Translate

11 Mayıs 2012 Cuma

YABANCI DERS KİTAPLARINDA TÜRKLER






“Tarih kitapları ,geçmişi olan bir insan toplumu imajını ve dolaylı olarak geleceğini yansıtır…”


Genelkurmay Başkanlığı'nın araştırmasında, AB üyelerinin de içinde bulunduğu 27 ülkenin ders kitaplarında 
Türkler veTürkiye için hakaret içeren ifadeler kullanıldığını ve  gerçeklerin saptırıldığı ortaya çıktı. (2000-2005)

















FRANSA 
İlköğretim Tarih – Coğrafya Kitabında;
Fotoğrafın altında “1918'den sonra Osmanlı İmparatorluğunda Ermeni yetim ve öksüzleri" ibaresi bulunmaktadır. Fotoğrafta yerlerde çok kötü durumda, yarı çıplak küçük yaşlarda kız ve erkek çocuklar görülmektedir. 

Eğitim sistemi itibarıyla ezberden çok, tartışma ve yorum yönteminin uygulandığı bu ülkede, tartışma ve yorum yapmaya müsait bu resimle Osmanlı İmparatorluğu ilişkilendirilerek, sözde Ermeni soykırımı; Ermeniler kimdir? Bu çocuklar neden öksüz kalmışlardır? Osmanlı İmparatorluğu içerisinde ne kadar Ermeni yaşıyordu? Bunlara ne oldu? gibi sorularla işlenmektedir.

Savaşta Avrupa'da en az 8 milyon insan ölmüş, milyonlarcası yaralanmış veya sakat kalmıştır ve üstelik savaş 1 milyondan fazla Ermeninin göç ettirilmesi ve katledilmesiyle 20 nci yüzyılın ilk soykırımı sonucunu doğurmuştur. Fotoğrafta, bir bina önünde üç Ermeni din adamı ve önlerinde yerde yatan öldürülmüş insanlar (Kitaba göre Ermeniler) görülmektedir. Fotoğrafın altında "Ermeni katliamı (1919)" yazısı ile "1915'te Türk Hükümetinin aşırı uçtaki kanadınca alınan önlemler, İmparatorluktaki Ermenilerin büyük bir bölümünün yok edilmesine yol açtı. (en az 600 bin ölü)" açıklaması bulunmaktadır.

"Cephede Savaş Dehşeti" isimli konu alt başlığında "Bu savaş esnasında 20 nci yüzyıl, ilk soykırım ile tanışmış oldu. Büyük çoğunluğu Müslüman olan Osmanlı İmparatorluğunda Hıristiyan Ermeniler, Rus saldırılarına destek vermekle suçlandılar. 1,5 milyon Ermeni kadın, çocuk, erkek 1915'te sürgüne gönderildi ve Türk hükümetinin emri ile katledildi" ifadesi yer almaktadır. Fotoğrafın altında "1915'te Ermeni Katliamı" yazısı ile "Ermenilerin tutuklanma ve sürgüne gönderme kararını kim aldı?" sorusu bulunmaktadır. Söz konusu fotoğrafta ise elleri tüfekli, fesli ve bıyıklı, asker elbisesi giymiş iki kişi ile, kafatasları görülmektedir.


İlköğretim Tarih Kitabında; 

Altında Ermeni katliamı yazısı bulunan resimde temsili olarak Ermenilerin kadın, erkek, çocuk, bıçakla ve tüfekle katledilmesi gösterilmektedir. Sayfanın sağ üst köşesindeki haritada Türkiye'nin kuzeydoğusu “Ermenistan” olarak gösterilmiştir. Resimde Sırpları katleden Türkler gösterilmekte ve altında: "Zorbalıklar başlıyor, Sırp köylülerin Türk çetelerince öldürülmesi" yazısı yer almaktadır. Kitabın insan hakları ihlallerinin kronolojik olarak gösterildiği sayfasında, 1915 Yılı için "Ermenilerin Türkler tarafından katledilmesi 20 nci Yüzyılın ilk soykırımıdır." ibaresi yer almaktadır.

"Lise 2 nci sınıfta Ermeni sorunu nasıl kavrattırılır?" sorusu yer almakta ve altında "Neden bu seçim?" sorusuna üç maddelik yanıt verilmiş:
-09 Aralık 1948 Soykırım Suçlarının Cezalandırılması Sözleşmesi ile tanımlanan ve 16 Nisan 1984 Yılında halkların sürekli mahkemesi tarafından 20 nci Yüzyılın ilk soykırımı olarak kabul edilen soykırıma karşı borç olduğu için,
-Milliyetçilik ilkesinin değişime ve büyük güçlerin çıkarlarına karşı daha hafif kaldığını göstermek için,
-Soykırım ve savaş suçlarının kabul edilmesindeki güçlüğü göstermek için.


