Translate

17 Mayıs 2012 Perşembe

KADIN'A İKİ FARKLI BAKIŞ




Başbakanımız diyor ki: “Bayanların futbol maçında küfrettiklerini görünce, nevrim dönüyor.”

*
Haklı, küfür elbette yakışmıyor.
Ama…

*
Bedensel engelli eşini keser’le yaralayan koca, baktı yaşıyor, kaynar suyla haşlıyor.
86 yaşındaki koca, eşini gırtlaklayarak öldürürken…
81 yaşındaki koca, market arabasıyla taşıdığı eşinin cesedini çöp konteynerine götürürken yakalanıyor.

Bir koca, ayrılmak isteyen eşinin kafasını taşla ezip, kuyuya atarken… Bir başka koca, baba evine dönen eşinin kafatasını odun’la kırıp, nehre atıyor.

Dünya Kadınlar Günü’nde… Koca dayağından kaçan kadın, ilk gördüğü mekana, tıp merkezine sığınıyor, tıp merkezi eşinin akrabaları tarafından basılıyor, kadına da iki şarjör kurşun basılıyor, tıp merkezinin cerrahi müdahalesine rağmen kurtarılamıyor.

Cüce ay, şubatta… 29 günde, 24 kadın öldürülüyor, 10 kadın tecavüze uğruyor.

Sopalı koca, karakola şikayet ediliyor, savcılığa sevk ediliyor, mahkemede üç bin lira para cezası alıyor, eve dönüyor, ulan senin yüzünden az daha tutuklanıyordum deyip, haşırt haşırt 30 yerinden bıçaklıyor.

Hamile eşini av tüfeğiyle infaz eden, yatağa gelmiyordu derken… Eşini yatakta yastıkla boğan, rüyamda aldatıyordu diyor.

17 yaşındaki İzmirli garson, 15 yaşındaki İrlandalı kız arkadaşıyla evlenmelerine izin vermeyen İrlandalı anne’yi ve İrlandalı annenin kadın arkadaşını bıçakla doğruyor, kanlı elbiseleri çöpe, cesetleri ormana fırlatıyor.

Manyağın biri, eski sevgilisini kıskanıp kürek’le dövüyor, bayıltıyor, aynı kürekle çukur kazıp, diri diri gömmeye başlıyor, manyağın yeni sevgilisi kız, onu bu kadar kıskanmanı kıskanıyorum diyor, manyağı yumuşatıyor, ikna ediyor, yeni sevgili eski sevgiliyi çıkarıp, hastaneye götürüyor.

İstanbul Barosu, kadın cinayetlerinin son 7 senede %1400 arttığını açıklıyor.

Ağzı burnu kırılan, balta’yla tehdit edilen, yalvara yakara devletten koruma isteyen, isteği kabul edilmeyen kadıncağız, boşandığı eşi tarafından delik deşik edilerek öldürülüyor, göğsünden girip sırtından çıkan 26 santimlik bıçağın öldürücü olmadığına kanaat getiriliyor.

16 yaşındaki kızcağızı aşık olmuyor diye 37 yerinden deşip, kafasını testere’yle kestikten sonra buzdolabına koyan sapık, serbest bırakılıyor, yuh be kardeşim denilince, ay pardon yanlış hesaplamışız, 24 senecik daha yatması gerekiyormuş denilerek, rica minnet içeri tıkılıyor.

Profesör koca, eşini aralıksız dokuz saat dövüyor, aslında yaz’ın da dövüyor ama, bu defa mevsim kış, sokağa çıkıp kar topluyor, küvete dolduruyor, iç kanaması dursun diye, eşini küvete yatırıyor.

Kocanın biri, eşini kelepçe’yle yatağa bağladıktan sonra, kerpeten’le etlerini koparıp, vücuduna tuzruhu dökerken…
16 yaşındaki imam nikâhlı bi kızcağızın, kayınpederinin tecavüzüne uğradığı, cinsel organının da kayınvalidesi tarafından kızgın demirle dağlandığı ortaya çıkıyor.

*
Kimsenin nevri dönmüyor.

*
Kadın küfredince…
Nevir dönüyor...

Yılmaz Özdil 
17 Mayıs 2012






"Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir  organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir." ... Şubat 1923



"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?" ... Eylül 1925



"Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım."




"Bu karar Türk kadınına sosyal ve siyasal hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni konumunu yetki ile işgal etmiş, iş hayatının her aşamasında başarılar göstermiştir. Siyasi hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin bir çoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu yetki ve lihakatle kullanacaktır." ... 1935




MUSTAFA KEMAL ATATÜRK


***