kurmak mümkün oldu. Bu hal, İslami tarikatlarda da aynıdır.
Değerli okurlar.. Moon tarikatı lideri Güney Koreli Sun Myung Moon 92 yaşında ölünce Türkiye’de de bu tarikat veya din yeniden gündeme geldi. Yine İlluminati, Mormonlar, Moon, Opus Dei hatta bütün bunların alt yapısında bulunan Cizvitler gibi tarikatların kurucuları kimdir, ana felsefeleri, uluslar arası ilişkilerdeki rolleri ve örgütlenme modelleri nedir, yaygınlaşırken hangi yöntemleri kullanmışlardır? Bu dizi yazı, yukarıdaki sorulara cevap veren bir inceleme yazısıdır. İngiliz araştırmacı Michael Walsh, “Opus Dei”, yani “Tanrı’nın Eseri” denilen örgüte “Actopus Dei” yani “Tanrı’nın Ahtapotu” adını vermişti. Bazıları dünyayı ahtapotun kolları veya örümcek ağı gibi saran bu dini görünümlü yapılanmaların tamamını çok geniş olarak incelemek mümkünse de biz daha çok Türkiye’nin de gündemine giren örgütleri dikkatinize sunmak istiyoruz. Konu ile ilgili yorumu ve Türkiye için dersler çıkarmayı ise bütünüyle size bırakacağız.. İlk bölümde, eski Mısır, Hıristiyanlık ve Yahudilikten esinlenilerek kurulan irili ufaklı gizli cemiyetleri ve bunların dayandıkları temelleri kıcaca hatırlattıktan sonra, dünyanın gündeminde olan büyük örgütleri daha genişçe ve ayrı ayrı inceleyeceğiz.
Milattan önce beşinci yüzyılda yaşamış ve bugünkü Türkiye, Balkanlar, Kafkaslar, Karadeniz’in kuzeyi, Suriye, Mısır, Libya ve İtalya coğrafyasında geziler yapan ve notlar alan Heredot, yüzyıllardır tarih kitabı olarak kabul edilen seyahatnamesinde Yunan tanrılarından söz ederken, aslında hepsinin Mısır’dan esinlenilerek isim değişikliği ile Yunan halkına kabul ettirildiğini, gerçekte kendisini Tanrı gibi gösteren insanların, bunu diğer insanlar üzerinde hakimiyet kurmak için yaptığını, bunun için taraftar toplayabildiğini anlatır.
Tıpkı bunun gibi Batı kültüründe, hatta İslam dünyasında bile kurulan gizli-açık bütün tarikatlarda, cemiyetlerde eski Mısır etkilerini görmek mümkündür. Tabii eski Mısır’ın da İran’ın, Hindistan’ın veya Uzak Doğu’nun etkisinde kaldığına dair tespitler vardır ama Mısır etkisi somut verilerle de ispatlanabilir durumdadır. Bir küçük örnek vermek gerekirse, günümüzde Fener Rum Patriği Bartholomeos, elinde, başlığı “Çift başlı yılan” olan bir asa taşımaktadır. Çift başlı yılan, eski Yunan heykellerinde Zeus’un oğlu Hermes’in elinde de bulunur! Hatta bazı eski kiliselerin giriş kapılarında da çift başlı yılan sembolüne rastlanır.