İlköğretim Sosyal Bilgiler Kitabında; 

Kitap, ***/KONGRA-GEL terör örgütünü, Abdullah ÖCALAN’ı, meşru ve masum bir bağımsızlık mücadelesi yapıyor olarak göstermektedir. Bir ortaokul öğrencisinin anlayacağı şekilde basit bir dille yazılmış olan kitabın 36 ncı sayfasında "Türk Hükümeti modern ve liberal olarak görünmek istemektedir. Türkiye, AB’ne aday olmak üzere başvurmuştur. Kanunlarla yönetilen barış içinde bir devlet imajı vermeye çalışmaktadır. Ancak ***/KONGRA-GEL üyelerini ve Kürt milliyetçilerini öldürmek veya yakalamak için kuvvete başvurmaktadır." denilmektedir.

*** Teröristlere Kongra-gel demek (!!!)


İlköğretim Coğrafya Kitabında; 
"Dünyanın Bugünkü Jeopolitiği" adlı konu verilirken bir dünya haritası çizilmiş ve üzerinde çatışma bölgeleri gösterilmiştir. Haritada Türkiye'nin güneydoğusu da çatışma bölgesi olarak gösterilmektedir.

Ortadoğu haritası üzerinde, Türkiye'nin güneydoğusu, Kuzey Irak ve İran'ın batısı ile Suriye'nin bazı bölümleri Kürt bölgesi olarak gösterilmiştir.  Ayrıca Şırnak kenti de yüksek çatışma bölgesi olarak belirtilmiştir.





ERMENİSTAN 
İlköğretim Tarih Kitaplarında;
Birinci Dünya Savaşı Kafkas Cephesinde, Başlangıçta; Türkler büyük başarılar elde ettiler. Orada yaşayan Ermenileri, Yunanlıları, Asurluları katlettiler...İlk olarak Osmanlı Ordusundaki Ermenilerin ellerinden silahlarını aldılar ve onları yok ettiler. Ermenilere yolların inşası, barikatların kurulması ve yüklerin taşınması gibi en ağır işleri veriyorlardı. Sonra da askerler ya da polis onları ellişerli-yüzerli gruplar halinde götürüp katlediyordu.

İkinci adım; önde gelen Ermenileri (doktor, öğretmen, din adamı, parti üyeleri vs) hapsedip yok etmekti. Ermenileri düşünen beyinlerden mahrum bırakıyorlardı. Ekseriyetle 18-45 yaş arasındaki genç Ermeni erkekleri sürgüne gönderiliyor ve yok ediliyordu. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar ise mecburi göçe ve katliama maruz kalıyordu.

Ermeni halkının göç ettirilmesi ve katliamı 1914 sonu ile 1915 ilkbaharı ile başlar. Türk Devleti Ermeni ahalisini Ortadoğu’nun çöllerine sürgün ediyordu. Sürgün süresince Ermenilerin neleri varsa talan ediliyordu. Güzel kadınlar ve kızlar Müslümanların haremine götürülüyordu. Kürtlerin, çetelerin, polis ve askerlerin saldırılarına maruz kalıyorlardı. Yola devam edemeyenler öldürülüyordu.

Sürgün yerine, sürgün edilenlerin %10’u ulaşıyordu; örneğin Trabzon’dan kovulmuş 3000 Ermeniden Halep’e 35 kişi ulaştı. Kalanı öldürüldü, ya da açlıktan, susuzluktan ve çeşitli hastalıklardan öldü. Güney şehirleri köle pazarlarına dönüşmüştü. Buralarda Ermeniler çok ucuza satılıyordu.

Katliamlardan kurtulmak için çok sayıda Ermeni yurtlarını kendileri terketti. Kasım 1914’ten 1916’ya dek çoğunluğu kadın ve çocuk yüzbinlerce Ermeni, Rusya’ya, Doğu Ermenistan’a göçtüler. Katliamlar ve sürgün nedeniyle Batı Ermenistan, asıl sahibinden yani Ermeniler’den mahrum kaldı. (İstanbul ve İzmir’de yaşayan Ermeniler’in tamamı sürgün edilmedi.)

1915-1918 yılları arsında Jön Türklerin siyaseti soykırım olarak adlandırılmalıdır. Çünkü onların amacı Ermeni Milletinin kökünü kazımaktı. Osmanlı Türkiye’sinde yaşayan 2,5 milyon Ermeniden 1,5 milyonu öldürüldü ya da açlıktan, çeşitli hastalıklar yüzünden öldü. 200 bin Ermeni zorla Türkleştirildi. Vahşiler, imparatorluğun 66 şehir ve 2500 köyünün Ermeni ve Hristiyan halkını yok ettiler. 2350 kilise ve manastır, 1500 okul talan edildi ve yıkıldı. Osmanlılar; bankalardaki paralarına, onlara ait topraklara, çiftliklere, menkul ve gayrimenkullere el koydu.

