Translate

13 Mayıs 2012 Pazar

KÜÇÜK ASYA'DA YUNAN ZULMÜ ve TRİKOPİS'İN ESİR DÜŞMESİ











*The policy of extermination which Greece has consistently been pursuing, for a very long time, against Turkey, has been made evident first by the occurrences which happened during the last years, secondly by the consequences accruing from the policy, and thirdly by the events recorded in history. 


*Today there is scarcely anyone who has not acquired the conviction that ferocity is the outstanding feature of Greek policy towards Turkey. 


*Within the territories which had the misfortune to fall under Greek domination, one sees now nothing but ruins of former villages whose inhabitants fled, panic stricken, before the barbarous invader.  The atrocities perpetrated by the Greeks, since they landed in Smyrna, exceed all similar crimes recorded up to now in the annals of history.  The Greek soldiery have even violated little girls under eight and old women above seventy years of age. 



*Great is the number of villages which have been burnt down by them, without any military necessity. 



*All the sacred institutions and objects of worship which all nations, not excepting the most savages, are taught and wont to respect, have been polluted by them. The Koran, the sacred book of  Mohammedans, has been torn to pieces and its leaves used for the filthiest and most disgusting purposes before the very eyes of Turkish peasants. 



*There is not the slightest doubt that the savageries committed by the Greeks of Greece and by that section of the indigenous Greeks, who sided with them, have been deliberately planned and carried out  under orders proceeding from the Commanders of the various Greek military units. This fact is established beyond question first by the documents of which a photographic reproduction is published in books treating of Greek atrocities and secondly by the testimony of innumerable eye witnesses.



GREEK ATROCITIES IN ASIA MINOR FIRST PART
Published by the Second Section of the General Staff of the Western Front
CONSTANTINOPLE, 1922 
Louisville EDU - pdf in English
or in Scribd










Yunan Başkumandanı Trikopis Nasıl Esir Edildiğini Anlatıyor 

...Bu esnada atım da vurulmuştu. Başka bir ata binerek kaçmaya ve çemberi yarmaya teşebbüs ettim. Fayda etmedi. Türklerin içine düştüm. Esir oldum. Beni yakalayanlar hüviyetimi almakta güçlük çekmediler. Üzerimde bir revolver vardı. Derhal bunu anladılar. Bizde süvarilerin kılıcı atların eğerine bağlıdır. Benim bindiğim atta da böyle bir kılıç bulunuyordu. Askerler bunu da benim kılıcım zanniyle müsadere ettiler.

Bu esnada ordu perişan olmuştu. Sağ kalan birlikler dağınık bir halde İzmir'e kaçmaya çalışıyorlardı. Bu bizim için büyük bir mağlûbiyet olmuştu. Beni ilk evvelâ Garp Cephesi Kumandanı İsmet İnönü'ye götürdüler. Kendisi ile fazla bir şey konuşmadık. İnönü, beni yanına alarak Mustafa Kemal'in huzuruna çıkardı.  Yunan Orduları Başkumandanlığına tâyin edildiğimi de bu sırada öğrendim.

Atatürk beni mert bir askere yaraşır bir şekilde kabul etti. Teessür ve heyecan içindeydim. İnönü beni kendisine takdim etti. Gazi'nin bu esnadaki sözlerini hiç unutmıyacağım:

- "Üzülmeyin General, dedi. Siz vazifenizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte mağlûp olmak da vardır. Napolyon da vaktiyle esir olmuştu. Size karşı büyük bir hürmet hissi besliyoruz. Burada kendinizi esir addetmemenizi rica ediyorum. Misafirimizsiniz. Yakında her şey düzelecektir. Buyurun, istirahat edin.''

Atatürk'ün bu ince ve nazik muamelesi karşısında ben de bu büyük kumandana karşı içimde bir hayranlık duymaya başlamıştım. Bundan sonra bizi Kayseri'nin Talas bölgesinde kurulan bir esir kampına sevkettiler. Yüksek rütbeli subaylardan başka yanımda dört general daha vardı. Artık bizim için savaş bitmişti. Neticeyi beklemeye başladık. Bundan sonraki vaziyeti biliyorsunuz. Ordumuzun bakiyeleri birkaç gün içinde Anadolu'yu terkettiler. Fakat barış muahedesinin imzalanması kolay olmadı. Bir seneye yakın bir müddet Kayseri kampında yaşadık. Daimî bir tarassut ve nezaret altında bulunuyorduk. Bir gün kamp kumandanına:

- Beni bıraksanız bile bir yere kaçamam, dedim. Bundan sonra nereye gidebilirim? Haydi kamptan kaçtım, Yunanistan nerede, Kayseri nerede?''

Nihayet Türkiye ile Yunanistan arasında esirlerin karşılıklı mübadeleleri konusundaki anlaşma imzalandı. Biz de memleketimize döndük. İşte Anadolu seferimizin hazin hikâyesi....


Kaynak: 30 AĞUSTOS HATIRALARI




İLGİLİ ADRESLER:

Ermeni Sorunu ,Armenian Question, Der Armenier Konflikt / Yunan Sorunu, Greek Question Koleksiyon  / e-books in Scribd