Tanrı odası ve Gnostizm
Konu ile ilgili, Türkçe’ye 1965 yılında “Gizli Cemiyetler” adıyla tercüme edilen Serge Hutin’in araştırması da eski Mısır, eski Yunan ve Roma ile başlar.. Hutin’e göre gizlilik eski Mısır dininin temel ilkesidir. Öyle ki eski Mısır dininde törenler, halka açık değildi.. Tapınaklarda bir Tanrı odası bulunur, buraya yalnız ruhani rahipler girebilirdi. Tapınağın avlusundaki sütunların sıralanışına göre her katılımcı kendi derecesine kadar ilerleyebilirdi.. Bu törenler Osiris efsanesine dayanırdı. Osiris, kardeşi tarafından öldürülür ve İris’in sihriyle yeniden dirilir. Törenlerin teması bu yeniden diriliş idi.. Veya yeniden doğmak için ölmek.. Bu olay temsilen de anlatılırdı. Bu efsane, eski Yunan dinine de Dionisos-Demeter çifti olarak yansımıştır. Roma döneminde de bu gizli örgütler gelişmeye devam etti. Hıristiyanlıkla birlikte aynı örgütlenmeler bu yeni dinin içinde de kendisini yeniledi ve Gnostizm denilen bir hal aldı. Hıristiyanlık dininin gizli sırları ve ilkeleri olduğundan hareketle, geniş kitleler üzerinde egemenlik kurmak mümkün oldu. Bu hal, İslamiyetin doğuşundan sonra kurulan tarikatlara da yansıdı. Her tarikatın kendisine göre gizli sırları ve ilkeleri oluştu. Öyle ki Mevlana gibi sufiler de bilimsel değerlendirmelerde, gnostik olarak kabul edilir.. Bu durum günümüzde de devam etmektedir. Bugünkü Doğu Türkistan’a kadar yayılan Suriye kökenli Manihizm dininin kaynağı da gnostizmdir. Gnostiklerin gizli sırları, sembolleri, özellikle Masonluğun kuruluşundan itibaren bütün gizli cemiyetlere değişerek, dönüşerek yansımıştır. Cemiyete kabul şartları veya üyelerin birbirini tanımak için kullandığı sembollere varıncaya kadar.. İslamiyetten sonra doğan İsmaililer, onun bir kolu olan Dürziler, Ansariehler, Yezidiler, Nusayriler de böyledir.
Kutsal kase ve ölümsüzlük suyu!
Tapınak Şövalyeleri
Türkiye’de Sadettin Tantan’ın bir ara gündeme getirdiği Tapınak Şövalyeleri 1117’de, Suriye’de Saint Bernard tarafından kuruldu. Müslümanların Suriye’ye hakim olması üzerine önce Filistin’e, sonra Avrupa’ya kaçtılar. Her ülkede kilit noktalara yerleştiler ve büyük servetlere kavuştular. Papa 5. Clement 1312’de onları aforoz etti. Birçoğu Paris’te diri diri yakıldı. Tapınak Şövalyeleri de eski Mısır sembollerini kullanırdı. Dante, İlahi Komedi eserinde ölümsüzlüge nasıl erişileceğini anlatır. Dante de bir gizli cemiyetin lideriydi. Simyacılar, eski Yahudi geleneklerini Tevrat’la birlikte yorumlayan Kabbalaistler de gizlilik perdesi oluşturan örgatlenmelerdir.
Rose Croix (Güllü Haç) örgütü
Haluk Hepkon’un araştırmalarına göre Rosenkreutz adlı bir Alman, Suriye’ye yaptığı bir geziden dönüşünde 1600 yılına doğru Güllü Haç örgütünü kurdu. Hedefi büyük bir reform ile dünyayı değiştirmekti. Kısa zamanda Avrupa’ya yayıldı. Sembolü kırmızı bir haçın ortasına yerleştirilmiş kırmızı güldür. İsa’nın kanını temsil eder. Frank-Masonluk bu örgütten esinlenmiştir. Sembolleri arasında İsrail’in 12 kabilesini temsil, 12 çeşit meyvası bulunan ağaç da vardır. Vahyin devam ettiğini iddia ederler.
Bohemian Kulübü
1872 de kurulmuş bir örgüttür. ABD’nin batı yakasındaki elitleri bu topluluğun üyesidir. Cumhuriyetçi başkan ve başkan adaylarının tümü bu topluluğun üyesidir. Faliyetleri son derece gizli olan topluluğun özel vadisine giriş ABD devlet güçleri tarafından engellenmektedir. Sembolleri baykuştur. Ritüellerde baykuşa hitap edilir ve bir simge olarak baykuş motifi kullanılır.