Türkiye tarafından, Ermeni sorununun çözümlenmesi amacıyla 1915-1923 yıllarında yapılan Ermeni soykırımının tanınması Ermeni milleti için prensip anlam taşımakladır.  Soykırım olayının tanınmasıyla; Ermeni milletinin toprak taleplerinin ve uğratılan zarar tazminatının tanınması konuları ortaya çıkmaktadır.




ALMANYA
İlköğretim Yardımcı Yayını Coğrafya Atlasında;
-Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi “Armanisches Hochland” (Ermeni Dağlık Alanı) olarak gösterilmiş,
-Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin bir kısmı “kürdistan” olarak gösterilmiş,
-Haritanın Kıbrıs’ı gösteren kısmında “Türkiye tarafından işgal edilmiştir.” yazmaktadır.


İlköğretim Coğrafya Kitabında;

Bir halk milliyeti için savaşıyor (Kürtler). 5000 yıldır yaşadıkları bölgede  Osmanlı ve Perslerin değirmen taşları arasında kalmışlardır. Onların bölgesi Birinci Dünya Savaşı’nda birçok ülkeye paylaştırıldı. O ülkelerden hiçbiri Kürtlere bağımsızlık ya da dil özgürlüğü vermedi. Bölgede petrol olması durumu gerginleştiriyor. Kürtlerin bağımsızlığı hedefleyen tüm girişimleri Türkiye ve Irak tarafından çoğunlukla kanlı bir şekilde bastırılmıştır.


İlköğretim Coğrafya-Çevre Bilgisi Kitabında;

(Kürtler)16-20 milyonluk bir topluluktur. Türkler bölgeye gelmeden önce de burada yaşıyorlardı. Toplam beş bölge ülkesinde yaşayan Kürtler devlet kurma arzusundadırlar. Türkiye ve Irak’ta, askerler ve Kürtler arasında silahlı çatışma olmaktadır. Türk Askerleri aileleri bölmekte, işkence yapmaktadır.


İlköğretim Tarih-Coğrafya Kitabında;

-Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Bölgesindeki bazı iller “kürdistan”,
-Karadeniz Bölgesi’ndeki Canik Dağları “Pontus Gebirge” (Pontus Dağları) olarak gösterilmiştir.


İlköğretim Coğrafya Kitabında;

-Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi “Armanisches Hochland” (Ermeni Dağlık Alanı),
-Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin bir kısmı “kürdistan” olarak gösterilmiştir.
-Kıbrıs’ı gösteren kısmında “Türkiye tarafından işgal edilmiştir.” yazmaktadır.


İlköğretim Coğrafya – Atlas Yardımcı Yayınında;

Haritada Türkiye-İran sınırı kürdistan olarak gösterilmiştir.


İlköğretim Tarih – Coğrafya Kitabında;

Ermenilerin Rus ordusunu desteklemesinden korkan Osmanlı İmparatorluğu onları göç ettirmeye başladı. Gerçekten de ulusal bağımsızlığı için mücadele eden Ermeniler vardı.

Göç oldukça kanlıydı; yüz binlerce Ermeni göç yolunda açlık ve yorgunluktan, kervanları soyan göçebelerin baskınlarından hayatlarını kaybettiler. Bu halkın ölüme terk edilmesi Talat Paşa Hükümetinin saf Türk ya da saf Müslüman Anadolu oluşturma hedefinin bir işaretiydi. 



İlköğretim Tarih – Coğrafya Kitabında;

Ermenilerle ilgili: Türkler tarafından 1914-1918 yılları arasında soykırım yapılmıştır. Sevr’de garanti edilen bağımsız Ermenistan oluşturulamamıştır. Ermenilerin topraklarının büyük kısmı Türkiye’de kalmıştır.


İlköğretim Tarih Kitabında;

Kürtlerle İlgili: Türkiye’de resmi olarak Kürt yoktur, bunun yerine “Dağlı Türkler” vardır. Kürdistan Kürtlerin yaşadığı bölgedir. Burası Türkiye, İran, Irak tarafından paylaşılmıştır.


İlköğretim Hayat Bilgisi Kitabında;

Türkiye ile İlgili: Konuşulan resmi dil Türkçe ve Kürtçe’dir. Yönetim şekli 1982’den bu yana cumhuriyettir.


İlköğretim Tarih – Coğrafya Kitabında;

Kürtler, Türkiye ve Irak yönetimiyle çatışma içinde ve birçok insanlarını kaybetmiş durumdadırlar. Su sorunu çözülmeden bölgedeki Kürt probleminin de çözülmeyeceği ortadadır. Irak rejiminden kaçan Kürtlerden 6700 kişi Türk sınırında, kirli su ve buna bağlı hastalıklardan dolayı öldü.

Haritada: Halen Kürtlerin yaşadıkları bölgeler, Planlanmış kürdistan (Sevr’e göre), Bağımsız kürdistan cumhuriyeti (1946-1947) olarak gösterilmiştir.


İlköğretim Sosyal Bilgiler Kitabında;

Türkiye Cumhuriyeti milliyetçilik temelinde kurulmuştur. Ülkede yaşayan herkes kendini Türk hissetmeli ve Türkçe konuşmak zorundadır.  Fakat özellikle Doğu Anadolu’da çeşitli halk grupları geleneksel yapılarını koruyarak yaşamaktadır ve Türk Devleti’ni yabancı görmektedirler. Birinci Dünya Savaşı galipleri Kürtlere kendi devletlerini kurma sözü vermişti.80’li yıllarda Kürdistan İşçi Partisi’nin bağımsızlık savaşı şiddetlendi. İki cephe arasında kalan Doğu Anadolu halkı bunun acısını çekti.

***Türk Ordusu işkencecidir, savaşçıları, kadınları, çocukları öldürdü. Türk Ordusu iki binin üzerinde köyü tahrip etti. (!!!)


İlköğretim Coğrafya Kitabında;
Türkiye, bölgede yürüttüğü proje kapsamında (GAP) 21 baraj, 17 santralle her iki nehrin suyunu kendi ülkesine kullanacak. Birçok insan bu proje kapsamında yurtlarını terk edecek, iklim değişimi hastalıklara yol açacaktır. Kürtler Türk Hükümetinin baskısı altındadır, uzun zamandır bağımsızlık istekleri vardır.


İmla Klavuzunda;

Eşanlamı Karşılığı;
türken = Vortäuschhen Sahtecilik yapmak, aldatmak.

Sözlükte;
Eşanlamı Karşılığı;
Türk = Manöver,Propaganda Manevra, abartma.
Werbung;
türken = Vortäuschhen Sahtecilik yapma, aldatma.
Türken Bauen = Vortäuschhen Sahtecilik yapmak.


İlköğretim Coğrafya Kitabında; 

İtalyanlar, Türkler ve Yunanlılar olmasaydı bizim ülkemiz ne yapardı? Kim bizim çöpümüzü toplar, caddelerimizi süpürür; büroları, hastaneleri, devlet dairelerini temizlerdi.


İlköğretim Sosyal Bilgiler Kitabında;

-İstiklal Marşı sırasında gülmek yasaktır.
-Sınıflar kalabalık ve öğrencilere temizlik kontrolü (tırnak, mendil) yapılmaktadır.
-Öğretmeler öğrencileri dövüyor.
-Okullarda ezberci eğitim yapılmaktadır.
-Sultan yerine gelen general tek eşli; eskiden erkekler dört kadınla evlenebiliyorlardı. 


İlköğretim Tarih Kitabında;
 
Tarih dersi müfredatının “Savaş-Teknik-Sivil Halk” bölümünde, kapsanması mecburi olan konular içerisinde “İnsanlıktan Uzaklaşma” başlığı altında verilen “Savaşlardaki Dejenarasyon, Etnik Ayrımcılık, Toplu Katliam ve Soykırım” konusuna, sözde Küçük Asya’da (Anadolu’da) Ermeni nüfusuna yapılanlar soykırıma örnek olarak gösterilmiştir. Görsel öğrenme metodları olarak da mezarlıklar ve soykırım anıtlarının kullanılabileceği belirtilmiştir.





A.B.D.
Öğretmen Eğitimi Tarih – Sosyal Bilimler Kitabında;
1894-1896 yılları arasında Sultan Abdülhamit 100 binden fazla Ermeniyi katletti. Ermeniler Türklerin yayılmacı Pantürkizm planının önünde engeldi. Bu nedenle Türk yöneticiler onlardan kurtulmaya karar verdiler.

Ermeni Soykırımı Nasıl Gerçekleştirildi?

-Türk Ordusundaki Ermeni askerlerin silahları alındı, zor işler verildi ve daha sonra öldürüldü. Ermenilerin eğitim, siyaset, din ve kültür liderleri tutuklandı ve öldürüldü.
-İmparatorluk dahilinde yerel yetkililere, Ermeni nüfusa karşı nefret uyandırmalarını emreden talimatlar gönderildi.
-Kadın, çocuk ve yaşlılar tehcir bahanesiyle çöle ölüm yürüyüşüne gönderildi. Ermeni nüfusun bütün mallarına ve zenginliklerine Türkler el koydu.
-Bazı durumlarda, eğer Ermeniler Hristiyanlığı reddedip İslamı kabul eder ve Türk olduklarını söylerlerse hayatlarını kurtarabiliyorlardı. Ermeni soykırımının amacı Osmanlı İmparatorluğunun içindeki Ermenileri yok etmekti.
-Ermeni soykırımı Yahudi soykırımının öncüsüdür.
-1909 yılında Kilikya bölgesinde 30 bin Ermeni katledildi. 1915-1922 yılları arasında 1.5 milyon Ermeni öldürüldü; 500 bini de sürgüne gönderildi.
-Tehcir sırasında savunmasız kadınlar ve çocuklar Suriye Çöllerinde haftalarca yürümeye zorlandı; tecavüz ve işkenceye maruz kaldı. Binlercesi zorla Türk ve Kürt evlerinde ve haremlerinde alıkonuldu.