Kuru kafa ve kemikler tarikatı
Bu tarikat, New Haven’deki Yale Üniversitesi’nde 1832 yılında William H.Russel’in öncülüğünde bir grup Yale’li öğrenci tarafından kuruldu. Kuru Kafa ve Kemikler Tarikatı, Yale’nin diğer gizli örgütleri (Ferman ve Anahtar, Kitap ve Yılan, Kurt Başı, Eliyahu ve Berzelius) arasında en eski ve en itibarlı olanıdır. Bu üniversitenin son sınıf öğrencilerinden, her dönem sadece 15 kişi seçen bu örgüte girebiliyor. En büyük hedefi, Yeni Dünya Düzeni’nin gerçekleştirilmesidir. Tarikata katılanlar, “Yeni Dünya Düzeni” ana hedefi esas alınarak eğitilirler. 1898 yılına kadar ABD yönetimi üzerinde sadece kısmi bir etkisi olan Kuru Kafa ve Kemik Tarikatının, dünyanın en zengin ve en saygın insanlarını dünyanın en önemli mevkilerine yerleştirme çabası içinde olduğu bilinmektedir.
İlluminati
1774 yılında Mason olan Weishaupt, Almanya’daki kilise/cizvit egemenliğini sona erdirmek istemesinden ötürü, bu doğrultuda bir topluluk kurmaya karar verdi ve kendisi gibi düşünen 11 arkadaşıyla beraber 1776 yılında Illuminati’yi kurdu. Her ne kadar asıl amaç, aydınlanarak dinsel dogmalardan uzak, hür düşünceyi ve Newtoncu pozitif bilimin önünü açmak idiyse de daha sonraları gizli siyasi amaçları olduğu anlaşıldı. Galileo Galilei de bir topluluk kurarak bu dogmalarla mücadele etmek ve parlak gençleri ve aşırı derecede zeki insanları bünyesinde toplayarak onlara özgürlüğün, hür düşüncenin ve aydınlanmanın faziletlerini aşılamak istiyordu. İluminati’nin dağıtıldığı söylense de ABD’nin kuruluşunda yeniden ortaya çıkacaktır.
ARSLAN BULUT 13.09.2012
YENİ DÜNYA DÜZENİ - 2
Ahtapotun Ana kolları!
Moon tarikatının hedef kitlesi gençler
Moon tarikatı iş dünyasında ve medyada imparatorluğa dönüştü. Ünlü Washington Post gazetesi ve UPI Ajansı Moon tarikatına ait.. “Birleşik Kilise”ye katılanlar, genellikle iyi tahsil görmüş, yirmi yaşını geçmiş orta sınıf gençleridir. Türkiye’de birçok ilahiyatçı, gazeteci ve siyaset adamının da tarikatın “dini araştırma”, “hoşgörü”, “diyalog” başlıklı toplantılarına katıldığı biliniyor. Tarikat, Türkiye’de iki büyük toplantı da gerçekleştirdi. MOON tarikatı, Güney Kore’de Hıristiyanlığı yayan bir tarikat olarak bilinir. Binlerce çifti toplu törenlerde evlendirmesiyle de ünlenen Moon tarikatı lideri Güney Koreli Sun Myung Moon 92 yaşında ölünce Türkiye’de de haber oldu.. Sun Myung Moon, 1950’li yıllarda Güney Kore’nin başkenti Seul’de tarikatını kurduktan sonra kendini mesih ilan etti. Sun Myung Moon yerleştiği ABD’de etki alanını genişletti ve etrafına milyonlarca mürit topladı. Ancak Amerikan basınında Moon, insanların beynini yıkamak ve inananlardan parasal çıkar sağlamakla suçlanıyor.