Aşağıdaki bilgilerin ışığında diğer soykırım örneklerini tanımlayınız.

-Osmanlı İmparatorluğu liderleri tarafından Ermenilere.
-SSCB’de Stalin tarafından köylülere, memurlara ve askerlere.
-Kamboçya’da Pol Pot yönetimi tarafından halka.
-Ruanda’da Hutular tarafından Tutsi azınlığa yapılan.





GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ
İlköğretim Okuma Kitabında; 
“Harap Bir Köy” adlı okuma parçasında, köyün 1974 yılında Türkler tarafından harabeye çevrildiği anlatılmaktadır. Parçada köy halkının her şeyi bırakarak köyü terk ettiği dramatize edilerek resimli bir şekilde anlatılıyor.

Kuzey Kıbrıs Yunanlıları Türk Ordusu tarafında evlerini terk etmek ve adanın özgür bölgelerine göç etmek zorunda bırakıldılar.  Parçada; kuzeyde bıraktığı evi ziyarete giden ailenin büyük kızı dönüşte iki salyangoz getirir. Evin küçük kızı salyangozları görünce gözleri dolar: “Evlerini sırtlarında taşıyorlar, keşke ben de aynısını yapabilseydim.”

“Göç” başlıklı yazıda, Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarında yaşanan nüfus mübadelesinde Yunanlıların evlerini, topraklarını satıp göç ettikleri konusu trajik bir şekilde anlatılmaktadır.
Yazıda, Mihalis KASİALOS adlı bir halk sanatçısının (ressam) 1973’te Paşaköy’de inşa ettirdiği ve duvarlarını dillere destan bir şekilde kendi elleri ile resmettiği kilise anlatılmaktadır. Yazının devamında 1974 ağustosunda Türk Askerlerinin köye girip birçok masum kişi ile birlikte yaşlı KASİALOS’u da öldürerek etrafa zarar verdiklerinden bahsedilmektedir. Sonunda ise yaşlı KASİALOS ölmüş olsa bile resimlerinin ölümsüz bir şekilde orada kalacağından söz edilmektedir.

1821 ayaklanmasını anlatan yazıda; Sakız Adası’nın Türkler tarafından yerle bir edildiği, köy ve şehirlerin yakıldığı; kadın, çocuk ve ihtiyarların boğazlandığı, genç kızların ise yine Türkler tarafından köle pazarında satıldığı anlatılmaktadır.


İzmir’in Türklerin eline geçmesi ve devamında yaşanan nüfus mübadelesinin trajik bir şekilde anlatıldığı yazı; İzmir’in alevler içinde kaldığı, Yunanlı nüfusun canlarını kurtarmak için küçük sandallara dolup denize açıldığı görüntüsü yaratılan bir resimle desteklenmiştir.

Hikayede EOKA’cı Grivas’ın da lakap olarak aldığı efsanevi Diğenis AKRİTAS’ın Beşparmaklar ile öyküsü anlatılmaktadır. Beşparmaklar’ın ilk çağlardan beri Helenlere ait olduğunu vurgulanmaktadır. 
Öykü ilk çağ dönemine ait olmasına rağmen konu Türklere getirilmekte ve Eflaklı bir Yunan çocuğun nöbet yerine giderken Türk-Arap korsanların Kıbrısa saldırdıkları ve adanın yeşil kıyılarının kızıl kana bulandığı anlatılmaktadır. Nöbetçi çocuğun, arkadaşlarına, kardeşlerine kılıçlarını kuşanıp Türkler ve Araplara karşı savaşmaya çağırdığı bir kahramanlık öyküsü olarak anlatılmaktadır.

“Türk İşgali” adlı şiirde Barış Harekatı dramatize edilerek anlatılmaktadır.


İlköğretim Din Bilgisi Kitabında; 

“Ben Hristiyan doğdum, Hristiyanım, Hristiyan öleceğim.” 
Bu sözlerden sonra Türkler onu zindana attılar ve birkaç gün sonra yaşamı tüyler ürpertici bir şekilde sona erdi..


İlköğretim Tarih Kitabında; 

"Seni ilk oğluna ağlamak zorunda bıraktığım için ağlama, umutsuzlanma anneciğim. Eğer bunca anneler ağlıyorsa bunun suçlusu Türklerdir.Bana süt içirip büyüttüğün kulübemize bir Türkün efendi olmasına kalbim dayanamıyor, tahammül edemiyorum.Bunu sen de biliyorsun anne. " Bu kitabın tamamı Türk düşmanlığı içermektedir.


İlköğretim Okuma Kitabında; 

“Kıbrıs’da”, “Kıbrıslı Çocuk”, “Vatan” ve “Bölünmüş Vatanımız Hakkında Küçük Çocuğun Merakı” adlı şiirlerde ,ilkokullarda ,Kıbrıs’ın bölünmüş olduğu ve yeniden birleşmesi için dileklerde bulundukları, geride (kuzeyde) bıraktıkları yerlere ve evlerine dönmek istedikleri, Türklerin Güzelyurt ve Maraş’ı harabeye çevirdiği gibi konular işlenmektedir.

Eftihia Teyze, Erenköy’ün Yalusa Köyü’nde ailesiyle birlikte mutlu bir hayat sürüyordu. İnsanlar ister Yunan olsun isterse Türk olsun herkese yardım ediyordu. Fakat 1974 yazında kötü olay ansızın gelişti. Oğlu Aleksandros, onun karısı Avgi ve çocukları ile birlikte esir oldu. Aleksandros Kıbrıslı Türkler tarafından bir soruşturma için tutuklandı. O günden beri hiç kimse kendisini görmedi, kayıp.



İlköğretim Coğrafya Kitabında; 

“Türkler 1974 Temmuzunda Kıbrıs’a askeri çıkarma yaptılar. 200 bin Rum zorla evlerinden atıldı ve kendi vatanlarında göçmen oldu. Birçoğu Türkiye’deki hapishanelere götürüldü. Bu kişilerden 1619’u halen kayıptır. Bu kişilerin aileleri, yakınlarının akibetlerinin belirlenmesi için o zamandan itibaren süregelen bir mücadele başlatmışlardır. Türk işgali altında bulunan topraklarda, 1974’te 20 bin mahsur insan kalmıştır. Türkler bu kişileri, yavaş yavaş oradan gitmeye mecbur etmişlerdir. Bu kişilerin sayıları devamlı azalmaktadır. 1994’te bu kişilerin sayısı 900’ü geçmiyordu.” Parçanın sonunda, parça içerisinde geçen rakamlarla ilgili sorular sorulmaktadır.  Örneğin: “Kıbrıs’a Türk işgali ...... Temmuz’unda yapılmıştır.”


İlköğretim Din Bilgisi Kitabında; 

Türk döneminde Kıbrıs Kilisesinin varoluş mücadelesi verdiğinden bahsederek Türklere “barbarlar” diye hitap etmektedir. Kıbrıs Kilisesini Nuh’un Gemisi’ne benzetmektedir. 1821’de Türklerin Rum papazları katlettiği, 1974 Yılında Kıbrıs’ı işgal ettikleri belirtilmektedir.


İlköğretim Sosyal Ahlak Dersi Kitabında; 

Karikatürize edilmiş haritada, Kıbrıs; üzerinden kan damlayan dikenli tellerle ikiye bölünmüş ve kuzey tarafının üzerinde Türk bayrağı bulunan bir asker botu ile ezilmekte. Altındaki açıklamada:
“Kıbrıs devletinin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı 1974’teki Türk işgali ile açık bir şekilde ihlal edilmiştir. Haritada Kuzey ve Güney sınırları gösteriliyor. Haritanın üstüne “ Unutmuyoruz” diye büyük bir başlık atılmış, altındaki açıklamada ise: “İşgal Bölgesi %36.4, 3 bin ölü, 1619 kayıp ve 824 esir.”





GÜRCİSTAN 
İlköğretim Tarih Kitaplarında;
Transkafkas sınırında Türklerin egemenliği olduğu sürece Gürcistan’da barış garanti değildi. Davit, Ağmaşenebeli komşu, kardeş ülkeleri (Ermenistan ve Şarvan’ı) Türklerden kurtarma mücadelesinde teşvik etti. Şarvan için uzun süren savaş 1124 yılında Gürcülerin zaferiyle sonuçlanmıştır. 1124 yılında Ermenilerin başkenti Anisi’nin ileri gelenleri gelip Kral Davit’ten şehirlerini Türklerden kurtarmak üzere yardım istediler. Üç gün süren savaşta Gürcü ve Ermeniler birlikte Anisi’nin Müslümanlarını yendiler.

15 nci yüzyılın sonunda parçlanmış Gürcistan zor durumdaydı. Batıda Gürcistan’ın komşusu çok güçlü ve agresif Osmanlı Devleti oldu. Osmanlılar uzun savaşlar sonrası Gürcistan’ın eski komşusu Bizans’ı feth ettiler. 1453 yılında Konstantinepol’ü ele geçirdiler.  
Kuzey ve güney Karadeniz sahillerini de feth ederek Gürcistan sınırlarına dayandılar. Böylece Gürcistan’ın batı ile olan bağları tamamıyla kopmuş, Barbar Osmanlı Devleti ile komşu olunmuştur. Osmanlıların teşviki ile Batı Gürcistan’da esir ticareti (yerel nüfusun yurtdışı pazarlarında, özellikle Osmanlı İmparatorluğunda, köle olarak satımı) gelişmekteydi.