“Hoşgörü” ve “Diyalog” toplantıları
Moon tarikatı iş dünyasında ve medyada imparatorluğa dönüştü. Ünlü Washington Post gazetesi ve UPI Ajansı Moon tarikatına ait.. Gazeteler, silah fabrikaları, ilahiyat üniversiteleri, balıkçılık ve yiyecek dağıtım şirketleri bulunan tarikat liderinin yardımcısı Bo Hi Pak, Moon hakkında, “O bizim babamız ve Tanrı’nın mesihiydi. Vücudu Tanrı tarafından özel olarak yapılmıştı bu itibarla 100 yaşına kadar yaşayacağına inanıyorduk” dedi. Moon’un en küçük oğlu Hyung-jin Moon, 2008 yılında tarikatın en üst düzey yetkilisi yapılmıştı. Diğer 13 çocuğundan bazıları da tarikatta önemli görevlerde bulunuyor. 1989’a kadar antikomünist mesajlar veren Moon, komünizmin çöküşünden sonra tehlike olarak gördüğü İslamiyete yöneldi.
Müslümanlar da hedef kitle!
Türkiye’de birçok ilahiyatçı, gazeteci ve siyaset adamının da tarikatın “dini araştırma” , “hoşgörü” , “diyalog” başlıklı toplantılarına katıldığı biliniyor. Tarikat, Türkiye’de iki büyük toplantı da gerçekleştirdi. Moon Tarikatı, Türk kamuoyunda, Dini Araştırmalar Konferansları ile tanınmaya başlandı. Tarikat, Hıristiyanları birleştirmenin yanısıra, Müslümanlarla Hıristiyanları da birleştirmeği gaye edindiği için İslami kesimi de hedef kitle seçti. Yani dinler arası diyalog toplantılarını Türkiye’de ilk başlatan, Moon tarikatı oldu. Amerika’daki toplantılara, Diyenet İşleri Başkanlığı’nın teşvikiyle Türkiye’den 40 kadar ilahiyatçı katıldı. Nokta dergisinde çıkan bir inceleme yazısına göre tarikatın Türkiye’deki en önemli etkinliklerinden biri, 1991 yılında İstanbul’da President Otel’de düzenlendi. Hıristiyan ve Müslüman din adamları, basına kapalı üç günlük bir seminere katıldı. Üç yıl sonra İstanbul The Marmara Oteli’nde yine basına kapalı olarak başka bir toplantı yapıldı.
Müritleri, Moon evlendiriyordu!
“Birleşik Kilise” ye katılanlar, genellikle iyi tahsil görmüş, yirmi yaşını geçmiş orta sınıf gençleridir. Japonya’da ve Batı’da bütün vaktini bu dini harekete ayıranlar, topluluğun merkezlerinde kalmakta, Kore’dekiler ise bu işi kendi evlerinde yürütmektedirler. “Fultaym üyeler” in hayat tarzı, hareketin teolojisinin gerektirdiği “yenileştirme” yi sağlamak için, çok çalışma ve fedakarlığa dayanır. Hareketin mal varlığını artırmak ya da yeni katılmalar sağlamak için çok zaman harcanır. Üyelerden evlilik öncesi ve hatta sonrasında hizmet için bekar kalmaları beklenir. İki üç sene hizmet etmiş üyeler Moon tarafından eşlendirilir; yüzlerce, hatta binlerce çift aynı anda bir evlendirme töreniyle takdis edilir. Takdis,önemli bir ayindir. Ayrıca ayın ve yılın ilk gününde, ya da hareketin kutsal günlerinde and içilir.
Zihin kontrolü yapıyorlar!
Birleşik Kilisenin telkinleri her tarafta muhalefetle karşılaşmıştır. Bu hareketin beyin yıkama yoluyla veya zihin kontrolü teknikleriyle üyelerini celbettiği ve alıkoyduğu, aileleri böldüğü, liderleri lüks içinde yaşarken üyelerinin istismar edildiği, teşkilat baskısıyla yürütüldüğü, Güney Kore haber alma teşkilatıyla ilgili bulunduğu, silah imalatıyla uğraştığı, dünyaya hakim olup Moon’la bir teokrasi kurmak istediği, fitneci bir teşkilat olduğu,vergi ve muhaceret kurallarını bozduğu gibi suçlamalar yapılmıştır. 1982’de, Amerikan federal mahkemesi, vergi yolsuzluğu suçuyla, Moon’u onsekiz ay hapse mahkûm etmiştir. Bu olay sonrasında Moon, faaliyet alanını Güney Amerika, Avrupa ve Ortadoğu’ya yöneltmiştir. Amerika’daki Protestan çevreler Moon’u ve taraftarlarını kabullenememiştir.