DANİMARKA 
İlköğretim Coğrafya Kitabında;
Sayıları 25 milyona ulaşan Kürtler (13-14 milyonu Türkiye’de), dünyadaki anavatansız halktır. Burada bulunan ve Türk olarak adlandırılan halkın çoğu aslında Kürttür. Türk Devleti Kürt halkının varlığını reddetmektedir. Kürtlerin demokratik hakları kısıtlanmaktadır. Parlementoya seçilmiş bile olunsa Türkiye’de Kürtçe konuşmak hapis nedenidir. Türk polisi ve askerinin yargısız tutuklamaları, köyleri harap etmeleri Kürtleri sürekli tedirginlik içinde yaşamaya itmektedir. Bölgedeki iç savaşta 37.000 kişi ölmüştür. Ayrıca 2.500 Kürt köyü yıkılarak boşaltılmıştır. Yapılan baskılar nedeniyle Batı Avrupa’ya gelen yabancıların büyük kısmını Kürtler oluşturmaktadır.




İSVEÇ 
İlköğretim Coğrafya Kitabında; 
Haritada Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin bir kısmı “kürdistan” olarak gösterilmiştir. Atlasın Kültür ansiklopedisi bölümünde, çeşitli milletlerin tanıtıldığı kısımda, Kürtlerin hayvancılıkla uğraşan, Türkiye, İran ve Irak’ta yaşayan, baskı altında yaşadıkları iddia edilen Müslüman halk oldukları ifade edilmektedir.





İTALYA
İlköğretim Coğrafya Kitabında; 
Türkiye nüfusunun çoğunluğu Türk halkından ve azınlık Kürt halkından oluşmaktadır. Kürt halkı, sistematik olarak politik bir baskı rejimi uygulanması nedeniyle göçe itilmektedir. Kürt halkı, politik açıdan birden çok ülkeye ait olan Kürdistan bölgesinde yaşamaktadır ve sürekli olarak politik baskı altında tutulduklarından dolayı dünyanın çeşitli bölgelerine dağılmış durumdadırlar. Birinci Dünya Savaşı sonunda büyük devletler tarafından Kürt halkına toprak verilmesi sözü tutulmamış ve bunun sonucu olarak Kürt halkı, Türkiye, Suriye, Irak ve İran topraklarına yayılmışlardır. Şu anda, Türkiye’de yaşayan Kürt halkının nüfusu 15 milyon civarındadır. Türk Devleti, Kürt halkına karşı işgal, yerleşim bölgelerini yok etme, halkı göçe zorlama şeklinde askeri baskı altında tutmaktadır. Kürt kimliğini yok etmeye çalışarak, Kürtleri, “Dağ Türkleri” olarak çağrılmaya zorlamaktadır.  Kürtçe konuşulması yasak olup, Kürt çocuklarının eğitimleri yalnızca Türk öğretmenler tarafından yapılmaktadır. Kürt sorunu, Abdullah ÖCALAN’ın (Kürt halkının özgürlüğü ve hakları için askeri ve politik metotlar kullanarak savaşan ***/KONGRA-GEL partisi başkanı) yakalanmasından sonra uluslararası bazda gündeme gelmiştir.

Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası teşkilatlar birçok kez Türkiye’yi ve Kürt halkının yaşadığı diğer ülkeleri, Kürt halkına karşı uygulanan baskı rejimlerinden dolayı suçlamıştır. 
Türkiye’nin radikal İslam’a karşı aldığı pozisyondan dolayı ve bulunduğu bölgede denge unsuru olması gibi stratejik konumu vardır. Bu nedenler, Kürt halkına uyguladığı baskıların, uluslararası platformda yeterince sert bir tepki almasını engellemiştir. 








***



Bunları öğrenip büyüyen nesillerden ne bekliyoruz, zavallıcıklar kendilerini “3 BOYUTLU KORKU FİLMİNDE” sanıyorlar ! 


Ders kitaplarının iyice araştırılarak yazılmış olması ve hatalardan uzak olması beklenir. Ama bu hiç de öyle değildir. 
Bu kadar doğruluğu şüpheli, ama ortak tarihteki bu bölücü konular farklı uluslara bağlı çocuklar arasında, düşmanlığa ve kine yol açmaktadır. Suçların aşırı gösterimi ve ırklar arası şiddet, hiç bir pedagojiye hizmet etmez ve iyi bir ders kitabının desteklemesi gereken güven ve dürüstlüğü baltalar.



Şimdi de bizim ders kitaplarımıza yapılan bazı müdahaleleri görelim:



- İnkilap Tarihi ve Atatürkçülük kitabında yapılan önemli değişikliklerden biri de Ermeni iddialarıyla ilgili. Eski kitaptaki 'Sorun Neden Ermeniler' konu başlığı, yeni kitapta, 'Türk-Ermeni İlişkileri' olarak değiştirildi.


Yeni kitaba, "1915 olayları hakkındaki Ermeni iddiaları uluslararası kamuoyunda zaman zaman gündeme gelmektedir. Arşivlerimizde konuyla ilgili çok sayıda yazılı ve görsel eser de vardır. Bu eser ve belgeler Ermeni iddialarının doğru olmadığını ortaya koymaktadır. Türkiye Cumhuriyeti konuyla ilgili olarak arşivlerini araştırmacılara açmıştır" ifadeleri eklendi.


Diğer yandan önceki kitapta olmayan, "Aslında asırlarca Anadolu'da Müslüman ahali ile birlikte barış ve huzur içerisinde yaşamış olan Ermeniler'in önemli bir kısmı bu olan biteni onaylamıyordu. Ne var ki , Ermeni komitalarının yaptıklarına karşı çıkan Ermeniler de bu komitalar tarafından cezalandırılıyordu" ifadeleri de yer aldı.


- '1990'lı yılların önemli olayları'nın anlatıldığı 7'nci ünitede yapılan değişiklik. Eski kitabın 201'inci sayfasında terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın yakalanması için "1990'lı yılların en önemli olaylardan biri de Suriye'de saklanan bölücü örgüt başının 1999'da Kenya'da yakalanarak Türkiye'ye getirilmesidir" deniyordu. Çıkarıldı. Öcalan'ın yakalanmasına hiç değinilmedi. Türkiye'nin Suriye ile yakınlaşmasının bir sonucu olarak yorumlanıyor. İki ülkenin karşılıklı olarak vizeleri kaldırılmasıyla başlayan iyi ilişkilerin, kitapta geçen 'Suriye tarafından saklanan' ifadesiyle zedelenmemesinin amaçlandığı söyleniyor.


- 2012 yılında Bayramlara, Atatürk İnkilap ve İlkelerine, Atatürk Köşesine, Andımıza, Gençliğe Hitabeye ve 4+4+4 eğitim sistemiyle Milli Eğitime darbe vurulmuştur.







YAPILACAKLAR :

• MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİMİZDE HOŞLARINA GİTMEYEN OLAYLARI KENDİ ÇIKARLARI YÜZÜNDEN ÇIKARTTILAR, VE YİNE KENDİ ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA TARİH YAZIP KOYDULAR.  MİLLİ BİRLİĞİMİZ VE GELECEK NESİLLERİMİZ İÇİN , TC EĞİTİM KURUMUMUZDAN YABANCILARIN ÇIKARTILMASI VE EN KISA ZAMANDA “MİLLİLEŞTİRİLMESİ” GEREK.  ( 1950’Lİ YILLARDA ,4 AMERİKALI İLE 4 TÜRK ÇALIŞIR, ANLAŞMAZLIK DURUMUNDA AMERİKA ‘NIN BÜYÜKELÇİSİ DE OLAYA MÜDAHALE ETTİRİLİR..!)

• DÜNYADA BU “SÖZDE SOYKIRIMIN” , ASLINDA BUNUN BİR SOYKIRIM OLMADIĞINI VE BU YÜZDEN DE HİÇ BİR ŞEKİLDE İNKAR SAYILAMIYACAĞINI VE GERÇEKLERİ  TÜM DÜNYAYA DUYURMAK İÇİN EYLEME GEÇİLMESİ GEREKİYOR. ÇÜNKÜ BU YAPILMAZSA HAYALİ SOYKIRIMLAR OLAN PONTUS, KÜRT, SÜRYANİ SIRADA BEKLİYOR. HATTA İLERİ GİDİP YUNAN BİLE DİYEBİLİRLER.


• DİK DURUŞ , DOĞRU DURUŞ, BİZİM BOYNUMUZ BÜKÜK DEĞİLDİR.











Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır . Tarihi zengin bir millet, güçlü bir millettir, manevi miraslara sahip bir millettir.
Tarih HAYAL MAHSÜLÜ OLAMAZ. 
TARİH'i yapan akıl, mantık, muhakeme değil; belki bunlardan ziyade HİSSİYAT'tır.  
Düşmanlarımızın hakkımızda uzun asırlarla tekasüf eden hissiyatını, yalnız bugünkü hadiseler ile silebileceğimizi zannetmek, hakikati ifade etmek olmaz.
M.KEMAL ATATÜRK (15.3.1923)






















BİR MEDENİYETİN İLK ÇÜRÜMEYE BAŞLADIĞI YER KAFASI DEĞİL, "KALBİDİR." 

AİME CESAİRE


***