Türkiye’den de katılanlar var
Moonculuğun günümüzde en büyük faaliyetlerinden birisi her yıl ayrı ülkede düzenledikleri gençlik kamplarıdır. Değişik dinlerden ve ülkelerden gençler, masrafları Moonlar tarafından karşılanarak kamplara davet edilmekte ve kamptaki gençler arasında dinler arası diyalog kurulmaya çalışılmaktadır. Türkiye’den de bu kamplara katılımlar olmaktadır.
MOON KİMDİR?
Allah ile konuştuğunu iddia ediyor!
Sun Myung Moon, 1920 yılında Kuzey Kore’nin Pyongan bölgesinde doğdu. Tarikat lideri 15 yaşında dua ederken İsa’nın kendisine göründüğünü ve Tanrı’nın krallığını dünyada kurmasını talep ettiğini iddia ediyordu. Yani kendisine vahiy geldiğini söylüyordu..Moon bu talebi iki defa reddettiğini ancak İsa’nın ısrarı sonucu üçüncü teklifi kabul etmek zorunda kaldığını söylüyordu.
Moon daha sonra bu iddiaları sebebiyle Presbiteryan Kilisesi’nden atıldı ve Güney Kore’ye kaçmadan önce kuzeyin komünist yönetimi tarafından hapse atıldı. Tarikat lideri Dünya Barışı için Aile Federasyonu ve Birlik adını verdiği kiliseyi 1954 yılında kurdu. Moon, önceleri Budist, sonra Presbiteryen Kilisesine girmiş daha sonra da Yehova Şahitleri dinini benimsemiştir. 1936’da İsa’nın kendisine görünerek “Tanrının Krallığını” kurmasını teklif ettiğini açıklayınca Yehova Şahitleri dininden kovulmuştur. Güney Kore’ye geçen Moon burada da yaklaşık 20 yıl boyunca Allah ile Budha ile Musa ile konuştuğunu yaymıştır. Moon 1954 yılında Güney Kore’nin başkenti Seul’de, bütün dinleri birleştirmeyi amaçlayan, uzlaştımacı (sinkretik) Birleşik Kilise’yi kurmuştur. Tarikat dünyada binlerce çiftin bir arada evlendirildiği toplu düğün törenleriyle tanındı.
Dünyada barışın anahtarının evlilik olduğuna inanan Moon ve eşi bazen evlenecek gençleri kendileri seçiyordu. Evlendirilen çiftlerden bir çoğu düğüne kadar birbirlerini tanımıyordu. 60 ve 70’li yıllarda kilise, müritlerinin beynini yıkamakla ve aileleri parçalamakla suçlandı. Ayrıca Moon’un kiliseyi maddi çıkar sağlamak için kullandığı iddia ediliyordu. Moon bu iddiaları daima reddetti ancak ABD’de 1982 yılında vergi kaçakçılığı nedeniyle hapis yattı. Moon hayatının ilerleyen yıllarında Kuzey Kore ile ilişkilerini de güçlendirdi. 1991 yılında Kuzey Kore lideri Kim il Sung ile bir araya geldi. Moon ilerleyen yıllarda da tartışma yaratmaya devam etti. Tarikat lideri 2006 yılında Güney Kore’ye geri döndü ve Amerika’daki işlerinin idaresini 14 çocuğundan bazılarına bıraktı. Moon son olarak Mart 2012’de toplu bir düğün töreninde 2 bin 500 müridini evlendirmişti.
ARSLAN BULUT 14.09.2012
İlgili: